ne kadar saçma bir durumun içindeyim tarifi mümkün değil...iki ateş ortası savunmasız bir başıma...tamam desem bu ateş beni yakar, yok olmaz desem o da beni yakar dahası yok ötesi yok...adı yok olmamalı olmayacak...kimse kimin kim olduğunu hatırlamayacak belkide...bir sürü belki var kafamda...bir sürü cevapsız soru...biraz umut ama en umutsuzundan...
Dün annemi çok üzdüm. Bağırdım ona çokca. Şimdi özür de dileyemiyorum. Saçma sapan bir insan oldum iyice. Anne ve baba çok tuhaf insanlar çok tuhaf bir bağ. Bu kadar çok sevip nasıl bu kadar çok incitebiliyorum onları bu nasıl bir çelişki. Aklım bunu almayacak kadar deli. Hele bir de annem ağlayınca bütün duvarlar yıkılıyor sanki, herşey yerle bir oluyor, koyu bir karanlık kaplıyor tüm dünyayı. Ama bu gözyaşlarına sebep de benim. Kendimi bıçaklamalıyım bence ama kıyamıyorum da.
erkeklerde arada bir esen temiz aile kızı kafasından nefret ediyorum.

evlenmek istiyorsan evlen arkadaş, sktr git, bulaşma bana.
Öyle tutarsız genelliyorlar ki sözlük. Sanki hayat siyah beyaz. Oysa çoğusu hay definiyşınlı gözlüklerden izliyorlar hayatı. Yine de diyorlar ki benden değilsen ötekilerdensindir. Hasiktir ordan ahkam sıçıcı. Çok da sikimdeydi üç kuruşluk aklınla vardığın yargı.
bir şeyler itiraf etmek istiyorum...

seviyorum sözlük; aşk değil bu sadece fazlaca sevmek fazlaca güvenmek ve inanmak galiba... böyle kalsın ne bir eksik ne bir fazla...

ailem, öğretmenlerim ve arkadaşlarım hepsi benden bir şeyler bekliyor ve bana fazlaca güveniyorlar hatta benden bile fazla...

ders çalışmalıyım sözlük şu bir sene sadece ders... benim için gerekiyor bu!

ailemi çok seviyorum hem de çook...

mutluyum *
yoruldum. fiziksel anlamda değil.
kardeşim arkamdan yavaşca yaklaştı böö diye bağırdı sazan aslında korktum ama hiç tepki vermedim 'abii' dedi sırtıma dokundu 'beeööööooo' diye bir bağırdım ağlayacak gibi oldu çocuk neyse oda ayağını denk alsaydı.
yarın uçak tiplerinden sözlüm var ama ben hala girmemek için elimden geleni yapıyorum.
Hani bazı şarkılar var ya tam bitti diyorsun, bitmiyor, aşk da öyle işte; tam sevdi diyorsun, sevmiyor.
artık hiçbir şey umurumda değil. ne yaparsanız yapın beni incitemeyeceksiniz.
garip durumdayım sözlük, seviyor mu sevmiyor mu anlamıyorum. 2 ay öncesine kadar nişan yapacaktık olmadı, ama onun huyu değişti...
Ayrıldık, geri kendi aradı dayanamadım dedi.
O da seviyor biliyorum, bende onsuz yapamam, ama bişey var sözlük hep içim sıkılıyor, eskisi gibi değil...
bugün 20 sene önceki* resmimi gördüm, her şeyim neredeyse aynı fakat dikkatimi çeken bir şey var o da bakışlarım. bakışlarım tamamen değişmiş. o masum, güzel bakan gözlerden öfke akıyor şimdi, baktığı yeri yakıyor ve oraya acı götürüyor. sadece gözlerimden değil zihnimden de öfke akıyor, gördüğüm o aptal suratlara yumruk atmak istiyorum. nedenini bilmiyorum, aslında çözmekte istemiyorum.
bana kimse eski sevgilisiyle ayrıldığı zaman gelmesin.

