bugün

Bir kiz icin hayatimin tam 1 senesini feda ettim.
tahtiravalliye fobim var jffjfjjfbf.
bir kız vardı düşünmeden edemediğim, gece geldiğinde sadece onu rüyamda görmek için dua ederek yastığa başımı koyduğum, hayaller kurduğum, gelecek planlarımın her bir noktasında ona yer ayırdığım... şimdi bakıyorum da gerçekten de artık herkes gibi. *
1 ocak 1995 doğumluyum. 3.5 ay sonra 20 bitecek ben hala liseden diplomayı alamadım. Alttan bir dersim vardı her sene len amaan nası olsa seneye veririz diye diye lise sonda bile veremedim. Hem de kimya. Adını bile duyunca elim Ayağım titriyor kendimden geçiyorum. 18 eylül de sınava giricem veremezsem son hafta bida giricem. Bitmez ağa bu lise vallaha zoruma gidiyor yav. aralık 2000 doğumlu olanlarla aramda nerdeyse 6 yas var ve onlar çoktan liseli oldular bense haaala diploma alamadım. YGS lys den de istediğim sonucu alamayınca tribe girdim secim yapmadım. Anlayacağınız hayata 1-0 önde başladım 4-1 geriye düştüm. Neyse AMK seneye kadar kimyayı versem 2 seneye üniversiteye giderim 6-7 yıl o sürse bütünlemeler falan 30 da Bitirim nolacakki sanki yav.
şu boktan dünyada artık kimse kalbinin yumuşaklığı yüzünden kimseye iyilik etmiyor. herkes iyilik ettiği insanın üstünde hegomonya kurmak için iyilik ediyor. borçlandırmak için eyvallahı olsun hayatında söz sahibi olayım diye iyilik ediyor.

ben bu tür insanlıktan nasip almamış yaratıklar yüzünden küçüklüğümden beri hayalim olan mesleğime paralanma para kazanma düşmanlarıma rezil olmamak için para kapısı gibi bakar oldum. halbuki benim için bir idealdi hayat gayesiydi. şimdi hayatımı kurtaracak ele güne karşı güç verecek bir para kapısı oldu. lanet olsun şu paraya da paraya köpek olmaya da parasızlığa da güçsüz olmaya da. elden bişey gelmemesine de. garibanlığa da.

bugün hayatım bir milyonuncu kez yeniden sikildi.

aslında hatanın büyüğü bende taşından toprağına, bitkisinden hayvanına , suyundan havasına adaletsizlik abidesi olan beş para etmez dünyanın en iğrenç yaratığı insandan adalet beklediğm için suçun büyüğü bende.

yorgunluktan uyuyamazsın ya bende çok yazmak istediğimden yazamıyorum.
Bi kase cekirdegi bitirmek uzereyim.
Cuma akşamı evleneceğim adamın, çok tesadüfi bir şekilde bir yalanını yakaladım. Sabaha kadar uyumadım, ve hatta kustum. Cumartesi akşam üstü nasılsa buluşacağız diye bekledim. Dün akşam üstü buluştuk. Ilk hasbihalimizi yaptık ve yalan söylediği konuyu tekrar sordum. Yüzüne karşı soruşumdan büyük ihtimalle, anladığımı anladı. Hiç cevap vermedi. Sen bu yüzden mi kustun sabaha kadar yoksa dedi. Konuyu uzatmadım. Gece yarısı eve geldiğimde ise yanından ayrılmadan, öpüp bunun özür öpücüğü olduğunu söyledi. Ona sadece, sanırım sana bir daha güvenmem oldukça zaman alacak, ya da bana artık söylediğin her şeyin yalan olma ihtimali beni rahatsız edecek ve bitecek dedim.

Yine sabaha kadar kustum ve hala kusuyorum. Oysa bana sadece "neden yalan söyledim bilmiyorum" deyip duruyor.
Sahi, bi insan neden herhangi bir çıkar ya da korkusu yoksa bir insana yalan söyler ki? Bunun mantıklı bir açıklaması var mıdır? Ya da ben neden mantıklı bir açıklama bekliyorum ki? Yalan yalandır.
dört yıl aradan sonra onu görmek istiyorum. belki şimdiki halini görürsem, o kafamdaki eski masum hali silinir diye umuyorum.
şu üç kuruşluk beş kuruşluk insan ayrımını yapamıyorum. Ondan insanlara bu kadar güvenip hemen sevmem. Olamadım bir türlü günü kurtaran insanlardan.
Herkese güvenmekten usanmadım. Aferin bana...
hak ediyorum ben bunu. insanlar iki gülüp tatlı söz söyleyince hayatıma alıyorum. Aptallıktan başka bir şey değil benim ki.
Hiçbir şey zoruma gidemez yok yok hak ediyorum.
hemen hemen her gün iç sesim 'artık sözlüğü bırakmalısın' diyor.
bir gün çok üzülmüştüm, bir günde 900 sayfa okumuştum.

