bugün

entry'ler (137)

cam4

izleyenlerin daha ibretlik olduğunu gösteren yer.

nasıl mantıktır aklım almıyor. karım dedi diye evlilik cüzdanını mı gördün ki karısı olduğuna inandın.

bildiğin abazanlardan, geyik seks hikayelerinin görüntülüsü tadında para toplamak amacıyla yapılan yayınlar.

para karşılığı birlikte olan kadınlar için de, part time iş gibi oluyor bir bakıma.

yalnız şu an dizilerin başında yazan "bu dizideki kurum ve kişiler gerçek değildir, hayal ürünüdür" diye niye yazdıklarını daha iyi anlıyorum.

kesin yarısı da türbanlıdır, onların da kamerayı kapatınca namaz kıldığını düşünüyorsunuzdur kesin bu kafayla.

zuckerberg in facebook un yüzde 99 unu bağışlaması

haberleri bile doğru okumadığımızı gösteren haberdir.

--spoiler--
bugün Facebook'ta sahip olduğu hisselerin %99'unu eşiyle birlikte kuracağı Chan Zuckerberg Vakfı'na bağışlayacağını açıkladı
--spoiler--

ne diyor, eşiyle kuracağı vakfa diyor. niye diyor, çünkü bu şekilde dünyada ses getirip o hisse senetlerinin değerinin 60 milyar dolar olacağını biliyor. oysa sağ elindekini sol eline bağışlamaktan bir farkı yok. siz şirketlerin sosyal sorumluluk projelerini gerçekten hayrına yaptığına mı inanıyorsunuz hala, pazarlama tekniklerine biraz daha hakim olmanız gerekiyor. kaldı ki 45 milyar dolardan bahsediliyor, böyle bir parayı birinin bağışlayacağına inanıyorsanız zaten bu dünya size fazla gelir, plüton'a yerleşin derim.

bırakın bu şekilde olanını, türkiye'de rte'nin oğlunun niye türgev diye bir vakfı var? niye deniz feneri davası yaşandı, niye ihh ile ilgili bir dolu suçlama var? cevabı benzer işte.

avrupa nın türkiye karikatürü

normal bir karikatürdür.

niye bu kadar ezik hissediyorsunuz anlamıyorum, adı üzerinde karikatür işte.

zaten başımıza ne geliyorsa bizim kendimizi yabancılar karşısında ezik hissetmemizden geliyor.

kaldı ki avrupa'yı temsil eden evin içinde de hayvan var.

odam kireç tutmuyor

can yakıcı sözleri vardır.

--spoiler--
ben sevdim eller aldı
niye ben ölmüş müyem
--spoiler--

çünkü çok sevmek tek başına yetmiyor artık. bugün bir belgeselde ruanda'da hamile bir kadını gösteriyordu. daha doğrusu belgeselin konusu ruanda'da 260 doğumdan birinin anne ölümüyle sonuçlanmasıydı. neyse işte, konuyu bir çift üzerinden anlatıyorlardı. o topraktan yapılmış 2 odalı kötü evde, muhtemelen belgesele çıkacakları için de en iyi kıyafetlerini giymişlerdi ama o bile bize göre fazla kötüydü. ona rağmen o mutlulukları, o kadının eşinin gömleğini aşkla düzeltmesi, adamın eşine bakışları inanılmaz güzeldi. oysa her an hastalıkla, silahlı bir saldırıyla veya başka şekillerde ölümle burun burunalar ve hiçbir şeyleri de yok ama yine de kıskandım.

terk edilmek için yapılacaklar

çok sevin, çok iyi davranın, kendinizden çok onu düşünün sonra biraz da zaman geçerse, tebrikler terk edildiniz.

freud amcaya da kulak verebilirsiniz

--spoiler--

Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz.

--spoiler--

bu da nurullah amcadan gelsin.

--spoiler--

değmeyecek birine aysun kayacı olduğunu hissettirrirseniz o da size dağdaki çoban muamelesi yapar.

