bugün

çiçeklerin en güzeline sahipken başka çiçeklerin peşine koşuyorum sanki benim olacakmış gbi sanki ondan daha iyisini bulacakmışım gibi ama gerçeki ondan daha iyisi yok.
bu başlığı okumadan uyumak namümkün.
ama her okuduğumda bişeyler yazma dürtüsüne neden mani olamıyorum orası ayrı bi konu.
gel gör ki bunları yazarken de bişeyler sıçmış olcağım için en iyisi güzelce sıvayıp yanına da iyigeceler i ekler ve giderim.
küçükken hala kızlarımın ikisiylede dudak dudağa öpüştüm hatta öpüşmenin dozu bazen çok yüksekte olabiliyordu. şimdi ikiside evli.
(bkz: yapılan hatalardan pişman olmak)
çok değiştim sözlük, eski ''ben''i çok özlüyorum.
ben hala ne olmak istediğimin farkında değilim. yaşım 21. aramızda kalsın.
mailime hala her gün çeşitli ülkelerin piyangolarından milyar dolarlar kazandığıma dair mailler geliyor. bir gün bir yerlere bağışlayacağım şunları, insanda yük yapıyor. bide parayı görünce değiştim sanki biraz.
box to box ne amına koyayım ya!! daha sikimsonik terimler icat edin. asıl itiraf bugün nedense çok mutlu olduğum ama buna rağmen ölmeyi isteyişimdi. neyse, geçer herhalde.

ayrıca biglia'ya da koyim! o kim lan?!! başka topçu mu kalmadı evrende????
"ters gidebilecek her şey mutlaka ters gider" diyen murphy kanununu dibine kadar yaşıyorum bugün sözlük.
telefonum tamirde.
uykum var.
yataktan zor çıktım.
ödevlerim duruyo.
hoşlandığım adam facebooktan bir mesaj atmaktan bile aciz.
saat 11. hala pijamalarlayım. 3'te dersim var.. gidesim yok.
üşüyorum.
midem ağrıyor.

kısaca... "ve hayat her şey yolundayken 'dur' dedi artık.."
uykudan uyanmak ve uyanmamak arasında kalmak çok kötü . !
itiraf ediyorum sözlük; bugün ilk kez birine nick imi söyledim.
itiraf ediyorum;
konuşurken ve gülerken nasıl göründüğümü merak ettiğim için; aynanın karşısına geçip değişik şekilllerde gülüyorum yada konuşuyormuş gibi yapıyorum.bütün bunları yaptıktan sonra da kendime bakıp utanıyorum.*
3,5 gündür toplasan en fazla 7-8 saatlik uykuyla ayaktayım.. ve şuna kanaat getirdim sözlük; şuan uykusuzluktan ölmezsem, bundan sonra da kolay kolay ölmem ben.
istanbul'a rahat ayak uydururum diyordum ama sandığım kadar kolay olmadı.

5 günden beri şehir içi numara ararken 212 alan kodunu her seferinde çeviriyor olmama sinir oluyorum. kendimi 1 tl'ye hala 1 milyon lira diyenler gibi hissediyorum.
bu yazıyı okuyacağını biliyorum mail attım sende tık yok anlamıyorum yaa. ordan yazma burdan konuşma benimle dalgamı geçiyorsun sen. cevap ver artık korkma söz seni yemeyeceğim.
ne zaman bi insanı çok sevsem, ''bu iyi biri ya, samimi...'' falan demeye başlasam içimden, o adamın çirkin tarafı ortaya çıkıyor. bu kadar da tesadüf olmazki sözlük.

o zaman, günün anlam ve önemi adına, diyorumkiii;

''insanların yüzlerini, Göremiyorum; Boğazım düğüm düğüm, Çözemiyorum...''
- bir seye bile bile katlanmak ne zormus.
- bir insani sevmek cok güzel ama katlanmak zor.
- mutluyum bir o kadar da mutsuzum.
bana neden isyankarsın diyorlar çok bunaldım bilmiyorlar.
(bkz: eski sözlük içeriği vs yeni sözlük içeriği)
şu sözlükte yazılanların çoğun türkiye'yle alakalı olan umutlarımı da alıp götürüyor ve bulamayacağım yerlere saklıyor adeta. yine de ben buluyorum bir yerlerden.

yazık yani demek ki bu kadar kompleksli, bilgiye yoksun ve aynı anda bu eksikliği de gidermek inatla istemeyen, insan olmayı bile yanlış anlamış tuhaf bir toplumuz.

şimdi tabi ki beğenmeyen siktirir gider diyenler de olacaktır bu laflar üzerine ama benim öteki beğenmeyenlerden farkım şu:

ben beğenmediğim için bırakıp kaçmak değil, düzeltmeye ve daha güzel yapmaya çalışıyorum ve bunun için ümit besliyorum.

