bugün

http://www.yaziturafilm.com
zor durumlarda arkadaslar arasında acil olarak basvurulan karar verme mekanizması.
rıdvan:nörüyon?
nişanlısı:nörem.
rıdvan:anan nörüyo?
nişanlısı:nörsün.*
ağladığım,çok doğal diyalogları(öz.olgun rıdvan ve annesi,cevat ve teoman) ve harika oyuncuları barındıran,izlenilesi film
uğur yücel in hikayesi çok başarılı.bir yönetmen olarakta inanılmaz kamera açılarıyla çalışmış.özellikle olgun şimşek in oyunculuğu mükemmel.bunlar filmin artıları.benim için tek eksi yön öykünün kurgulanması yönünde.filmin ortasında şeytan rıdvan karakteri intihar ediyor.sonra film hayalet cevdet karakteriyle devam edip bitiyor.keşke bu iki karakteri harmanlayıp cevdet ve rıdvan karakterlerinin finalini filmin sonuna saklasaydı üstad.*

ayrıca filmde şeytan rıdvanın annesini oynayan kadın süper bi seçim...
kenan imirzalioğlu'nun filmde bir hatunla ilişkiye girdikleri sırada depremin olması bir çok izleyicinin kafasında soru işareti bırakmıştır...***
uğur yücel'in televizyondan kazandığı parayı yatırdığı, yüz aklarımızdan biri olan türk filmi..

bilhassa olgun şimşek oyunculuk böyle olur demiş (aldığı dolu ödül hakkıdır), kenan imirzalıoğlu da müthiş bir performansla ona eşlik etmiş, ortaya gerçekten övünülmesi gereken bir iş çıkmıştır. ancak her iyi işte olduğu gibi başta uğur yücel'in emekleri olmak üzere, yatırımlar paraya çevrilememiş, her şeyin en iyisini anlamakta usta olan halkımız bu filmi es geçmiştir.. "para önemli mi?" sorusunu beraberinde getirir bu durum.. maalesef ki para önemli, evet. zira burdan kazandığıyla daha daha iyi işler yapacaktı u. yücel. lütfen sahip çıkalım artık kendi değerlerimize.. hababam sınıfı forever, keloğlan kara prense karşı gibi şeylerden vakit buldukça, böyle güzel işlere verelim artık paracıklarımızı.
ülke hakkında bir çok gerçeğe de değinen güzel film. kaliteli oyuncular barındırır bünyesinde. sinemada izlemiş olmaktan mutluluk duyarım ayrıca.
cevherin hikayesinin anlatıldığı bölümde erkan oğur 17 ağustos depreminden sonra bir ezan okur ki tüyleri diken diken eder o ezan. yazı tura albümünde "tekbir" diye geçiyor.
uğur yücel in yönetmenliğini yaptığı ve bence hakettiği ilgiyi görmemiş filmdir.
mankenlikten oyunculuğa geçiş yapan kenan imirzalıoğlu nun oyunculuğu da takdir edilesidir. olgun şimşek için bir şey söylememize gerek yok zaten, o her zaman iyidi.
türkiyede yapılmış en sağlam filmlerdendir. değindiği konu ,anlatılan hayatlar, ülkemize has konusu ile gerçekçi hikayesi ve mükemmel oyuncu kadrosu ile güzel iş çıkmış.
mükemmel bir uğur yücel filmi. tarihi ve geçmişi olmayan, iç çekişmelerden bizim kadar canı yanmayan amerikan sineması'nın yaptığını nihayet bizden birisi akıl edip de bize uyguladı. ve başarılı oldu. güneydoğu sorunu, kürt sorunu ve pkk sorunu bunların başında gelir.
uğur yücel bunu başardı. orada, güneydoğu anadolu bölgesi'nde yaşananın basit bir iç çekişme değil insanların kaderlerinin yönünü tayin eden bir olay olduğunu gözlere soktu. bizim sorunumuzu evrensel bir hikaye ve evrensel çekim tekniğiyle beyaz perdeye yansıttı. tüm oyunculuklar harikadır. alkışa şayandır.

dün gece itibariyle show tv'de gösterimi vardı bu canım filmin. fakat o orospu ve göt oğlanı kanal, filmin anasını s.ikmişti. ben bu filmin yönetmeni veya oyuncusu olsam, vermem filmimi. neden mi vermem, ikinci hikayedeki (cevher'in hikayesindeki kesintiler) filmi sikko yapmıştı.