--spoiler--

sevilen şarkının vurucu cümlesi

https://www.youtube.com/watch?v=s_rSrHmJGw0
diyor ki gitmeme izin verme, beni atan kalbinde sakla.

bu şarkıyı yine kim hatırlattı bilmiyorum ama sözlerinin tamamı fazla güzel.

swinger gelişse sokaklar süt liman olur

aslında çok mantıklı olabilir, bu abazan erkek ve kadın nüfusuyla beraber evlilik oranları baya artar.

nasıl olduğunun ne önemi var, sonuçta ne yaşayacaklarsa kendileri yaşayacaklar, hem bu şekilde internette uzuvlarını paylaşan veya bir günlük sevgililerine daha beterlerini gönderen kadınlardan kurtuluruz, aynı şekilde sadece aklı cinsellikte olan ama bir şey yaşayamayan erkeklerden de kurtuluruz, çok mantıklı.

yeni anayasayla swinger hakkınız kesinlikle güvence altına alınmalı diye düşünüyorum şu an.

kadınlar bunları söylüyorsa eyvah

"hey girl" okuyan liseli bir erkeğin, okuduğunu buraya aktarmasıdır. o değil de valla dünyanın en güzel işi heralde şu gerizekalıca metinleri yazmak.

bir de bunların testleri var "sevgiliniz portakal mı dondurma mı" gibi, onları hazırlayanların iq'su 200'lerle ifade ediliyormuş.

edit: bir arkadaş uyardı yanılmışım, cosmopolitanmış.
http://www.cosmopolitantu...-dokulen-olumcul-ifadeler

milli maçta saygı duruşunu ıslıklayan kişi

yanlış yaptığını düşünmediğim kişidir. tabiki olmaması gerekirdi o ayrı ama senin 30-35 yıldır on binlerce kayıp verdiğin terör ortamında, teröristlere özgürlük savaşçısı diyen, onların yayın kanallarını finans kanallarını alenen ülkelerinde barındıran avrupa'nın iki yüzlü ülkeleri için verilen tepkiler az bile. daha yakın zamanda bizim de o kadar insanımız öldü, bizim oynamadığımız hangi maçta bizim için saygı duruşu yapıldı? hatta daha ötesi bu yıl çok ağır şehit verirken avrupa şampiyonasında fiba, basketbol milli takımının kendi maçından önce saygı duruşu yapmasına bile siyasi diye izin vermedi de antrenman yaparken insiyatif kullanıp saygı duruşunda durabildiler. hal böyle olunca "senin ölen adamın her gün ölüyor zaten değeriniz yok, ama bizden 1 kişi ölse dünyayı ayağa kaldırırz" iki yüzlülüğünü kabul edemiyorum.

tabiki fransa'da ölenler için de üzülüyorum, hepsi masum insanlar, oh olsun diyecek halimiz yok ama onların terörü olması gerektiği gibi vahşetken bizimki niye "olağan" karşılanıyor. onların en ufak terörü her türlü savaş nedeniyken biz niye on binlerce kişiyi kaybetmişken hala sınırın ötesine geçerken bile izinler istiyoruz başka ülkelerden veya uygun ortamı kollamaya çalışıyoruz.

o yüzden olmaması gerekirdi ama olması da bize bir şey kaybettirmez, zaten bakış açısı hep belliydi ve değişmeyecek, öyle popülist şekilde "ıslıklayanların allah belalarını versin, gerizekalılar" demeye gerek yok. zaten sıkıntımız hep buydu, adamlar bize insan diye bakmıyor ama biz her bize attıkları tokatta diğer yanağımızı çeviriyoruz. sonra da kendilerinin yıllarca yaptıkları şeyin milyonda biri, bir maç sırasında oluyor ve onu da dünyanın en kötü şeyiymiş gibi kendi lehlerine kullanabiliyorlar.

gecenin sözü

"kaç promil daha gerek ikimizi çift görebilmek için"

kanaltürk ve bugün tv nin türksat tan çıkarılması

akp'den her açıdan hoşlanmasam da mutlu olduğum haberdir. zamanında tuncay özkan'ın kanaltürk'ünü herkesin reklam vermesini siyasi baskıyla engelleyip kanalı batırarak bunlara satmasını sağlayan aynı hükümet, bugün döndü dolaştı o gün kanaltürk'e yaptığını bugün bir zamanlar yandaşı olan o gruba yaptı. bir zamanlar siyasi iktidarla iyi geçinip ondan menfaat sağlayanlar ise şu an yerdeler. haliyle böyle ilişkilerin sonunda, siyasi iktidar da yaptığı yanlışların sonunda bir başkasından gerekeni görecektir.

