bugün

Sadece bende mi vardır bilmem,

Her geçen gün teknoloji daha da gelişmekte,
fakat bilgisayarın internetin olmadığı günleri daha da ozlemekteyim,

eski günlerde daha mı mutluyduk neydik.
internet'te (Facebook,instagram vs.) Kendisi mutlu olmasa dahi sahte gülücüklerle kendini tatmin ederken karşıdaki insanı da "o mutlu, ben mutsuzum" düşüncesine itiyor ve birbirini tetikleyen silsile
Insanlar gezip görmekten ziyade bunu instagram, Facebook vb. Sitelerde bir an evvel paylaşıp çok mutluyum izlenimi yaratma peşindeyken an'ı yaşayamıyor

Bir de sadece çocuğunun fotoğraflarını paylaşabilen bayanlar var (bu çok moda)
samimiyetin hızla yok olmasından kaynaklıdır.
insanın sosyal bir varlık olmasından kaynaklı durum. teknoloji insanları yalnızlaştırır. whatsapp'ta, facebook'ta birçok arkadaşın olabilir ve sürekli mesajlaşabilirsin ama sonuçta gelişen tek şey hızlı yazma becerindir, sosyalliğin değil.
Sebebi bitmek tükenmek bilmeyen rekabet ve üretim açlığının insanı 12 saat çalışmak zorunda bırakmasıdır. "Facebook twitter insanı asosyalleştirir hede hodo" değildir.
uygarlık tarafından yok edilme tehlikesiyle karşıya karşıya kaldığımız bir uygarlık çağını yaşıyoruz.
üretici, daha çok üretip daha çok kar elde edebilmek için satmak zorunda. satış ortamı, yani piyasayı canlandırmanın yolu ise tüketimi körüklemekten geçiyor. bunu nasıl sağlayacaksınız? elinizdeki ve aslında size yeten malın değerini düşürmekle, yani, ihtiyaç olsun ya da olmasın, iki üç küçük değişiklik yapıp o malın yeni modellerini çıkarmakla...

- sistemin çarkları bu yönde dönüyor maalesef. tüketmek üzerine...

bir örnekle açıklayalım;

günümüzde bilgisayar kullanan insanların yüzde doksan küsurunun microsoft windows gereksinim,i ilk versiyon olan windows 3.1'in sağlamış olduğu olanakların üzerinde değil. bakıyoruz! windows 3.1 tarihi eser olmuş... üzerinden 95, 98, nt3.5, nt3.51, nt4.0, nt5.1, me, 2000, xp, 2003, vista, 7 sürümleri geçmiş ve gelmişiz windows 8'lere. pekiyi! kaç yıllık bir sürede? 1993-2013 döneminde yani 20 yıl içinde tamı tamına 12 ana sürüm. aralarda üretilip piyasaya sürülmeyenleri ve bu versiyonların kaç bilgisayar eskittiğini hiç saymıyorum bile...

arkadaşım geçenlerde bir bilgisayar almış, alienware M18X. hukukçudur kendisi, yaşı ise 59. bilgisayarı dava dilekçeleri yazmak, hukuk literatürünü takip için kullanır. arada bir internete girip sörf yaptığı da oluyordur elbet. uzun uzun, ballandıra ballandıra özelliklerini anlattı bitiremedi. "fiyatı" dedim "4500 tl" dedi. ne deyim! gülümseyerek, "güle güle kullan" dedim. "güzel arkadaşım! sen, nvidia gtx 580m ekran kartını, 16gb ram'i, 2 terebayt hafızayı, i7 cpu'yu ne için kullanacaksın?" diyemedim kendisine.

aldığımız eşyalarda kriterlerimiz, hangi amaçla kullanacak olduğumuza yönelik değil artık; görenin "vaaauuv!" demesi. bunun için de teknolojiyi yakından takip etmemiz, piyasada var olanın en iyisini seçmemiz gerekiyor. zira, yeni bir model çıktığında eskisi hemen değersizleşiveriyor.

- sonuçta, yaşamak için tüketmeye değil, tüketmek için yaşamaya başlıyoruz.

işin sosyal boyutuna bakarsak, durum bundan pek farklı değil. arkadaşlıkları, dostlukları, sevgileri ve aşkları da alıştığımız hızda tüketmeye koyuluyoruz. detaylardaki güzellikleri henüz keşfetme fırsatını bulamadan.

- yenileşmeye bu kadar açken eskilerin değerini anlamak için çaba sarf etmek kimin umurunda ki! mutsuzuz elbet... mutluluğu paylaşmak değil sahip olmak olarak algıladığımızdan, ne yazık ki...