bugün

takım tutmak küçük yaşlarda bir anlık psikoloji ile de oluşabilir yada uzun süreç alan gidip gelmeler sonucu bir tarafta kalınarak da olabilir. kişinin doğum yeri büyüdüğü ve arkadas ortamı dahil çevresinin etkileşimi sonucu karar verdiği süreçtir taraftarı olduğu takımı seçmek.

taraf olmak, doğru veya yanlışı seçmek değildir. doksan dakikanın sonuçlarıdır bizi heycanlandıran. gururlandıran kısmı ise neticelenmiş bir müsabaka dizisinin kupasını almak. kupasız bir takımın taraftarı olmak, daha perçinleşmiş bir sevgiyi yatırır yüreklerde. her sezon açıldığında acaba? sorularına oynanan ve alınan sonuçlar yanıt verir.

öyle bir ruh haline büründürür ki insanı, yirmibeş bin kişi ile tek ağızdan bir marşı söylemek tüyleri diken diken etmeye yeter de artar bile. bu esneda saha da devam etmekte olan mücadelede tarafı olduğumuz takım yenik olsa dahi.. taraf olmak, karşılıksız sevmek gibi. kupalara ambargo koyan bir takımın taraftarı olmak evlilik olarak düşünülürse, kupasız bir takımın, sezon sonu son maçını kazanıp kümede kalabilmesine çılgınca sevinmek nişanlı olmaktır. yada teklif edilmiş bir arkadaşlığın kabulü gibi hissiyat uyandırır..

işin özü aslında, renklerin aşkıdır. uludagın zirvesinde ki kar gibi. yemyeşil ovası gibi.
bir de yabancı takım tutmak vardır. mesela ben real madrid taraftarıyım. neden gidip de o terörist takımı tutayım ki ispanya'dan ayrılıp özerklik kuracaklarmış bak bak, "milli takımda oynamam" diyenleri mi istersin formaya reklam alamayız "biz milli takımız" diyenleri mi ? * *
erkeklerin her sabah yaptıkları eylemdir.
can yücel'e yöneltilen bir sorudur.
gazeteci: efendim hangi takımı tutuyorsunuz ?
can yücel: biz hanımla genelde benim takımları tutuyoruz.
kadınların imtina ettiği eylem. *
egoların tatminidir. kimse alınmasındır bu benim kişisel düşüncemdir ama böyledir. futbol sadece zevk için izlenmelidir. başka insanların, klüplerin başarılarını kendi başarımız gibi algılayıp havalara uçmak mantıksızdır. biz onlara para kazandırırız forma alırız eve lig tv çekeriz maçlara gideriz. onlarda kazanarak kendi başarılarını hiçbirşey başarmayan bizlere mal ederek egolarımızı okşarlar. sokakalara çıkar şampiyon olamayan takımın taraftarlarına birşey becermişiz gibi hava atarız. kısaca budur takım tutmak.
kimi insanlarda bir süre sonra psikolojik problemlere sebebiyet veren olay.
Bu sezonu çok yakından takp ettim. ligtv'nin verdiği neredeyse tüm maçları izledim. Bazılarını da stadda izledim.Bağırırdım çağırırdım sinir stres attım vs...

ama sözlükte yazılanları okuyunca gerçekten şaşırmamak elde değil.
Bir yazar, fenerbahçenin şampiyonluğu şikeden ibarettir diye entry giriyor. hırs bürümüş adamı kabullenemiyor tuttuğu takımdan başkasının şampiyonluğunu bir başka yazar altına bu şampiyonluğu hala hazmedemeyen orospu çocukları var cümlesini içeren bir entry giriyor.

