bugün

"boyayayım mı abi" diye başlar herşey sen "istemiyom" dersin. "abi benden olsun bari" der boyacı. saf şehirli, çocuğun gözündeki hüzne aldanır boyatır ayakkabıyı ve vereceği parayı düşünür tatlı fakir bir boyacı çocuğu mutlu edecektir o istemese de para vererek. ancak etrafında dolaşan diğer boyacıların kalabalıklaştıklarını farketmez boya biter ve çocuk daha adam elini cüzdanına atmadan uçuk bir rakam söyler ki o sırada adamın etrafında bir sürü boyacı tatlı aynı zamanda fakir çocuk vardır. adam parayı verememezlik edemez o anda ve kaçar adımlarla uzaklaşır.
hikayesinde de görüleceği üzere zor bir durumdur. (bkz: yaşanmış şehir hikayeleri)
çok yakın bi arkadaşımın kutu vivident sakız vererek kurtulabildigi küçük ama etkili keratalar..
spor ayakkabılarada sulanır bu tipler parlatayım abi muhabbetiyle..
uzak durmak gerekir ilk sorduklarında sert bir ifadeyle kaşları kaldırmak yterlidir..
ermenidir kesin bunlar*
(bkz: zorla boyaciyan)
zorla boyarlar bide eğer birz sürüp kaçarsanız o sürdüğüm şey warya ayakkabını delicek derler.(bkz: zorla para isteyip vermezsen balgam atarım diyen cocuk)
sakın pacanızı kaptırmayın yoksa bir boyamaya 5 ytl koparıyo essoluları.
Laftan anLamayan insanLardır...Laf iLe usLanmayanLarın başLarına ne geLdikLerini biri onLara anLatması Lazımdır...iki siLLe çakıLasıdır...
eminönü ve sultanahmet civarında turistleri yolmak için an kollarlar, organize çalışırlar , 1 ken 3 , 3 ken 5 oluverirler.
dövülmesi,soyutlanması hatta denize atılası veletlerdir.bilmem kaç para * verip aldığınız ayakkabılarınızı ispirtoyla,ayağınıza yapışıp,sürüklene sürüklene boyar.akabinde 6 milyon * ister...bacak kadar boylarına bakmadan üzerinize yürürler.tam ensesinden tutup denize atacakken * iki tane çam yarması size engel olur.ve çocuğa parasını vermeniz konusunda size telkinlerde bulunurlar tabi bir tanesi kolunuza girmiştir bile...gider,gişeden paranızı bozdurup,iki milyon lira verip,gönderirsiniz...sonuç itibariyle,ya öldürme ya da ölüm sebepleridir...
genellikle kısa boylu pislikten dolayı hafif etiyopyalılara benzeyen, işinin bir sanat olduğu havasıyla yanınıza yaklaşan 10 ile 20 yaş arası genç arkadaşlarımızdır.
çocukturlar paraya ihtiyaçları vardır hemen hemen hepsi bu saçmalığı yapmak istemez ama onlara reva görülmüştür.yaşıtları bok gibi para harcarken (bkz: ben) (bkz: özeleştiri) onlar boya yapar
bu hayatın onları sınamasıdır sınavdır her birimize uygulanan gibi.
sert tepki verilmesi halinde "tükürrüm haa!" ya da "pantlonunu boyarım!" tehditlerini savuran çocuklar. yaşları büyüdükçe daha tehlikeli olurlar.
beyaz spor ayakkabı giyme nedenleridir kendileri.
boyadıkları ikinci ayakkabıdan sonra, internet cafeye kaçıp,yarım saat counter strike oynayan bebeler.
"boyiiim mi abi" şeklinde bir laf atma ile başlarlar olaya. öncesinde çakmak isterler ve bir şekilde müşteriyi yanlarında tutmaya fırsat bulurlar. sonrasında hayatlarını anlatmaya başlarlar, acı dolu ve vurgunlarla süslü. insanın vicdanını sızlatırlar ve "gel abi boyayayım ya para almıcam" dedikten sonra, insan kanar ve boyamaya başlatır, ayakkabılar boyalı olsa bile. türk insanı böyle işte, kandığını bilse bile yufka yürekli..

sonrasında boyama esnasında anlatmaya devam eder ve o boyanın senin ayakkabına sürüldüğünü hissettirmezler. işi biter, anlatmayı da yarıda bırakır. hadi sana hayırlı işler dediğinizde birden o emrah gibi acıların çocuğu olan boyacı, kötü adam rolüne dönüşerek, sizi tehdit etmeye başlar, çirkefliğini gösterir. yani çingene ırkına özgü davranış sergilerler. "nereye yaa ekmek parası atsaydın bari, emeğime yazık" derler. vermeyince cingar çıkarmaya çalışırlar.