benim acılarımda depreşiyor ya. belli etmiyorum ama ağlıyorum içten içe. eski sevgilim ölsün istiyorum. öyle huzur bulabilirim anca hayatımın geri kalanında..
sokak köpeklerinin benden korktuğunu farkettiğimde henüz çocuktum. sadece sokak köpekleri değil, bilimum cins köpekler de benden tırsıyor. hatta bir kurt köpeği dizini kırıp önümde eğilip reverans yapmıştı.

bugün annemle sokakta yürürken tasmalı bir kurt köpeği karşıdan sahipsiz bir şekilde önümüze çıktı. Annem korktu. "anne korkma arkama geç " dedim ve köpeğin üstüne yürüdüm. Köpek gözlerini kaçırıp başını eğdi ve süklüm püklüm kaçtı.
meren'in son yazısında keşfettiğim şu trekking rotasını baştan sona sevdiceğim ve fotoğraf makinem ile kamp yapmak, fotoğraf çekmek, yazılar yazmak ve yürümek istiyorum.

http://tr.wikipedia.org/w...C3%BC%C5%9F_Patikas%C4%B1
üst katta 4 tane kız öğrenci mi yoksa 4 tane erkek öğrenci mi kalıyor 2 hafta oldu karar veremedim hala. 8 kişi kalmıyorlardır. Kaldı ki apartmanda gördüğüm kızlar kendisini elit sanan züppelerden, erkekler de evde darbuka çalan anadolu çocukları. Bu oğlanlar o kızlara baksa da o kızlar o oğlanlara kesin bakmaz. Yok yok o imkansız birleşme kesinlikle olamaz.

Ya da bana ne naptıklarından seslerini kessinler yeter.
işte profesyonellik kisvesi altında her tür puştluğu yapanlarla ciddi düşünüyorum. Çok ciddi değil, 20 gün raporlansalar yeter.
Sözüm meclisten dışarı dostlar, bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum.

Yine hezimetli bir halısaha maçından çıkmış evimize doğru giderken, Fahri dayı çağırıyor dediler, bizim pederle silah arkadaşı. Beni de tanır, sever yani sizden iyi olmasın. Kızı Gülden acele Balıkesir'e gidecekmiş bu imtihan davasına. Gülden dediğimi de taa mahalleden, çocukken tanırım. ne çabuk geçiyor zaman dedim. Sana emanet dedi Fahri dayı.

Ya lafı mı olur emanet kız tabi ya. Lan bir de baktım Gülden. Üzerine tereyağ dökülmüş mantı gibi. Yani dilim tutuldu böyle. Hani odun olmuşum odun. Biblo gibi kalmışım. Kız yahu sen bu kadardın dedik, demedik atladık arabaya. iki laf ettik, baktım ağzından ballar akıyor. Yav yok böyle şey be. Hani o yolları, o Mudanya dağlarını geçtik mi uçtuk mu? Vallahi nimet çarpsın hatırlamıyorum hah. Durduk bir yerde yemek yiyoruz, o bana bakıyor, ben ona gülüyoruz. sonra fahri dayı geliyor aklıma hemen ciddileşiyorum filan.

