kenan'ın seda akman'la depremden hemen onceki sevişme sahnesi gorulmeye deger dedirten en guzel turk filmlerinden.
bu akşam saat 22.00 de show tv de yayınlanacak olan film.insanlık adına adam gibi bir film seyretmek isteyen herkese şiddetle tavsiye edilir.
kenan imirzalıoğlunun kabadayıdaki harika performansının sinyallerini vermeye başladığı film..
engin günaydın ın kafamızdaki tiplemelerinden çok farklı bir rolde karşımıza çıktığı film.
amerikalı askerlerin yaşadığı vietnam sendromu nun türkiye versiyonunun konu alındığı , türkiyede 30 yıldır yaşanan savaşı düşük yoğunluklu çatışma diye tanımlamanın düşük yoğunluklu bir kandırma olduğunu bize gösteren harika filmdir. teşekkürler uğur yücel.
Uğur Yücel filmidir. Uğur Yücel, filmi iki ana eksende kurgulamış; çok da iyi yapmıştır. Savaşın insan üzerindeki kalıcı etkilerini verirken iki ayrı yaşamı gözler önüne serer. Rıdvan ve cevher'in yaşamları kolayca harcanan yaşamlar omuştur. Beklediklerine ulaşamaz, hayal kırıklığına uğrarlar. Son derece doğal diyaloglar filme ayrı bir hava katar. Film yaşamda tutunacak dalı kalmayan insanı yarı modern bir atmosferde verir.*
yıllardır hiç uğruna terör belasıyla boğuşan ülkenin iki evladının yaşam hikayesini gerek çekimleri gerekse senaryosuyla çok sade bir bir filmde anlatmışlar. hayatların ne kadar zor olduğu ve ne kadar zor kazanıldığı en derine kadar işlenmiş.
türkiye'Nin yakın tarihe de hafiften ışık tutmuş.
bir şey dikkatimi çekti, son zamanlardaki türk filmlerinde görülen 'filmin sonunun muallakta' kalması olayını bu filmde de gördük.
ayrıca filmin nevşehir'de geçen sahneleri çok doğal olmuş.
sondaki o operasyon gidişindeki diyaloglarla da feci dokunmuşlar.

yanlış hatırlamıyorsam şöyledi;

--spoiler--

cevher: askerden sonra çiçekçi dükkanı açıcam. sen ne yapıcaksın?
rıdvan: ben futbolcuyum abi, denizlispora tranfer olcam ordan da bakarsın fenerbahçe'ye giderim. ''bizim de kendimize göre hayallerimiz var işte''.

ama ikisi de hayallerine ulaşamıyor. trajik son.
--spoiler--
Olgun Şimşek'in hikayesinin güzel, Kenan imirzalıoğlu'nun hikayesinin biraz zorlama olduğunu düşündüğüm film.
müziğinden senaryosuna harika bir türk filmi.hele kapadokya görüntüleri ve erkan oğur un müzikleri çok iyi örtüşmüştür.
(bkz: 1 ytl ile yapılabilecekler)
teoman " burası benim, ben burda doğdum, annemle beraber kovuldum burdan"

kabuk tutmuş yaralarla ilgili bir film.
çocuk ağabeyi ile tutuştu iddiaya.
( kazanacağı o gün bineceği bisiklet turu, kaybedeceği yağlı bedenine, gıdıklı çenesine inat cılız hayallerinin yıkımı olacaktı; ve bu, ilerleyen yaşlarında çokça ruhuna hasar verecek, özgüvensizlik temellerinin ilk basamaklarından olacaktı. )
ağabey pis pis sırıttı:
- söyle, yazı mı-tura mı?
hiç düşünmeden atıldı, atladı yanıta, yağlı bedenine gıdıklı çenesine inat cılız hayallerinin yıkımı olan çocuk:
- yazı ağabey, yazı...

büyük çocuk parayı savurdu havaya; para taklalar atarak kapaklandı yere; döndü, döndü, döndü ve dolaştı nihayet kendi ekseninde, etrafın çeperinde, durdu dik şekilde!
iki çocuk baktı birbirine.
hain bir gülümsemeyle konuştu büyük çocuk berikine:
- tamam, bitti iddia. ben kazandım paranın dik gelmesiyle.
zaten hep hak yerdi büyük olan çocuk, küçük çocuğun yağlı bedenine, gıdıklı çenesine inat cılız hayallerinin yıkımı olmasına karşın.

