bugün

entry'ler (20)

21 şubat 2023 ekşi sözlük ün kapatılması

(bkz: opera mini)

devrimciler var

özgürlük ve dayanışma partisi (ödp) ' nin seçim sloganlarından. heyecan verici.

özgürlük ve dayanışma partisi

bugün itibariyle 2011 genel seçimleri milletvekili adaylarını devrimciler var sloganıyla
basına ve kamuoyuna duyuran parti.

" devrimciler var

ödp seçimlere 81 ilde 85 seçim bölgesinde 550 adayı ile katılacaktır.

seçimler için işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların, devrim ve
sosyalizmin kürsüsünü oluşturduk. partimizin listesi tamamlandı.

ödp burjuva siyasetinin labirentlerinde nefesini tüketenlerin değil
halkın kendi söz ve eylemini güvenenlerin partisidir. adaylarımız
üniversitelerde özgürlük mücadelesi yürüten gençliğin yükselen
muhalefetinin temsilcilerinden; kadın cinayetlerine ve emek sömürüsüne
direnen kadınlardan; fabrika kapılarında ekmekleri için greve çıkan
işçilerden; derelerinin satılmasına ve nükleer santrallere karşı
mücadele edenlerden; ülkenin aydınlık yüzlü gazetecilerinden, doktor,
avukat ve sanatçılardan oluştu.

listemizde bursa, eskişehir ve kilis'de tamamı kadın olmak üzere yüzde
30 kadın; yüzde 32 işçi; yüzde 15 genç aday yer almıştır.

para babalarının, şifrecilerin, patronların, temsilcilerini değil
halkın gerçek temsilcilerini desteklemeye; işçilerin, gençlerin,
kadınların sesiyle kurulan devrim ve sosyalizm kürsüsüne destek
vermeye çağırıyoruz. özgürlük ve dayanışma partisine verilecek her oy
akp-cemaat koalisyonu karşısına dikilecek direniş gücümüze omuz
vermektir. ülkenin sürüklenmekte olduğu karanlık gelecek karşısında
tek umut ışığı devrimcilerin, sosyalistlerin direnme kararlılığıdır.
şimdi, bu kararlılığın parçası olma zamanıdır.

zalimlerin iktidar sarhoşluğuyla azgınlaşan küstahlıklarına dur
diyelim. umutsuzluğa ve korkuya yer yok! emperyalist çetenin
ayakçılığını yapan iktidara bu ülkede devrimcilerin de olduğunu
gösterelim. gösterelim ki ayaklarını denk alsınlar. "

önder işleyen
genel başkan yardımcısı

alper taş

bugünkü birgün gazetesi' nde özgürlük ve dayanışma partisi(ödp)' nin seçim siyasetine dair bir röportajı yayınlanmış genel başkan.

http://www.birgun.net/pol...1&month=04&day=04

özgürlük ve dayanışma partisi

bugünkü birgün gazetesi' nde genel başkanları alper taş'ın genel seçim siyasetlerine dair bir röportajı yayınlanmış olan parti.

" kendi rüzgarımızı kendimiz yaratacağız!

özgürlük ve dayanışma partisi, 12 haziran seçimlerine devrimci bir rüzgarla hazırlanıyor. ödp genel başkanı alper taş, iki yıl önce "yeniden kurulacak bir ülke için eşitlik, özgürlük, devrim" sloganıyla seçildiği kongre sonrası emek ekseninde devrimci bir iddiayla partiyi yeniden kitlelerle buluşturmak yola koyulmuştu. aradan geçen iki seneden sonra şimdi ödp, devrimcilerin partisi olarak seçimlere hazırlanıyor. ödp ve seçimler üzerine söyleştiğimiz genel başkan taş, bize yeni ödp'yi, hedeflerini ve çalışmalarını anlattı

