bugün

1936 yılında ingiliz matematikçi (bkz: alan mathison turing) in ortaya attığı kurgusal bir evrensel bilgisayar modeli.
turing makinaları sonsuz uzunlukta banda ve hem okuyup hem yazabilen bir kafaya sahiptir. bu kafa bant boyunca sağa veya sola gidebilir. bu makina belirtilmiş olan bir dizi ayrık işlemi halt state e * gelene kadar gerçekleştirir. kafa, makinanın durmasını sağlayan halt state e gelmezse makina bu işlemleri sonsuza kadar gerçekleştirebilir. turing makinaları güçlü modellerdir ve gerekli zaman verilirse günümüz bilgisayarlarının yapabildiği herşeyi yapabilirler. burada bahsettiğimiz güç hızlı yapabilme oranı değildir. güçten kastedilen turing makinalarının yer problemi olmamasıdır.
Turing makinesi yapılmış en basit bilgisayardır.Tabi basit olması üzerinde çalışacak programında basit olacagı anlamına gelmez.

windows turing makinesinde üzerinde çalıştırmak karmasa denizinde bogulmaya benzer.

not:windows tabi ki pratik olarak TM çalışmaz ancak durumlar simüle edilebilir.
Bilgisayar kavramı, 19. yüzyılda, Charles Babbageın ortaya attığı programlanabilir makine fikriyle doğdu. Babbageın analitik makine adını verdiği, delikli kartlarla programlanabilen tasarımı ilk bilgisayar tasarımı sayılmalıdır. Çünkü bu tasarım ilk kez, makine denilen kavramın sabit bir işlevle sınırlı kalmayıp, programlanabilir olmasını öngörüyordu. Ancak halen teorik ve pratik bazı problemler vardı. Makinenin yapabileceği işlemler fiziksel yapısıyla sınırlıydı. Veriler ve programlar aynı düzeyde işlenemiyordu. Matematikçilerin bu işe de el atıp, mühendislerin sınırlı ufkunu genişletmeleri için bir süre daha geçmesi gerekiyordu. 20. yüzyılda, ikinci Dünya Savaşında Almanların Enigmasını çözen ingiliz matematikçi Alan Turing bu işe girişti. Turing yayınladığı makalelerle bize kuramsal bilgisayarları tanıtıyordu. Bu, Hesaplama (Computing) diye bir alanın doğduğunun, hatta bilgisayarın, henüz ortada tam anlamıyla bir örneği olmasa da, bilimdeki yerini aldığının da göstergesiydi.

Turing, kendi adıyla anılan Turing Makinesi(TM) kavramıyla, hesaplanabilir olan her şeyin programlanmasına izin veren soyut bir mekanizma üretmişti. Hesaplanabilirlik meselesi, Kurt Gödelin şaşırtıcı ispatıyla matematikçilerin aklını karıştıran, derinliği olan bir konudur. Özetle Gödel, matematikteki bütün problemlerin programlanamayacağını yani hesaplanabilir olmadığını kanıtlamıştır.

Peki bu makine nasıl bir şeydi? Öncelikle makine desek de, yani aklımızda somut bir prototip canlansa da, sözü edilenin tümüyle matematiksel ve teorik bir kurgu olduğunu bilmemiz gerekir. Fakat bu durum, TMnin somut olarak gerçekleştirilemeyeceği anlamına da gelmez. Bir TM, teorik olarak sonsuz uzunlukta olduğu kabul edilen bir bant, bandın üstünde sağa ve sola kayabilen bir okuma-yazma kafası ve bir de karar ünitesinden oluşur. Karar ünitesi TMnin programlandığı kısımdır. Ünite, bant üzerinde hareket eden okuma-yazma kafasının okuduğu sembole göre, kafanın bant üzerine belli bir sembolü yazmasını sağlayabilir, okuma-yazma kafasını sağa veya sola kaydırabilir ve içsel duruma herhangi bir değeri atayabilir. Ünitenin hangi sembolü okuduğunda neyi yapması gerektiğini söyleyen komut listesine program denir. Aslında ünite daima aynı, ilkel işlemleri yapmaktadır: Sağa veya sola hareket, banttan sembol okuma ya da banda sembol yazma ve içsel durumu değiştirme.

TM, sembollerle ifade edilebilen ve hesaplanabilen her şeyi, uygun bir programla gerçekleştirebilir. Peki, toplam beş basit işlemle bu kadar sınırsız bir hesaplama kabiliyetine nasıl ulaşılmıştır? işte programlamanın sırrı da tam bu sorunun cevabında gizlidir. Programlama, karmaşık, üst düzey işlemlerin, çoğu kez birbirini tekrar eden, çok sayıda basit adımla gerçekleştirilmesidir.
bilim için eşcinsel bir hayatı seçen bilim adamının nazileri dize getiren makinesi.
1936 yılında ingiliz matematikçi Alan M. Turing'in ortaya attığı kurgusal bir 'evrensel bilgisayar' modeli.

Turing, bu makinenin, bir mantık sistemine (insan zekâsına) özgü kabul edilen şeyleri yapabileceğini savunmuş, bunu kanıtlamak amacıyla da Turing testi denilen bir test geliştirmiştir. Günümüz bilgisayarlarının da çalışma prensibini özetleyen bu model, özellikle yapay zekâ ve biliş psikolojisi alanlarında çalışan uzmanlar tarafından büyük bir heyecanla karşılanmıştır; çünkü bu modelin insan beyninin çalışma ilkelerine ışık tutabileceği, hatta belki de aynı ilkelerle çalışıyor olabileceği düşünülmüştür. Ancak çok geçmeden, modele yönelik ciddi eleştiriler ortaya konmuştur.

Bu eleştirilerden birisi için örneğin; (bkz: Çin odası)