bugün

türkiye'de malesef herkesin şikayetçi olduğu fakat çözüm bulmakta zorlanılan örneklerdir.

baklava çalan çocukların 20 yıl hapis cezası alıp , bankaların içini boşaltıp halkın parasını gasp edenlerin çok az ceza alması en belirgin örnektir.
adı konmamış sosyal bir rütbeleşme vardır ülkemde. kalantor bir işadamı, normal bir kasabı sikertir her zaman mahkemede. bir inşaat ustası mahkemede potansiyel tecavüzcüdür. önyargı cumhuriyetidir ülkemin mantalitesi. ulan korkumuzdan şahitlik bile yapmak istemiyoz hadi yalan desenize, korkuyoz lan mahkemeden,
hadi bi kişi çıkıpta ben şahitlikten korkmam desin, adamı var ya oyarlar. bıkarsın kimliğinden.

allah dostumu düşmanımı mahkemeye düşürmesin.
evine giren hırsızı hırpalayınca sen suçlu oluyorsun. insanın nefsi müdafaa etmesine bile olanak yok. böyle hukuk sistemi mi olur?
baklava çaldığın için yirmi - yirmi beş yıl hapis cezası alırsın, devleti soyarsan ve arkan sağlamsa kısa bir süre içerisinde serbest bırakılırsın.
(bkz: Deniz Gezmiş)
trafik sıkıştığında kendisine yol verilmeyen savcının aracından inerek olduğundan iri gözükmek için kafasını yukarı geriye doğru eğip kasılarak yanındakilere "alın bunun plakasını alın" demesi mesela. demek ki herkes hukuk önünde eşit değilmiş. bu olaya ben tanık oldum, savcı haksızdı ama o savcı ya, yarar adamı.
(bkz: hakim rüşvet alır mı almaz katiyyen almaz olamaz)
subay ve astsubayların 15 yıl boyunca zorunlu olarak tsk da hizmet yapmaları ve tek çıkış yollarının firar olup 1.5 yıl kaçıp 1 yıl askeri ceza evinde yatmaları, nerde anayasadaki özgürlük hakkı, nerde zorla çalıştırma yasağı.

yok arkadaş eğitim verdiysen istifa edenden verdiğin parayı al adamı bırak adam birkez girmiş yapamamış veya farklı sorunlar çıkmış bırakmak istiyor nasıl engelliyorsun.
*
(bkz: yönetsel içreklik)
(bkz: icra müdürlüğü)
kaybedersem mahkeme masrafları bana girer korkusuyla haklıyken itiraz ettirtmeyen bir sistem.
zor bela hırsızı yakalayıp karakola götüren polis memurumuzla aynı anda o hırsızın dışarı çıktığı hoş(?) bir düzenimiz var. hal böyle olunca hırsız niye vazgeçsin ki oyunundan.bir nevi saklambaç gibi. yakalan ardından yeni bir ele geç. bu vaziyette ebe konumunda olan polis ne yapsın? sıkılmaz mı her seferinde hakaret gibi hırsızların salınmalarından.demez mi yeter arkadaş diye.
bir davanın 2 yıl sonraya ertelenmesidir. bir doktora mecburi hizmet varken eğer hakim savcı eksiği varsa yeni mezun bütün hukukcularada mecburi hizmet getirilsin. hatta hukuk fak mezun olan arkadas iki yıl avukatlık mecburi hizmeti. sona hakim veya savcı olduysa onun içinde en az iki yıl mecburi hizmete gitmelidir. tıpki bir cocuk doktorurunun özel hastanede calısabilmesi için toplam mecburi hizmetinin 6 yıl olduğu gibi. Tıp bitirdikten sonra iki yıl. cocuk uzmanlığını bitirdikten sonra iki yıl. vede yandal uzmanlığını bitirdikten sonra iki yıl. artı birde bu arkadas erkekse askerlik vs. vs.
hukuk sistemimize ait.

deveye sormuşlar
gözlerine kurban olduğum dilber
neden boynun eğri...
üç yıl gecmesine ragmen hala bazı insanların 'tutukluluk' sürelerinin hücrelerde gecirtmektir. dbir insan hakkında suc vardır yada yoktur. üç yılda bir dava dosyası nasıl hazırlanmaz? dedirtiyor insana. hos ne suclamayı yapanlar, ne konuya alakalı hakimler savcılar nede türk halkı böyle bir suça kimse inanmıyor ya...
13 yaşındaki kıza 26 kişinin tecavüz edip 2-3 yıl ile kurtulması.
kapalı alanda sigara yakmanın suç, insan yakmanın suç olmaması.
sivas katliamı davasının düşmesi. buna karşın leyla yalçınkaya'nın 9 yıl hapis istemiyle yargılanması. n.ç.nin kendi rızasıyla 26 erkekle(!) cinsel ilişkiye girdiğine karar verilmesi.
bir davanın 20-25 yıl sürebilmesi.