Yav beş saatte gelmişim Balıkesir'e diyorum. Sonra kız emanet ya, gece attım iskemleyi kapısının önüne. iki paket de cigara, sabaha kadar oturduk. Ertesi gün verdi imtihanı, atladı arabaya.
Yav kız değil nasıl tarif etsem, künefe gibi, tavuklu dönerin yanında et döner gibi, açken gelen acılı adana kebap gibi, karışık kuruyemişteki çam fıstığı gibi be. Hani giderken uçuyorduk ya abi. Dönüşte kaplumbağa. Böyle 60-70 kilometre tutuyorum ibreyi. Niye diye sordu birkaç defa. Bozuk mozuk dedik, yersen tabi. Yol bitecek diye ölüyorum abi. Sonra bitti o yollar iyi mi? Ankara'ya geldik, elimi sıktı gene görüşelim dedi. Teşekkür ederim senin kadar tatlı, iyi bir insan görmedim dedi. Böyle içimden bir şeyler aktı, kalbime oturdu kurşun gibi. Sonra elini salladı, Allah kahretsin yani erkeklik olmasa ağlayacağım be. 3-5 gün gelemedim kendime. Ya buram yanıyor abi nah buram. Direksiyon, yol, taş, viraj. Üst komşum nejla ablayı Gülden olarak görüyorum iyi mi? Sebebsiz yere doluyor gözlerim. Ne yemek ne içmek, durup dururken bir ağlama. Özlüyorum be. "Napıyosun lan?" dedi ilhami. Hiç dedim ama ısrar etse de anlatsam diye içim gidiyor. Sonra baktım üstelemedi, ben kendiliğimden döküldüm. "Bana bak." dedi. "Mal mısın lan bu ne hal? Bir iki gün güler yüzüne sonra çeker gider oğlum." dedi. "Kapısının önünde on kişi nöbette nerdeyse." dedi. Ben de onbirinci olurum dedim, yattım nöbete iyi mi? Evden adımını atıyor atmıyor dışarı, şaaaaak nerdeyse beni görüyor.

Önce ıh mıh etti ama sonrasında alıştı hah. Beni görür görmez yani böyle ışık ışık parlıyor gözleri. Abi öl desin öleyim ya anlatılmaz ki ya anlatılmaz ki. Ne istersen onda hah. Ton ton nejla abla, Fahri dayıya bahsetmiş benden bir gün. sonra Gülden geldi Babam seninle görüşmek istiyor dedi. Böyle kalbim ayağımın dibine yuvarlandı, ölüyorum zannettim. ister misin dedim. Hani olacak şey değil ama. Ne demişler; “Ümit fakirin ekmeği, ye Emre ye" böyle çarpa çarpa ettik sabaha. Şak damladım oraya. Ondan sonracığıma böyle baktı baktı. Emre dedi, " bak biz buraya yeni taşındık, Gülden koca kız ama ben buralarda senden başkasına güvenemiyorum, ne olur ne olmaz, haberin olsun" dedi. Ertesi gün bu binanın bahçesinde oturuyor, yanında da arkadaşları bir kaç kez geçtim yanından bir şey söyleyecekmiş gibi oldu, arından kalktı geldi yanıma.. dedim gençlik parkına gidelim mi? güldü tamam olur, ama babama söyleyim bi bakalım, dedi.

Fahri dayı ah Fahri dayı sen ne iyi insandın. Ay ben ondan korkarım, ay ben bundan korkarım, diye diye en son dönme dolaba bindik ikimiz, dönüp duruyoruz. gülüşüyoruz filan ama elini tutsam mı tutmasam mı düşüncesiyle kan ter içinde kalmışım. sonra kayıklar vardı eskiden gerçi şimdi yok kaldırmışlar ama o zamanlar çok güzeldi. Kayık için aldım biletleri, emre dedi pamuk şeker alalım mı, ben çok severim...Efendilik, güzellik, nezaket, alçak gönüllülük. Ya Pamuk şeker yiyiyor abi. Var mı böyle bir şey be.
Kapıldım mı bir ümide. Beni beğendi diyorum Allah’ım. Yani bir ara kapansam ayağına. Ölüyorum desem ölüyorum Gülden'e be. Yav acıyın bana bütün ömrümü desem. Onu mesut etmekle, çalışmakla, sevmekle desem. Yani böyle Allah be!

