1) Ankara'ya gitmiştik. anneannem oradan hacca gitmişti. döndüğünde oyuncak yelpazemiz epey genişlemişti.

2) eğitim öğretim hayatımın boktan yıllarından birisiydi. o eski ve sokağından köpek eksik olmayan evdeydik.

3) yaz gelince yine bir bok yapmadım tabii. teyzemler gelmişti. hatta 17 ağustos depremi olduğunda bizdelerdi. depremden sonra daha kırsal bir alanda oturan büyük teyzemlere gitmiştik. açık havada uyumak çadırda kalmak falan süperdi. çocuklar için süperdi yani. yılın geri kalanı eğlenceliydi.
kardeşimi kaybettiğim sene.
5.sınıftan 6.sınıfa geçtlğim yıldı. o zamanlar çocuklar arasında müthiş popüler olan küçük plastik mermilere sahip tabancadan bende almak istiyordum. Teşekkür belgesi aldığımdan dolayı babamdan aldığım o zamanın parasına göre 500000 liraya gidip o tabancadan almıştım.. Hey gidi günler heeeyyy *
babamın kucağından yerden çıkan gürültü.
depremdir. depremin akabindeki 1 sene boyunca kapıyı kilitlemediğimizi bilirim.
* 17 ağustos 1999 depremi ve bazı yobazların askerlerin * denizde içki içip alem yaptığı için bunların olduğunu söylemeleri,
* 12 kasım 1999 gölcük depremi
* galatasaray\'ın efsane yılları,
* barış mançonun ölümü,
* milenyum ile ilgili çeşitli söylentiler. * hatta o yıllar aldığımız çamaşır makinasının * kullanım kılavuzunda "çamaşır makineniz 2000 yılı sorununa karşı uyumludur" yazıyordu. (bkz: http://webarsiv.hurriyet.....tr/1999/11/15/156966.asp)
* pokémonlar ve tasoları,
* yarı platonik aşkım *
* mesut yılmaz\'ın gidişi * , bahçeli-ecevit koalisyon hükümetinin gelişi.
deprem nedeniyle iptal edilen düğün oysa ne hazırlanmıştı.

not: kusura bakmayın up up nereye kadar tekrar yazayım yoksa içimde ukte kalacaktı.
hayat o zamanlar çok boş geliyordu. sanki hissizlik gibi ya da bir şey hatirlayamamak gibi. yokluk nasıl tanımlanabilirse o kadar anlatabilirim size durumumu. ancak daha sonra öğrendim ve hatırladım o zamanlar portakalmisim. portakalmışım sayın sözlük.
portakal...
satilmisim kirli çıkarlar uğruna, 3-5 kuruşa, özensiz pazarlarda.
ve yenmişim sözlük bey.
hayır hayır yenmedim, yendim. ben hiç bir şeyi yenemem ki zaten. yendim ben.
babam yemiş beni, sıfatı batasıca.
sonra tabi sevimsiz agucuk bugucuklar.
oysa bu yürek unutur mu dostu, düşmanı. bir gün ben de seni yiyeceğim babaaa!
depremi hatırlıyorum, çadırlarda kalışımizi.
annemlerin bana yilbasi hediyesi olarak aldiklari mor corap. hem de leylek desenli.
Okula başladığım yıllardı.
Köyde taşımalı eğitim yapılıyordu ve servisler tıklım tıklım dolu oluyordu.
Yer olmadığından küçük bir iskemlede en ön köşede kapı ile şoför koltuğu arasında oturuyordum .
Hemen önümde ise üç-dört tane orta okullu kız ayakta dikiliyor arabanın içinde tamamen kaybolmama sebep oluyorlardı. Eteklerinin suratıma nasıl çarpıp tozları ile beni boğduğunu iyi hatırlıyorum.
Bu şekilde okula gidene kadar ilk bunalımımı yaşamıştım.
Deprem ve yazın güneş tutulması.
deprem.
bursada daha once yasanmamis ve hala da yasanmayan bir sicak vardi. hatta merkezdeki hemen butun saatler ve dereceler bozulmustu.
Cin ali. Bir de o seneden beri okuyorum, çalışıyorum. Hala devam ee tabi show must go on.
karacabey bogazinda 8 yasindayken çingene çocuğundan yediğim sağlam dayak.
cih virüsü vardı amk. gün gelecek tüm hard diskler uçacak söylentisi vardı annem televizyonda izleyip bilgisayarı açtırmamıştı.
galatasaray ve uefa kupası.
(#23828420) bunlar.

sünnetimi hatırlıyom lan ne acı amk. habire git gel yapardık o mekana. sonra kökünden aldılar. o anı bile hatırlıyom. sonrasında sünnet yatağında iken dışarıda kızların seslerini duyardım. sonra yeni taşındığımız ev, ilk zamanlar ve ilkokul 1. ulan benim hafıza 1 ocak 1998 11 ocak 1998 26 haziran 1998 17 ağustos 1999 diye kesik kesik. 17 ağustos'tan sonra yaşadığım neredeyse herşey zihnimde.
(bkz: cine5)
taso, gazoz kapakları, pencere önünden sarkan çiçekler...
Milenyum grisi montlardir.
gunes tutulmasi ve deniz.
17 ağustos.
- trt 1 ay savaşçısı yayınları.
- vergi iade fişleri.
- 50 bin liranın madeni para oluşu ve kafa yarışı.
- 250 bin liraya tüm ekmek döner yeyişimiz.
- ekonomik durumun felaket iyi oluşu.
- öğretmenin kıymetinin bilinişi ve doktorla eş miktarda devlet maaşı alışı.

sonra siktiler buraları komple işte.