bugün

türkçeye kan dökülecek olarak çevrilince insanın aklına ister istemez cüneyt arkın'ın oynadığı vahşi kan filmi geliyor. diyalog hepimizin malumu

- öldürmek yok
- onlara söyle bunu. öldürmek yok. ama geliyorlar. kan akacak
- kan akıtmak yok!
- önce onlar akıttılar. can evimden vurdular. etimi dağladılar. kanım vahşileşti.
- öldürmek yok diyorum
- erkek gibi dövüşeceğim. kan akacak.
- öldürmek yok
- kan akacak.
- öldürmek yok. öldürmeyeceksin.
- kan... kan...
- beni dinle
- vahşi kan akacak, kan akacak, kan, kan.
- beni dinle

http://www.alkislarlayasi...32c75119df950d405265e0904
bu film üzerinde uzun uzun tartışılması gereken bir filmdir arkadaşım. öyle basit bir "sevdim" ya da düzeysiz bir "sevmedim" olayı değildir bu film. misyoner misiniz lan, dağılın diyesi insanın, o kadar yani.


--spoiler--
neyse, geyik boynuzlu girizgâhtan kelli ana meseleye girelim. filmle ilgili detayları sıvamadan [spoiling] filmin bu kadar önemli olmasının altında kanımca yatan birkaç nedenden bahsedeyim.

birincisi, film abd'de petrol imparatorlukları nın kurulmaya başladığı ve kıtanın dünya kapitalist sistemindeki belirleyiciliğ ini artırmadan önce içeride nasıl serpildiğinin başlangıç nüvelerini ortaya koyması açısından önemlidir. filmin bu süreci bir petrol arayıcısının [oilman] kurduğu girişim üzerinden vermesi, yani sistemin kişinin başarılı olması için gerektirdiği kişilik yapısını dd lewis'in muhteşem oyunculuğunda somutlaştırması oldukça takdire şayan bir durum kanımca.

ikincisi, bu kişilik yapısı bir boşlukta oluşmaktan ziyade, dinsel bir medyumun içinde baş vermeye başlamaktadır. bu yeni sisteme uygun kişilik yapısı ile üçüncü kurtuluş kilisesi'nin genç rahibinin teoloji temelli kişilik yapısı arasındaki gerilimler ve bu kişiliklerden verilen geçici tavizler filmde açıkça yeni ve eski paradigmalar arasındaki çatışmayı ortaya koymakta kanımca. petrol taşımak için ilgili kilisede yeniden vaftiz olmak zorunda kalan "siyah altın" girişimcisi ile kilisesini yeni serpilmekte olan düzene angaje olup daha varsıl hale getirmek için etki alanınının bir bölümünü kendi elleri ile ona teslim eden pederin yaşadığı o süreğen ve espri yüklü gerilim izlenmeye değer. yeni paradigmanın yukarıdan aydınlanma ve kalkınmaya [prosperity] yaptığı vurgu ise sistemin işleyiş mekanizmaları konusunda bize az çok fikir vermekte.

üçüncüsü de dd lewis'in muhteşem oyunculuğu. bir kapitalist ancak bu kadar güzel canlandırılırdı sanıyorum. ruh hali, başarılı olabilmek için yapacakları ve göze alabilecekleri ile. büyüksün lewis!

saygı ve sevgi ile sahneyi terk ediyorum. lütfen alkışlarınızı bu büyük yapıma saklayın.
--spoiler--
daniel day lewis gerçekten oynamış, gerçekten güzel bir konusu var filmin ama bu kadar durağan ve beraberinde bu kadar uzun olmak zorunda mıydı? bir hevesle izlemeye koyulup sırf yarım bırakmamak adına sıkıntıdan ölmenin eşiğinde film bitirmektir. ertesi gün filmin sonunu hatırlamıyordum öyle seyirlik bir filmdi işte.
türkçe dublajıyla daha bir çekilmez hale gelen film.
hiperaktif türk gençlerinin durağanlığından yakınıp sevmedikleri filmdir. oysa ki çok güzel bir filmdir. senaryosu, kurgusu ve daniel day lewis 'i ile.

bir şeyler anlatmaya çalışan bir filmdir. insanın gözüne sokmadan. dediğim dedik çaldığım düdük demeden. seyirciyi aptal yerine koymadan. kapitalizm temeli almak isteyenler göz atarsa iyi olur bence.
Amerika'nın Amerika olmadan önceki zamanından hırslı bir küçük girişimcinin öyküsü.. petrol çıkarmak ve daha çok kazanmak için yapmadığı şebeklik kalmayan daniel plainview'in trajedi dolu hayatı. kardeşi olarak ona gelen adamı ve kendini öbür dünyaya davet eden rahibi öldüren plainview, biricik oğlunun da onu terk etmesiyle hayatın içinde yalnız ve bir başına kalıyor.

