bugün

genc bakis, 32. gün, siyaset meydani gibi programlarin üniversitelerde yapilmasiyla gün yüzüne cikan yaranin temsilleridir. ne kadar cahil bir toplumda yasiyoruz. bu sözlerimi üzerine alanlar olabilir ya da bana kizip "sen ne diyosun kardesim, türk genci icin nasi böyle konusursun." diyebilir ama gercekten öyle. 2 lafi bir araya getiremeyen, bilgi birikimi olmayip kulaktan dolma bilgilerle, sloganvarimsi konusan bir genclikten bahsediyorum. görüslerini saglam kaynaklar gösterip sergilemek yerine asarim keserim gibi sözlerle kücük duruma düsüyorlar. 24 yillik bir gecmisim var ve 4 yildir üniversite ögrencisiyim. Dikkatimi ceken sey su. Ben kücükken, agabeyler ablalar üniversite yollarindalardi. O kadar saglam bir genclik vardi ki ortada, imrenirdim eğitimlerine, kültürlerine. Simdi bakiyorum, sözüm meclisten disari, gencligimiz cok bos. hic bir sey bilmiyorlar. burda bunlari soylerken belli bir taraf degilim, bir kesim de değilim. hic bir seyi savunmuyorum. sadece Türk üm. bölünmüs, aykiri vs. de degilim. Üzüntüm gencligimizin yozlasmasi. cok üzgünüm.

edit: bir de eksi oy veren zir cahiller var. onlara daha cok üzüldüm.
biri ikisi öğretilmiş sanki neleri söyleyeceğine dair, diğerleri de onların ateşlemesine ya saldırıyor ya da savunuyor. hiç kimse "bu bu yüzdendir, şu tarihte burda..." diyemiyordur. sonra da borcunun annesi "oğlum sen niye katılmıyorsun bak sizin okula da gelmişler, hem yüzünü görmüş oluruz" * deyince borcunun asabı bozulur tabi. biri bize gelir sorarsa anlatırız derdimizi, dert anlatıcam diye iki kelam ezberleyip orda burda sov yapmanın alemi yok.

kellem kellem la yenfah
sırf okulda, ben karizma yaptım siyaset meydanına çıktım baksana, demek için o tarz programlara çıkıyor izlenimi veren tipler. *
32. günün iki programında şahit oldum. birincisi bilgi, ikincisi aydın üniversitesindeydi. m.ali birand ın kasıtlı yaptığından şüpheleniyorum. ne kadar ortam maymunu varsa bir salona doldurup, konuklarıyla da kışkırtarak; bakın ülkenin geleceği olan gençlik ne kadar boş, teneke gibi vurdukça gümlüyor imajı oluşturmaya çalışıyor gibi geliyor.

diğer taraftan bu programların yapıldığı üniversitelerin özel üniversiteler olması vakıf üniversitelerinin eğitim kalitesini düşürdüğü tezini de doğrular nitelikte. bu noktada bir de benim tezim var ki o da, doymuş adamın fikri olmaz, aforizmasıyla özetlenebilir.

son olarak bu konuda asıl dikkat edilmesi gereken nokta bu gençlere ışık tutacak olan öğretim üyelerinin tutumlarıdır.

dogmaların, ideolojilerinin, dayatmaların, kolaycılığın esiri olmuş öğretim üyelerinin yetiştireceği gençlik te bu kadar olur.
üniversite öğrencisinin cahil olmayanı pek yoktur, tezini hatırlatan görüntü.
garipler, ne kadar fazla alkış veya slogan alırlarsa o kadar da doğru olduklarını düşünürler.