ödp için seçimler ne ifade ediyor?
sosyalistler için her seçim dönemi, içinde bulunulan siyasal toplumsal koşullarla ilişkisi içinde anlamlıdır. her seçim dönemi toplumdaki artan politikleşmeye bağlı olarak, toplumsal yaşam içindeki devrimci eğilimlerin derinleştirilmesi ve tüm ezilenlerinin taleplerinin yaygınlaştırılması için önemli, çok yönlü bir çalışma fırsatıdır. ödp siyasal mücadele tasavvurunu seçimlerle sınırlayan bir parti değildir. ödp seçim çalışmasını sınıfsal-toplumsal mücadele zeminlerinde yürütülen mücadelelerin güçlendirilmesinin ve düzene karşı mücadelenin geliştirilmesinin bir aracı olarak görmektedir. siyaset olmak alternatif olmaktır. bugün ülkemizin ve tüm emekçi sınıfların temel ihtiyacı egemen sınıf siyasetlerinin dışında gerçek bir alternatif yaratmak, iddialarına ve özgücüne dayanan bağımsız bir devrimci-sosyalist siyasetin geliştirilmesi ve güçlendirilmesidir. ödp 12 haziran seçimlerine bu temel amaçla katılmakta, kapitalizme, sermaye egemenliğine ve onunla bütünleşmiş akp iktidarına karşı sosyalizmin ve emekçilerin sesi olmayı hedeflemektedir.

12 yıl aradan sora ödp 81 ilde kendi ad ve adaylarıyla seçime katılıyor? bu durumun özel bir anlamı var mi?
12 haziran seçimleri ödp'nin kurulmasından bu yana katılacağı 4. milletvekili genel seçimi. daha önceki üç seçime de kendi adımız ve adaylarımızla katıldık, ama bu katılım tüm seçim bölgelerini kapsayan bir katılım değildi. bu anlamda bu seçim sizin de söylediğiniz gibi tüm seçim bölgelerinde kendi adaylarımızla katılacağımız ilk seçim olacak . bu seçimde ülke çapında emekçilerin, ezilenlerin, devrimin ve sosyalizmin sesi soluğu ve kursusu olabilmek bizim için çok anlamlı ve önemli.

ödp önümüzdeki seçimde nasıl bir strateji izleyecek?
ödp geçmişi geleceği diyalektik bir bütünlük içinde ele alan bir partidir. kurulduğu günden bu yana "ne geçmiş tükendi, ne de yarınlar" diyen bir partidir. ödp bir yandan türkiye'de devrimci ve sosyalist hareketin mücadelesinin bütün devrimci değerlerine sahip çıkarken, diğer yandan che guevera gibi "gelecek biziz ve bunu biliyoruz!" diyerek bunun özgüveniyle geleceği bugünden kurmaya yönelmektedir. ödp'nin bu çağrısının muhatabı öncelikle türkiye nüfusunun da büyük bir çoğunluğunu oluşturan gençlik olacaktır. geçmiş devrimci miras ve onun bugünkü ak saçlı sürdürücüleri ile genç kadınlar, erkekler genç işçiler, işsizler, öğrenciler bizim bu seçimlerde temel gücümüz
olacaktır. geleceği elinden alınmaya, geleceksizleştirilmeye mahkum edilmeye
çalışılan ama buna teslim olmayan gençliğin devrimci coşkusuna ve yüreğine
inanıyoruz. teslim olmamış geçmişimizi, teslim olmaya niyeti olmayan gençlik ile
buluşturacağız.

güçlü bir muhalefet mevzisi yaratacağız

seçimlerde oy hedefiniz ne kadar? ne kadar oy alırsanız başarılı, ne kadar oyun altında kalırsanız başarısız olduğunuzu varsayacaksınız?
biz kuşkusuz seçimlerde alınacak oy toplamı bakımından hayal kurmuyoruz. türkiye sosyalist hareketinin bu seçimlerle iktidara gelmeyeceğini biliyoruz. bu nedenle eğer iktidar olursak diye başlayan vaatlerde bulunmayacağız. ama devrimcilik bir yönüyle hayal kurma işidir ve halkımıza, yurttaşlara vaadimiz ve sözümüz iktidar perspektifinden kopmayan güçlü bir muhalefet mevzii kurmaktır. oyum boşa gidecek kaygısında olanlara diyeceğiz ki "hayır oyunuz boşa gitmeyecek. ödp'ye vereceğiniz her oy akp-cemaat iktidarının ülkemizi sürüklemekte olduğu karanlık gelecek karşısında direniş gücüne verilecek bir oy olacaktır!" bu karanlık gelecek karşısında tek umut ışığı
sosyalistlerin devrimcilerin direnme kararlılığıdır. biz de yurttaşlarımızı korkuya değil umuda oy vermeye çağıracağız. ödp'ye verilecek her oyun ülkemizdeki korku iklimini dağıtacağını, dahası zalimlerin yüreğine korku salacağını, ezilenler için de umut olacağını anlatacağız.

