bugün

1936 Atina doğumlu yönetmen.
(bkz: ağlayan çayır)
en iyi filmi "ulis'in bakışı"dır.
mitolojik göndermelerin ve uzun durağan sekansların yer aldığı şiir gibi bir filmdir.
hareketli filmlere alışanlara sıkıcı gelebilir.
eleni karaindrou ile uyumu kusursuz olan,sözün az olduğu filmlerin yönetmeni
bilmediği bir dilde şiir yazabilmek için kelime satın alan şairin hikayesine küçücük de olsa yer verdiği eternity and a day kült flimlerinden biridir..
Le Regard D ulysses, iyi bir Angelopoulos filmi. Özellikle Amerika da sürgün yönetmen A nın, doğduğu kenti ikiye bölen son filminin gösterimi için oraya geldiği ilk bölüm.

Bir de, taraftarların bir polis tamponuyla sokakta karşı karşıya geldiği, A nın geride ve arada kaldıgı, Morgenstern in sağa saparak gözden kaybolduğu sahne .Sanki üzerine büyük harflerle Angelopoulos yazılmış kadar kesinlikle yönetmenin imzasını taşıyor. iyi Seyirler.
angelopoulos filmlerin ana teması yolculuktur. bu yolculuk aynı zamanda içseldir; bir arayışı dile getirir. birey, kendisiyle hesaplaşır ve bu yolculuğunda bir değişim yaşar. (sonsuzluk ve bir gün filminde özellikle ana karakterin hayatına giren küçük bir çocuk ile başlayan serüveninin kendi üzerindeki değişim ve sorgulamalara dikkat edilmelidir.)
bu yolculuk daha çok bireyin hem kendine hem de 'öteki'ye karşı yaşanan yabancılaşmayla doğrudan kaynaklıdır.
filmlerinin kendine has dokusu ve atmosferi sinemanın anlatım alanını genişletmesi ve zorlaması adına çok onemlidir.gerçeği arayıp sorgularken sinemanın geleneksel dramatik anlatımınıbir çok düzlemde terkeder; kendine has mekan ve zamanlar yaratır ana karakterini o mekan ve zamanda yolcukılar. yol hem arayışın, parçaları toplamanın, hem de kandi dışına düşüşün cehennemidir; çünkü ucu açık sonsuz bir yoldur bu.onun karakterleri gerçekliğin içinden geçerken onun bir bakıma düşselleştirirler... o bakımdan yol angelopoulos un filmlerinde gerçeklikten kurtulma arayışının da bir aracıdır denilebilir.
(bkz: plan-sekans) tekniğinin usta yönetmenidir.
(bkz: epik)
ulis in bakışı** gibi bir abideyi bizlere hediye etmiş yönetmen. sinema tarihinin savaşı en az mermiyle, en az top sesiyle ama en acı bir biçimde anlatmış yönetmeni.
kanımca nuri bilge ceylan'ın örnek almaya, hatta taklit etmeye çalışıp beceremediği; görüntü ve hikayeyi çok ustaca kullanan,"leyleğin geciken adımı(1991)", ulis'in bakışı"(1995), "sonsuzluk ve bir gün"(1998), "ağlayan çayır"(2004) gibi çok iyi filmleri olan yönetmen.
aslında (fikrimce) çok farklı dillerden konuşuyor olsalar da her nedense tarkovski ekolünün dahilindeki sinemacılardan biri sayılan meşhur yönetmen. birey bazlı bir sinemacı oluşu belki de bu hususta mühim bir etmendir. her birinin türkçeye çevrilmiş versiyonu olup olmadığının belirsizliğinden ve çeviri hatalarından kaçınmak için ingilizce sıralamak gerekirse meşhur filmleri;