türkiye'de üniversite ya da tüm eğitim sistemi körpe ve sınırsız beyinleri köreltmek amaçlı olduğundan, "cahil üniversiteli" tabiri yerindedir.
32. gün programında hat safhaya ulaşmışlardır.
sonuna kadar izledim hiç bir uzlaşı örneği göremedim, kimsenin birbirine tahammülü yoktu. çoğu ögrenci aldığı mikrofonun hakkını veremedi...
özellikle 32. günde şah'a kalkmıştır bu tipler. Bu tür programların amacının ne olduğu bile meçhuldur bence. Al birini vur ötekine. Kaş yapayım derken göz çıkarıyor böyle tipler, ve programcılar.
beyaz şov, okan bayülgen şov vs. gibi programlara çıkan, alkışlamaya, vouvvv lamaya bayılan bünyelerdir.
mikrofonu alıp, "siz" şöylesiniz, "biz" böyleyiz diyerek farklı bir ırktan olduğunu sanan, sakal bırakınca din temsilcisi olduğuna inanan, dişi versiyonlarının kafasına taktığı örtüyü savunarak, "laik bir ülkede yaşıyoruz, benim özgürlüğüm bu" diyerek savunduğu değerlere karşılık "siz laik misiniz?" diye sorulduğunda "hayır" diyebilen şahane kişiliklerdir.
kendini geliştirmiş, entelektüel, her konuda okuyan vs. üniversiteli yetişritebilen bir eğitim sisteminin ve kendini geliştirme bilincine sahip bireylerin olmadığı bir ülkede; daha çok uzun süre tv. de eller havaya yapacak üniversitelilerdir.
bütün hayatı iki bacak arasındaki şeyi düşünmekle geciren ve futbol dışında hiç bir konuya taktiksel olarak yaklaşamayan gençliğimizin , üniversite görmüş pembe cahilleridir.
entel takılan sloganlar atan ve muhtemelen teorikte zipkin gibi ama pratikte şapa oturacak olan 'eh gel bakalım yeğenim söyle bir soluklan' denilip eğer dıngıllanmaya tenezzul edilecekse kumda oynatılıp çöp batmasın denilecek olan kişilerdir.

hiç bir orjinalitesi olmayan birbirinin kopyasi olan ne akarim ne kokarim tarzi olan bu kişiler eğer salim kişiler ise anı hafizasinda lise yillarinda 500 kişi ile gittikleri müdürün kapisinda ibudullah sivri külah kalmiş olan kişilerdir. - kendi terennumlerine göre söyledim- bu senaryolar asaği yukari hangi kliktenseler ona göre değişir.

üstüne üstlük kendi meslekleri disinda -teorik ve pratik anlamda- bir meraklari olmadiği için yapma dururlar.

üzerine söhret ve populer olma isteğinin bulamaci eklenince burunlarindan kıl aldirmaz tavirlari ve içi boş böbürlenmeleriyle katlanilmaz hale gelirler.

tartişmayi karsisindaki gürültüye getirip boguntu ile pes ettirmeye calistiklari bir güres olarak algiladiklari için bunlara selam verilmez.

okumamiş insanlardan bu tavirlarin beklenmesi gayet normaldir. en kabiz değimle eğitim ve ögretim rendesinden gecmedikleri için cahil der gecilir ve cehaletleri ile dalga gecilir.

ama bu diplomalari esseklerin cogunlukta oldugu üniversite siniflarinda daha para saymayi bile bilmeyen, bakkaldan ekmek almasini beceremeyenlerin geri kalan ömürlerinde varacaklari menzil pek iç acici görünmemektedir.

hadi herşeyi gectim neyi nasil anlatmayi bilmedikleri için hitabeti göt yirtma sanati olarak nitelendirdikleri için bu megofonsuz robotlar totolojinin ve demogojinin masrık-ı azam-ı süleyman demirel'i bile mumla aratacaktir.

peki suc kimde? lise eğitimini adam akıllı veremeyen ve lise eğitimi sadece formaliteye dönüstüren ve koflastiran milli eğitimde mi?

yoksa kaç tane kişi mezun edersem edeyim diyip bilim yerine hörtlelek zörtlelek imal eden üniversitelerde mi?

varolan yapiyi gitgide kendi kadrolarini dolduran ve yalamaya çevirmiş olan, iyileştirme yerine oy deposu olarak gören boktanlastiran gelmiş gecmiş iktidarlar mi?

yabanci dille eğitim verip teoriye abanan ve tonla mezun veren fakat bir halta yaramayan yiğinlari basma kalip -tıp hariç- bir şekilde mezun eden akedemik klikler mi? hani bir üst kademe gecebilmek için kaynak göstermeden tez calip purofusur olanlar mi?

suclu kim? elbette bu davanin bir cok faili vardir. ama bireysel kurtulus yolu -ahaliciliği atin bir kenara, t.c. sartlarinda vasatin cok cok altinda ortak nokta kepazelikten baska bir şey getirmez - kişinin kendi kendini geliştirmesidir. yoksa bu zehirli zembereğin bir dişlisi olur cikar. gelecek kusaklari da boklar.