ödp' nin seçim platformundaki ölçütleri burjuva partilerinin ölçütleri ile aynı şekilde ele alınamaz. yüzde 10 seçim barajı gibi türkiye'nin model olarak sunulduğu mısır ve cezayir'de bile olmayan bir baraj ve adil olmayan bir seçim karşısında bu ucube demokrasi anlayışına karşı ödp' nin seçimlere katılması her şeyden önce bir direnmedir. ölçütlerimiz emekçilerin ve ezilenlerin öz örgütlerinin, toplumsal örgütlenmelerinin geliştirilmesiyle, eşitlikçi-özgürlükçü bir siyaset anlayışının güçlendirilmesiyle ilgilidir. kuşkusuz alacağımız oy da bu mücadele sürecindeki başarımızın, çalışmalarımızın karşılığının bir göstergesi olacaktır.

ödp' nin geçtiğimiz hafta seçim politikasını duyurduğu günlerde açıklanan insanca yaşam insanca düzen, geleceğimizi kazanalım, devrimciler var sloganlarının politik arka planında neler var?
şu an seçim beyannamemiz hazırlanıyor ve temel çağrımız 12 haziranda gençlerin, kadınların, yoksulların, devrimlerin ve sosyalizmin kursusunu kuruyoruz, olacak. ama yukarda dile getirdiğimiz sloganları da kullanıyoruz, bunlara eklenecek yeni sloganlarımız ve çalışmalarımız da var."insanca yaşam insanca düzen" sloganı çoğu insana naif geliyor. ama sosyalizm bugün insanlıkla özdeşleşmiş durumda. insanlığı topyekun bir yıkıma, savaşlara, açlığa ve yoksulluğa götüren kapitalizm karşısında tek gerçek alternatifin devrim ve sosyalizm olduğunu vurguluyor. kapitalizm insanı yalnızca ekonomik olarak yoksullaştırmıyor aynı zamanda insanı olarak ta yoksullaştırıyor, insanı niteliklerinden uzaklaştırıyor. bunu anlatacağız ve yine diyeceğiz ki akp' nin ve kapitalizmin geleceği yok. akp' nin dayandığı neo-liberal politikaların benzerleri tüm dünyada iflas etmiştir. akp ve kapitalizm geleceğimizi çalıyor, bunlara karşı geleceğimizi kazanmalıyız, geleceğimizi kurmalıyız. bu noktada geleceksizleştirmeye karşı geleceği birlikte kurmaya çağrı devrimci bir çağrıdır.

yıllardır devrimcileri sosyalistleri ezerek güzel bir ülke yaratacaklarını iddia ettiler. her şeyin bozucusu bütün ahlaksızlıkların ve kötülüklerin kaynağı onlara göre devrimcilerdi. onun için olabildiğince ezmeye çalıştılar devrimcileri. ama devrimciler bu ülkede ve dünyada iyiliğin ve güzelliğin kaynağıydı. devrimciler ülkede yeni katliamlar olmasını engellediler, devrimciler darbelere karşı mücadele ettiler, devrimciler okullarımızın mahallelerimizin faşistler ve gericiler tarafından işgal edilmesini engellediler, devletin şiddetine karşı mücadele ettiler. ama yıllardır devrimcileri ezerek çürümüş, güzellikleri yok edilmiş, kalbi köreltilmiş sevgisiz bir ülke yarattılar. bencil ve bireyci bir insan ve toplum yarattılar. devrimcilerin geleneği bütün baskılara ve oyunlara rağmen yok edilemeyen bir gelenektir. o yüzden böyle bir devrimci direnişçi geleneğin bütün kötülüklere karşı yeniden yükseltildiğine ve yükseltileceğine dair bir iddiadır "devrimciler var" sloganı. bu memleketin yalnızca yalancısı, soyguncusu, sahtekarı yok; bu memleketin devrimcileri de var. bunu daha fazla görecek sahtekarlar ve egemenler.

