bugün

entry'ler (276)

türkiye de rüşvet ve yolsuzluğu engelleyebilmek

Dünya'da ismi yolsuzlukla anılan bakanların olduğu ve halen hiç bir istifanın gerçekleşmediği ülke olduğu için gerçekleşmesi imkansıza yakın olan eylemdir.

ırakta tecavüze uğrayan kadınlar

ABD askerleri tarafından Irakta tecavüze uğrayan kadınlardır. Irak'a karşı tezkereyi meclise getiren ise tahmin edilebileceği gibi AKP'dir. Hala "AKP sayesinde hayır olarak onaylanmıştır" diyenler için bir daha yazayım: AKP

http://www.radikal.com.tr..._bir_baska_bahara-1124009

"CHP ’nin, 10 yıllık gizlilik süresinin dolması nedeniyle tutanakların açıklanmasına ilişkin önerisi AK Parti ’nin karşı çıkması nedeniyle kabul edilmedi."

alevilere saldırılınca sevinen komünist

Alevilere saldırılınca sevinen komünizm düşmanlarına oranla sayıları yok denecek kadar azdır.

ateist

içlerinde en küçük bir cennet beklentisi veya cehennem korkusu olmadan, karşılık beklemeden yaptıkları bir iyilik sonunda hissettikleri "bir duygu!" vardır. Bu duyguyu anlama şansına sahip ender insanlardır ateistler.

tonla para alıp hala grev yapan thy çalışanları

Öğretmen hak arar, doktor hak arar, memur hak arar, kamu işçisi hak arar, havayolu çalışanı hak arar, birileri "ben asgari ücret alıyorum, milyonlarca işsiz" var, deyip hak aramalarına köstek olur. Bir gün siz de hak aradığınızda yanınızda kimse olmayacak. Sadece çalışan milyonlarca insana ihanet etmiyorsunuz, kendinize de ihanet ediyorsunuz.

Bu eylem grev hakkının ellerinden alınmasına dönük bir tepkidir, maaşlarla ilgisi yoktur. "Maaşları çok fazla, bir de grev yapıyorlar" diyenler gölge etmesin.

her eğitim mezunu öğretmen mi olacak diyen meb

Devlet toplumu organize eden bir yapıysa, eğitim fakültelerini toplumdaki yetişkin olmayan bireyleri eğitmek için kurmuşsa, elbette eğitim fakültelerini bitirenler istedikleri taktirde öğretmen olmalılar. Eğitim fakültelerinin amacı budur. Öğretmen yapmayacaksan, niye eğitim fakültesine alıyorsun? Fizik okuyan kişi, bir bilim olarak lisans eğitimini alır, öğretmen olmak gibi bir zorunluluğu yoktur ama fizik öğretmenliği okuyan kişi adı üstünde öğretmen olmak için okumuştur.

kürtaj cinayet midir

Cinayet olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Yıllardır tartışılıyor ve tartışılacak da.

Burada sıkıntılı olan durum, kendi dinini referans alıp, ona uygun yasa çıkarma isteğidir. Herkesin inacı kendine! Bu konunun dinler üstü daha evrensel bir bazda tartışılması gerekir. "Sen doğur Allah rızkını verir" gibi sözler bu daha evrensel olan bazda anlamsızdır. Üstelik herkesin rızkının ilahi bir gücle verilmediğini anlamak için biraz gözlem yeterlidir. Yetersiz beslenmeden, fakirlikten kaynaklanan hastalıklardan ve kışın soğuktan donarak ölen sayıssız bebekleri düşünelim. Herkesin rızkı verilmediği tartışılmaz bir olgudur.

Şu an kabul gören hukuka göre; bir insanı öldürmek cinayettir ama bir canlıyı öldürmek cinayet değildir. Peki cenin ne zaman insan olarak sayılabilir?

