bugün

Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü..
Ölümle burun buruna geldiğin anlarda üzer...
Aniden, istemsiz oluşan durum. Diyorum ki ulan ölücez bir gün de nasıl olacak acaba? Ölünce ne olacak? Bu düşünceler hafif korku, hafif üzüntü hafif de tedirginlik ile beynimi kemirip duruyor bazen.
ben pamuk faslında kalıyorum genelde
korku orda baslıyo.
herkes elbet bir gün öleceği için üzülmene gerek yok. zaten filmin sonu belli, önemli olan sağ kaldığımız süreyi nasıl yaşadığımız.
Ygs var yarın tabi akıllara gelen ilk soru bu olur.
ygsye dokuz buçuk saat kala yaptığım eylem.
Ölümü düşününce günlük kaygıların aslında çok önemsiz olduğunu görüyor insan. Varlığının amacını sorgulayınca iş daha da anlaşılmaz hal alıyor. Sonuca varmak imkansız.
Hiç unutulmaması gerekir. Hepimiz ölecek yaştayız sonuçta.
Bir zaman sonra alışıyorsunuz. doğru ve gerçekler vardır. hangi açıdan bakarsanız ölüm var. ister buna dini açıdan, ister biyolojik açıdan bakın. gerçeği kabul edince daha rahat ediyorsunuz. hatta yakınlarınızı kaybedeceğinizi bile kabulleniyorsunuz. onuj için mutlu olmaya çalışın.
acilen düşünmeyi bırakmalısın. reçete carpe diem.
Olumu dusununce diyorum oh iyiki bir seyo takmiyorum oyle olunca daha cok umursamaz oluyorum.
Ölmek mesele degil de
ya geride kalanlar.
ya annem
ya annen ağlarsa...
"hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da yaratan O'dur." [mülk suresi, 67:2]

gaflet perdesinden sıyrılıp farkındalığı harekete geçirmeye yarayan mükemmel bir ilaçtır.
Insanı, insanlıktan uzaklaşmaya başladığı anlarda elektrik şok yemişcesine kendine getirir ve varoluş amacına uygun hareket etmesine yardımcı olur.
Mevt yani ölüm, tahrip olmak, sönmek değildir ki hem.. Aksine bir nimettir, vazifeden terhistir, baki hayata en güzel davettir. Sıkıntılı dünya hayatından ızdırapsız bir hayata, daire-i rahmete açılan kapıdır. En güzel kıvamda hayat bulmaktır. yeşermektir adeta, ilkbahardır. Mesela ki meyvelerin mevti -her ne kadar çürümek gibi görünse de- çekirdeklerinin toprakta eskisinden de güzel hayat bulmasıyla, sümbüllenmesiyle tezahür eder. Demek ki mevtimiz mebde-i hayatımızdır, asıl başlangıcımızdır. Ama öyle bir zaman ki şimdiki; "geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek" dizelerinin canlanmış hali bütün hayatımız. Düşünmeli, akılları kullanmalı ve ona göre yaşamak için gayret etmeli...
Şu kısa hayatta ölümü düşünmek yıpratır, üzer. Ancak unutmamakta lazımdır ki gerçekleşecek bir olaydır.
yaşamı düşünmek gibidir. bir yere doğarsın yine.
ben varken ölüm yok ölüm geldiğinde de ben yokum.

