bugün

hepimiz koministliğin dini hoş görmediğini ve insanları uyutan bir afyon olduğunu savunduğunu biliyoruz.gel gelelim %90 müslüman olan türkiye ve sözlüğümüz de hatırla sevgili yi izleyip izleyip yada ordan burdan duyup komunistliğe özenen zihniyet din hususunda üstadları gibi din afyon mudur diyor yoksa hem komunisttim hem elhamdüllillah müslümanım mı diyor yada bu ikilemden birini seçmek zorunda olduğunun farkında mı. hakkikaten komunistliğin manasını bilen ve inananlara lafım yok lafım komunistlik prim yapıyo deyip che guevara nın ismini iki zikredip komunisttim diyen özenti gencliğe..
"Mhp sol parti midir?" diye bir soru duyabildiğim günümüz gençlerinin asla çözemeyeceği bilmece.
kısa bir toparlamaya ihtiyaç var sanırım, çünkü sosyalizm ve din konuları çok saçma noktalara çekilmiştir. sosyalizm teori olarak dünyaya bakış açısını dinden uzak tutar ve bütünlüksel olarak bakmanın parçanın anlaşılması için daha iyi olacağını söyler. bilimsel teorilerin gelişim yönünün bu olmasını ister. bakış açısının bu yönde olması bilimselliği de arttıracağını ima eder. işte "din halkların afyonudur." sözü bu noktada anlam kazanır. parçasallıktan bütünselliğe gitmenin gerekliliğine dikkat çekilir ve dünya görüşünün en azından bu olmasını ister. dini kullanan egemenlerin kitlelerin ideolojik hatlarına bu parçasallıkla saldırmakla kalmayıp kendi kültürel hegemonyalarını da rahatlıkla kurar.

aynı ideoloji bu sözlerin ardından şunları getirir: " din kalpsiz dünyanın kendisidir." ve "din kişinin öznel bir sorunudur." bu noktadan yola çıkarsak ise dini inançlara saygının nasıl olduğunu görebiliriz.

tabi dediklerimi atlayıp gereksiz yaftalamalar yapmak kolay, ideolojik netsizlikten ayrılmak ise zor. dünyanın gerçekleri nerede? inançlar bizlerin bu kalpsiz dünyaya sarılmasını sağlıyor ama aynı inançları kullanılarak gerçeklerin göz ardı edilmesi sağlanıyor. işte dünyanın ve türkiye'nin gerçek sorunları: açlık ve sefalet. hangi düşünce bunları aşabilir? bunu zaman bizlere gösterecektir.