ödp' nin önümüzdeki seçimlere tek katılacak olmasına özellikle chp tarafından yükselen "oyları bölüyorsunuz" iddiasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
bizim oylarımız bize, chp' nin oyları kendinedir. söz konusu ettiğiniz şöylem her dönem devrimcilerin önüne çıkartılmıştır. 12 eylül öncesi "faşizm geliyor", 12 eylül sonrası "faşizmden çıkmak için shp(chp)", "siyasal islama karşı chp" denildi. şimdi de "akp' nin tek parti diktatörlüğüne karşı chp" deniliyor. chp "halkın iktidarını kuracağız" diyor ama halkın iktidarı abd emperyalizmi ile kurulmaz. biz devrimciler hiçbir zaman
chp'yi emekçilere ve ezilenlere umut olarak sunmadık. chp de hiçbir zaman ezilenlere ve emekçilere umut olmadı. o yüzden yalancı rüzgarlara kapılmaya sahte umutlara bel bağlamaya gerek yok.

12 haziranda devrim ve sosyalizm seçeneğini temsil edeceğiz!

ödp olarak seçimlere yönelik parti politikanızı belirlemeden önce bir "sosyalist odak" oluşturma yönünde çabalarınız vardı. referandumda yan yana gelinen tkp, emep, halkevleri ile neden yan yana gelinemedi? ya da bdp' nin destekleyeceği bağımsız adayları desteklemeyi neden tercih etmediniz?
evet, bu seçimler öncesinde, referandumda yan yana geldiğimiz güçlerle başlayan ama onları da aşan, toplumdaki tüm devrimci demokratik muhalefet odaklarını da kapsayan bağımsız, sosyalist bir odak yaratmayı hedefledik. bildiğiniz gibi referandum sürecinde sosyalist hareket uzun zamandır ilk kez ülkedeki siyasal tartışmalarla ve iklimle etkin bir ilişki kurmayı başarmış, özellikle ideolojik ve politik etkisini hissettirmişti. biz bu sürecin, yarattığımız etkinin devam ettirilmesi ve geliştirilmesi yönünde iyi niyetli bir çaba içinde olduk. yarattığımız odağı "bir arada yaşayalım" anlayışımız çerçevesinde kürt hareketiyle de anlamlı ve eşit bir ilişki içerisinde seçim platformunda buluşturmayı arzuladık. seçimlere böyle bir birliktelikle ortak logo, ortak işim ve ortak bağımsız adaylarla katılmayı istedik. o yüzden sosyalist hareketle, kurt hareketi ve alevi hareketi arasında toplumsal-siyasal taleplerimiz ekseninde etkin bir işbirliği yaratmak temel amacımızdı. bu konuda ilk olarak sosyalist güçlerin yan yana gelmesi önemliydi. bu noktada geliştirdiğimiz çabalardan sonuç alamadık. bunun nedenleri üzerine şu anda bir tartışma yürütmeyi gerekli görmüyoruz. ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki elimizden gelen çabayı gösterdik.

şunu da belirtmek isteriz ki, seçimlerde sağlayamadığımız birliktelik kimseyi karamsarlığa itmesin. sosyalist devrimci güçlerin kendi aralarında kurduğu ilişki düzeyi samimi, içten, yalana, ayak oyunlarına dayanmayan bir ilişki oldu. ödp olarak biz de buna çok dikkat ettik ve geçmişte yaşanan olumsuzlukların tekrarlanmaması için çaba harcadık. dolayısıyla seçim sonrasında mücadele zeminlerimizi ortak olarak güçlendirmemizi engelleyen bir durum söz konusu olmadı.

bdp' nin önerisi ise bu süreçte gündemimize geldi. öneri bir siyasi ittifak önerisi değil, bdp' nin kendi gerçekliğinden hareketle, kendi merkezi inisiyatifinin belirleyici olacağı bir seçim siyasetiydi. biz de var olan durum ve seçenekleri örgüte taşıdık, geniş bir şekilde tartıştık. örgütümüz gelinen aşamada ödp' nin kendi politikalarını tek başına anlatmasının doğru olacağına; sosyalistlerin, devrimcilerin ve ezilenlerin seçim sürecinde temsil edilmesinin önemine dikkat çekti. biz de şimdi bu kararın gereğini yerine getiriyoruz.