hamza hamzaoğlu

eleştirilerin bir çoğunu hak etmeyen başarılı teknik adam.
vizyonu avrupa için şu an yetersiz ama türkiye için fazlasıyla yeterli.

sen geçen sezonun en kötü giden zamanında gel, o takımı ciddi anlamda toparla sonra imkansızı başar ve 3 kupa ile sezonu tamamla. sonra mali kriz ortaya çıksın, o krizde en düşükler içinden Oumar Niasse gibi birini bile gelen tepkilerden alama, ibrahimovic alacağız diye her yerde söyledikten sonra adam gibi transfer yapamayıp köşesine çekilen ve bunun sorumluluğunu da hamza hocaya iten saçma bir yönetimin olsun. rakiplerin dünya transfer yaparken sen bilal kısa'lara mahkum ol bonservisi yok diye ve tabi eski öğrencisi olmasının da etkisi var. onu da geçtik yapılabilecek en düşük bütçeli ama en yararlı transferlerden biri olan grosskreutz'u da yönetim hatasından dolayı oynatama sonra herkes seni eleştirsin.

şimdi gelelim umut konusuna, umut'un yetersiz olduğunu hamza hamzaoğlu bilmiyor olabilir mi? sanki yerine takımda adam var da oynatmıyormuş gibi konuşuyor insalar, kötülerin içinde iyisi maalesef yine o. milli takıma gitmesinin sebebi de bu, iyi bir mecburi yedek. ama galatasaray'da adam olmadığı için mecburen oynatıyor ve sezon sonuna kadar, belki gelecek ay açıklanacak uefa sonucuna göre uzun süre daha daha transfer yapılamayacağından daha uzun süre mahkum ve mecbur olduğun umut'u da niye kaybetsin adam. tabiki arkasında duracak veya durmuş gibi yapacak ama olması gerekeni yapacak, olması gereken de buydu.

hayat bu deyil

(bkz: yine şakalar bir şakalar)

tüh keşke yapmasaydın, ya birisi beyin ölümünün çoktan gerçekleştiğini farkederse?

yalnız geyiği bir yana güzel bir davranış, gerçi türkiye'de öldükten sonra ailen veya eşin zaten yine genelde izin vermediğinden pek bir önemi de kalmıyor. o yüzden ondan önce kan verin, kemik iliği bağışı yapın, bir işe yarayın işte bir başkasına bir faydanız olsun. çünkü kendi vücudundan biraz da belki acı çekerek hoşuna gitmeyerek yapılan fedakarlık gerçekten önemlidir, iyi hissettirir. öyle parasal bağış yapmaktan hem işlev bakımından hem de hissettirdiği şey bakımından çok daha anlamlıdır.

kadınlarla sadece seks amaçlı ilgilenen erkek

tabiki normal değildir ama yanlış da değildir. size uymayan bir şey sırf size uymadığı için yanlış kabul edilememeli. benim de bakış açıma göre dünyanın en kötü şeylerinden biridir ama dünyada bir şeyin arzı varsa talebi de vardır, talebi varsa arzı da bir şekilde oluşmak zorundadır. sadece erkeklerle seks amaçlı ilgilenen milyon kadın varken, karşılığında erkeği de olacaktır ki piyasa dengesi oluşsun. oluşsun ki böyle olmayanların farkına varabilelim, kaldı ki bana kalırsa pek çok masummuş gibi görünen ilişkilerin altında yatan iğrenç sebeplerden daha anlaşılabilir, daha gerçek ve daha kandırılmadan oluşan bir sebeptir. araba reklamı gibi "daha iyisini buluncaya kadar en iyisi sensin ama bulursam bir bahane buluruz" mantığıyla sözde en güzel duygularla yaklaşan kadınlar veya erkekler bu şekilde yaklaşanların yanında benim gözümde en altta kalıyorlar ki artık genelde böyle oluyor maalesef. o yüzden boşverin bunları da, hepimiz fransa olalım, yok yok vazgeçtim hepimiz plüton olalım, plütonun gezegen olmaktan çıkarıldığı an bile benim kafamda insanlardan daha çok yer ediyor, ve daha çok üzüyor.