Onun ileride insan olacağı düşünülüp, ilk günden gelişimine müdahale edilmesi cinayet olarak görülebilir. Bu durumda cinsel ilişkide korunmak bile cinayete girer. Demek ki, ileride insan olacağı düşüncesi kürtajın cinayet olarak görülebilmesi için geçerli bir neden olamaz.

Kalbinin atması cenini ancak bir canlı yapar, onun insan olarak görülmesi için yeterli değildir.

Ceninin ne zaman insan olarak sayılacağı konunun uzmanları için bile sıkıntılıyken, çok fazla yorum yapmanın anlamı yok. Şu anda genel kabul gören durum 10. haftaya kadar kürtaj yasal bir haktır. Benim fikrim, 10.hafta olur, başka bir hafta olur fark etmez, ama belli bir zamana kadar kürtaj yapma hakkının kesinlikle olması gerekir.

Konuya toplumsal boyutuyla bakarsak; evlilik dışı çocuğun gayri meşru görüldüğü, bu şekilde çocuk yapmış kadının aşağılandığı, sakat olan bireyler için yaşamın kendisi ve ailesi için bir işkenceye dönüştüğü, sağlıklı doğan çocuk için bile geleceğinin güvencede olmadığı, tecavüz olaylarının sık görüldüğü bir toplumda kadına bu çocuğu zorla doğuracaksın demek kendini bilmezliktir. Hele ki erkek egemen bir toplumda bunu söyleyenler erkek olunca, iyice utanmazlığa girer.

Ayrıca hamile bir kadının kendi bedeni üzerindeki özgürlüğünü yok etmek gibi bir durum da var. Kadın belki ömür boyu çocuk yapmak istemiyor, aldığı tüm önlemlere rağmen gebelik gerçekleşmiş olabilir. Kadın, cenin bir kaç haftalıkken, gebeliği sonlandırmak isteyebilir. Kendimi bu kadının yerine koyan bir erkek olarak söylüyorum ki, "gebeliği erkenden fark edip, sonlandırmak benim yaşamsal hakkımdır." Kimse benim bedenim üzerindeki egemenliğimi yok sayıp, benim hayatımı bir çileye dönüştüremez. Birilerinin yaşamını devam ettirmek için nasıl sağlıklı bireyden zorla böbreğini alamıyorsanız, bir kadından da dokuz ay ciddi sıkıntılar çekmesini bekleyemezsiniz.

öğretmen maaşları memura haksızlık

Bu lafı ilk söyleyenin, söyledikten sonra, kendi aldığı maaşı memur ya da öğretmen maaşıyla karşılaştırması beklenir, değil mi? Akıl ve vicdan sahibi kimse buna karşı çıkamaz.

Bazen garip akıl tutulmaları yaşıyoruz. 1200-1300 TL maaşla haftada 40 saat çalışan bir memur, öğretmen maaşlarının fazla olduğunu söyleyebiliyor. Bunun meali, "benim aldığım maaş az değil" demek! Öğretmenlerin maaşları indirilse, sen maaş artışını ancak rüyanda görürsün. Diğer sektörlerde çalışan memurların maaşı artarsa, kendisininkinin de kısa bir zaman içinde artacağını görmek bu kadar mı zor? Kendi emekçi arkadaşına ihanet etmeyi bırak artık!

Hayatında bir kaç öğretmenle kötü anılar yaşamış kimse çıkmış diyor ki, "öğretmen derse geç geliyor, öğrenci ile ilgilenmiyor, öğrenciyi dövüyor, bir iş yapmıyor", ardından da "o zaman öğretmenler iş yapmıyor, maaşları fazla" diyebiliyor. Benim de kötü öğretmenlerim oldu ama haftasonu bizi evine çağırıp, çay eşliğinde ücretsiz ders anlatan öğretmenim de oldu, ders sonrası ücretsiz etüd veren öğretmenim de oldu. Süper mantıklı düşünen bu arkadaşlar, bir yemekten zehirlenseler, demek ki hayatlarında yemek yemeyecekler.

işini hakkıyla yapacak bir öğretmenin derslere haftada 20 saatten fazla girmemesi gerekir. Derslere hazırlanması, sınavların hazırlanması ve okunması, ödev ve projelerin hazırlanması ve incelenmesi, öğrencilerin gelişiminin bilimsel bir şekilde takip edilmesi ve eksiklerinin giderilmesi için gerekli tedbirlerin alınması vs. haftalık iş saatini 50'ye çıkartır zaten. Diğer kırtasiye işlerini ve kendini geliştirmesi için harcaması gereken zamanı saymıyorum bile.