öte yandan ödp olarak türkiye' nin en önemli sorunu olan kürt sorununu "oyumuzu düşürür" ya da "tepki toplarız" gibi toplumdaki kimi gerici eğilimlere teslim olan bir anlayışla ele almadığımızı belirtmek isterim. biz türkiye' nin her yerinde kürt sorunu ve kürt sorununa devrimcilerin bakış açışını, çözüm yollarını anlatacağız ve kurt yurttaşlarımızın dil kimlik kültür vb. taleplerini savunacağız.

sosyalistler seçimde chp'yi nasıl görmelidir? sizinle birlikte diğer sosyalist parti başkanlarının chp' den aday olması yönünde çağrılar da oldu. bu konu neden tartışılmadan kapandı?
bu konunun tartışılmadığını söylemek doğru olmaz. elbette ödp örgütü bu konuyu da tartıştı. ancak chp' ye ilişkin değerlendirmemizi yukarıda ifade ettik. öte yandan chp yönetiminin de sosyalistlere yönelik açık bir çağrısı olmadığını eklemek gerekir. chp' ye yakın veya chp' yle sosyalistlerin bu dönem yan yana olmasını isteyen iyi niyetli insanların çeşitli çağrıları oldu. ama gördüğümüz kadarıyla chp yönetimi sosyalist devrimci güçlere açılmaktan ziyade merkez sağ güçlere açılarak güçlenebileceğini düşünüyor. bunun dışında bizim için, benim veya bir başka arkadaşım için mesele bir başka güce dayanarak parlamentoya girme meselesi değildir. biliyoruz ki "taşıma şuyla değirmen dönmez". bugün esas olan devrimci bir siyasetin bağımsız bir çizgide geliştirilmesidir. biz bu siyaseti geliştireceğiz. bu siyasetin gücüyle elbette parlamentoya da gireceğiz.

öte yandan biz seçim çalışmalarımızı ya da siyasal varlığımızı chp' nin eleştirisi üzerine kurgulamıyoruz. muhalefeti eleştirerek muhalefet yapılmaz. bizim temel eleştiri konumuz kapitalizm ve onun neo-liberal siyasetleriyle bütünleşmiş akp iktidarıdır. biz kendimizi ve esas olarak akp etrafında kurulan yeni rejime karşı halkın taleplerini ve sosyalizmi anlatarak mücadele yürüteceğiz.

ödp devrim ve sosyalizm geleneğinin, tüm devrimcilerin partisidir

birlikte kurulamayan sosyalist odak, sizi halkın ve devrimcilerin bağımsız kursusunu kurmaya mi yöneltti? bu girişim aynı zamanda türkiye solunun dağınık görüntüsünü ödp'de bir araya getirme çabası olarak da düşünülebilir mi?
öncelikli olarak birgün aracılığıyla bir çağrıda bulunmak istiyoruz. seçim hakkini elde eden ve bunu kullanacak olan ödp' nin kursusu bütün devrimcilere, sosyalistlere açıktır. ve onların da kursusudur. bu kursuyu birlikte değerlendirebiliriz. bunun dışında kendimizi tek sosyalist odak olarak sunmuyoruz. sosyalist, devrimci hareketin önemli bir parçası olarak görüyoruz kendimizi. ödp hiçbir zaman kendisi ile yetinmedi. toplumsal muhalefetin ve sosyalist devrimci hareketin inşası sorununu her zaman önemli bir gündem olarak gördü. ancak bugün bu yenilenme ve sosyalist hareketi geliştirme çabası basitçe çeşitli partilerin üst kurulları arasındaki tartışmalarla sağlanamıyor. ya da çokça örneğini gördüğümüz şekilde sürekli yeni partiler kurarak da bir yer yere varılamıyor. evet, ödp' yi aşabilecek devrimci bir siyaset oluşturabilmek bizim kalkış noktamızdır. seçimlerden sonra bu konuda daha pozitif adımları da atabileceğimizi düşünüyoruz. ama bunun için ödp' nin bu eşiği aşması gerekiyor. ödp' nin bu seçimlerden güçlenerek çıkması, sosyalist hareketin toplumsal-siyasal muhalefet zemininde ve devrimci bir doğrultuda yeniden inşası çabaları için bizi oldukça cesaretlendirecektir.