(bkz: lucretius)
zaman zaman akla getirilmelidir. lakin noktayı koyacağımız şey ölümdür. kaçamayız, sorgulanmaz. neden nefes aldığımızı sorguluyor muyuz? öyle gerekiyor. bunu düşünmek insanın saçında siyah tel bırakmaz.
baki kalan bu kubbede bir hos sada imis
Sönün geldiğine inanmaktir.
deprem sırasında, boğaza bir şey takıldığında, trafik kazası esnasında, elektrik çarpmasında, bir yakını öldüğünde, mezarlıkların önünden geçerken zirve yapan düşüncedir.
ölüm dünyanın geçici ve boş bir yer olduğunun en güzel kanıtıdır. tek gerçektir hayata dair. yaşam ölümle değerlenir aslında.
ölümden sonrasının olmadığını söylemek ise hiç mantıklı gelmiyor bana. doğup, hayatı elinden geldiğince yaşayıp ve ölüp yok olmak eksik kalıyor sanki. ölüm bir başlangıç buna inanıyorum ben. kendime göre sebeplerim var ama burası yeri değil.
bazıları dini kuralların "ölüm" yüzünden bu kadar güçlü olduğunu söylerler. haklılar. çünkü ölümden sonrasını kimse bilmiyor, görmüyor ve duymuyor. inanmak ve ölüme hazırlanmak daha kolay geliyor insana. en azından ben böyle yapıyorum. ama yine de korkuyorum. kaçış yok çünkü.
necip fazıl ne güzel demiş: ölüm her aklına geldiğinde 'ah' edip 'vah' edip inleme; bu halinle rabbimi incitmiş olacaksın. ecel kapıyı çaldığı zaman evi telaşa verme; o geldiği zaman, sen çoktan gitmiş olacaksın.
bir de bu var ki akıllara zarar: http://www.youtube.com/watch?v=-LFXsZzksVw

geri döndüren gördün mü geçmişi?
boşa soldurdun o nazlı gençliği.
bir avuç toprak için yor kendini.
dünyada ölümden başkası yalan.
yalan başkası yalan.

zaman kendine benzetmez herkesi.
hesapsız açar baharlar pembeyi.
açmadığın dalda sözün geçer mi?
dünyada ölümden başkası yalan.
yalan başkası yalan.

sitem etme haberi yok dağların.
gözlerini ellerinle bağladın.
faydası yok geç kalınmış figanın.
dünyada ölümden başkası yalan.
yalan başkası yalan.

sözlerini kim yazmış bilmiyorum ama hayat dersi niteliğinde.
son zamanlarda sık sık düşündüren birşey beni. hayat anlamsız geldikce bir yok olma isteği, bir yerin dibine girme isteği aldı başını gidiyor.
siradan oldugunu farketmeye yarar. kendi fanusuna yukaridan bakabilmeyi saglar.
su an, iste tam su an ben ölüyor olsaydim, hala istiklal'de birileri içmeye gidiyor olacakti, ve farkinda bile olmayacaklardi benim su anda öldügümün.
masamin üzerinde, kahve fincanin içindeki kasik, aynen su anda oldugu gibi durmaya devam edecekti su an ben ölüyor olsam...
su uluyan köpek, bir an tereddüt bile etmeyecekti
hergün arabayi parkeden yanastigim kaldirim, ve eski sevgililerim ve sayfalarina nikotin sindirdigim kitaplar... hepsi aynen, tam da simdiki gibi ve benim öldügümü hiç umursamadan varliklarini sürdürecekti...
benim için onca önemli olmus bu kadar sey, benim yokoldugum o saniyenin hiç de bilincine varmadan ayni kayitsizlikla devam edecek ben tam su anda, tam su saniye ölüyor olsam...
ne kadar da küçük ve önemsizim aslinda. benim için herseyin sonu olan o saniyede, benim disimdaki hayat, benim gidiyor olduguma aldirmadan kosturmaya devam edecek... bundan derin yalnizlik hissi olur mu.
ölümü düşünmek, aslında herşeyin ne kadar boş olduğunu hatırlatır insana. ve çoğu zaman üstünde durulmaz çünkü dünya sevgisi ağır basar.
Çıkamazsın işin içinden. Sevdiğin insandan, yapamadıklarından. Çoğu kez pişman olursun, çok kez keşke yapmasaydım dersin. Bir de keşke yapsaydım dediklerin vardır.
Ölüm yapılmış ve yapılamamış şeyler düşünüldüğünde, kimisi için güzel bir başlangıç kimisi içinse hiç gelmemesi gereken sondur.