entry'ler (81)

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

annemin yaptığım salakça şeylere gülmesine bayılıyorum, benimle zaman geçirince üslubunun değişmesine, lanlı lunlu konuşmasına arada hop demesine felan bayılıyorum sözlük. anneler böyle hep yanımızda olsalar ve hep gülseler..

sözlük yazarlarının itirafları

şu an dehşet içinde işte benim stilim adlı bir şey izliyorum televizyonda.

osho

kitapları yemek tarifi kitapları ile yan yana bulunur, diğer kitabı seçip farklı bi tatlı yapmayı deneyebilirsiniz. o da mutluluk verir, daha az zaman kaybı.

sözlük yazarlarının itirafları

sunu okumak bile mutlu etmez mi;

karavanın kenarına kamp sandalyemizi atıp soğuk biramızı içerken evren ve kosmos hakkında çok biliyormus gibi salak, boş ve tasasız muhabbetimizi ederken mutlu olacaksın, o zamana kadar oyalan.

sinema tarihinin en iyi ikilisi

görsel
bergmanın yüzleri..persona.

le petit prince

aynı zamanda le petit prince, fransa euroya geçmeden önce yazarı Saint-Exupéry ile 50 frankların üzerinde yer almıştır.

görsel

sözlük yazarlarının itirafları

friends'in son bölümünü, son bölüm olduğunu hiç ama hiç bilmeden izledim biraz önce.
aslında altı yedi bölüm daha olduğunu düşünüyordum ve kendimi nasıl alıştırmışsam bölümdeki tüm tuhaflıklara rağmen devamı olmayacağını düşünmemişim,
bölüm bitip sayfada sadece 'önceki bölüm' butonunu gördüğümde..
hissettiklerimi ise tarif edemem.

vincent van gogh

"resimlerimi düşlüyor ve düşlerimi resmediyorum" diyen vincent van gogh bugün doğdu.

pancake

şunlardan birkaç tane meyve ve nutella ile birlikte yedim, neredeyse kalp krizi geçiriyordum.
her sabah yiyenlerin, bunu nasıl başardığını anlamadığım bir çeşit krep.

sözlük yazarlarının itirafları

film festivali için biletler satışa çıktı, bununla ilgili ufak bi liste oluşturmayı gün boyu unuttuğumu simdi fark ediyorum. umarım istediğim filmler için geç kalmış olmam. sabah bir sınava gideceğim, saatler ileri alınacak, buna rağmen hala uyumadım. üstelik nasıl boş bi gündü.

joseph campbell

"düş kişiselleştirilmiş mit, mit kişisellikten çıkarılmış düştür." diyen joseph campbell bugün doğdu.

sözlük yazarlarının itirafları

sezen aksunun bir şarkısı var; biliyorsun.
gecenin bu saatinde ne oldu nasıl oldu ise çıktı karşıma.

hayat bazen öyle insafsız ki küçük bir boşluğundan yakalar, diyor ya.
evet. yakalandım.
bir sigara yaktım şarkıyla birlikte.
pencerede, uzak gemilerin ışıkları..

istanbul'u yağmur tutacaktı
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı.

kalbim kendiliğinden duracaktı.

nereden nereye.
biliyorsun.

phoebe buffay

kalemi sol eliyle tutup gitarı sağ elini kullanarak çalan tatlı bi ablamızdır.

hayata dair iç burkan detaylar

bugün sevdiğimiz bir hocamızın kızının kanser olduğunu öğrendim, haftasonu tanı koymuşlar, lösemi. henüz üç yaşında.

sonra şöyle bakınırken kadının lösemi hastası çocuklarla çekilmiş fotoğrafını gördüm, yardımcı oluyordu muhtemelen.

ne bileyim içim bi tuhaf oldu. ne bileyim.

onat kutlar

tam da bu günlerde hatırlamak ne güzeldir seni..