işte bir boyacının hikayesi böyledir. siz siz olun, sigara kullanmadığınızı söyleyin. sigara kullanıyorsanız da, arkadan gelen kişiyi göstererek "bak bak onda çakmak var" diyerek aradan sıyrılın..
(bkz: ayakkabınızı zorla boyamak ıcın egılen boyacıya depik atmak)
yolda alakasız müzik dinleyip adımlarınızı müziğin ritmine uydurararak ilerlerken karşınıza çıkıp ilk siftahım olacak bi boyayım diyerek konuya girer bunlar. önce yok olmaz falan dersiniz ısrar ederler genelde, bakarsınız ayakkabılarınıza lan hakikaten leş gibi olmuş bunlar acaba gördü de mi söyledi dersiniz ve akabinde tamam boya ulan ama fazla para yok deyince bozdururuz der ağız alışkanlığıyla. yok bozuk var da tüm yok yani sadece yol param var benden fazla para çıkmaz sana dersiniz tamam önemli değil der. bak emeğine yazık olmasın sonra en fazla 2 taş çatlasa 3 çıkar dersiniz yalnız bunu derken elinizde iphone kulağınızda ipodun kulaklıkları vardır. tabi bu manzara karşısında sizin fakir edebiyatınıza inanmadığından boyamaya başlar siz de ciddi ciddi boyatırsınız hatta boyarken cila atmıyon mu dersiniz cila da var bu boyanın içinde diyerek bilimsel bir cevap verir size üstelemezsiniz. işlem* bitince 10 lira istiyom der ben de istiyom ama yok al şu 2 lirayı dersiniz hayır 10 liramı vereceksin der. lan olsa tükan senin ama yok anlamıyon mu dersiniz ve bozuklukları avucunuza dökersiniz. 7-8 çıkar bari der yok bilader yok işte lan dersiniz hadi al şu 1 buçuk lirayı da git şimdi dersiniz. sizin cidden parasız olduğunu gören boyacı allah belanı demeye başlayınca bak doğru konuş terbiyesizleşme uyardım seni deyip kafasını karıştırdıktan sonra hakkını helal ediyon de mi diye sorarsınız bu absürd duruma tuz biber ekmek için o da onaylıyorum anlamında kafasını sallar o başka kurbanlar aramaya siz de gıcır olan ayakkabılarınız kirletmemeye dikkat ederek yolunuza gidersiniz.
Birde bunların cam silenleri vardır. (bkz: zorla cam silen tinerciler)
Fazla para isterler genelde. Hatta geçen sene başıma geldi, karnıma sustalı dayayıp 50 kağıt at bakalım diyen 25-30 yaşlarında ki boyacının bileğini kırmak zorunda kaldığım durum.
- abi abii ateşin var mı bea?
+ (iç ses ay sigara içtiğim güne...) buyur birader.
- abi abim sen şimdi bana ateşini verdin gel bende ayakkabılara bi fırça atayım.
+ ( iç ses hayda neyse para ile ilgili bir şey demedi) at o zaman.

senaryosu başlar;

işte memleketten geldim, durum şu şu şu. veya içerden yeni çıktım durum şu şu şu.

- abi şimdi 2-3 lira atıver bea durumu anlattım sana.
+ ( iç ses hah yedik zokayı işte tipe bak tipte kayık içerden çıktım dedi kesin gasptır o) 1 lira var sana kısmetmiş.
- canın sağolsun ( onun iç ses domuzdan ne kıl koparırsak kardır)

haa thug yer mi bu saatten sonra. demek istediğim ateşin var mı birader derse o iş te bi durum oluyor. o anda elinde sigara mı var.ya 2 nefes daha çek al de uzaklaş. veya duymazdan gel.
insanın önce duygularını sonra parasını sömüren asalak böceklerdir. Anaları iki sokak ötede sevgililere zorla çiçek satmaktadır olmadı esnaftan alışveriş yapıyormuş gibi görünüp 100 liranın üstünü iki defa almaya çalışıyordur. Babaları karton, hurda ve bilumum hırsızlık işlerine bakıyordur. Nineleri tatlı dille fal bakıyordur, sonra yarıda kesip birkaç kuruş daha sögüşlüyordur. Küçük kardeşleri desen ışıklarda arabalara sümük olmuştur. Şimdi bırakın bu hümanist ayaklarını. Elbette 15 yaşında bir çocuğun kendi tercihi değildir bu işler. Lakin yedisinde neyse yetmişinde de öyle olmak zorunda mıdırlar? Neyse efendim rehabilite edilmesi, okutulup sikortalı bir işe yerleştirilmesi gereken insanlardır diyelim.