"Öğretmenlerin yeterliliğine" gelirsek, böyle vatandaşa, böyle meclise, böyle öğretmen! Ne bekliyordunuz? Sen bir gün çıktın, sordun mu, "eğitim fakültelerinin hali ne böyle diye"? "Bu öğretmenler nasıl yetişiyor" diye sormazsın ama öğretmen maaşlarını çok görürsünüz. Belli bir yeterliliğe sahip öğretmenlerin uzaydan mı gelmesini bekliyorsun? Her şeye rağmen, idealist bir tavırla çalışan öğretmenlerin devam etmesi ve sayılarının artması için, az ders saati ve daha yüksek maaşlar gerekiyor.

işin çok önemli bir diğer boyutu ise, asgari ücretle günde 10-12 saat çalışan emekçi insanlar. Senin kanını emenler öğretmenler, doktorlar değil. Biraz kafanı kaldır, bak ve düşün. Onlar karşı apartmanda oturmuyorlar, senle aynı otobüse, metrobüse binmiyorlar. Onların yüzünü markette, pazarda görmüyorsun. Onlar okulda, pazarda, sokakta karşılaştığın öğretmenler değil. Onları iyi tanı! Onların bir ayda kazandığı para, senin tüm sülalenin ömür boyu kazandığı paradan fazla.

kürtlerin önünde diz çökeceğiniz günler yakındır

Milliyetçi bir söylem. Milliyetçi olmayanlar için tepki gösterilesi, milliyetçi olanlar için rahatsızlık uyandırmaması gereken söz.

vatansever greenpeace üyesi

Vatanını sevdiklerini iddia edip, ülkesinde doğanın talan edilmesine ses çıkarmayanlardan daha vatanseverlerdir.

türkiye yi sadece milliyetçilerin sevdiğini sanmak

Bu ülkede altın çıkarmak için doğaya, hayvanlara, insanlara zarar verdiklerinde, tepki gösteren, altın çıkaran bu firmalara karşı mücadele eden milliyetçilerdir. Bu ülkede 600 TL asgari ücretle açlıktan ölmemeye çalışan milyonlarca insanı için eylem yapan, mücadele eden yine milliyetçilerdir. Bu ülkede kentsel rant uğruna insanlarını sokağa atanlara karşı mücadele edenler milliyetçilerdir. Bu ülkede birileri trilyonlarla oynarken, "biz aynı milletin evlatlarıyız" deyip, emeklerini satarak geçinmeye çalışan insanlar için adalet isteyen yine milliyetçilerdir. Bu ülkedeki ağır kadın-erkek eşitsizliğine, her gün kadınların öldürülmesine isyan eden ülkelerini seven milliyetçilerdir. Bu ülkede hayvan katliamlarını karşı protesto eylemleri yapan, bu uğurda mücadele eden yine milliyetçilerdir. Bu ülkede sokakta yaşayan evsiz insanlar için mücadele eden yine milliyetçilerdir. Bu ülkede doğayı yok eden HES'lere karşı tepki veren yine milliyetçilerdir. Tüm bu gerçekleri! dikkate aldığımızda milliyetçiler dışındakilere ülkelerini sevdiklerini söylemek zor olsa gerek!

