bugün

siyasetçilerin yaptığıdır.
mustada sarıgül de bu konudaki hünerini göstermiş.

soru: chp ye katılacak mısınız?

cevap: Bize nerede ihtiyaç duyuluyorsa orada oluruz. Siyasetçi bir yerlere geliyorum dememeli, toplum onu nerede görmek istiyorsa orada olmalıdır. Bizde bu kapsamda Türkiye'yi dolaşıyoruz ve dolaşmaya devam edeceğiz. Benim bir yerlere gelmem önemli değil. Yurttaşlarımın beni nerede görmek istedikleri önemli. Hiçbir parti ayrımı yapmadan görüşmeleri yapıyorum. Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımla birlikte bu konuyu değerlendirip, kararımızı vereceğiz. Ama bunu herkes bilsin Sarıgül ve Türkiye Değişim Hareketi'ndeki arkadaşları hiçbir zaman koltuk peşinde koşmaz, hizmet peşinde koşar.
http://haber.gazetevatan....ne-cevap/561226/9/siyaset

yani diyor ki niyetim var ama daha yeşil ışığı alamadım. sinyali almadan babun maymununun götü gibi açıkta kalmamak adına siperden çıkmıyorum.
bos konusmak da denilebilir.
bir sanattır. sanatçılarına politikacı denir.
Eyyorlamam bu kadar repliğini bizlere kazandıran, türban olayı hakkında yorum yapan eşofmanlı abinin yaptığıdır.
pkk konusu açılınca rte'nin sıkça yaptığı şeydir.
sonucu olmadığını bildiğin için hiçbir şey söyleyemezsin.
kelime salatası yapan bir şizofreni andırır.
bir de laf dalaşı esasında konuşup konuşup ne dedim ki ben tribine girmek de konabilir bu başlık altına.
başbakanımız tayyip erdoğan'ın ustaca yaptığı hitab türüdür. dünyada türü tükenen nesillerin aksine bu türler gün geçtikçe çoğalmaktadır.
(bkz: kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar)
belli meslekler için başarı göstergesidir.
tam bir süleyman demirel klasiğidir "meseleleri mesele yapmak mesele değildir"
belli konulardaki entrylere belli ezberlerle cevap vermektir. oraya açıklamalarıyla satırlarca şey yazarsınız; karşınızdaki da cevap olarak gayet saygısız bir uslupla upuzun laflar yazar. ama bu lafların hepsi laf salatasıdır.
buralarda alıştım ben laf salatalarına.
az konuşup öz konuşmanın zıttıdır. böyle bir durumda kişi, ilgi çekmek ve dinlenmek amacıyla nefes bile almadan sürekli konuşur, böylece dinlenip saygı göreceğini zanneder. oysa gerçek bambaşkadır, dinlenmek isteyen sadece konuşmaz, aynı zamanda dinler ve yeri gelince konuşur. söz gümüşse sükut altındır.
(bkz: süleyman demirel)

(bkz: rauf denktaş)

(bkz: laf ebesi)
öncelikle geniş bir kelime dağarcığı sonrasında konuşmayı sağlayacak ölçüde konu ve kültür zenginliliği ve bunların yanında konuşma hevesini gerektirir. bu unsurlardan birinde bir eksiklik olduğunda konuşmacı kişi ya konuşamaz/konuşurken kesilir ya da çok konuşmak adına kendini tekrar etmeye başlar. aynı cümleleri kurar; aynı esprileri yapar vs. her halukarda konuşmacı sonuç olarak çok şey söylememiş olur. öok şey söylenirken hiçbir şey söylenmemesinin sebebi ise genel olarak konuştuğu kişiyle bir temasta bulunma hevesinin olmasına rağmen o kişiyle ini paylaşma isteğinin olmamasından ileri gelir. bu kişiler, belki de çok şey söylemek suretiyle kendi içinde yer alan şeylerden kendileri kaçmak istemektedirler. o yüzden bu durumdan rahatsız olan varsa karşısındakini bir şey söylemesi konusunda boğmak yerine ya bu sohbetten keyif almalı ya da bu söylemde bulunanla konuşmasını kesmelidir. ha yeri-zamanı gelir bu konuşmacı, tek bir sözü ile çok şey de söyler, o ayrıdır.
ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.
çok şey söyleyip boş şey söylemektir.
suleyman demirel i akla getiren tarz. ama şu sıralar bunu mehmet agar ın çokca yaptığını gözlemliyorum.
(bkz: cok konusan cok yalan soyler)
(bkz: demagoji)
(bkz: türk siyasetçisinin profili)
burdaki çok, sayıyı; hiçbirşeyse o sayı içerisinde kale alınması gereken şeyleri temsil ettiği durumu.
tek kelime ile herşeyi anlatmanın zıddı olan durum.
(bkz: boş küp ses çıkarır)