bana citizen kanedeki ihtiraslı patron tipini ve sürü filminde tuncel kurtizin oynadığı ağa karakterini hatırlatan bir hırs ve açmaz içindeydi daniel plainview. kişisel başarısı için her insanı satabilecek bir adiliğe ve kendinden başka kimseye değer vermeyen bir bencilliğe sahip bir karakter, daniel day lewis tarafından çok başarılı canlandırıldı. rahibin plainview'i döverek tövbe ettirdiği sahne ise film antolojilerine geçecek kadar akılda kalıcı ve güzel. rahip eli sunday rolünde paul dano ve henry rolünde kevin j. o'connor filmin diğer akılda kalan isimleri..

amerika'nın nasıl amerika olduğunu izlemek namına izlenmesi gereken bir film bence. daha fazla para ve başarı için her yola başvurabilecek fütursuzlukta ve kızgınlıktaki, amerikalı kapitalistlerden biri olan plainview, kızdığında alnında kabaran damarıyla dünyadaki bütün dolarlara talip.. ihtirasıyla daha da yalnız kalan, yalnız kaldıkça daha da çirkefleşen plainview, kapitalist mantığın insan bedeni üzerinde vücut bulmuş örneklerinden biri. son 10 yılın belki de en iyi filmi..
filmden bir film daha çıkarabilicek bir filmdir, çoğu kişinin sıkıcı bulması ve sevmemesi de bu yüzdendir, bir çeşit başka anlatımla anlatılmış bu film, bu yönden daniel day lewis nasıl taş bir oyunculuk yaptı ise, paul thomas anderson da öyle taş bir konuyu böyle taş bir şekilde işlemiştir.

nitekim spoiler'e başlıyorum

spoiler

filmin başında paul dano'nun oynadığı karakter gelip daniel plainview'a petrollu bolge hakkında brifing verdikten uzun süre, paul ve eli karakterlerinin ayrı ayrı kişiler olduğunu farkedemiyorsunuz, yani eli daniel'dan şamar yiyene kadar, tabi daha son sahnede paul ile daniel'ın ilişkisinin daha yoğun oldugunu, paul'un parayı alıp ortadan kaybolmadığını öğreniyoruz, paul kendi işini kurmuştur.

onun dışında daniel plainview karakteri kişilik olarak "amerika birleşik devletleri"ni yansıtır, avrupadan kopanların oluşturduğu avrupada irlandalılarla ingilizlerle ispanyollarla akrabalığı olan ama hiç bir zaman gerçek bir kardeş gibi görülmeyen, sürekli bir aile özlemi çeken ama ailesini de genelde kendi işlerini yaptırmakta kullanan bir kardeşi canlandırır. bu da kapitalizmin amerikaya kazandırdığı şekildir. tabi bu olguyu da en iyi zamanlarda yakalamışlar, amerikanın altın çağında "petrolcü" bir kişilikle yansıtmışlar ki, o zamanlar petrolcülük daha basit daha az kan dökülen bir eylemmiş gibi gözüksede, yani sonuçta canını yitirenler aç gözlü eli, bir kaç işçi şeklindedir, ancak şu an petrolcü kişilikler daha yoğuntur ve petrolcülükte şu an daha çok kan dökülmektedir. nitekim ırak'a bakmak yeterli...

bunun dışında aile kavramı da filmde en çok can yakan olay, bir yanda tek başına büyümüş kendini büyütmüş ancak sürekli bir kardeş aile özlemi çeken, daniel plainview, diğer yanda ise birbirlerine rakip paul ve eli. daniel katı görünüşüne rağmen öyle kardeş özlemi çeker ki, daha önce hiç görmediği bir adami kardeşi yerine koyup onu en önemli toplantılarında yanına alır. eli dindar-duyarlı bir kişi profili çizse de tüm komplekslerinin nedeni kardeşidir.