insan o tv kanalına demez mi şimdi: "lan göt oğlanı, adam ta yunanistan'dan türkiye'ye gelmiş. ve kendince yüzleşiyor her şeyle. abisiyle, geçmişiyle, geleceğiyle. sen ise zurnanın zart dediği yerde kesiyorsun. ahlak adı altında tecavüz ediyorsun filme. en büyük ahlaksızlığı sen yapıyorsun. buna hakkın yok. eğer kesinti işini göze alamıyorsan o zaman yayın hakkını almayacaksın bu filmin. göt oğlanı."

kızdım dün gece. o kadar kopuk bir filmmiş gibi aksettirildi ki hikaye, midem bulandı. sırf o s.ikik kesintiler yüzünden sıkıldım, dvd'den izlerken bayıldığım filmden.
ve ilk kez izleyen bir izleyicinin gözünden bakarken sordum kendime: niçin ibne olmuş peki o adam? gay barındaki o hikaye peki? nasıl duyacak filmi ilk kez izleyen birisi?
cevap verin lan bana. aydınlatın beni.

--spoiler--
"sen babamın kucağındasın cevher. ben babasızım. bir amca vardı. seviyordu beni. baba sıcaklığını onun kucağında hissediyordum. bir gün kaydı bana."
--spoiler--

ne olacak peki bu sahne. ne olacak?

show tv'ye not: hay a.mınıza koyayım lan sizin. canım eserleri böyle piç ettiğiniz için. zihniyetinizi s.ikeyim sizin. ahlak anlayışınıza sokayım.
yapılmış en iyi türk filmlerinden biridir. insanı film bittikten sonra bile etkisinde bırakmaktadır. hala yok ben izlemedim yok ben duymadım diyen varsa ülkeyi terk etsin lütfen.
demir paranın iki yüzü ya da karar vermek zorunda kaldığımız an .
daima iki seçenek arasında kalanların son çaresi. şans nesnesi.
'Yazı-tura' günümüzde, havaya atılıp yere düşen bir madeni paranın üstte kalacak tarafını önceden bilmeye dayanan basit bir şans oyunu olarak bilinir. Oysa tarihin derinliklerinde çok ciddi bir şekilde insanların kaderlerini tayin etmede kullanılmıştır.

Antik çağlarda insanlar yaşamları konusundaki önemli kararların Tanrılar tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrıların kararlarını en kısa şekilde, 'evet' veya 'hayır' olarak öğrenebilecekleri yollar arıyorlardı. Gök gürültüsü, şimşek, yağmur gibi tabiat olayları Tanrıların bir mesajı olarak algılanıyordu. Madeni paralar bu şekilde cevap alabilmek için en uygun araçtılar ama kullanılmalarına ilk olarak Lidyalılar tarafından ancak milattan önce onuncu yüzyılda başlanılabildi. Kullanılmaya başlanıldıklarında da zaten Tanrıların karar mekanizmalarının bir aracı olarak düşünülmemişlerdi.

Dokuz yüzyıl sonra Julius Caesar (Sezar) madeni para ile yazı-tura atma olayını başlattı. O zamanlar Romalıların kullandıkları tüm paraların bir yüzünde Sezar'ın kafasının resmi vardı. Para havaya fırlatıldığında 'head' (baş, kafa) denilen Sezar'ın kafası taraflı kısmının üste gelip gelmediğine bakılıyor, bir anlaşmazlığın haklı tarafı tayin ediliyor veya bir dileğin Tanrılar tarafından yerine getirilip getirilmeyeceği anlaşılıyordu.

O devirlerde iş o kadar ciddi boyutlara ulaştı ki 'head and tail' (tail'de paranın resimsiz kısmına deniliyor) yani yazı-tura atma, arazi, evlilik, cinai suçlar gibi konuların yasal mahkeme sonuçlarına bile uygulanıyor, Sezar'ın kafası olan kısmın üste gelmesi, imparator'un da kararı onaylaması olarak kabul ediliyordu.

