bugün

son zamanlarda pek de milliliği bırakılmayan, her kıtadan oyuncunun formaliteler tamamlandığı takdirde rahatlıkla oynayabileceği, ülke vatandaşlığının yeterli olduğu takım.
Büyük başarılara imza atmış milli futbol takımımız.
maçlarını izlemezsek ölürüz. yanlız hazırlık maçlarında çok ilgisiz oynuyoruz.
türk milli takımı uluslararası düzeydeki ilk ve tek şampiyonluğunu 1967 de pakistan ve iran ın katıldığı rcd kupasında kazandı.
2002 Dünya Kupası'nda üçüncülük kazanan takım.
kadrosunda 1564 sakat, cezalı vs. de olsa tarihinde yunanistan'a hiç yenilmemiş futbol takımı.
reklam filmi takımı.
isyan ettiren yapıya sahip takımdır.

-bize yıldıray baştürk'ü doya doya izletememiştir.

-Halil altıntop gol krallığına oynadığı sene bile forma yüzü görememiştir.

-sol kanadı için en iyi seçenek nedense hep ibrahim üzülmezdir.

-vasat ülkelerle özellikle dışarıda oynanan maçlarda topa hakim olmayı başaramaz.

-ceza sahası dışından iyi vuran, duran toplardan gol atan oyuncuları enderdir.

-biraz sendeleyince kalesine rüştü, forvetine hakan geçer.

-her gelen oyuncu sanki arkadaşlarından bir şeyler bekliyormuşçasına izleyerek oynar.

(bkz: yeter be)
Zaman zaman inanılmayacak başarılara atan, zaman zaman da hayal kırıklığı yaratan istikrarsız futbol milli takımımız.
(bkz: en asil duyguların en büyük istismarı)
* *
#2457536 *
artık kimin milli takımı olduğunu, kimin için oynadığını bilmediğim milli takımdır.

bir milli takım şehitler için mi oynar? federasyonun koltuğu sağlamlaşsın diye mi oynar? teknik direktörün şanı yürüsün diye mi oynar? dünyanın dört gözle izleyeceği pazar haline gelmiş organizasyonlara katılmak için mi oynar? turkcell için mi oynar? cola turca için mi oynar?

bakıyorsun kaptanımız atılan gol sonrası tribüne, spor yazarı da olsa kendi taraftarına kol hareketi yapıyor. kaybedilen maç sonrası teknik direktör istifaya çağrı tezahüratlarına cevap verir, basın mensuplarını küçümseyerek demeçler verir. dünkü "içimizdeki irlandalılar" bugün "içimizdeki norveçliler"e dönse kimse şaşmayacaktır.

futbolcularımız bunun keyif veren bir spor olduğu, kazanmak istediği, beraber başarmayı sevdiği için oynasa sanırım çok farklı bir yerde olurduk.
kepazelikte sınır tanımayan 11 rezil adam.
dışardan baksam "ülkenin en iyi 11 futbolcusu bunlarsa kendi liglerinde oynayan diğer futbolcular acaba daha ne kadar kötü olabilir " diye düşünebileceğim takım.

bu yıl beşiktaşla birlikte maç zevkimin içine eden, beni futboldan soğutan, hevesimi kursağımda bırakan takım.
uzeri kusmuk dolu olan takim. *
bundan 10 yıl kadar önce fenerbahçe tarihinin en kötü günlerini yaşarken, taraftarın
iki tezahüratı ön plana çıkıyordu:

"90 yıllık efsane rezil oldu sizinle"

"milyonluk eşşekler ruhsuz i.neler"

birincinin milli takımımızla pek alakası yok. ikinci tezahürat ise tamamiyle milli
takımımızla ilgili.

ben de bir fenerbahçeli olarak yıllar önce fenerbahçeye savurduğum bu galiz tezahüratı
yıllar sonra a milli takıma etmekten hoşnut değilim fakat insanın gördüğü manzara
karşısında dudaklarından başka kelime dökülmüyor.

ruhsuzluğun bu takımda görülmek istenen son şey olduğunu söylesem herkes benimle
hemfikir olur sanırım. bu takım berbat oynayabilir, rezil rüsva olabilir ancak ruhsuz
oynamaya, bunca insanın kahrından kan kusturmaya hakkı yoktur.

fatih terimle ilgili de bir kaç şey söylemek isterdim. lakin söyleyeceklerimi
söylersem en az birkaç hafta yazarlıktan çaylaklığa düşürüleceğimi bildiğimden bu öfkemi
içime akıtıyorum şimdilik...
uktedir. uktecinin notu: Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası turnuva ve maçlarda temsil eden futbol takımıdır.

adam zaten tanımı yapmış.

bu milli takım turkcellin yanında olmasıyla meşhurdur. ben hep öyle duyuyorum.
2008 avrupa kupası finallerine yükseldiğimiz için hakkında düşündüklerimizin artık daha rahat dile getirilebileceği ulusal takımımız;

ulus devlet özelliklerinin karmaşıklaştığı, zayıfladığı günümüzde, kafa karıştırmaya başlayan takım;