ödp' nin aday profili nasıl şekillenecek? eskişehir' de tamamı kadın olan adaylar, ahmet şık, selçuk özbek gibi isimlere adaylık teklifi gibi gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
adaylarımızdan daha çok öne çıkaracağımız şey fikirlerimiz olacak. adaylarımız bu fikirlerin sözcüsü ve temsilcisi olacak. açıkçası medyatik aday arayışımız yok. kendi rüzgarımızı kendimiz yaratacağız.eskişehir'deki kadın adaylarımız medyatik olsun diye bulunmadı. kadın meclisi oturmuş demiş ki "eskişehir' de ödp' nin 6 milletvekili adayını biz kadınlar oluşturalım. ödp' yi biz temsil edelim" demişler. il örgütü toplantısında bu taleplerini kararlılıkla ifade etmişler ve bu talep il örgütü tarafından büyük ilgi görerek kabul edilmiş. bu gelişme bizim de ödp adayları içinde kadınların ağırlık taşıması yönündeki düşüncelerimizle paralel olmuştur. ahmet şık'a adaylık önerimiz ise, onun böyle bir adaylık düşünmediğini bildiğimiz halde, onun devrimciliğine, sosyalistliğine ve dürüst gazeteciliğine sahip çıkmak ve kefil olmak için yapıldı. yine selçuk özbek arkadaşımızı aday olarak önermemiz de onun bütün dünyanın emekçilerini sömüren, ezen imf başkanına attığı ayakkabı eylemindeki öfkeyi sahiplenmektir.

istanbul' un göbeğinde büyük gökdelen yapmakla övünen, işçileri iliğine kadar sömüren sapphire patronları karşısında 35 gün direnişi yürüten işçileri temsilen mustafa adnan akyol gibi kardeşlerimizi aday göstereceğiz.

ödp bu seçimlerde göstereceği adaylarıyla sosyalistlerin, devrimcilerin, ezilenlerin, gençlerin ve kadınların direnişini, taleplerini sahiplenecek, geliştirecek ve her düzeyde onu temsil edecektir. "

serbay mansuroğlu/birgün

mmo cagdas muhendisler

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, anayasa'nın 135.maddesine dayanılarak çıkarılan 6235 sayılı TMMOB Kanunu uyarınca kurulduğundan ve gerek anayasa ve gerekse 6235 sayılı Yasa da, bu kuruluşların organlarının kendi üyelerince seçileceklerine hükmedildiğinden, doğal olarak oluşturulması gereken gruptur.

yani belli bir meslek grubunun kendi meslekleriyle ilgili konularda, genel iradelerini ortaya koyarak, toplumsal baskı unsuru olabilmeleri işlevi, Anayasal olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına özgülenmiş olup, bu işlevin yerine getirilmesi de siyasal seçim ve tercihleri gerektirdiğinden, anayasa gereği bu kuruluşların organları için seçim yapılması bir zorunluluk olup, belli grupların oluşması da işin doğası gereğidir.

anayasa ve Yasa gereği seçim öngörülen bir kurum için, seçimlere girmenin gayet doğal olduğunu 3 yaşındaki çocuk dahi anlayabilecekken, bağlı olduğu meslek örgütüne ilişkin bu işleyiş sürecini bilmeden, yalan yanlış yorumlarda bulunmanın nasıl nitelenmesi gerektiğini takdirlerinize bırakıyorum efendim.

mmo cagdas muhendisler

makina mühendisleri odası (mmo)ankara şubesi'nin yaklaşan seçimlerinde, mevcut duruma karşı, eşitlikçi, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti gerekleri temelinde ülkemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin sömürülmesine karşı, bağımsızlık mücadelesini sürdürme ve meslek alanlarını koruma ve genişletme sorumluluğunu yerine getirmeye devam etmek için seçimlerde yeralacak grup.

sitelerinin linki de aşağıdadır:

http://cagdasmuhendisler.net/...

kandil dağı eteğinde uçan skorski olsam

uykusuz dergisinde vedat özdemiroğlu tarafından hazırlanan en son ne yaparken görüldüler köşesinde, devlet bahçeli için yapılan espri.

küçükken bisikleti olmamak

çocuk rüyalarının vazgeçilmez kahramanıdır bisiklet... bisikleti olan komşu çocuklarının insafına bağlıdır gerçek hayatta dokunmak..."ahh bu benim olacaktı ki!.." diye içten geçirile geçirile binilir hayattaki ilk yoksunluğa...ama çocuk lütfu da kısa sürer..daha acımasızdır zira çocuk yoksunluklara, sahip olduklarına daha bağımlıdır bir o kadar...

tüm mutlulukların, o iki tekerleğin çemberinde döndüğüne inanır bisikleti olmayan çocuk...mütevazi maaşıyla ay sonunu nasıl getireceğini bilemeyen baba, bir sürpriz yaparak, bisiklet getirir belki diye beklenir her akşam... elinde günlük nevaleyi taşıdığı küçük poşetiyle köşebaşında göründüğünde, yine de sevgiyle koşulur önüne...yarın vardır, öbür gün vardır, daha yaşanacak çok gün vardır çocuk için nasılsa...hiçbir gün yapmaz baba bu sürprizi..yapamaz...büyündüğünde daha ciddi yoksunluklar gelir, bulur insanı...ama hiçbir yoksunluk, çocukken sahip olunamayan bir bisiklet kadar boşluk yaratamaz...en güzel bisikleti alıp, koysanız da bir köşeye, dolmaz o boşluk hiçbir zaman....