kafam dağılınca, üzülünce hep kitap okurum. başka bir şey geçirmiyor.
siyasi, bolucu basliklara entry girmekten biktim. ama pezevenkler rahat durmuyo.
bana umutsuz olma diyorlar.
hayattan bıktım ben bıktım anlıyor musunuz.
yasama sevıncı kalmadı bende.
insan yaşamaktan hiç bıkar mı?
ben bıktım.
şnsan ertesi güne uyanmak istemeden yataga girer mi?
umut sadece işkenceyi uzatan bir duygu.
bugune kadar umut ettiğin kaç şey gerçekleşti?
gitmez dediğin kim yanında şimdi?
en iyisi mi sen bana umuttan bahsetme.
sen bana hiç bir şeyden bahsetme.
Annem bi çiçek yetiştiriyor bir saksı içinde. Ama 4 çeşit filan. Ya gidip gelip çok güzel olduğunu söylüyor ama çiçekleri severim de tövbe Yarabbim böyle itici bir çiçek yok sözlük. Sürekli fotoğrafını çekiyor yakınlaştırip yakınlaştırip insanlara gösteriyor. Ama çiçek çok itici son derece sevimsiz. Ya artık vallahi sıkıldım yapmacıktan "oo anne çok güzel ya" demekten. iyice Botanikçi tiplerine girdi. Kalbini de kırmak istemiyorum ama çok saçma gereksiz bir çiçek ya. Cildirdim vallahi.

görsel
Kafam güzel değilken itiraf edemiyorum sözlük, itiraflarımın ciddiyeti kafamın güzelliği ile ters orantılı.

Bir gün kör kütük sarhoş olursam çok şey anlatabilirim, hazır entry girmişken bu günkü itiraf karışık çerezlerin her zaman ilk ince antep fıstığını yer, leblebileri sapan ile birilerinin kafasına atarım.
if i had a heart.
Ben ilk defa sözlük şu yaşımda biri ölsün istedim.
Bundan 4 sene önce dedem geldi bizim eve... Amcamın ani ve genç yaşta ölümü yüzünde 88 yaşında hayata küsmüstü... O soğuk bakışlarının ve hararetli konuşmalarını özlediğime şu an ben bile şaşırıyorum... Aslında çok tatlı adamdır ama ağzı bozuktur biraz... Yanlız kalmayı severdi eskiden şimdi ise yanlız kalamıyor...
Bu sene oğlu gibi gördüğü eniştem ve kızı halam aniden ard arda vefat etti... iyice kötüleşti zamanla konuşamaz oldu. yemez oldu... Haklıydıda... Ama onun yaşındayken çok sakıncalıydı bu durum...
Anneme kötü davranırdı ara sıra kızardım... Babama çok kızardı işten geç gelince...
Bir ay önce düştü... Kalça kemiği kırıldı ve artık yatalak... Düşme sebebi de ölüm orucu uygulaması kendi kendine...
Babam zaten babam değildi amcam öldüğünden sonra kırılmıştı bir kanadı abisi gitmişti... sonra birde üstüne halamla eniştem gelince sarsıldı... Artık kızgındı biraz hayata... Hayata ve bize... eskiden gülmek için yer arayan adam evde her gülüş sesi duyduğunda kızıyordu artık...
Dedem kalça kemiğini kırdıktan sonra bir hafta hastahanede kaldılar. Kalça kemiği 1 yılda anca kaynardı belki... Eve geldiklerinde dedemde babamda daha kızgındı... dedem artık sevincini ölüm korkusuyla, huzurunu kızgınlıkla karıştırır olmuştu... Nefret kusardı bazı günler mesela... Annem ve babam bu yüzden kavga edeli 5 gün oldu...
Ben dedemi çok severdim... Bizden farklıydı biraz aşırı Atatürkçüydü... Biz her oy vermeye gittiğimizde kızardı ev halkına...
Şimdi bu gece ben 1.50 de sözlükte kız başıma yazı yazıyorum...
Dedem arka odada çığlık çığlığa çünkü...
Yine öldüğünü ve babamın ona bakmayacak kadar kötü biri olduğunu söylüyor...
Nefessiz gibi daha bir...
Hemşiresine bile kızdı bu gün... Arada hüngür hüngür ağlıyor... Bazen demans geçirip çook önce ölen babannemin adını sayıklıyor... Ne kadar mutlu demans geçirince hayal dünyasında eskiye dönüp arkaşlarıyla okey bile oynuyor...
Yine çığlık attı...
Ölsünde eziyet çekmesin diyorum içimden ilk sonra ne ruhsuz oldun diyorum... Babam daha dağılır o ölünce elinde kimsesi kalmaz çünkü...
Ben babamı ağlarken hiç görmedim sözlük her an görebilirim ama...
Ağır omzundaki yük fazladan...
evden kaçtığım ve tüm gün sokakta dolaştığım günler oluyor... Dedemin hali gerçekten ibretlik çünkü...
Ölüm benim yan odamda çığlık atıyor...
Acı benim odamın yan duvarında lanet okuyor...
Ve pişmanlık benim yanı başımda ağlıyor saatlerce...
Kitaplara gömüldüm yine...
Babam zaten kızgın kızıyor her birimize...
Aslında bize değil güçsüzlüğüne kızgınlığı...
Keşke yardım edebilsem her birine...
Keşke uyusam...
Uyuyabilmek önemli sözlük...
Hele 15 yaşındaysanız çok daha önemli onu anladım...
Sağ elimi solumla avuttum hep bos yere hep bos yere.
aklımdaki düşünceler artık duruldu. istediğim şeyi aslında gerçekten de istemediğime karar verdim. diğer sorunlarımdan kurtulmak için aklımı ona takmak istemişim, yaklaşık 4 ay boyunca. hayatımı yeni bir düzene sokmam lazım. bunun için de bu defteri kapatmalıyım, aslında hiç açılmamış olan bu defteri. ha bir de leonardo dicaprio'ya olan zaafımdan dolayı ciddi anlamda bir şeyler hissediyorum zannetmişim bunu da anladım. ama gerçekten benziyordu sadece ben benzetsem de. neyse sonuç olarak rahatladım.
dünyanın en çok ses cıkaran ve tek var oluş amacı insanların yüzüne gözüne konmak olan bir sinekle tanıştım.