(bkz: çocukluk travmaları)
2 esas karekter bulunmakta filmde biri olgun şimşek'in oynadığı şeytan rıdvan ufacık dünyasında hayata tutunmaya çalışan ama beceremeyen karakter diğeri kenan imirzalıoğlunun oynadığı hayalet cevher mafya olmuş haraç kesen gazinin hikayesi . ikisinin ortak özelliği ise aynı operasyonda gazi olmaları terör ,göç ve yoksulluğa karşı hayat denilen bu oyunda yenilmeleri.uğur yücel senaryosunu yazıp yönettiği film.

"askerlik bitince bir çiçekçi dükkanı açıcam.. çiçek gibi kokacak hayatım''
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi; müziğiyle, sahneleriyle, senaryosuyla, oyuncu kalitesiyle... filmi diğer filmlerden ayıran özelliği de çoğu yerde amatör kamera kullanılmış olmasıdır. diğer tıp fakültelerini bilmem ama bizim psikiyatri stajında ptsb(post travmatik stres bozuklugu)' yi çok iyi anlatıyor diye hoca ders yerine yazı turayı izletmişti.

--spoiler--
baba; oğlum kulağın mı ağrıyor canım, cevher; git abibin elini sık be yapma, lan ölümden döndüm be
cevher(kenan);ben de ölümden döndüm; kolay mı sanıyorsun git elini sık; hay kaderime sıçayım. git askerde savaş kulağın sağır olsun, askerden gel, tam büfe açacakken deprem olsun; amcan ölsün, yunanistandan abin gelsin; o da erkek mi karı mı belli değil be
--spoiler--

--spoiler--
haso barda geçen sahne
teoman;bir eve taşındık selanikte, 8 yaşındayım, babamı çok özlüyorum, üst katta oturan bir yaşlı adam vardı, beni çağırıp masallar anlatırdı, birgün çıktım yanına,oturdum kucağına,babam gibi kokuyordu. sonra hep çıktım yanına, oturdum kucağına başımı yasladım göğsüne; birgün kaydı bana. bilmiyorum çocuğum ben o zaman; zannediyorum hayat böyle. ben ibneyim , sen erkek.. tamam mı?
sonra teoman bir kadından ruj alır; dudağını boyar ve cevheri(kenan) öper. ve yine sorar; biribirimize benzedik değil mi?
--spoiler--
uğur yücelin ilk sinema deneyimi ve çok başarılı bir konu ve çok başarılı bir film ortaya koymuştur. kenan imirzalıoğlu ve olgun şimşek'in rollerinin yanısıra engin günaydınında bence en iyi oynadığı filmlerden biri olmuştur.
Özellikle olgun şimşek'in canlandırdığı "rıdvan" karakterinin öyküsünün çok etkileyici olduğu filmdir.
tartışmasız gelmiş geçmiş en iyi türk filmlerinden. 2004 yapımı bir uğur yücel harikası. kenan imirzalıoğlu, olgun şimşek ve teoman kumbaracıbaşı oynamamış adeta yaşatmıştır. senaryosu çok sağlam olup yer, mekan seçimleri süperdir. bu film kesinlikle bir alamet-i farikadır, fenomendir. ne yapıp edip ölmeden evvel biyerlerden bulup izleyiniz filmidir.
hayata küfür ettirmeye sevk ettiren, türk sinemasının en güzel filmlerinden biri.
Filmin sonunda şeytan rıdvan, ''denizli'den sonra fener olur mu?kısmet'',hayalet cevher de ''askerden dönünce çiçekçi dükkanı açacağım; hayatım mis gibi kokacak'' diyor. gelin görün ki hayat onlara hiç istemedikleri oyunlar oynuyor onlara.

--spoiler--
Filmin en dramatik kahramanı Rıdvan dersek yanlış söylemiş olmayız .Bacağıyla birlikte hayallerini de kaybeden Rıdvan, hayattan kazık üstüne kazık yer. Askerde sevdiği kızı vurur, bacağını kaybeder, kasabada insanlar onunla alay etmeye başlar, en kötüsüde en yakın arkadaşı Sencer'in (bkz: engin günaydın)nişanlısıyla kaçması onu hayattan koparır, beylik tabancası ile intihar eder.

