misafirperverliği de buna iyi bir örnektir.
açlık, cehalet, fakirlik , terörde de ilerideyiz mesela.
kebapçı, tantunici sayımız daha fazladır.
samimiyet.türk insanı daha samimidir.
otelleri , hem de ciddi anlamda üstündür türkiye.
taharet musluğu kullanmak. En azından yaz aylarında.
kahvaltı konusunda üstündür. arkadaş bi domates peynir bulamıyosun avrupa'da.
aile yapımızın yanında bile geçemediği değerlerdir.

bir kere bizde aile diye bir şey yok. erkek ne derse o zanneden hödükler var. aile içi şiddette dünya birinciliğine oynayan, ruh hastası çocuklar yetiştiren bir türkiye aile değeri diye kendini üstün göremez.
aile değerleri, ahlak, terbiye, gelenekler, adetler, saygı, sevgi.
aile yapısı olarak bu kadar üstünsek gençlik niye bu halde?
sömürge devleti değiliz.
karın doyurmayan, borç kapatamayan, teknolojide ilerlemeye yaramayan kuru değerlerdir.
nüfusta ari (saf kan) ırk olarak çarparız mesela. Ordu olarak da hepsiyle savaşacak güçteyiz.
vatan ve toprak sevgisi demek istiyorum ama ellerim klavyenin üzerinde hareket ederken çok tereddütte kalıyor.
düşünüyorum bir yanda, 'vatan sağolsun.' diyerek fidan gibi evladını toprağa teslim etmiş, yapabileceği en büyük fedakarlığı yapan anneler, babalar ama bir yandan da oğullarını amerikalarda okutan, gemiler satın alıp, akrabalarını yüksek pozisyonlara taşıyan bürokratlar, siyasetçiler. sürekli vatanını, tarihini, büyük liderlerini aşağılayan gençlik. memleket topraklarını parsel parsel, arazi arazi yabancılara satan hükümet.
yine de vatan ve toprak sevgisi diyerek kendi üzerime düşen vefa borcumu yerine getireyim.
abi avrupada beni deli eden, sinirli bir adam yapan en önemli şey şudur. hani bizde içine girdiğinde yok yok diye tabir ettiğimiz dükkanlar var ya onların olmaması. herşeyin katı bir meseleye, olaya dönüşmesi, bişey lazım etti mi ordan oraya gidip de bulunamayan, açıklanamayan her çeşit ihtiyaçları içeren çılgın dükkanlar olmaması. hırdavattan, elektrikli süpürge torbasına, elektrik aparatlarından tornavidaya, duş jeline, traş bıçağına vs. ıvır zıvır herşey satan çılgın dükkanlarımız var ya gece 10'a-12'ye kadar kadar açık olan. işte bu tarz girişimlerimiz çok ilerde. bir de geceleri geç saatte açık olmayı seven işletme ruhumuz ilerdedir. çorbaları, salatası, yemekleri, tatlılarıyla geleneksel yemek ve kahvaltı kültürümüz ilerdedir. karnın açken sığındığın çay kokusu yayılan büfe. sonra eskisi kadar kalmasa da yaşlılara hürmet, büyüklere saygı bizde iyidir.
Neşet Ertaş, Cemal Süreya.
- 4 milyon 640 bin okuma yazma bilmeyen vatandaşa sahip olma.
- 13 milyon 491 bin okuma yazma bilmesine rağmen okul bitirmeyen vatandaşa sahip olma.
- 18 milyon 204 bin ilkokul mezunu vatandaşa sahip olma.

geriye kimse kalmadı amk. bir tek sözlük yazarları kaldı sanırım.
yemek dışında hiçbir şeydir.

kimse kendini kandırmasın aile yapısı, bağımsızlık, misafirperverlik, ahlak, gelenekler, özgürlük falan diye.

-tek tek yazayım da anlayın-

aile yapısı: 1990'lara kadar gerçekten de üstündük bu konuda. bunun birincil nedeni avrupa'nın o dönemde büyük kargaşalardan çıkıyor ya da bu kargaşaları yaşıyor olmasıdır. biz de turgut özal'a başlayan ve recep tayyip erdoğan'la anası sikilen türk aile yapısını henüz yitirmemiştik. son 20, hatta son 10 yılda o kadar yıprandı ki türk aile yapısı denen kurum... milleti elâlemin memesinden, kanından, sigarasında korumak için sansürün bokunu çıkartanlar ekonomik ve sosyal politikalarıyla türk aile yapısının mezar taşını diktiler. bugün türkiye dünyada kadın ölümlerinin en yoğun yaşandığı ülkelerin başında geliyor. bu ölümler de yakın akrabaların ellerinden geliyor.

bağımsızlık: ülkenin çıkarlarına aykırı ne varsa yapılıyor. kuzey ırak'tan sonra güneydoğu anadolu bölgesi'ndeki bazı kentler* de egemenliğimizden çıktılar. pkk'yla savaşacağımıza pazarlık, suriye'yle pazarlık yağacağımıza savaşma noktasına geldik. çünkü akp'nin küresel-emperyâl efendileri böyle istiyorlar.

misafirperverlik: he a.q. o kadar misafirperveriz ki kapımız çalındığında yüreklerimiz ağzımızda "kim bu saâtte?" diye soruyoruz.

ahlak: yalan, hırsızlık, cinayet, gasp, şiddet, görevi kötüye kullanma, zimmet, rüşvet... sizin nasıl bir ahlâk anlayışınız var ki bunlar bu kadar çokken "ahlâklıyız" diyorsunuz? kadının kafasını çaputlara sarmayla ahlâk olmuyor!

gelenek: bundan 30 yıl önce büyüklerinizin yaptığı ve bugün de sizin yaptığınız bir şey gösterin.

özgürlük: hiçbir suçu olmayan kişiler iki yıl hapiste çürütülsünler, sırf rte'yi protesto ettiler diye odtü'ye ordu yığılsın, muhammed'i eleştirdi diye insanlar evlerinden kaldırılsın ama özgürüz!

avrupa'yı kanal 7, samanyolu tv gibilerinden öğrenince böyle oluyor işte.

(bkz: kafan çok güzelmiş canım güle güle kullan)
iLERi DEMOKRASiMiZ COK iLERiDEDiR MESELA.