(bkz: sadece senin yüzün)

yeraltinda bir bizans sarnici gibi loş
kuyularda körlerin duragan bakişlarini
tedirgin bir çocugun önsezileriyle
bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
yukarda bembeyaz bir güvercinin
mavi bir balkonun bulutlarindan
benim topragimi aradigini

karşida tepelerin hayal perdesini
bir sardunya agaci hişirdatiyor
koyunlar sessiz bir yilan bir güneş
bir kisragi her yil aşan kirlarin
azgin tanrisi Pandan dogma yabansi
ve inatçi bir keçi gibi Gavvino
bir zincirlemeyle geçiyor çocuklugumun
kisapantolonlu kara gözlü yoksulluguna

sanki Peranın bindokuzyüzden
art nouveau pencerelerden baktigi
tirşe haliç ve loş kumrular oteli
birbirinden habersiz iki odada
seni de saliyor düşlere ve beni
tanrim görmeden tedirgin ve kizgin
gümüş bir asansör çikarirken seni
kara bir agirlik gibi iniyorum boşluga

sakalinin koyu meşe dallariyla
kapatinca karanlik bulutlar
göklerdeki hâsin ve eski ahitten
bir mezmurla isyan eden babamiz
dilsiz ve korkulu ve yoksul
sıkı topragi delip güneşe dogru
alinyazisini yirtan ufacik tohum
benim geçmiş tarlalardan arkadaşim
kemik sapli kaçamak bir çakiyla
kurak hayalgücümü kanatiyor

sanki bir sayim günü ya da sıkıyönetim
ıssız sokaklarinda surdiplerinin
birbirine rastlamadan dolaşan
iki serüvenci gezgin gibiyiz
bomboş bir sinemanin koltuklarinda
kapkara bir perdeyle ayrilmiş gözlerimiz

bir kuzunun bogazina saplanan hançer
birden gürültülere boguyor kenti
kanli sokaklarinda gondollar yüzdüren
bir venedik dişarda bu bozgun bizans
çocukları hançerleyip öldürüyorlar
kırık bir akordeon gibi yüzleri

sanki erken rönesansin bir sarayinda
sesleri sarmaşiklar gibi bir madrigalin
iki sagir şarkici gibiyiz
şiirimiz sariliyor usanmaksizin
birbirine ve biz sarilamiyoruz

gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
kucağında fisildaşan tavuklar
kara gözlü sipalar ve soluk soluga
evreni sevişmenin kuşlariyla dolduran
gelinler metresler orospular melekler
ağaçların ve rüzgarin ve tüm denizlerin
seslerine karişan su azgin hayat
sanki seni ve beni
boğazın çok derin akintilarinda
ters yöne habersiz yelken kaldiran
iki çagdişi ve şaşkin balik gibi
bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor

perdede şimdi kocaman bir hayal
sadece senin yüzün

asla kaybedilmemesi gereken şeyler

henüz 8 yaşında olan kız kardeşim yaşanan olayların akabinde güvenlik ile ilgili duyduğu en ufak bi endişede bana ulaşmaya çalışıyor iyi olup olmadığımı öğrenmek için. bu küçücük çocuk neredeyse bir yıldır haberdar olduğu her olayda ağlayarak beni arıyor sesimi duymak ve bi şekilde güvende olduğumu bilmek için.

hayatımın yarısı ankarada geçti ve orada birçok arkadaşım var.
tüm olanların ardından sanıyorum kimseyi arayıp sormadım bile.
sadece listeleri gözden geçirirken nefesimi tuttum. ne acı.

giden herkesle birlikte neleri neleri daha kaybediyoruz böyle.

çocuklar ise bunları düşünmemeleri gereken yaşlarda neler yaşıyor ve dahası..

şişhane metrosu

cehennemi keşfetmeye karar verip kazmaya başlamışlar, çok az kala pes edip "gelmişken şişhane metrosunu da buraya yapalım bari" demişlercesine..

sözlük yazarlarının itirafları

etrafında başarılı biri olmadığı müddetçe, başarısızlığını dert eden birine rastlamadım.

hepinizden iğreniyorum ne yapmalıyım

gidip kendini becermelisin.

kalben

insan kendine yakalanır.
insan kendinden yaralanır.
ah kendimden bir çıksam,
koşsam koşsam ve atlasam..