23 ekim 2011 van depremi

Benim için bugün iki deprem birden oldu. Birinde insanlar enkazların altında kaldı, tahminen binin üstünde insan yaşamını yitirdi. Diğerinde aynı ülkede yaşadığım on binler insanlıktan çıktı. Bugün itibariyle tarihe geçtik. Ülkesindeki depreme sevinen insanların olduğu bir ülke olarak. Dünyada bir ilki başardınız. Tebrikler! Türk olduğunuzu sanmaya devam edin. Türk olmak için önce insan olmak gerek.

Bu ortamda yazan bir çok insan belki yakınlarını, arkadaşlarını kaybetti. Size büyük bir mahcubiyet altında, burada yazılanlar için, şunu söylüyorum ki, "her şeye rağmen bu toprakların insanlarına olan umutlarınızı kaybetmeyin. Ne olursa olsun bu ülkede eşit bir şekilde insanca yaşayacağız. Gözünü kan bürümüş her türlü ırkçılığa karşı inadına barışı savunacağız.

öğretmenlerin artık 3 ay yatamayacak olması

Bakan "bundan sonra öğretmenler 3 ay tatil yapmayacak, bunun en az bir ayı eğitimle geçecek" demiş. Bir sürü insan çıkmış, "süper uygulama, öğretmenler zaten şöyledir, böyledir" diyor. Şu an mevcut durumda zaten 2 ay tatil, kalan zamanda eğitim, seminer vs. var. Öğretmenler hakkında ahkam kesenler daha öğretmenlerin kaç ay tatilleri olduğunu bilmiyorlar!

Bakanın öğretmenlerin ne kadar tatil yaptığını bilmemesi mümkün değil! Ancak böyle medyatik bir açıklamayla, çıkarılan KHK'nin tartışılması engellenirdi. Öyle de oldu. Sonuç itibariyle öğretmenlerin bazı özlük hakları kısıtlandı, tartışılan ise zaten olmayan 3 aylık tatil.

tekel işçileri eylemi

Tekel işçilerinin haklı eylemidir. Tekel işçilerinin var olan haklarını kaybetmesi tüm emekçilerin kaybı olacaktır. Haklarını direnerek kazanması ise, diğer emekçilere örnek olacaktır. Bu nedenle bu tekel işçilerinin eylemini kötülemek için ya işveren olmak ya da işveren uşağı olmak gerekir.

Akciğer kanseri olan bir tekel işçisi tanıdığım var. Doktoru akciğerlerini inceleyince aşırı sigara içmekle eleştirmiş. Yakınım hayatında içmediğini söyleyince, doktor mesleğini öğrenince, akciğerlerin iflas nedeninin tekelde çalışması olduğunu söylemiş. Bu adamların maaşları üçte bire düşüyor, kadro haklarını kaybediyorlar. 1 yıl sonra işsiz kalıp kalmayacakları belli değil. Yaptıkları eylem sonuna kadar haklı ve onurlu.

işçiler boş oturuyormuş, bu bahane mi? Adamları adam akıllı kontrol et. işini yapmayan varsa gerekli tedbirleri al. Sen ne yapıyorsun, tekeli özelleştiryorsun, tüm işçileri kapının önüne koyuyorsun. Sonra da yüzün kızarmadan "çalışmıyorlardı" diyorsun.

Bir de tekel işçilerinin maaşı yüksek, 700 TL olmalı diyen sivri zekalılar var. Bunlar zenginse, işverense diyeceğim yok. Eğer işçilerse, o zaman ciddi bir zeka problemleri var.