ucan balonu kacirmak

hayat boyunca yaşanacak sayısız hayalkırıklıklarına çocukken atılan ilk alıştırma adımı gibidir...

sahip olmak istenilen kıldan-tüyden nesneler, çocuklar için dünyanın en önemli şeyidir o an için...uçan balon da bu ehemmiyetle alınır, anne ya da baba tarafından çocuğun koluna bağlanırdı...çocuk, kolunun ucundaki ipte salınan balona baka baka, muzaffer bir komutan edasıyla yürümektedir..anne ya da babanın, bağlama işlemine gerekli özeni göstermemiş olması ya da çocuğun kolundaki düğümle sık sık oynaması gibi nedenlerle ip çözülür ve o an için çocuğun en önemli varlığı olan balon, ağır ağır süzülmeye başlardı gökyüzüne doğru..ağlamaklı bir yüzle bakakalırdı çocuk, mutluluğunun uzaklaşıp-gidişine...

jimmy carter

gerçek adı james earl carter 'dır bu şahsın.

james earl carter

(bkz: jimmy carter)
fıstık ticaretiyle uğraşan bir ailenin çocuğudur. ülkemizin yaşadığı 80 ihtilali başkanlığı dönemine rastlar.

kendisini ortaokul birinci sınıftaki bir din dersinde yaşadığım olayla özdeşleştirmişimdir hep. huşu içinde, sınıfta volta atarak bir sureyi okumakta olan genç ve yakışıklı dincimiz sınıfa arkasınını döndüğü anlarda, muzip bir arkadaşımız, bu şahsın, ansiklopedi gibi kocaman bir kitabın boydan boya her iki sayfasını da kaplayan, amerikalılara has iri ve beyaz dişlerinin özellikle vurgulandığı dev gibi bir karikatürünü havaya kaldırararak tüm sınıfı güldürüyor, hoca sınıfa döndüğü anlarda kitabı indirip uhrevi bir edayla sure mırıldanmaya başlıyordu. dincimiz de arkası dönükken rutin olarak gerçekleşen bu kıkırdama durumundan kıllanarak, en çok kıkırdayan şahıs olara "ne oluyor?" sorusunu şahsıma yöneltmiş, allah çarpar korkusuyla, o zamanlarda ilahi bir tarafı olduğunu düşündüğüm dinciye yalan söyleyememiş ve arkadaşın elindeki kitabı işaret etmiştim.

hoca da ağır ve sakin adımlarla (-ki dinciler vakur ve munis olurdu o zamanlar) arkadaşımızın yanına gitmiş, karikatürün bulunduğu sayfa açıldığında, dev karikatürün abartısız yarısını kaplayan ve shrek'teki eşeğin dişlerine tıpa tıp benzeyen bu dişleri görünce, tüm ağırbaşlılığına rağmen o da gülmekten kendisini alamamıştı.

hemen hemen tüm amerika başkanlarının dişleri böylesine iri, beyaz ve sağlıklı..oysa ki yetmişiki milletten oluşan bir ülkenin, böylesine bariz genetik bir özelliğe sahip oluşları da şaşırtıcı gelmişitir bana hep.. bugün düşünüyorum da, o zaman karikatürize edilmiş ve bizim de çocuk saflığıyla güldüğümüz bu dişler, ne çok çocuk öğütmüş ve öğütmekte..öğüttükçe de sağlık kazanmakta..ama ne o zaman bizim aklımıza gelmişti sormak, ne de şimdi cesaret edip sorabilmekte hiçbir çocuk, "amca senin dişlerin neden bu kadar iri?" diye...

kimligi belirsiz cesetler

emniyet genel müdürlüğü'nün resmi web sitesindeki korku filmlerini aratmayacak bölüm. merak edip tıklıyorsunuz, ilk resimle şoka girip en fazla birkaç resme daha bakabiliyorsunuz.