Nasıl bir zamandayız yahu, 22 kişinin topun peşinden koşup para kazandığı bir oyunda seyirci olarak bu sporun neresindeyiz.
bir takımın aldığı sonuç ya da yaşadığı olay seni ne kadar etkileyebiliyor da sırf seninle aynı görüşte olmayan bir insana, senin hayatına olumsuz hiçbir etki yapmamış birisine orospu çocuğu diyebiliyorsun. Bu nasıl bir karakter bozukluğudur, bu nasıl bir ezikliktir.

Allah herkese akıl fikir ihsan eylesin...
işin içinde Beşiktaş varsa her daim kanserle sonuçlanır.
ben trabzonluyum. memleketim, toprağım, huzur bulduğum, doyduğum, çay içmekten keyf aldığım tek kent trabzon.
biraz faşizanım belki. insanımı toprağımı herşeyini seviyorum trabzonun, sevmeye devam edeceğim.

bizde trabzonspor denince de akan sular durur. amcam mesela, amcam maça saygı göstermeyip izlemeyen oğlunu eve almamıştır.

trabzondaki evimizin mutfak balkonu hacı hüseyin avni aker stadının misafir takım girişine bakar. ama trabzon da maç varsa tehlike vardır. balkona çıkılmaz maç olan gün. mutfağın camına yapışır, gelene gidene bakardık. ben babasının elinden tutup ipek yoluna, meydana inen çocuk olmadım hiç. ben babamın elinden tutar maça giderdim. maçın son 15 dakikasında çıkardık maçtan ne olur ne olmaz diye. koşa koşa eve gelirdik. bizimkilerin sevinmesi de üzülmesi de bir haldir çünkü. maç sonucu ne olursa olsun, camlardan uzak durur, yere otururduk gece yarısına kadar. kalabalık dağılana kadar.

hiç başka renk bilmedim ben. bordo maviyi tanırdım. konuşmaya başladığında çocuklar önce renkler öğretilir onlara.
bana bordo mavi,
sana sarı laci,
ötekine sarı kırmızı vs. vs.

takım irade işi değildir yani. taraftarlık da. öğretilendir. ne öğrenirsen evinde, o takımı tutarsın. ben hiç büyüdükten sonra takım değişen insan tanımadım.

konuyu nasıl bağladın derseniz, oraya geliyorum ben de. memleket gibidir takım tutmak da. doğarsın, baban nereliyse oralısın, hangi takım varsa babanın gönlünde, o takımdansın.

çünkü amca ilk hediye olarak sana takım tulumu alacak. çünkü ilk konuştuğunda o renkleri önce anne babaya, sonra eşe dosta hadi oğlum sarııı, hadi oğlum sen de kırmızı diyeceksin diye öğretileceksin.

yani bu kadar can hıraş kimseye küfür etmeye, kimsenin canını yakmaya, sövmeye luzum yok. gönül işi bu. yatıp kalkıp futbol için ya da başka spor için bu kadar insanı bölmeye gerek yok.

çok küçüktüm, gs-ts maçında olay çıkmıştı. ilk yarının sonunda. stadın yüksek bir yerinden düşmüştüm. sağ kolum kırıldı. galatasaylılar saldırmıştı.

ne oldu peki? hiçbişe. benim kolum iyileşti, galatasaray berabere kaldı.
--spoiler--
- ama sadece takımı maç günleri desteklemek çok saçma.
+ ne yani, maç yokken hiç yoktan sokağa meşale ile mi çıkayım gavat?
--spoiler--
Kanımca çok saçma olan şey.
tv izlemek, kitap okumak, müzik dinlemek, gülmek, dans etmek kadar normal olan eylem.
ben dusunuyorum dusunuyorum bir mantiga oturtamiyorum bu isi.
bi kulup kurulmus, bir takim belirlenmis, maclar yapiliyor. bunu destekleyen taraftarlari oluyor bir iki eglence tamam bitti.
fanatiklik ya da o tutmak fiilinin hissettirdigi tutku ile baglanma neden?
bi futbolcu senin takiminda harika, transfer olunca kotu. yani takim surekli degisen bi sey ise sen neyi tutuyosun?
neye dayandiriyorsun? ne cikarin var? neye gore secim yapiyosun?
babam bana galatasaraylisin dedi - he dedim. dedem fenerbahcelisin dedi ona da - he dedim yani.
ne alakam var ki benim o kisilerle diye dusundum, hala da bu dusunceyle bakiyorum olaya.
hele ki surekli degisen ve yarin obur gun muhtemelen arkasindan kufur edicegim insanlardan olusan bu sezon icin, bugun karsi takimin taraftari diye bir insandan nefret edip hele bir de kufur edemem. edeni de mantikli insan kategorisine koyamam isin asli.