Adam fabrika sahibi, banka sahibi olduğu yerde trilyonlar kazanıyor. Buna ses çıkarmıyorsun, tekel işçileri 2000 TL alıyor diye utanmadan ses ediyorsun. Bana bu çelişkiyi anlatabilir misin?

edirnelileri aptal zanneden pkklı

Her türlü sol nitelikli eylemi PKK'ların yaptığı izlenimi uyandırılmış bir kesim var. Adamlar aylardır ABD karşıtı mücadelenin içindeler, hala bunlar PKK'lı araya ABD'yi koyarak uyanıklık yapıyorlar lafları var. Bir de bu eylemi yapanlar PKK ile çatışma içindeymiş, buyrun bir de buradan yakın! ABD'de ye karşı eylem yapmak bu ülkenin düzenini bozmak ise, bu ülkedeki ABD'nin düzeni bozulsun, bağımsız olalım. Edirne'de öğrencilere saldıran ırkçı, faşist bir gruptur. Bunların abileri zamanında 6.filoyu kovan öğrencilere de saldırmıştı. ABD uşaklığına aynen devam ediyorlar. Şimdi herkesi PKK'lı göstererek faşistliklerini gizlemeye çalışıyorlar. Bu adamlar PKK'lı diye eylem yapan işçilere de saldırarak kime çalıştıklarını daha önce de göstermişlerdi.

birtakım faşist edirneliler

Amerika aleyhtarı basın açıklaması yapan kişilere saldırdıklarına göre hala Amerikan uşaklığı yapan faşistlerdir.

öz kardeşine tecavüz eden diyarbakırlı kıro

Hem ülkemizde hem de dünya da bu tür canlılara alıştık. Artık fazla şaşırmıyoruz, fakat bu öyle bir canlı ki, yaptığı tecavüz eyleminin yorumlanması, birinin faşist olup olmadığı konusunda turnusol kağıdı görevi bile görüyor.

uçak düşerken allah a sığınan ateist

Uçak düşerken, uçağın içinde sağlıklı düşünebilen insan sayısı çok azdır herhalde. insanların şifreleri büyük bir tehlike altında devreye girmez, tersine insan aşırı heyecan ve korkunun etkisiyle en basit şeyleri bile düşenemez halde olur.

seks amaç mıdır araç mıdır

Doğa ve canlılara bakınca seksin araç olduğu açıktır. Bu nesnel bir yargıdır. Diğer fikirler ise öznelliğin ötesine geçemez.

bütün ideolojilerin aynı bok olması

Bütün ideolojiler kötüdür diyelim, peki nasıl bir dünya olacak? Bu soruya verilen her yanıt yeni bir ideolojinin doğuşu olacaktır. ideoloji dediğin evreni, dünyayı ve insanı anlama, yorumlama ve nasıl olması gerektiği hakkında sistemli bir fikir öne sürmektir. Bu nedenle düşünen bir varlığın olduğu yerde ideoloji kaçınılmazdır. Bütün ideolojileri bir görmek düşünen bir varlık için teorik olarak imkansızdır.

Dünya'daki savaşların nedeni ideolojiler değil, sınıfsal bir temele sahip olan iktidar mücadelesidir. ikinci dünya savaşının nedeni Hitler'in ideolojisi değil, sınıfsal bir iktidar mücadelesinin bir öğesi olan emperyalizmdir. ideolojiler ise aslında iktidar mücadelesi vermeyen kitleleri savaşa katmanın bir yolu olabilir. Tabi burada emperyalizme karşı yapılan savaş da bir ideolojinin getirisidir, emperyalizmin saldırganlığı da bir ideolojinin (faşizmin) bir getirisidir. Yani her ideoloji bir değildir.

Ayrıca her devlet belli bir sınıfın ya da sınıfların elinde olacağı için belli bir ideolojinin temsilcisi de olmak zorundadır. Bu durumda her devlette egemen olan sınıfın, dolayısı ile ideolojinin mutluluğu söz konusu olacaktır. Herkesin mutlu olacağı bir dünya sınıfsız, dolayısı ile devletsiz bir sistem olmak zorundadır. Bu durumda bile ideoloji yok olmayacaktır ama herkesin mutlu olduğu bir ideoloji olacaktır. Sorun düşünen bir varlık olarak insanın kaçınılmaz şekilde ürettiği ideoloji kavramında değil, sınıflı toplum yapısındadır. Bu nedenledir ki, daima birileri mutsuz olacaktır.