bugün

zor iş ama adamı hayatın her derdine karşı sağlam kılar. erkenden tanıyorsun "insan" ve "hayat"ı... ve hiçbir şeye şaşmamayı erken öğreniyorsun.
üzüldüğüm gençlerdir, bir de onlara gaz verenler vardır, aferin kendi ayaklarının üstünde duruyosun derler halbuki bunu diyen gevşekler hemen hemen aynı yaştadırlar, tek farkları onların baba parası yiyor olmasıdır.
devam zorunluluğu olmayan öğrencidir.
sözlüğe işten bağlanırlar.
gece çalışıp gündüz okula giden türleri de mevcuttur. sağlık açısından çok zararlı olduğu söylenir.
ilk yıllarda pek sıkıntı yaratmayabilir ama mezuniyet aşaması geldiğinde tasarım ödevidir, bitirme ödevidir, tezdir, sunumdur derken kişi kendine bile ayıracak vakit bulamayabilir. tabiki azmedip ikisini birden yürütenler var ama sıkıntılı bir durumdur.
takdir edilesi öğrencilerdir efendim. kendi şanslarını kendileri yaratırlar.
görsel
geneli bir süre okul ve işi bir arada yürütmeye çalışır ama başaramayacağını anladığında okula gitmeyi azaltıp işi gider sadece. evet paranın tadını almıştır artık ve okulu bırakmayı bile düşünür. sonradan pişman olur, orası ayrı tabi.**
Part time calisilirsa gayet guzel idare edilebilinir. Hem de sahsim gibi, meslegini yapiyorsan tadindan gecilmez calismanin... Zaten yapacak ve calisacak ders olmadiginda bir sucluluk psikolojisi biniyor, her bos vaktimi degerlendirmeliyim diye. Calisinca o ara bayagi saglam kapaniyor, parann yaninda guzel bir tatmin duygusu da geliyor.

Benimki gibi kral patronu varsa, ise isteidigi zaman gidip gelmesine izin veren, tadindan yenmez...
görsel
denemeyi düşündüğüm ama uygulamaya geçiremediğim fikircik.

Yıllar sonra gelen edit: tabi o zamanlar toymuşum sonralarda paranın annesiyle cinsel ilişkiye girdiğim zamanlar oldu. Çalışın olum kral sizsiniz.
meteliksiz kalmamak için yapılan eylemdir. çalışmak biraz sıksa da ödülü cana can katar.
berbat bir durumdur. iş yerinde karşınıza ya okul ya da iş şeklinde sorunlar çıkabilir.
çok çok çok zor bir durumdur.
öğrencidir ne de olsa, paraya ihtiyacı vardır. eğer ikinci öğretimde okuyupta çalışıyorsa kutlamak gerekir o yorgunluk başa bela.
hayatın boyunca baba parası yemeye devam edemeyeceğini fark ettiğin anda yaptığın eylemdir.
evet zordur ama hayata bir yerden başlamak gerekir.. ve üniversite bunun tam yeridir...
hem okuyup hem de çalışan kişinin hayattan soğumasına sebep olabilir. depresif halleri sıkça yaşayan bu nesil umutsuzluk vak'alarıdır.
bunu fark eden yakın çevresi tarafından kurtarma çalışmaları yapılsa da an itibariyle pek mümkün görünmemektedir.
Taktire şayan hareketlerdir bunlar.
çoğunlukla okulu uzatmaya sebep olsa da, iş tecrübesi kazandırması ve insanın kendi ayakları üzerinde durabildiğini hissettirmesi açısından iyi bir deneyimdir. *
üç sene durup da üçüncü sınıfın final zamanı iş bulan şahsiyet olmamla birlikte amacınız gerçek manada çalışmak ise, hem okul hem de iş hayatının düzenli gittiği önerisi doğrudur. sadece paraya kendinizi endekslediğiniz anda ne not, ne ders, ne meslek, nehayatınız kalır.
Bazen ikisi aynı zamanda yürümüyor,çalışıyosun derslere girmiyosun sınav zamanı sap gibi ortada kalıyorsun tabi sonuç o derslerden kalıp ya okulu uzatıyorsun ya da alttan bi çok ders bırakıyosun ama yokluk,fakirlik olunca mecbur kalıyosun ikisini nereye kadar götürebildiysen her baba yiğidin harcı değildir;hem okuyup hem çalışmak ikisini beraber yürütene helal olsun.
hem devlet memuru hem de öğrenci olmak ile gerçekleştirilecek eylem. benim bu.
aynı sınıfındaki, aynı eğitimi aldığı bir arkadaşı onunla aynı saatlerde antalya da olmasına rağmen köpek gibi amelelik yapan öğrencidir. hem de kendi mesleğiyle tamamen alakasız bir işte. hem de sırf üniversite için para biriktirmek için, 5 senedir giydiği aynı kotu atıp yenisini almak için. ne oldu söyleyeyim sözlük, aldı o çocuk pantolonu. ama eskisini giymeye devam ediyor, kıyamıyor onu giymeye, önemli bi günde giyilecek o pantolon. bazen babasının parasını harcayıp hayatını, gençliğini yaşayan aynı sınıftaki arkadaşı geliyor onun aklına. belki yıllar sonra yaşam standartları yükselecek bu çocuğun, hedeflerine ulaşacak ama, gençliğini yaşayamadığıyla kalacak hep..
okunan bölüm ve yapılan işin kombinasyonuna göre zorluğu değişen durum. genel olarak pek kolay değildir ama, yeri gelir not kovalarsınız yeri gelir dersin sınavında asistan kağıtları dağıtırken "sen bu sınıfta mıydın" diye sorar, görmedi tanımıyor ki sizi. hocası iyi nasıl olsa, telafi yapar belki diyerek sınavına girmediğim ders bilirim, mecbursun adamlar çağırıyor seni gel diye. ilk zamanları sudan çıkmış balığa dönüyor insan ama sonra sistemini oturtmaya başlıyorsun tabi, yorgunluğu inanılmaz oluyor, hem fiziken hem ruhen. çok iddialı işler olmamak kaydıyla kesinlikle tavsiye ettiğim durumdur yalnız, insan hanyayı konyayı öğreniyor, zevki sefada okuyanlarıda biliyoruz, sonuçlarınıda...
benimde mecbur kalacağım bir eylemdir ama ayaklarının üstünde durmak çocukluğumdan beri yaptığım bir şey ve o duyguyu tadan insan çabuk çabuk başkasından para istemez. ben mesela babamdan yeri gelir para isteyemem tabi konu eğitim değilse. hani biraz da şehir hayatına alışığım o yüzden para yemek bana normal geliyor ama o yediğim para babamınki olsun istemiyorum.
Okuduğum bölümün sektöründe başladım bende işe. Daha faydalı oluyor. Zor fakat keyifli. Zaten 30 yaşına kadar insanın yoruluyorum demesi utanç demektir. 40-50 yaşında tarlada, inşaatta,amelelikte , temizlik işlerinde vs çalışıp ter döken amcalarımız teyzelerimiz varken.