bugün

üniversiteye girerken;

- hemen eve çıkıcam, hergün alem yapıcam kızlar ortam falan bunları yaparken de derslerimde de başarılı olcam, internete bağlı olmucam, sürekli sosyalleşecem, evim süper olcak dağınık da olmayacak eşyalar tam olacak her şey mükemmel olacak 4 sene de bitecek okul

falan gibi, hayallere ideallere sahip olmak demektir. ikinci yılın sonunda ise, üstte sayılanların hepsi yalan olur;

- ilk sene yurtlarda sürünülür, okul yurt arasında geçer vakit, ortam yapılır ama kahve-playstation arasında saplarla mekik dokunur, karı kız ortamı olmamasına rağmen derslerde başarılı olunamaz ortalamayla geçilir çoğu dersten. sonra eve çıkılır iyice asosyalleşilir gece gündüz internet vardır er kişinin hayatında, ev süperdir tabiri caize bok götürüyordur, yığılı bulaşıklar kirli çamaşırlar her yer çöp eşyalar ikinci el kırık dökük... her şey hakikaten bok gibidir, idealler yalan olmuştur okul da 5 senede bitse iyidir.
çok kolaydır.. hacı

yersin, içersin, sevişirsin...

zaten burda kızlar teklif ettiğinden öyle boşta kalma gibi problem de yok yani...

he bir de inanır mısınız evde yemek yok ama dolap bira dolu ... *
ayrıca buraya kapağı atınca gerisi kolay olm sınavlar falan hikaye geçen risk bududr dedim mesale hoca odasına çağırdı evet budur oğlum aferin seneye yine gel bu derse dedi... düşün adamı etkiledim...
her yıl bu meredin tadına bakmak için 1,500,000 milyon adam bir sınava giriyor.
olayın bittiğini sandığınız anda ,ulan ben nasıl bir tezgaha düştüm dediğiniz olaydır.dışardan bakanın götürün lan garıları gızları dediği durumda olmanızdır.dışardan bakanın hayran kaldığı durumdur.
içinde bulunduğum durumdur. kız öğrenci olarak olaya bakmak gerekirse, üniversiteye gitmeden önce herkesten saygı göreceğini, başarının tescili olan ösym belgesini eline aldığında mutlu sona ulaşacağını düşünürken, insanlar sen üniversiteye kayıt olurken, sana geneleve kayıt olmuş muamelesi yapmaya başlayınca hayallerin yıkılıverir. erkekler onlarla yatacağına inanır, kızlar senin erkeklerle yattığını düşünür, sevgilinin annesi ah oğlum da gitti öğrencinin tekine aşık oldu püü der. saygı görmek ne kelime, saygısızlık diz boyudur. kimse yüzüne birşey demez ama genel yargı böyledir. öğrenci dediğin içer ve sevişir. başka birşey yapmaz. öğrenci evinde kalıyor olman, ahlaksızlığına ahlaksızlık katar. hadi yurtta kalıyor olsan bir iki kaçamak yaptığın düşünülür, ama evdeysen her gece içki, ve hatta uyuşturucu ve seks partyleri düzenlediğin düşünülür. insan sormadan edemiyor. öğrencilere bu kadar saygı duymazken, hangi iğrenç iki yüzlülükle çocuğunuzun öğretmenine hocanım diye yalakalık yapıyor, bankadaki o çok hoş ayşe hanım'ı oğlunuza öve öve bitiremiyor, avukat fatma hanımın önünde düğme ilikliyorsunuz? üniversite öğrencileri orospuysa, mezunları neden hanımefendi? ailenizde hiç mi üniversiteli kız, yada mezun filan yok? varsa bu lafların ucu onlara da gitmiyor mu? yoksa, kıskanıyor musunuz yoksa?

bırakın allah aşkına! yada artık çocuğunuza ders çalış demeyin. kazan öss'yi de topluma örnek ol demeyin. kendinizle çelişip çocuğunuzu alkol, uyuşturucu ve seks batağına özendirmeyin. gitsin tezgahtar ama gururlu olsun. bi diploma uğruna ahlakından ödün vermesin.

ama yok. siz yine sizden olmayana orospu, sizin kızınıza ise "benim kızım iyi terbiye aldı, yapmaz öyle şeyler, zaten yurtta kalacak" diyeceksiniz. burdan sesleniyorum, abilerim, ablalalarım, kardeşlerim, teyzelerim, amcalarım. eğitim almak için üniversiteye geldim. hayatı da öğreniyorum okulda aldığım eğitimin yanı sıra. lütfen dünyanın ne kadar pislik bir yer olduğunu düşündürtmeyin bana. almayın pembe gözlüklerimi benden. dünyanın pislik biryer olduğunu bana düşündürten üniversite ortamı olmayacak! o ortamın içinde olmayanların fantezileri olacak.
Hayal-Gerçek çatışması ilk 3 ay yaşanılır.Hele mühendislik gibi birşey okuyorsa ortam hayalleri yalan olur.4 sene oturup inekler.ineklemesinin semeresini de okul sonunda alır.Okul vakti sosyalleşenler de asgari ücrete razı olurlar.
yıl 2010 itibariyle önemini yitirmiştir.
(bkz: bokunu çıkarmak)
zaman itibariyle barajı aşmanın yeterli olması nedeniyle önemini yitirmiştir.
herşey tamamda mezun olmana 3 gün kala tutuklanmak, herşeyin bitmesi nasıl bir duygu?
sefilliktir. buna rağmen zevk almaktır. kısaca sado mazo bi durumdur.
10 cm e 5 cm kül tablasına "acaba en fazla kaç tane sigara izmariti alıyor" demektir.
son sınıfa geldiğinde değerini anladığın zamandır.
sürekli karnının acıkmasıdır.
artık o kadar kolaydır ki, barajı geçseniz elinize üniversite kimliği alabilirsiniz.