uzak mesafe ilişkisi

Uzaklık küçük sevgileri öldürür, büyükleri ise yüceltir Tıpkı rüzgârın mumu söndürüp ateşi alevlend... şaka lan şaka ama doğru insansa ne mesafe buna engel olur ne başka bir şey, hem mesafe bile olsa sevgi veya aşk dediğin şey fedakarlık yapınca, karşındakini kendin kadar düşününce anlam kazanır. yoksa sevdiğin birine zaman geçirme aracı olarak bakarsan zaten ortada duygusal bir şey yoktur. gerçek anlamda duygusal bir şey varsa da kalan her şey teferuattır, bir şekilde çözülür.

fransa turkiye savasi

(bkz: bir gece ansızın 82 paris 83 lyon 84 marsilya) *

bayan putin

eklediği fotoğrafların hepsi aşağıdaki hesaplardandır.
http://ask.fm/Dashaa003
http://vk.com/darinasachura#_=_

böyle bakınca fake gibi duruyor. çünkü türkiye abazan erkek popülasyonunun yüzde 90'ını vk'da bulabilirsiniz. tahminim ordan hoşlandığı bir kız bulup(ki bunlar genelde herkesten hoşlanır) resimlerini eklemeye başlamıştır. çünkü darina isminde kiev'de yaşayan biri gibi durmuyor, sokak arası argo türkçesiyle. ha tabi o da olabilir, o zaman profesyonel meslek erbabı olması mümkündür tıpkı o coğrafyadan fazlaca gelenler gibi. fake ya da değil, aslında umrumda değil sadece siteye girince çok yazılmış olduğunu görünce bakayım dedim o kadar.

edit: ayrıca ne zaman rastlasam türklere kıro yazıyor, dağlı yazıyor, öküz yazıyor, soysuz yazıyor, varoş yazıyor ama yine de türk sitesinde türkçe yazmaya devam ediyor. o kadar iyi rusçan var ya hani, git onu değerlendir, mesleğini geliştir lütfen.

rabia olmak kolay degil

nickte kadın ismi var mı....................checking............OK ✓
nickaltından cevap veriyor mu...............checking............OK ✓
kendisini savunanlar var mı.................checking............OK ✓
herhangi bir uzuv fotoğrafı paylaştı mı.....checking............OK ✓

paradise05'in yanına alalım lütfen.

bordo bereli

türkiye'nin seçkin askeri birlikleridir. fiziksel ve mental olarak dünyanın en iyileriyle yarışırlar ancak teçhizat olarak epey geride kalmaktadırlar.

ama son zamanlarda bordo bereli denince aklıma yazın yapılan bir haberin altında yazan yorum geliyor.

--spoiler--
"60 tane bordo bereli ışid kontrolündeki köyü ele geçirmiş haberi yalan arkadaşlar. bu mevsimde ne beresi amk adam mı sikiyonuz."
--spoiler--

nur yerlitaş

uyanmaya çalışırken bugün baya baya izledim. gerçekten anlamak mümkün değil, 55-60 yaşlarında kocaman kadın küçük kız gibi davranıyor.
üşenmeyip buldum da alttaki videodan görebilirsiniz.
https://www.youtube.com/w...eature=youtu.be&t=765

yani tamam her kadının yaşı kaç olursa olsun ilgi görmeye ihtiyacı olabilir ki bu da normaldir, kaldı ki ilgi görmek istemenin kadını/erkeği de yoktur ama o yaşta kadının bile kendisine zoraki ilgi gösterildiği anda girdiği ruh hali beni valla korkutuyor. programın devamında da yüzünün nasıl porselen gibi olduğundan, bebek gibi olduğundan bahsediyor. gerçekten bende mi sorun var anlamıyorum, daha geçen gün kadının internette şöyle bir fotoğrafına denk gelmiştim.

görsel

bir de programdaki en az 3 kg çimento artı fondoten artı pudra kullanılmış haline bak. izlerken kalıp halinde yüzünün komple düşeceği anı bekledim ama programın canlı olmadığını anlayınca üzüldüm.

görsel

ciddi ciddi makyajsız haliyle bir gün geçirmek mi istersin yoksa halkadaki kızla bir ay geçirmek mi istersin diye sorsalar epey bir düşünürüm, en azından halkadaki kadının gözleri güzel. diğeri bildiğin paranormal activity.

görsel