erkekler icin teorim; bunun cocukken kendini super bir futbolcu yerine koyup, o hayalle oynanan mahalle futbolunun biraktigi damak tadi ile bugun aslinda kizdiklari istemedikleri takimlari sirf bir kere destekledi diye devam ettigi destekleme ihtiyaci- dir.

cok kafami yorduysam demek.
kazanması istenilen spor kulüplerinden birini ya da bir kaçını desteklemektir. desteklediğiniz kulübün dışında başka kulüpleri destekleyen insanlara ana-avrat sövebilir, onları sizden daha aşağılıkmış gibi göstermeye çalışabilir hatta onları öldürebilirsiniz. çünkü kertenkele çükü kadar beyniniz yoktur.
hayatınıza ayrı bir anlam ekleyen eylem.
fanatizme kaçmadıkça güzel bir hobi. takımın yenince seviniyorsun falan.
Takım tutmak konusunda duyduğum en ilginç görüş şuydu :

"Takım tutun. Mutlaka takım tutun.
Hayat bu. Sizi birgün gelir herkes bırakabilir.
Eşiniz ihanet edebilir. Sevdikleriniz terkedebilir.
Yani kısaca her şey sizden kaçabilir ama
takımınız ne olursa olsun,
hiçbir zaman bırakmaz.
O yüzden takım tutun."

Ben zaten Beşiktaş'ı tutuyordum. ..
(bkz: hava harp okulu mülakatındaki albay ürologlar) meslek icabı tutarlar.
Fanatik olmadıkça sorun olmayacaktır.

Kendimi bildim bileli Beşiktaşlıyım ama öyle başkalarıyla tartışmaya girecek ya da her maçını izleyecek kadar fanatik değilim.

Lisanslı ürününü hiç almadım.
olsa da olur olmasa da.
Zaten futboldan da hiç anlamıyorum.
takım kendimin olduğundan sıkıntı yok.
Ya tamam hadi takım tutuyorsun da neden çıkıp komvoya hayvan gibi anırıp kornaya basıyorsun?

Hadi kroluğunu da geçtim

Çok mu zenginsin benzin 6.5 lira olmuş sen arabayla komvoya çıkıyorsun.
Her insan istediği takımın taraftarı olabilir ama ne yazık ki bazı kişiler taraftar olmak yerine holigan oluyorlar. Soyları da tükenmiyor bu şerefsizlerin.
aşık olmaktır, bir takıma. hem de mecnunun leylaya aşık olduğu gibi. tuttuğun takımın kötü günlerinde dertlenirsin, zaferlerine sevinirsin. bestelerde bulursun kendini, ağlarsın beste dinlerken. asla vaz geçemezsin, küsersin bir ara belki ama yine hep merak edersin. kötü günlere küsersin artık izlemem bu kişi gidene kadar, bu yönetim deyişene kadar diye söylersin , belki bunu yapabilirsin de ama yine açar skorlara bakarsın ara sıra. işte o an önemli bir maçta takımının kazandığını gördüğün zaman bir tebessüm gelir ya yüzüne, işte o gülümsemedir takım tutmak.
Bize her yer Trabzon.
Sen nasıl birşeysin ya bıraktım diyorum bırakamıyorum bağımlıyım sanırım.