bugün

Ne yapsan bazen olmaz diye bir sey yok.
Olacak.
Öfkemi kontrol edemiyorum ve sanırım şiddete meyilim var. Normal zamanda çok sakin ılımlı bir tipim ama tepem atınca gözüm dönüyor davranışlarımı kontrol edemiyorum. Bu durum çok rahatsız ediyor ve ilerki zamanlarda sorun çıkarmasından korkuyorum.
anladım ki artık sadece yalnız kaldığım için üzülüyorum. canımı yakmış insanların üzgün veya mutsuz olmalarını istemiyorum, mutlu olmaya devam edebilirler fakat artık bende mutlu olmak istiyorum.

mutluluk bir kadın, bir başarı veya bir anda içte beliren bir his ne oldu olduğunu bilmiyorum ama artık gelmeli. uzun geçen gecelerimi bitirmek ve bu depresyon halinden çıkmak istiyorum.

içime o kadar sıçıldı ki artık kendi kendimi de tedavi edemiyorum. zaman umarım bu entryrime ileri de mutlu bakmamı sağlar.

edit : imla

edit : 2021

evet kendini tedavi edemedin. evet halen mutsuzsun. evet zaman geçti ve halen sen bu entry ine mutsuz bakıyorsun.
Benim davetime çok yorgunum dedikten sonra onu gece ortamlarda görmem.

Biraz koydu.

Neyse yalan söylemeyen kızlar eklesin.
Ne istediğimi düşünüyorum bi kaç saattir. Bulamadım.

Wp tan profil fotolarına bakıyordum. Çiftler falan. Tatil fotoları.. yalana gerek yok hafiften bi imrenmiyor değilim. Bende olmayan şeyler çünkü. Sonra dedim ki kendime bunu mu istiyorum ben de? yani buraya konan en süslüsü. Anneme babama bakıyorum. Akrabalara, komşulara. Mutlu değiller ki. Sosyal medyada kocasıyla fotoğrafları olan kadının bağırışlarını duyuyorum ben her gün "allah belanı versin!!" diye. 50 Yaşımda arkasından söveceğim biri için ömrümü mü çürüteyim? sevgi bu değil de mi? ama kim sevmeden ya da sevmeyeceğini bilerek evlenir ki? ya da sevgili olur biriyle?

çocuklar çok güzeller. Çok tatlılar. Ama ben kaldıramam. Kötü bir anne olmaktansa anne olmamak daha iyi değil midir?

kariyer istiyorum. Ama elde ettiğimde ne için kullanacağımı bilmiyorum. Ben bi şey istemiyorum ki. Mal mülk.. aldım diyelim, sonra?

Ne istiyorum ben??
Bu dünyada cenneti yaşayan bir ülkede doğmak yerine neden bu ülkede doğduğumu merak ediyorum.
Önceki hayatımda ne günah işlemiş olabilirim ki.
Dövüş sporlarına merakım var. Ama bu isteğimi aileme bildiremiyorum. Her ne kadar sen iste biz yapalım anlayışında olsalar da bir o kadar muhafazakarlar ve ben daha ayda iki kez bile şehir merkezine gidemezken böyle bir şeyde işin mi yok kızım senin gibi bir tepki almaktan korkuyorum. Ama en çok da şu laftan nefret ediyorum: sen oraya okumaya gittin gezmeye eğlenmeye değil. Bu laftan ve okul dışında sürekli yurtta olmam gerektiğinin düşünülmesinden nefret ediyorum.
Doktor , bugün nedense sezaryen dedi. Cuma sabahı ameliyata giriyorum. Uyuyamıyorum. Psikolojik mi bilmem ölecekmişim gibi geliyor. Sıcak bir yandan. Bir yandan kendime " senden anne olmaz" diyorum sürekli. Hani isteyerek yaptım. Bekledim de yaptım ama düşünüyorum da hayatım hiçbir zaman düzelmeyecek. Hiçbir zaman iyi ki böyle bir evlilik yaptım , ne mutluyum diyemeyeceğim çünkü.
Aslında ölsem ben ya da dünya için bir kayıp olmaz ama bir bebegin annesiz kalması haksızlık.
Umarım şu anki tuhaf hisler sadece psikolojiktir. Umarım güzelce doğurup bebeğime bakabilirim. Umarım lohusa depresyonu geçirmem. Umarım oglum sağlıklı olur.
Korkuyorum işte. Umarım bu korkuyu tüm kadınlar yaşıyordur.
aklımın hep sonradan başıma gelmesi canımı çok sıkıyor.
rüyamda neden seni gördüm anlamıyorum.takıntı oldun artık.kurtulmam gerek.
Çevremde sonsuz guvenle sımsıkı sarılabilecegim, sirlarimi anlatabilecegim bir insanoğlu bile yok. Ailem de dahil olmak üzere çevremde bir tane bile samimi, cikarsiz yaşayabilen biri yok.

Kendime üzülmüyorum. Sizlere üzülüyorum: insanlara sonsuz güven duyuyorsunuz ya en yakininizdaki kişi de dahil olmak üzere sımsıkı sarılıp, omzunda aglayacagin biri yoksa boşa umut etme..
Yolunda gitmeyen bir şeyin huzursuzluğu var üstümde ama neyin yolunda gitmediği hakkında hiçbir fikrim yok. Hani yağdın yağacaksın, yüreğin hep böyle bulutlar bulutlar. Sorun şu ki artık kafamı yastığa koyduğumda hayalini kurabileceğim bir şey kalmadı. Ama içim rahat. Böylesine güzel bir gökyüzünün altında bu kadar kötü insan nasıl yaşıyor? Kafamın içi gereksiz insanlarla dolu. Biri beni şu iç sesimden boşasın. Vücudum radyasyon üretiyor olmalı, yoksa duygularım böyle biçimsiz mutasyonlara uğramazdı.