(bkz: eternity and a day)
(bkz: the beekeeper)
(bkz: the weeping meadow)
(bkz: landscapes in the mist)
(bkz: the suspended step of the stork)
kendi ekolünü yaratan, en başarılı yönetmenlerden biridir. ister tarihe hakimiyetiyle, ister insana hakimiyetiyle başarısını defalarca kanıtlamış yönetmendir. ayırt edilmeksizin bütün filmleri çok güzeldir.
fakat illa ki bir en iyi seçme kaygısı var ise bence;
(bkz: sonsuzluk ve bir gün)
Bergman ın Tarkovski hakkında belirttiği gibi '' o düşsel mekanlarda bir uyurgezerin güveniyle hareket eder, hiç açıklama yapmaz... ben bütün hayatım boyunca onun büyük bir doğallıkla dolaştığı kapıları yumrukladım durdum.'' (büyülü fener)sözlerini pek normal bir şekilde Angelopoulos için de söyleyebiliriz diye düşünmekteyim. dolaştığı sokaklarda sanki köşe başında bir seyicisinizdir. hiç bir netlik olmadan onunda filmine ismini verdiği gibi buğulu zamanlarda belki de fazlasıyla net olaylara tanıklık edersiniz. filmlerinin en mükemmel özelliklerinden biri de müziklerin olayların ritmine kıvamında uyması. The weeping Meadow hiç bitmeyecek bir acı gibi müziğiyle duygularınızın en ücra köşesine yerleşip geniş yaralar açabilir. çok başka kavramları acı çekerek sorgular halde bulabilirsiniz kendinizi. ölümü sonsuzluğu bu kadar güzel sorgulayan manzaralarını bu kadar gerçekçi ve yalın belirleyen bir yönetmen olduğunu sanmıyorum. hiç bitmeyecek bir hikayeye fakir duygularla başlamak gibi... bir gün üçerisinde tek doz Angelopoulos alınması tavsiye edilir aksi takdirde önüne geçemeyeceğiniz bir bunalım olarak yan etkisini gösterebilir. bu entry nin sonunu ondan satın aldığımız bir kelime ile bitirmeli; yabancı... *
yunanistan a sempatiyle bakmamın baş müsebbibi olan yaşayan en iyi ve gelmiş geçmiş en iyi 5 6 yönetmenden biri-hemen kızmayın bana göre böyle- . özellikle puslu manzaralar ve ağlayan çayır da bitirmiştir olayı. kamera açıları, hikaye, mitolojik arka plan vb sinemayı sinema yapan ne varsa hemen hepsinden müthiştir.

--spoiler--
ağlayan çayır daki askerin annelere şimdi çocuklarınız arkadaki siperde yatıyor demesi ve puslu manzaralar da kamyon kasasında tecavüze uğrayan kızın kanlı elini kamyona silmesi insanı mahveder. yazınca bile tüylerim diken diken oldu.
--spoiler--

o ki yolculuklarıyla bizleri yoldan çıkarandır.
upuzun pan'larıyla size tek kelime etmeden tüm mekanı ve hikayeyi anlatabilme yeteneğine sahip yunan yönetmen, özellikle özelden genele çekimleri ile, dolly ve şaryo nasıl kullanılır dersi verir, konu işleyişi birçok yönetmencik tarafından feyz alınmıştır.
şair gibi bir adam.
--spoiler--
yunan basını film çekimi sırasında motorsiklet çarpan theo angelopoulos'un öldüğünü açıklamış.
--spoiler--
hayatını kaybetmiştir. http://www.medyatava.com/haber.asp?id=89318
*.

bu kadar olmaz.
motorsiklet çarpması sonucunda hayatını kaybeden yüce yönetmen.
izlediğim tek filmi sonsuzluk ve bir gün idi. o da yetmişti bir çok şeye...
bu fani dünyaya güzellikler katıp da gittiği için güzelliklerle buluşması dileğiyle.
bir söyleşisinde "gitmek bir ihtiyaç halini aldı..." demiş.
ama trafik kazası gibi kapitalizme özgü bir sebepten ölmeseydi...

ama tıpkı kendisinin büyük insanlığa tembihlediği ve bağımsız sinema merkezi'nin de ölümü için açıklamasında tekrarladığı gibi:
"hayallerimizi de umutlarımızı da asla kaybetmeyeceğiz"
sinemanın en büyük ozanlarından biri aramızdan ayrıldı. güle güle usta...

http://www.youtube.com/watch?v=h4g6K-jOPAc
ünlü yunan sinema yönetmeni theodoros angelopoulos, bugün öğleden sonra yeni filminin çekimleri sırasında bir motosikletin çarpması sonucu ağır yaralandı. angelopoulos'un yoğun bakımda olduğu belirtildi.
76 yaşındaki yönetmenin atina'nın pire bölgesinde yeni filminin çekimleri sırasında kaza geçirdiği ifade edildi.


diye yazıyor bir haberde.
yeni filminin çekimleri sırasında ölmüş adam ya.
en sevdiğim yönetmenlerden biri olarak nasıl üzüldüm belli değil. olucak şey mi bu hiç.
sevdiğimiz bi kaç yönetmen kalmıştı, onlarda tek tek ölüyo.
yeni film çekemeyeceğine göre, eski filmlerini tekrar tekrar izlemeli.
Ağlayan Çayır' ın artık gözyaşı dinmez.
valla ismini, tarzını, sinemaya bakış açısını bilmekle beraber hiçbir filmini izlemediğim yönetmendi. bugün kahvaltı esnasında ölüm haberine hayli üzüldüm. ulis'in bakışı, sonsuzluk ve bir gün, ağlayan çayır filmleri için zaman ayırmayı düşünüyordum. üstelik elimde sonsuzluk ve bir gün ve zamanın tozu mevcuttu.
üzüldüm, yapabileceğim tek şey artık filmlerini tekrar tekrar izlemek olacak. böylece hakkında okuduğum yazıları daha anlamlandırmış olabileceğim.
an itibariyle ebediyete doğru intikalde olan yunan yönetmen. nur topu gibi bir adamdı. allah taksiratlarını affetsin.