çünkü milli takım oyuncularını çoğu ve en iyileri, ülke dışında top koşturuyorsa;

milli takım oyuncularının son dönemde en iyileri, genellikle avrupa'da doğmuş, büyümüş ve oranın futbol kültürüyle yetişmiş türkiye kökenli oyunculardan çıkıyorsa;

son dönemde yaygınlaştığı gibi kimi brezilyalı oyuncular türkiye cumhuriyeti vatandaşlığına alınıp milli takıma sokuluyorsa;

bir çok ülkenin milli takımlarını olduğu gibi türkiye milli takımını da zaman zaman türkiyeli olmayan teknik yöneticiler çalıştırıyorsa;

ülkelerdeki azınlıklar kimi çetrefilli maçlarda
örneğin: almanya türkiye maçında, almanyada yaşayan türkiye vatandaşlar;
bulgaristan türkiye milli maçında, bulgaristan'da yaşayan bulgaristan vatandaşı türkler, müslümanlar;
yunanistan türkiye milli maçında, yunanistan'da yaşayan yunanistan vatandaşı türkler, müslümanlar;
türkiye ermenistan milli maçında, ülkemizde yaşayan ermeni vatandaşlar

kimi destekleyeceklerini şaşırıyor, giderek daha büyük çelişkiler içine düşüyorlarsa;

dünya kupası maçlarında, türkiye brezilya maçında tüm doğu dünyası türkiye'nin, batının çoğu ise brezilya'nın ardında duruyorsa;

dünyada bir şeyler cidden değişmiş demektir; bu nedenle de sanki hiç bir şey değişmemiş gibi yapmak mümkün değildir; yapanlar vardır ve bu nedenle komik duruma düşüyorlar; bir kısım seyircilerin, kimi futbol gazetelerinin ve yorumcularının, hatta çoğu maç anlatıcıların * içine düştükleri komik durumlar gibi... (bkz: norveç türkiye maçını sesi kapalı izlemek)

şimdilerde nasıl şehircilik kendi içinde futbol taraftarlığı sırasında kimi sorunlar yaşıyorsa, unutulmasın ki ilerde türkiye ile yunanistan ya da almanya arasındaki milli maçlar da trabzon ile fenerbahçe arasındaki maçlar gibi olacaktır;

yani yine trabzonlu çok sayıda fener taraftarı olacak, ne yazık ki kim trabzonlular onlara hain gözüyle bakacak, istanbul'daki maçta ise trabzon kökenlilerin önemli bir bölümü ve çok az sayıdaki istanbullu trabzonspor taraftarı zor bela fenerbahçe stadına girecek, normal taraftar değil, aşşağılık birer militan muamelesi görecektir, onlar da bu koşullarda zaten öyle davranacaktır; bu durum, rakip galatasaray ya da beşiktaş olsaydı da değişmeyecekti zaten ve hayat akıp gidecektir.

ama

uluslararası mahkemelerin ve kimi örgütlerin ulusal yasaların üstüne çıktığı * * * *;

birleşmiş milletlerin tüm beceriksizliklerine rağmen uluslarüstü olabildiği;

nato gibi askeri kuruluşların kimi zaman olumlu ama çoğunda olumsuz biçimde uluslara bazı koşulları dayatabildiği;

imf, dünya bankası, dünya ticaret örgütü gibi kuruluşların, dünya ticaretinin, her zaman adil olmasa da en azından mevcut kapitalist sistemin hiç olmazsa düzgün işlemesine yardımcı olduğu bir dünyada, ulus devletlerin 100- 150 yıl öncesinin gücünde olması zaten düşünülemezdi.

özetle, dünyanın gelişiminin farkında olunmalı, ulus devletlerin aşınmasının her zaman korkulacak bir şey olmadığı, bunu bir paranoya olarak sunanların başka çıkarlar peşinde olduğu unutulmamalı; ulus devlet modellerinin ağır ağır çözülmeye gittiği günümüzde milliyetçilik de, millilik de abartılmamalıdır; yokmuş gibi davranılması ise erken bir kozmopolit davranış olarak milliyetçiliği canlı ve diri tutmaya yarar sadece.

bu yaklaşımın sopor alanına akıllıca uyarlanması ise günümüzün en ihtiyaç duyduğu işlerdendir, o ayrı!

soru: türkiye bosna hersek milli maçı sırasında ülkemizde ve dünyada, maç izlerken kimler, hangi çelişkileri yaşadı, benzeri maçlarda kimler ne yaşayacak?
maç esnasında müthiş anons yapan şahısla strese giren milli takımımız.

(bkz: 21 kasim 2007 turkiye bosna hersek maci anonscusu)
ibrahim altınsay'ın şahane yorumladığı takım. bu takım sponsorların figuranı ve vatan millet sakarya mantığının uzağında durursa yeniden yapılanmayla büyük işler çıkarabilir. fatih terim mutlaka gitmeli ama başımızda haluk ulusoy gibi ''adam gibi adam'', ''adam geldim adam gideceğim'' diyen bir tip var. önce o defolup gitmeli. derhal...