Huzursuz uykular uyuyorum uyudukça. Ölmüş bi insandan tek farkım nefes alıyor olmam ve etrafı izlemem. Zaten pek uyuyamıyorum ben. “Insomnia” dedi doktor, “gebermeyesice” dedi annem. iyidir annem. Soğukluk yavaş yavaş yüreğime doğru yükseliyor. Yüreğime değdiği zaman benim için her şey bitecek ve ben ölmüş olacağım.

Mağlubiyet; usulca beklerken yüreğindeki burukluğun ‘olsun, bu da güzel’ dediğin an yüzünde kırgın bir tebessüme dönüşmesidir. Biz üzerimize yıkılacağını bildiğimiz duvarları çiçeklerle süsledik. Bir şeyden vazgeçmek hala ona inandığınız gerçeğini değiştirmez, ne hissediyorsam hala onun peşindeyim sadece çabalamak içimden gelmiyor. Yorucu bir düşten uyanmış gibiyim. Yara derin açıldığında içerde çiçek yetiştiriyorsun. Yeri doldurulamayacak bütün boşlukları yaktım ben. Kendime bile fazlayım.

Kuyunun duvarları düz, kuyunun duvarları ıslak.

Çünkü siyah bir adam; mavi bir kadın severse, kırmızı olurlar.
Ilişkide asla terkeden taraf olmuyorum. Nasıl beceriyosunuz terketmeyi?
bende itiraf ediyorum.
önceki hayatım da herakles bendim. o zamanlar zeusun oğluyum diyordum inanıyorlardı. şimdide tanrı katında yerim var din alimiyim diyerek hadisler söylüyorum yine inanıyorlar. hiçbir şey değişmemiş...
senle saatlerce bakışsak da konuşmasak olmaz mı? bazen anlattıklarına söyleyecek bi şey bulamıyorum çünkü. zaten dikkatimi toplayamıyorum genelde. uzun konuşmalar bana göre değil. ama gözlerini ver saatlerce bakarım hiç sıkılmam. ben böyleyim konuşmak pek bana göre değil.
internetten tanıştığım insana güvenip sevgilim demek yaptığım en büyük aptallık.
olmuyor.
insan bir acayip oluyor. Yıllardır görmediğim bir aile dostunu gördüm geçen ay. insanlar nasıl da yaşlanıyor. Bastığı yer titreyen, yorulmak nedir bilmeyen mehmet ali gitmiş, yerine yaşlanmış, saçları ağarmış, duruşu kamburlaşmış bir mehmet ali gelmiş. Gözlerindeki ışık sönmüş. Konuşurken daha yavaş, hareketler daha yavaş. Yaşlanıyoruz be usta dedim. Kafasını öne eğdi. sen de babana benzemişsin aynı Dedi.
Bazı şeyler, bazı kişiler keşke insanın aklında en iyi en dolu dolu haliyle kalsa. Zaman insanları tüketiyor, dirhem dirhem azaltıyor.
kimse 00.00 ı beklemiyor artık. vay be bir dönemin çöküşü.
Bu gece hüzün var ve uykusuzluk. Uzun süredir olmuyordu. Demek ki daha iyileşemedim. Kalbim acıyor. Tek bi sebebi de yok ki neyi çözeyim?
Kendimi bağlaç olan '-ba' gibi hissediyorum. Ya da boru sesı olan ''bo'' gibi.
aslında kimsenin söyleyecek bir şeyi yok, herkes sadece konuşmak için konuşuyor. çünkü normal olan bu, birileri konuşmalı. koca bir millet oturup tüm gün birbirimizin yüzüne bakamayız değil mi?
Gece haberlerini izleyip uyuyacaktım ne ara sabah oldu? neyse sabah haberlerini de izler öyle uyurum artık. Hem en son ne zaman erken kalkıp kahvaltı yaptım hatırlamıyorum kahvaltı da yaparım mis.
görsel
Az önce diyetimdeki iradem için kendimi ödüllendirme kararı alıp üzerinize afiyet dondurma gömdüm. Ne zamandır yeniyordum dondurma, çikolata falan. Şu an o kadar mesudum ki mutluluktan uçabilirim. Tatlı yemek insanı hakikaten mutlu ediyormuş, çok mutsuzdum arkadaşlar.
rahmetli sakip sabanci'nin bir roportajinda, en buyuk pismanliginin, keskesinin ne oldugu minvali bir soruya, bazen bir yerlerde otururken el ele, sarmas dolas ciftler gorunce onlar gibi bir genclik geciremedigi icin imrendigi babinda bir soylemi var.
daha 25 yasimdayim, bugune kadar cok kandim, cok kandirdim, ama o aranan kan hic bulunmadi. sanirim 20 yil sonra da ben buna benzer seyler soyleyecegim. bir seyler iceyim diye oturdugum yerlerde bu tarz ciftler gorunce ben de mutlu oluyorum onlar yerine, ama onlardan birisi olmak anlamsizca zor geliyor artik. ıcimde araba silecegi kaldiran, bric oynayan, bulmaca cozen bir emekli dayiyla birlikte yasiyorum.