normalde bir ceset fotoğrafı zaten ürkütücüyken, bu cansız bedenlerin kimin nesi olduğunun bilinmemesi, nerede, niçin öldükleri ya da öldürüldüklerinin muamma oluşu, tüm bu belirsizliklere rağmen onların da zamanında aramızda dolaşmış ve iyi-kötü bir yaşam sürmüş insanlardan oldukları halde tüm bu yaşanmışlıklarının çarşamba çanağına dönmüş bir vücudun vesikalık bir resmiyle nihayet bulduğu, bunu yaşarken kendilerinin bile tahayyül edemeyeceği gibi düşünceler olaya daha da bir korkunçluk katıyor. hayatı sorgulatıyor ister-istemez.

dost

paramparça olduğunuzda, ellerini kanatma pahasına toplayabilendir can kırıklarınızı..

saklambac oynayan kaleye mum diksin

seksenli yılların çocuklarından oyun oynarken her sokak arasında kuş gibi cıvıldaşırlarken en çok duyulan çağrı cümlesiydi. yalnızca saklambaç için değil, her türlü oyun için kullanılırdı.

genellikle yorucu bir oyunlar zincirine başlamadan önce en başat çocuğun süreci başlatmak için kullandığı bir yöntemdi bu sesleniş .ya da karmaşık bir oyun sırasında, oyunun kuralları konusunda bir anlaşmazlık çıktığında, kan-ter içinde yananlar ya da ebelenenlerin kim olduğu saptanmaya çalışılırken, en iyiniyetli ve uyumlu çocuk tarafından "amaaaan, bu kadar sıkıntıya girmeye ne gerek var? boşverelim" edasıyla söylenir, sorunu kökten çözücü bir işlev görürdü..

her durumda da avuç yatay ve yukarıya gelecek şekilde açılır, bu minik avucun eline dikilen minik parmaklar beklemeye başlardı heyecanla.. mum diktiren; "biiir, ikiiii, üç!" der ve aniden avucunu kapatırdı. avucun içinde kalan zavallı parmağın sahibi çocuk, yeni başlanacak oyunun ebesi olurdu böylece...

turkiye de savas karsiti olmak

dört yapraklı yonca olmaktır. ancak bulunduğunda sevinçle karşılanıp, özenle saklanmaz genellikle.. baskı, dışlanma, yargılanma v.b. yöntemlerle yaprakları koparılır tek tek..

hicbir savasin galibi olmaz

evet , tarih kitaplarında her savaşın bir kazananı ve bir kaybedeninin olduğu yazsa da, aslında hiçbir savaşın kazananı yoktur. savaşan her iki topluma da, açlık, kıtlık, düşmanlık, sevgisizlik, ölüm, güvensizlik, mutsuzluk v.b. gibi telafisi mümkün olmayan ya da onarılması uzun zaman alacak kayıplar yaşatır mutlaka. savaşın tek kazananı, fırsatçılardır ki esasen savaşın çıkmasını da bunlar kurgular çoğu zaman.

radyo tmmob

türk mühendis ve mimar odaları birliği'nin (tmmob) görüş ve düşüncelerini kamuoyuna duyurabilmesi amacıyla tmmob yönetim kurulu kararıyla kurulan ve 2007 yılının şubat ayında yayına başlayan radyo. kaliteli müzik, özgün ve özgür ifade, toplumsal sorunlara duyarlı bir ses..

http://www.tmmob.org.tr/
http://radyo.tmmob.org.tr/

3 kasim 2007 ankara mitingi

kesk, tmmob ve ttb gibi emek güçlerinin düzenlediği, neo-liberal, özelleştirmeci, piyasacı, gerici ve baskıcı tüm düzenlemelere karşı, emekçilerin sesini yükselteceği mitingdir.

yurutmenin durdurulmasi

idari yargıda, dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu edilen idari işlemin uygulanmasını durduran, davayı gören mahkmece verilen tedbir niteliğinde bir karardır. her idari davada yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi gibi bir zorunluluk yoktur. öncelikle davacının dilekçesinde bunu talep etmiş olması gerekir.

yürütmenin durdurulmasının talep edildiği davalar öncelikle ivedilikle incelenir ve davacının bu talebi hakkında karar verilir ilk önce.davayı gören mahkeme dava konusu idari işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğması ihtimaliolduğuna kanaat getirirse, dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verir ve bu karar taraflara tebliğ edilir.

yürütmenin durdurulması, dayanağını anayasa ve idari yargılama usul kanunu (iyuk)' dan alır.