benim size naçizane tavsiyem, sktir edin puanla alan bölümleri. gidin bi resim kursuna yazılın amk. 1 yıl kurs alın yıl sonu 3 üniversitede sınava girin.

yetenek sınavları zevklidir hem gider üniversitesinde girersin sınava öss den barajı geçmen yeterlidir. yeni insanlar tanırsın farklı en az 1 şehir görmüş olursun ve o şehirde geçireceğin günler de cabası. sonra kursta serginiz olur yaptığın resim sergilenir hatıran kalır. taş gibi bölümler de var hem;

grafik tasarım
resim
resim öğretmenliği
tekstil tasarım - moda tasarımı
iç mimarlık
heykel
seramik
geleneksel el sanatları
animasyon
fotoğrafçılık

daha ne lan? kazanırsanız babalar gibi "ben özel yetenek sınavlarıyla girdim" deme şansınız olur. hem söylemesi, bu mesleklerde iş yok diyenler sktirsin gitsin. herkes doktor mühendis olursa kim yücelticek sanatı lan, serdar ortaç mı?

ayrıcana devlet konservatuarları var. ben illa müzik kasıcam diyorsanız müzik kursları da alabilirsiniz sınava yönelik.
beden eğitimi bölümü de yetenek sınavıyla alır.

ama çizim iyidir iyi.
gereksiz insan olduklarını okul bitince anlayan arkadaslardır.
--spoiler--
YGS'ye girmeden, sadece 10 gün boyunca sürekli makarna yiyerek kendiliğinden üniversite öğrencisi olabileceğinizi biliyor muydunuz?
--spoiler--
lisedeyken hep düşünürdüm ne güzel üniversite hayatı diye ama üniversiteye gelince de normal oldu hersey liseden tek fark hocalar sanırım daha sertler sonra daha detaylı dersler diyebiliriz. Üniversite biz dersleri az saate indirgiyoruz siz daha çok araştırmaya zaman ayırın diyen hocaların varlığıdır.
asosyalseniz ve çevreniz yoksa çok kötüdür üniversite. birileri çimenlerde kızları götürür, arkadaşlarıyla spor salonuna gider ve kızlar sürekli birilerinin etrafındadır. siz sadece izleyici olursunuz...
aynı şehirde, sürekli içinde olduğunuz bir üniversiteye lisedeki arkadaş tayfası ile birlikte girildiğinde, tek farkeden şey kampüse girerken mırın kırın etmeden kimlik göstermektir. ha bi de bölüm kapısından çıkar çıkmak sigara içmek.
sürekli ağlamaktır fakir edebiyatı yapmaktır.
Şu anda fena sayılmayacak bir iş bulmama rağmen deliler gibi özlediğim durumdur(7 ay önce mezun oldum, çok da değil). Öyle bir hayat düşünün ki, sadece tek sorumluluğunuz dersleriniz ( geride bıraktığınız 20 küsür yıl boyunca olduğu gibi) ve onlara ne kadar zaman ayıracağına, kaçta uyuyup kaçta kalkacağınıza, kimlerde arkadaş olacağınıza da sadece siz karar veriyorsunuz. Bu kadar az sorumluluğun bu kadar fazla özgürlükle birleştiği başka bir dönem yaşayamacağımı bilmek beni üzüyor. Herhalde tek sıkıntı çoğu kimse için paradır ama, ama işte o da olayın tuzu biberidir. Geceleri ezik ezik siyaset konuşup makarna yapar, adını sonradan unutuacağın hatun için içki içip üzülür, saçma sapan farkındalıklar için mücadele eder, sonradan erişince mutlu olacağın şeylerin hayaliyle yaşarsın. Heyt be arkadaş, nasıl da geçiyor zaman.
icmek sıcmak gezmek tozmak bazen hic uyumamak bazense gecelere gunduzlere kadar uyumaktir. parani birden harcayip fakir gezmek, eline para gectigi gunlerde comert olmaktir. lisede yapilan eglenceli goygoylar yerine bu yillarda fiiller alir yerini bi cilginlik gelir aklina ve yaparsiniz önü ardi dusunulmez. universite ogrencisi olmak hayatinin askini orada bulacagina inanmaktir. ama her zaman oyle de olmuyor o isler. insanlar duzensiz bi hayatiniz oldugunu soylese de sadece kendinize ait bazen aykiri olan bi duzen yaratmaktir. mumkun oldugunca uzun tutulmali. bitmesin lan.
yan gelip yatacağını sanmak ve sonra öyle olmadığını görüp boka basmak.
parayı sorun etmemektir. çünkü zaten yok.
ayın 7sinde 260 lira paraya sahip olup 8inde 20 liraya mahkum olmaktır.