Cevher ise ''gazi büfe''açacakken deprem olur büfe şehit olur, babasını enkazdan çıkarır. biraz karanlık işler çeviren cevher, yunanistan'dan gelen üvey kardeşiyle de papaz olur, çünkü ona göre düzgün bir insan değildir. ama onu dayak yerken görünce de dayanamaz, girer kavgaya keser milleti...
--spoiler--

--spoiler--
filmin sonunda cevher:
-Tamam kaldırdım ellerimi, kelepçe yok kelepçe yok gaziyim ben
-Tamam gelmeyin üstüme kaldırmışım lan ellerimi, gelmeyin lan üstüme, kulağımı verdim lan ben, madalyam var benim, tamam yaklaşmayın, yaklaşmayın,gaziyim lan ben, savaştım ben, savaştım...
--spoiler--
tek kelimeyle muhteşem film. olgun şimşeğin perfonmansı ayakta alkışlanacak cinsten. şeytan rıdvan ın(olgun şimşeğim) annesini oynayan kadının doğallığı, insanı çok etkiliyor. özellikle rıdvanın hikayesinin son bölümü insanı ağlatıyor. kenan imizalıoğlu her zaman ki gibi kalitesini ortaya koymuş. bu güzel oyuncular uğur yücelle çalışınca eser mütiş. ülkemde böyle başarılı filmler olması insanı gururlandırıyor. kesinlikle izlenmeli.
olasık bildirir:
yazı-yazı,
yazı-tura,
tura-tura,
tura-yazı.
şeytan rıdvan' ın annesini canladnıran kadın süper bir seçimdir, çok doğal olmakla beraber hepimizin annesi gibidir, çok begendim, duygusallaştım, kendi annemi düşündüm neredeyse ağlayacaktım, özellikle rıdvan' ın kafasına sıktıgında çıkan ses sonrası annenin o yüzü bakışları içimi paraçaladı..
kenan imirzalıoğlu da hakkını vermiş rolunun, tebriklerimizi iletiyoruz.
güzel filmdir. uğur yücel güneşi mahsun kişilikten önce görmüş olsada, gizli eller tarafından satılmış medya ile çok kakalamamıştır ama güzeldir.
lise yıllarında olum kenan imirzalıoğlu seda akman'a çakıyomuş la sesleri ile öğrendiğim film. bi sürede öyle kaldı. sonra insana döndüm öyle izledim eşkiya'dan sonra gelirse şaşırmam. ama fena çakıyo namussuz.
uzun bir süre önce izlediğim olağan üstü filmdir, başlığı görünce birşeyler yazmak istedim ben de,

öncelikle film; savaş içinde insanların ne duruma geldiği, savaşın dağlarda bitmediğini ve gerçek savaşın askerden döndükten sonra başladığını resm eden bir baş yapıttır, izleyeli çok uzun süre olduğu için oyuncular hakkında pek yorum yapamıcağım ama kenan imirzaoğlu nu bu film ile sevdiğimi söyleyebilirim. -oyunculuk açısından-

vatan millet sakarya edebiyatını yapanlara aslında tokat gibi bi filmdir, bir de işin ilginç yanı eğer bu film başka bir ülkede yapılsaydı çok ses getirirdi ama bizim ülkemizde üçüncü sayfalarda bile göremedik filmi.

11 ödül alan, hayatın gerçek yüzünü insanların suratına vuran bu film neden gişe de hüsrana uğrar?

nedeni şu; mahsun gibi iki yüzlü sanatsal ahlaktan nasibini almamış insanlar havayı koklayarak sanat yaptığını zannederler, bu adam değil mi ahmet kaya nın ödül gecesinde serdar ortaç ı alkışlayan neyse konumuz bu değil, siyasi teoride politik hava terimi vardır, yazı tura nın yapıldığı yıllar bu hava yoktu ülkede eğer günümüzde yapılsa daha fazla ses getirmesi muhtemeldir fakat o dönem için bu söz konusu değil - başbakanın kürt sorunundan bahsetmesi, açılım falan filan...- bu havayı sağlayan koşullardır.

yılmaz güney bu ülkede sürü yü, duvar ı çekerken nasıl sanatsal ahlaka sahip olduğunu göstermiştir.

not; duvar bu ülkede çekilmedi diye ayar vericek arkadaşlara baştan, ne anlatmak istediğimi anlamışsınız derim.