şu diyalektiğe dayanarak:

hep denedin,
hep yenildin,
yine dene,
yine yenil,
daha iyi yenil.

size rağmen bu ülkeyi, bu milleti ve hatta size rağmen sizi bile seven insanlar bu ülkeyi elbette ki hakettiği yere bir gün getirecek mutlaka.

biz bu uğurda ömrümüzü harcamaya hazırız, ilhamımızı da bu insanlardan aldık.

başta mustafa kemal olmak üzere ayrıca sizin katlettiğiniz, oh olsun dediğiniz bütün yüce insanlardan.

uğur mumcu'lardan, çetin emeç'lerden, necip hablemitoğlu'lardan, bahriye üçok'lardan, ahmet taner kışlalı'lardan, abdi ipekçi'lerden...

ve daha sizin gücünüzün katletmeye henüz yetmediği ve inşallah yetmeyeceği binlerce türkiye sevdalısından.

siz insanları bir yılan gibi zehirledikçe biz zehiri kendimiz atmaya razıyız yine de.

bu ülkenin kazanılışı paha biçilmezdir çünkü canla alınmıştır.

o son tüten ocağı söndürmeden de kimseye yâr olmaz.
ben bi hata yaptım ve darth vader oldum.
minibüste giderken saçma bir şekilde karizma yaptım durup dururken. şöyle oldu efendim: işim dolayısıyla vergi dairesinden iş yerine gitmek için minibüse binilmiştir. iş yeri eve yakındır. minibüs evin önünden geçer. tam bizim evin oradan apartmanımızdaki rus bayan komşumuz, çocuğu ile beraber binmiştir. tabi minibüsteki elemanlar bakışlarını birden bu bayanın üstüne doğrultmuştur. ben arka köşede oturuyordum. tanıdık olduğu için kalkıp yer vermek istedim. beni gördü, teşekkür etti, oturmadı. kısa bir sürede sohbet ettik kendisiyle. o dakikadan sonra bakışlar bana döndü. "vay anasını, rus hatunu nasılda tanıyor" der gibi bakışlardı. nereden biliyorsun diye sormayın hiç, bariz bir şekilde durum öyleydi. velhasıl, minibüste bu şekilde karizmam, böyle absürt bir mesele ile tavan yaptı.
bir gün daha ağardı uykusuzca. uzunca bir yoldan koşarak kaçarcasına geldim bu karanlık gecelere. ayak izlerimin hala silinmediği o yolu neden sectigimin pişmanlığını içimde hala çözememişken bunun verdiği pişmanlığı neyle paklarım? bunu düşünür dururum. sessizce ağlayışlarım, ince bir ip gibi süzülen gözyaşlarım hayatıma yaptıgım bu büyük haksızlıgı paklamazken içimdeki kızın kızgınlığını bastırırcasına yüklendiğim daktilomun acı sesleri gecenin sükutuna meydan okuyor şimdi.

gündüzün, güneşin ışığında gülümseyen özlenen sevilen çılgın neşeli kadınım ben. evet, o benim. ve o kadının huysuz mevsimsiz eksik yanı gecenin karanlığında gösteriyor yüzünü.

hazırlıyor şimdi kendini sabaha. uyumuş hatta uyanmış gibi yapacak güneşe gülümseyecek ve "ben iyiyim" diyerek kendine, geçmişine ve hayatındaki bütün yalanlara bir yalan daha söylemiş olacak.

gündüzümün yalanını gece paklarken bir yalana daha hazırlıyorum kendimi her gece. günden güne daha da dibe doğru yol alıyor benliğim

selnur ılgın güneş, namı diğer kızılgınca

dipnot: adını çeknmeden paylaşan nickini afişe eden sayılı yazarlardan biriyim herhalde. aman ne olacak. kimden neyi saklıyacagım ki? bu da bir diğer itirafım olsun.
son zamanlarda başım ağrıyordu sözlük.Yeni yeni anlıyorum sebebini.
Beynim artık kafatasıma sığmıyor.*
uzun zamandan beri sözlükle pek ilgilenemiyodum. bugün biraz online oldum. baktım ki yanda meşgale butonu çıkmış. itirafım mı? ne yalan söyliyeyim sevindim lan sözlük. valla böyle bana ilgilenmem karşılığında verilmiş bir hediye gibi geldi. ne ben mi? evet yalnızım bir süredir...
sözlük yaa bugün hoşlandığım biriyle görüşcez diye etek giyeyim dedim. hani beğensin de iltifat etsin filan diye. * havada inadına buz gibi. neyse neden sonra bu etek giymişsin diye başladı lafa. ben tabi içimden aha dedim tamamdır. sonra üşümüyo musun bu havada dedi yaa. sonra da kalan son karizmamı da çiğneyip hani rüzgar alır ya ondan diyorum dedi gülerek. * *