bugün

veletken sokağa ayakkabı ile ayak basmadan, siftah etmeden yapılan eylem. önce evde giyilirdi. heves alınırdı iyice. sonra dışarda giyilirdi.
ayakkabıyı açmak için giyilmesi gerekir. hele ki topuklu ayakkabıysa dışarıda yürürken işkence çekmemek için şarttır.
ayakkabının gerçekten rahat olup olmadığını anlamak için evde giymektir. uzun süre giymeden bir ayakkabının rahat olup olmadığı anlaşılamaz. bu deneyimi sokağa çıkarak kazanan insanın geri dönüşü olmamaktadır çünkü.
Zaman aklıma geldiğinde tatlı bir tebessüm ettiğim olay. ilk defa ışıklı ayakkabım olmuştu evde giyip 2 3 tur atmak hakkım değil mi sorarım size.
(bkz: yeni alınan ayakkabıyla bir süre sokağa çıkmamak)
"anne bak evde ayakkabıyla geziyom etraf battı eha eha" diye espriler dönmesine sebebiyet veren hadise. her çocuğun tatması gereken heyecan. evde birkaç zafer turu atıldıktan sonra koşar adımlarla, kapıda ayakkabı giyinmekle uğraşmadan evden çıkılır. bu da ayrı bir mutluluk kaynağıdır.

umut sarıkaya tipi mutluluğa örnektir.
Hala yaptığım bir eylem. öyle daha çok içime siniyor sanki.
çocukluktan beri süregelen ve hala yaptığım ve devam ettireceğim yüce eylem. ayrıca ayakkabının rahatlığını test etmenin en iyi yoludur.
ilk kez topuklu ayakkabı giyen genç kızların başvurduğu yöntem.
özellikle topuklu ayakkabıda çok yanıltıcı olan olay -ayyyy! ne kadar da rahat, bununla ben horon bile teperim. dediğin ayakkabı düz zemin ortadan kalkınca, halı yerini patika gibi belediyenin anasını ağlattığı kaldırımlarda sarhoş gibi yalpalaya yalpalaya yürüyünce gerçek yüzünü gösterir.