Bizdeki adıyla 'yazı-tura'daki 'tura' kelimesinin kökeni 'tuğra'dır. Tuğra Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel şekilli işarettir. Tuğra aslında Oğuz Han zamanından kalma bir Türk geleneğidir. Tuğralarda yığma yazı ile padişahın ve babasının adı yazılırdı. 'Orhan bin Osman' gibi. Daha sonraları padişahlar isimlerinin başlarına 'han', 'muzaffer daima' gibi unvanlar da eklemeye başladılar. ikinci Süleyman'dan sonra tuğra, çiçek ve yaprak resimleriyle süslendi.

Tuğra zamanla, bu işle özel olarak uğraşan hattatların elinde, harflerin belirli bir sırayla istiflendiği, karmaşık görünümlü bir biçim aldı. Bu yüzden tuğranın kime ait olduğunu anlamak uzmanlık isteyen bir işti. Halkın gözünde etrafındaki çiçeklerle birlikte sadece güzel bir şekil olarak algılanıyordu.

Tuğra, ferman, berat gibi belgelerle beraber, padişahın bastırdığı paraların da üstünde bulunurdu. Madeni paraların bu resimli tarafı önceleri 'tuğra' sonra 'tura', paranın birimini yazan tarafı da 'yazı' olarak anılmaya başlandı ama yazı-tura hiçbir zaman resmi kararlar için kullanılmadı.
ötekilerin beyaz perdeye çıkışıdır.

almancası kopf oder zahl
ingilizcesi toss up
(bkz: yüzde elli)
işte bu filmi. ben genelde bir filmi bir kere izlerim ama bu film kendisini defalarca izlettirebilecek potansiyele sahip. hem senaryo hem de sunum mükemmel. kenan'ın oyunculuğu biraz sırıtıyor gibi ama olsun. diğer karakterler mükemmel bence.
nereden ve nasıl başlanılacağının bilinmemesi şu an ki durum olsa gerek. içimde rüzgarlar almış başını gidiyor kalbim yerinden çıkcak gibi aklımda şu an bunlar var. bilinçaltımla hesaplaşıyorum nasıl olurda bir dolu gereksiz sırf gülebilidiğim için gittiğim filmler daha fazla girmiştir oraya. ve yazı tura.

--spoiler--
hayalet cevdet "askerden dönünce, bir çiçekci dükkanı açacağım, hayat mis gibi kokacak"
şeytan rıdvan "bizimde kendimize göre hayallerimiz var"
--spoiler--

uğur yücel in de dediği gibi bu film unutturmamak için yapılmış bir film. kilit vurulmuş vicdanların, kurumaya yüz tutulmuş gözyaşlarının, düşkapanına kapılmış hayallerin açığa çıkarıldığı bir gerçek.

--spoiler--
teoman " burası benim, ben burda doğdum, annemle beraber kovuldum burdan"
--spoiler--

rıdvan ın annesi rıdvan ın protez bacağını taşırken biliyordu acıların protez olmayacağını.

--spoiler--
rıdvan "beni affedeceksin"
--spoiler--

--spoiler--
cevdet " ben bu vatan için savaştım lan! bırak o kelepçeyi bırak, gaziyim ben!
--spoiler--

teşekkürler uğur yücel....
olasılık sorularının vazgeçilmez ikilisi: yazı tura
madeni parayla kura çekme yöntemi;
(bkz: yazımı turamı)
kamera arkasının izlenmesi gereken film.
büyük ihtimalle film tarlabaşında çekildi.
filmin konusu ;
Nevşehir Göreme'de yaşayan bir futbolcu olan Şeytan Rıdvan'la, istanbul'da babası ile birlikte yaşayan Hayalet Cevher, Güneydoğu'da askerliklerini birlikte yapmışlar ve pek çok şey paylaşmışlardır. Yaşadıkları psikolojik çöküntünün yanı sıra, yaşamlarını topyekün değiştirecek fiziksel izler alarak teskerelerini alırlar. Çocukluğundan beri büyük bir futbolcu olma hayali kuran Rıdvan, mayına basması sonucu sağ bacağını kaybetmiştir; Cevher ise, aynı patlamada sağ kulağını yitirmiştir. Evlerine geri döndüklerinde, hiçbir şeyin, hiç kimsenin bıraktıkları gibi olmadığını göreceklerdir..

beni etkiliyensen filmden daha çok erkan oğur'un şarkıları..