eh bendeniz ota boka yalan yalniş ezbere yargiya varan, suclayan, slogan atan, anlamamakta direnen kaz kafalilardan olmadiğim ve için çözümsüzlüğü değil çözümü sectiğim için -ne pahasina olursa olsun- anlayana fazilet anlamayana anlamasa da olur diyerek sunu salık veriyorum;

(#1243430)

herneyse konu neydi nereye vardik. toplamak gerekirse bu ahvel ve seriatte o programlari seyretmemek kesin çözümdür. kim basağrisindan zevk alir?
tv ye çıkmayanları daha kalabalıktır.
özellikle de baba parasıyla okudukları lüks üniversitelerden kapitalizmi ve tüketim çılgınlığını eleştirirler ki, ekran karşısındaki izleyicinin ağzından tek cümle çıkar: "g.tünüzü s.keyim sizin hepinizin."
leş gibi kokuyordur lan bunlar. kitap okumayıp, film izlemeden, inceleyip, araştırmadan yorum yaptıkları o kadar aşikar ki, o kadar cahiller ki ülkenin geleceğinin bunlarda olacağını bilmek canını yakıyor insanın.

"60'lar savaştı" diyor üstad. "70'ler sevişti. 80'ler ise hiçbir b.k yemedi." üstad 90'ları görmeliydi keşke. 90'lar leş kokuyor. zihinleri ve kalpleri uyuşmuş. b.k gibiler. birileri kaldırsın bunları ortadan.
genç bakış programında kemal alemdaroğlu'nun söylediği "140 bin şehit daha verir yunanistan'ı alırız" lafını alkışlamış üniversitelilerdir.
onlar üniversiteli adları üstünde. daha okuyorlar.belki düzelirler, ya o programı yapanlara ne demeli. (bkz: abbas güçlü)
genellikle kahvedeki hasan amca tipindeki public kahramanlar tarafından hışımla eleştiriye uğrayan cahil insanlar grubu. gerçekten de cahildirler ve halkın anlamadığı terimler kullanarak birilerinin onun için süper bir bilim adamı tanımlaması yapmasını beklerler. ancak şurası kesindir ki gerçek bir profesor önemli konularda elinden geldiği derecede halk ağızı kullanmaya çalışır. böylece kimsenin bir bok anlamadan kendisine bok atılmasından da kurtulur.
(bkz: ben 6 yaşımdan beri x yapıyorum insanları)
(bkz: konuşmaya çalışan kurtçuk üniversiteliler)
tv 8 de defne joy un sunduğu yarışma programında malatyayı ege bölgesinde ilan eden üniversitelidir. daha bir çok versiyonu bulunur. sırbistanı komşu yapan, kareköklü sayı ile asal sayıyı karıştıran, ilk cumhurbaşkanının adını unutan üniversiteli tiplerdir. sorun kendisidir. kendi geliştirmeme konusundaki inatçı tavrıdır.
atatürkçü değiliz özgürlükçüyüz cümlesini kurduklarında şaka mı yapıyorlar yoksa cidden anormallik en üst noktadamı diye düşündüğüm sonra da yazık ya diye bitirdiğim düşünce ve söylemlerimin muhatabı insanlar.
sözlükte nickaltında binlerce yalaka tarafından ''kral yazar, harbi yazıyo he, süffer duygusal yazar ailecek takip ediyoruz'' türü entryler olup kendini sözlük celebritysi sanan yazarlar acaba ne kadar çok iyi konuşuyorlar merak ediyorum. gördük otisabi'yi, kimi raikonen'i. yok bizim sözlüğümüzdeki yazarlar süper güzel konuşurlar.
ali bulaç'a
-arapça sağdan sola doğru okunur sizin gazetenizin adını da öyle okuyunca namaz yazıyooo, siz bu sekilde insanların bilincaltına namazı sokuyorsunuz buna ne diyceksinieeezaieazauizauazml oggggğğhsshhsu diye bir soru sorabilmiş abidik gubidik maymun tiptir. açıkçası herhangi bir platformda karşısına çıkıp fikret kızılok'tan zaman zaman şarkısını bağıra çağıra söylesem de rahatlasam! *
bir çok açık oturum programında şahit olduğum ve geneli solcu-atatürkçü geçinen bir gurup insancıktan öteye gitmeyen basit bir güruh. pek dikkate alınası değil.