bugün

Tüm insanlığın içinde olduğu ironik durumdur.
herkesin içinde bulunduğu kesinlik. ancak ölümü düşünmekten ziyade hayatı dolu hale getirip, her dakikadan zevk almak daha akılcıdır.
hayatta kalacağı o anlar boyunca anlamlı bir şekilde yaşama isteğindendir..
ölmek için "yaşamak" gerektiğini açıklayan söz. yaşamalıyız ki ölelim, yaşamadan ölünmüyor. vakti zamanında ölmek için doğmamız da aynen böyle. bir sonuç elde etmek için ilk önce bizi o sonuca hareket ettiren bir sebebimizin olması gerekir. bu noktada bizim sebebimiz doğumdur ölüm ise sonucumuzdur. sorun da tam bu noktada başlamaktadır. bu sonucun getirisi nedir? götürüsü nedir? sonuçtan alacağımız neticeyi bilmediğimiz için ölüm baş mesele olarak tepemizde durmaktadır.
her an azrailin bi yerden çıkıp "ce eeee" diyeceği korkusu ile gerilmiş tel gibi dolaşan koşucukaplumbaga kişisi der ki "dünya fani ölüm ani, nooolur yani... "
goethe nin bir kitabında ölen biriyle konuşturduğu şeytanın sarfettiği cümle belki de olaydaki son noktadır:"neden bu amçsız yaratılış,yok olacaksa birgün her yaratılmış... "
"her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim" demiş can dündar. ne de güzel demiş. evet muhakkak hepimiz bir gün toprağa karışıp gideceğiz. ancak her defasında öleceğimi bilsemde, bu hayatı her defasında aynı aşkla tatmak isterdim.
(bkz: yaşamdan ölüme)
sıçacağını bile bile yemek gibidir, keyfini çıkarın efenim.
sadece hafif titreten bir deprem bile olsa panik halinde sağa sola koştuğumuz halde yerin altına gömüleceğimizin mutlak olduğunu bilerek sakin sakin yaprak dökümü izlemektir. *

o değil de ali rıza bey'in başındaki bela oğuz'un sıraya dizdiği kızları mı yoksa o mendebur karısı mı anlamadım gitti.
* yaşamak, ölene kadar bir şeylerle uğraşmak. okul, iş, evlilik, planlar, düşünceler... birer meşgale.
yaşarken ölümü akla getirmemek, yakının ölümüyle bir an farkedip bunu tekrar unutmak, anı yaşamak yaptığımız.
gerçekten çok saçmadır.

bu fikri ilk defa burada gördüm ve dünyam değişti. şu andan itibaren elimi ayağımı çekiyorum dünya'dan, beni bu denli aydınlatan başta bu başlığın kurulmasında emeği geçenler olmak üzere tüm uludağ sözlük yazarlarına teşekkürü borç bilirim.. amin..
elden birşey gelmeyişin ve bu olayı tamamen bitirme cesaretinin olmayışını farkeden bünyenin sözüdür. var olmayıda biz seçmemiştik ama geldik bir şekilde, bir amacımız yada yerimiz olmasına gerek yok, sadece oradayız. doğduğunuzdan beri öleceğinizi biliyorsunuz zaten dolayısıyla ya üstesinden gelin ve var olduğunuz ortamın hoşunuza giden yanları için uğraşın yada diğer seçimi yapın çünkü bu üzerinde felsefe yapılacak bir konu değildir. bu sadece seçimdir.
yüzyıllardır süregelen alışkanlık.
(bkz: hassiktir ben bunu bilmiyordum)
(bkz: nolcağdı)
(bkz: ölümüne yaşamak)
onun da öleceğini bile bile çocuk sahibi olmakla devam eder bu durum.
gelmişiz madem yaşamayıp ne yapmalı ki.
ateşe körükle gitmek. (bkz: toplu intihara ukteler)
yaşamaktır sadece. hayattan zevk almaya çalışmaktır.
hepimizin yaptığı şeydir.
ne zaman öleceğini bilerek yaşamak zordur..
(bkz: burden)
öleciğimizi bile bile yaşarız, çünkü başka seceneğimiz yoktur. "doğarız biz, doğmamızın altında bir neden yoktur, doğarken bir mesaj kaygısı da taşımayız, istemsizce doğarız." cümlede ki doğmak kelimesinin yerine ölmek kelimesini koyarsak değişen ne olur? bu denli rahat ve sakin olmamızın nedeni ne yaşamanın nede ölmenin bizim seçimimiz olmamasındandır. eğer öyle olsaydı çok daha sorumluluk sahibi, hayatla çok daha barışık olurduk.
bunu bilmeden yaşamak ne keyifli olurdu...
dünyanın fani olduğuna delalettir.
ölmek ve toprağa karışmak !
hayatımda kesin bildiğim bir şey varsa; budur.
kırma kalp ey dost, gideceksin.
keyiflidir. öleceğini bilmek, hayatın tadını çıkarmayı gerektirir. çünkü her an son anımız olabilir. hiçbir zaman bu kadar genç olamayacağım ya da hiçbir zaman bu entryi yazma zevkini bir daha yaşayamayacağım. bu yüzden herşey daha güzel.