bugün

entry'ler (262)

türkiye sartlarinda kaygisiz olmak ölmüs olmaktir

sadece türkiye vatandaşı olarak değil aynı zamanda bir dünya vatandaşı olarak yaşanan üzücü olaylar karşısında 'insani' duygularını harekete geçiremeyen varlıkların yaşamsal faaliyetlerini sadece nefes alıp vererek sürdürmesi olayıdır. fotosentez yapamayan bu canlılar aynı zamanda düşünmezler, tartışmazlar, sorgulamazlar vs.

improbable

gün içinde bitirebileceğiniz türden bir kitap olmakla birlikte kafanızı hayli karıştırmakta. zira bugüne kadar savunduğunuz bütün düşünceleri bir anda silip yok edebiliyor.

songs ohia

(bkz: coxcomb red)

kanser oldurmez metastaz oldurur

her fırsatta erken teşhisin önemini vurgulayan bilime adanmış kutsal beyinlerin hasta ve yakınlarına sıkça söyledikleri söz. ve fakat özellikle kanser türlerinde, belirtilerin ortaya çıkması son evrelerini bulduğunda, yani bu metastaz denilen yayılma sürecinin hastayı rahatsız etmeye, onun dikkatini çekmeye başladığında kendini ele vermeyen bu illeti erken teşhis edebilmenin yolu nedir. düzenli kontroller mi, yapılan tahliller, ultrasonlar, mr lar mı.. evet ama yeteri (!) kadar değil maalesef. siz siz olun en ufak bir ağrınıza (bel-sırt ağrıları, karın ağrısı, baş dönmesi vs. ) kulak verin, ihmal etmeyin. unutmayın düşmanınız sizden çok daha zeki.
son olarak; her metastaz görülen hasta ölümün eşiğindedir diye birşeyden bahsetmenin her koşulda doğru olmadığından bahsetmek yanlış olmaz sanırım. zira tıpta görülen hızlı gelişmelere ve metastazlı hastaların olumlu ilerleyen tedavi süreçlerine haksızlık etmek istemeyiz.

hastasından ek para alan şerefsiz doktorlar

ticari zekası fazla gelişmiş doktorlardır.

hayata dair iç burkan detaylar

yorgun argın eve dönüş maratonunun vapur kısmında; omuzları düşük, bakışları yorgun babasının elinden tutan dünyalar şirini bir kız çocuğunun elinizdeki dergiye merakla bakmak istemesi, gözlerini yakaladığınızda utanarak geri çevirmesi, dergiyi ona uzatıp, onun olmasını istediğinizi söylediğinizdeyse yine gözlerinizin içine bakarak sadece teşekkür etmesidir. düşünmektir daha önce hiç bu kadar masum bir teşekkür alıp almadığınızı, uzaklaşırken sizden küçük adımlarıyla..

en başarılı cover lar

(bkz: chris cornell)
(bkz: seven nation army), (bkz: billie jean)

çapa anadolu öğretmen lisesi

ataköy-şirinevler benzetmesinden gereksiz yere rahatsız olan kompleksli öğrencilere sahip okul.
son olarak; doksanlı yıllardan günümüze kadar hala bu benzetmeye maruz kalan okuldur.

5 yıl sonra ne yapıyor olacağını düşünmek

değişen dünya ve değişmeyen şartlar-sistem olduğu sürece sadece hayal kurmaktır.

çapa anadolu öğretmen lisesi

karşısında bulunan şehremini anadolu lisesi ile her daim * bir yarış içersinde olan, ataköy-şirinevler benzetmelerine maruz kalan * okul.

atatürk ün amerika ya yolladığı video

http://www.gunesintamicin...rk-gibi-bir-devlet-adami/

atanın sesini bu uzunlukta işitebilmek ve görebilmek kendisini, bu kadar uzun süreli mümkün olmamıştı sanırım.
huzurunda tekrar atam;
ne mutlu türküm diyene..

atatürkçü olmadan laik demokrat olunamıyor sanmak

türkiyeye laikliği, demokrasiyi getiren kimdir diye sorulası laf zinciri.

marilyn manson

kısa zamanda türkiyede bulunacak müzik insanı. bildiğimiz plajda dinleyenleriyle buluşturulması ise ayrı bir durum.

where i end and you begin

hail to the thief albümünde yer alan, psikoloji katili radiohead parçası.

solcuysan chp ye sagciysan mhp ye

-bir şoför yok muydu şöyle sağdan sağdan giderdi *

turk filmlerinde partilerde dans eden zenginler

eller yüzün iki tarafında, avuç içleri dışarıda kalmak suretiyle, sabit duran ayaklarda yaylanma eylemi ile dans etmeyi karıştıran dönemin popüler insanları.
bir diğer şekli ise;
tek el yüze doğru yine avuç içi dışarıda ve diğer elin avuç içi öteki elin ters istikametinde bel hizasında tutmak suretiyle birkaç adımlık alanda sağa sola gitme eylemini dans etmekle karıştıran dönemin popüler insanları.
sonuç: izlemekten asla bıkmayacağımız türk filmlerinin, vazgeçilmezleri.

tehlikenin farkında mısınız

halkın olaylara tepkisini geliştiren slogan.
ihtiyacımızda yok muydu zaten..

1 mayıs 2007 anayasa mahkemesi kararı

etki altında kalınarak verilmiş bir karar olduğuna inanmadığım, aksine biraz suya sabuna dokunmayayım mantığı ile verilmiş, sonuçları iyi hesaplanmış bir karar olduğunu düşündüğüm siyasi gündemi kitleyen gelişme. şöyle ki;
"367nin sağlanması zorunludur" yerine "meclis seçememiştir" denilseydi hukukun iflas etmişliğinden bahsetmek mümkün olabilirdi. top tekrar meclise atılmış olmazdı böylece. sonuç belli;
367 sağlayın, turlara devam edin.
367 sağlanılamazsa, meclis fesh edilir.
herşey oldukça açık..
hatta biraz daha cesur davranılabilirdi karar verilirken, yaşanılan rezalet düşünüldüğünde. meclisi oyun bahçelerine çevirenler, daha sert bir kararı kesinlikle hak etmişlerdir. hukuk en başta meclisin çoğunluğu tarafından iflas ettirilmiştir. ama kararda izlenen politika, benim üzerime kalmasıncılıktan başka hiçbirşey değildir ne yazıkki. bu noktada evet, hukuk baskı altındadır..

1 mayıs polis işkencesi

30 yıl öncesine hasret çeken polisin, gruba müdahale şekli.

olen mi suclu olduren mi

türkiyede insan hayatının ne kadar ucuz ve adam öldürmenin ne kolay olduğu düşünüldüğünde cevabı belli soru cümlesi.