spoiler

nitekim güzel filmdir, ayrıca bana biraz western havası vermişti ilk izlediğimde, öyle tabancalar havada uçuşmaz ancak ağır bir film olmasına rağmen dialoglar o kadar da ağır değildir, sade ve öz tutulmuştur, sonra petrol peşinde koşmalar tıpkı western filmlerinde altın peşinde koşmaya benzetmiştim. farklı tadı olan güzel bir film.
abartıldığı kadar güzel olmayan, aksiyon içermeyen durum filmlerinden hoşlananlar için izlenmesi gereken film. no country for old men gibi pat diye biten bir sona sahip film, durağan olmasına rağmen daniel day lewis'in karizması ile kendini izlettiriyor.
din ile alakası olmayan, dini imanı sahip olduğu petrol kuyuları ve para olan bir adamın arkasına din gücünü alınca işleri daha da kolay halledeceğini düşünmesiyle oldukça güzel kurguya sahip filmdir. ayrıca başroldeki daniel'in* oğluna bu kadar düşkün olduğu halde, kulaklarının duymamasından sonra trende yalnız başına bırakarak onu terketmesini de kapitalizmin vahşi ruhuna bağlıyorum.
sanırım en güzel ve çekici sahnesi son sahnesidir. dakikalarca üfürükçü pederi aşağılayan mr. daniel karizmasına karizma da katmıştır. film boyunca 2 cinayet işlemesine rağmen ceza almaması ilginç.
değersiz bir filmdir, seyretmek zaman kaybı ve filme eklenmiş tuhaf gürültüler acaba odadan mı geliyor diye kalkıp bakarsınız...
eger din inanc icin parayi kullanirsa para onu alt eder hatta onu oldurup yerine gecebilir.benim anladim buydu filmden.yanilma ihtimalim var.cunku surrealist bir film degil,kisisel bir film degil bu.toplumsal bir anlatimi var filmin.daha filmin basinda duydugunuz muzikle cok kotu bir seyler olacagini tahmin ediyorsunuz.ama film tamamen belirsizlikten ibaret.ya da bize oyle hissettirilmeye ugrasilmis.filmde bircok olay oluyor ama ne olup bitti derseniz tam olarak anlatamam.birileri dovuldu,olduruldu,hayal kirikligina ugratildi ama hepsi bir muamma.film asla sikici degil.hareketli bir kovboy filmi izlemeyi bekleyenlerden degilseniz eger.ama bir kez daha izlenmeli diye dusunuyorum.sadece keyif almak icin degil bu tekrar izleme ihtiyaci anlamak icin ayni zamanda.neredeyse her karakter once acinasi,daha sonra nefret edilesi ve en sonunda da yardima muhtac duruma dustu.ama gercekten mutluluga kavusanlar olaylarin sorumlusu olan kisiler degil de onlarin baski altinda buyumus olan sagir cocuk ve sarisin kiz oldu.
şu anda şu saatte dem tv de gördüğüm ve şok olduğum muhteşem film...
upton sinclair'in 1927 yılında yayımlanan oil kitabından esinlenilmiş film.
oyunculuğun ne demek olduğunu görebilmek için izlenilebilecek filmlerden biridir.
daniel day lewis 'in oyunculuk olayının tabiri caizse amına koyduğu filmdir. 30 yıldır are you talking to me'yi döndürüp döndürüp iteleyen şehir efsanesi robert de niro gibileri için derstir.
özellikle başlangıç kısımları çok ilginç olan, sonları ise romanın detaylarını verebilmek çabasıyla fazlaca uzatılmış ve sıkıcılaşmış havası veren, ama son tahlilde kesinlikle izlenesi başarılı bir filmdir. daniel day lewis başarılı bir oyunculuk sergilemekte ve ne kadar farklı rollerin altından kalkabildiğini ispatlamaktadır. film abd'de petrol işi ile uğraşarak giderek zenginleşen bir adamın trajik hikayesini konu almaktadır.
daniel day lewis'in harika bir oyunculuk çıkardığı film.
ayrıca eli denilen çocuğun(rahip) kilisedeki o şovu ve bağırışları o kadar sinir bozucu ki, ölmesine değmiş.
her ne kadar filmi daniel day lewis alıp götürse de, eli karakterini canlandıran paul dano'yu da es geçmemek lazım. kilise sahneleri ve son sahne şahane olmuş. güzel film. başın mı ağrıyor? aksiyon filmi kaldıramam şimdi mi diyorsun? demle çayını, izle dur.
tek kelimeyle harika bir film, durağanlığını gerilimli müziklerle dengelemiştir, daniel day lewis zaten özel bir adamdı, sol ayağım da kanıtlamıştı da bunu, şimdi tam oldu. izlemekte geç kaldığım için çokça hayıflandım, olsun kısmet bu güneymiş. şiddetle tavsiye olunur, evet.
dublajsız izlenmesi gereken filmler sıralamasında ilk 5teki yerini kimseye kaptırmaz. kesinlikle ölmeden önce izlenmesi gereken filmler arasındadır.
ölmeden önce görmeniz gereken 1001 film kitabında yer alan film.
daniel day-lewis'in canlandırdığı daniel plainview karakterinin kendi petrol imparatorluğunu kurma hikayesini anlatan film.
oyunculuklar çok iyi, izlenmesi gereken bir film. zaten imdb top 250 içerisinde.
iyi olduğu bariz ortada olan bir filmi anlamayıp kötü filmdi, zaman kaybı demek çok üzücü, zavallıca bence. oturduğu yerden torrent vasıtasıyla izlediği bu koca yapıma bok atmaktansa oturup anlamaya çalışmak, klasik olay örgüleri ve hassiktir katil şuymuş tarzı finallerle bezeli sinemanın dışına çıkmak gereklidir. evet arkadaşlar şunu kabul etmek gerek, sinema kültürünüz ve idrak yeteneğiniz bu filmi anlamaya yetmiyorsa, gelip kötü film demeyin, bir kere olsun durumun ne olduğunu kabullenin. film kötü değil, siz hızlı hollywood yapımlarına fazla alışmışsınız ve anlayamıyorsunuz. ama nedense bunu kabullenmek çok zor geliyor herkese, herkes birer einstein olduğundan burada. daniel-day lewis sinema tarihinin en iyi performansını sergiliyor. son yarım saatini açıp her gün bir defa seyrediyorum bu filmin ve her seferinde tüylerim diken diken oluyor. ve son olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim, bence 2000'li yıllarda yapılmış en iyi filmdir şu ana kadar, no country for old men ile beraber.