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=239589
2oo8 Avrupa Şampiyona'sı grup maclarında 4o farklı futbolcunun forma terlettiği milli takımımız.
epeyi tartışmalı olabilecek bir dünya kupası elemeler kurası çeken takımımız;

banko birinci değiliz çünkü ispanya var ***; banko ikinci değiliz çünkü bosna hersek var * * * *; dibe vurup yükselişe geçen belçika var *; her iki maçımızın da başka anlamlarda tartışmalar içereceği ermenistan var * *; ve sürprizleriyle estonya var;

bizim ise önümüzde 7 ay var; avrupa'daki başarısına göre kendine yeni bir yol çizecek, gençleşmeye başlayan bir takım var; hem olumlu hem olumsuzluğa gebe fatih terim faktörü var; egosu şişirilmiş herkesin uzman olduğu futbol gibi derya bir alan var; haydi hayırlı traşlar!
açıkçası, son performanslardan sonra milli takımın euro 2008'de göstereceği peformans adına umudum hayli arttı. yani düşünüyorum da, sağ kanat, hamit-gökhan ikilisi ziyadesiyle iyi. orta sahanın ortası aurelio-emre kale gibi. sol kanatta eğer seçilir ve oynarsa -ki kendisi şu an ligin en formda topçularından- uğur boral, forvette patlayıcı nihat-tuncay ikilisi.. gerçekten kağıt üzerinde sürpriz yapabilecek güçte bir ekibiz.

bu arada demeden edemeyeceğim, diego capel vs gökhan gönül'ü izlemekten zevk aldık, acaba cristiano ronaldo vs gökhan gönül ne olacak accayip merak ediyorum. tabi ki ronaldo, dünyanın en formda oyuncusu ve bu mücadeleyi gökhan'ın kazanma olasılığı eğer iddaa'da olsa, 1 e 20 falan verirdi ama, içimden bir ses..
kanımca fatih terim gibi egosu tavan yapmis bir insan tarafından değil de, yabancı ve taktik bilgisi çok çok çok yüksek, ancak takımı atak oynatmayı seven bir teknik adam tarafından yönetilse, önümüzdeki önümüzdeki 5-10 yıl içinde kesinlikle bir dünya kupası veya avrupa kupası kazanabilecek olan futbol takımıdır...

çünkü u-17, u-20 milli takımları son 4 senedir kafaya oynamaktadır, artık gençlerin katıldığı turnuvalarda iyi sonuçlar almaya başlamışlardır, fatih terim'in zamanında ümit millilere final kazandırdığı akdeniz oyunlarındaki, u-21 milli takımdan çok daha iyi bir u-21 milli takımımız var şu an ve üstelik belki de gerçekten eksikliğini yıllardan beridir çektiğimiz, oyun tıkandığında girip oyunu açacak büyük yıldız adaylarımız var, başta nuri sahin olmak üzere...

tek eksiğimiz mentalite... insallah bu yıldız adayları birer sergen yalcin olup cikmazlar...
şampiyonada 4 3 3 taktiğiyle oynayacak takım. daha öncede anlatmaya çalıştığımız gibi (#3424271) iki ucu boklu bir sistem bu. iki forvetin arkasında oynayacak oyunucunun önemi en üst düzeyde. burada fatih terim'in yıldıray'ı tercih etmemesi bu sistemi anlamaya çalışmadan çokça eleştirilmekte. yıldıray'ın hücumun tek yönünü(ortadan defansı dağıtma) çok iyi oynadığını zaten biliyoruz. ama 4 3 3 sisteminde maalesef bu yetersiz kalıyor. bu oyuncunun hücumun her yanında verim sağlaması gerekiyor. eldeki kadroya bakınca hem tuncay'ın hem arda'nın hem tümer'in ortadan kanatlara kaydıklarındada verimli olduğunu söylemeye gerek yok. ama maalesef yıldıray bu vasfı taşımamakta. barcelona'da bu sistemi uygularken ronaldinho her hücumda kanatlara kayıyordu, ortada çakılı kalmıyordu. elimizdeki oyuncularla ronaldinho'yu kıyaslamak saçmalığın daniskası olur ancak eğer sistem 4 3 3se bu dört oyuncu arasında bencede dışarda kalması gereken oyuncu yıldıray. terim bu kararından dolayı eleştirilirken yıldıray'ın shttutgart'daki perfomansı örnek gösteriliyor. ancak 4 5 1 oynayan shtutgart'ta yıldıray'ın görevi çok farklı. yıldıray savunmaya geri dönemediği anlarda ekstra 2 defansif yönlü orta saha oyunucusu olduğu için açıklarını kapatabiliyorlar. ancak 4 3 3 sisteminde savunmaya ve kanatlara yardımcı olmazsanız elinize verirler. eğer bu tercihte eleştirilecek bir yön varsa oyuncu tercihleri değil sistemdir.