yatağımdan kalkarak yaklasık yarım saat kadar da kendisini odada elimde terlikle kovaladım.

derken, yatağımın baş ucunda olan bardak şeklindeki okuma lambasına girdi.
gerizekalı ışığa gidiyo.
sanki bok var.

neyse kırk saattir iceride can çekişiyor.
böyle yavaş yavaş yanacak.

gece gece sinirimi bozdu namussuz.
Sözlük itiraf ediyorum Allah'a hep her şey için şükür ederim ama tek bir konuda hep isyan ediyorum. Allahım etrafımda bu kadar boş konuşan, Salakça konuşan insan varken niye ben pelteğim. Sırf bu yüzden özgüvenim normal insanlara göre yüzde 40 daha aşağıda.
Arkadaşımı gereksiz birşey yüzünden kırdım.
Sabahtan beri nasıl gönlünü alsam diye düşünmekten beynim bulandı.
başlamam dedim.. iradem sağlam dedim.. yapamadım daha fazla..

sigaraya başladım sözlük. bu parasızlıkta bok vardı çünkü..
şu an 27 yaşındayım. eli ayağı düzgün sağlıklı yakışıklı sayılabilecek bir yapım var. Okul da bitti bu sene iyi kötü. arkada kalan 27 sene...almanca ingilizce arapça biliyorsun. oysa sen ne yapıyorsun? hiçbir zaman zamanında yapmadığın gibi şu an da yapman gereken ne varsa onu yapmıyorsun. Otel lojmanindasin. yaş 27. okumak istedin; ki okudun. sinirlendin askerlik tecili bozdun kasımda askersin. Şu ana kadar ne yaptın. koca bir hiç. tek erkek cocuksun evde. yaş 27. 3 sene sonra 30. köy ortaokulunda seninle okuyan hatta okumayan arkadaşların en kötüsü bir kızı var. sen 27. Şu an otelde çalışıyorsun. is arkadaşların okumamış. Okul sana çok şey kattı ama yaş 27. Sabah işe gideceksin. Yarın da diğer gün de. yaş 27 bile olmicak artık...
Tam 277 gündür deli gibi aşığım hala bi ilerleme yok.