"Hadi lan!" dedi ilhami. "Bakalım kız seni ister mi, ulan şu kılığına kıyafetine bak dedi?" Harbi bak bu dürzü ilhami'nin bugüne kadar söylediği tek doğru sözdü, gerçekten sefil bilo gibiydim abi. Ama ben kafama koydum açılacağım kıza. Geçtim aynanın önüne, saatlerce tekrar ediyorum. Bütün fiyakalı lafları yazmışım romanlardan. Tam gittim, gidecem, benim birader rahmetli oldu. iki ay, üç ay erteledim, girdimi araya soğukluk. Sonra zamanla ben kendime geldim, okula filan gidiyorum. Şiirler filan yazıyorum, kafama koydum bu sefer açılacam. Bir yandan da Barış Manço nun şarkısını dinliyorum, gaz vermek amacı ile ama ne gaz... Domates biber patlıcan.
http://www.youtube.com/watch?v=MY9CzFUqrns

"bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim
Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim
Tam elini tutmak üzereyken aşkımı itiraf edecekken
Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam
Domates biber patlıcan domates biber patlıcan"

bu puşt ilhami de bi gariplik var hissediyorum ama ıı ıh söylemiyor. Okuldan evime sarsuk, sarsuk giderken ankara'lı olanlar bilir aşıklar parkı diye bir park var, orada bu ikisini görünce Birden buğulandı etrafım, hiçbir şey göremez oldum. Sesler, şekiller karıştı. Ulan gözümden sakındığım, elini tutmaya cesaret edemediğim kız, kardeşim dediğim adamla park ortasında çatır çatır öpüşüyorlar. o gün yanlarından geçmemek için yolumu değiştirdim ve nasıl yağmur yağmaya başlamış ve sırf beni görmesinler diye 2 km uzatmış olduğum yoldaki kırık logar kapağından içeri düşecektim. o değil arkamda bekleyenim de yok, hani soranım da olmaz, düşüp gitsem haha.

Yani hayat böyle.. sen sevdiğin kıza şiirler düzerken, o kardeşin dediğin adamın sidikli yatağının yayları üzerinde zıplıyor olabilir. oysa aşk dediğin can ve emektir. can verilir, değiş tokuş edilmez. Kim suçlu burada? Hiç kimse...
Övünmek gibi olmasın da dostlar, O kadar çok ters gittiki şu hayatta işlerim galiba bende bir hıyarlık var, çünkü herkes suçlu olamaz.

http://www.youtube.com/watch?v=MqP8o5_hVrs
"turnalardan haberimi
aldığın gün sevdiceğim
gülme sakın gülme ha gülme

alnıma bir kara yazı
yazılmış ki yok ilacı
sevdiceğim gülme ha gülme

yağmur ince ıl ıl ağlar
her damlası yüreğimi dağlar
seni bana çok görenler neyler

karlı dağlar uzun uzun yollar
hepsi pişman susmuş ağlar
seni bana çok görenler neyler

yıllar geçer güz yaz olur
emre bir gün toprak olur
sil göz yaşın durma ha durma"
hepimiz entry girerken bu edalardayız lan.

http://media.tumblr.com/tumblr_m9fbu3rlDT1rol1w1.gif
bana benzer yaşam süren insanları görünce mutlu oluyorum. çok garip ve çok saçma laaaaa.
Bazen unutmamam gereken şeyler olduğunda unutmamak için kendi kendime mesaj atıyorum.
Sonum bunaklık...
Merdiven fobim var.
Inerken sanki ayagim kayip dusucekmisim gibi,
Cikarken biri bacagimdan tutup asagi cekicekmis gibi hissediyorum.
Mutlaka demirlere tutunmam yada birinin koluna girmem gerekiyo merdivenlerde.
Ortadan asla yuruyemiyorum.
Bunuda kimseye anlatmadim daha, bana deli gozuyle bakarlar.
seovi yi buldum lan.

http://2.bp.blogspot.com/.../jim-halpert-computer.gif
geçen bizim enişteyle belgesel izliyoruz. adam manyak arkadaş.

bufalo sürüsüne 4 tane aslan saldırıyor. aslanlar telaşa kapılıp gruptan ayrılan bufalo'yu sıkıştırıp öldürüyorlar. bizim enişte bakıyor, bakıyor ''gitti 4 milyarlık hayvan'' diyor. sonrada benim ona garip garip baktığımı görünce inanmadığımı düşünerek ''eder eder, 4 etmeyecekse bile en azından 3,5 eder'' diyor.

ulan mezbağacı mantığıyla belgesel mi izlenir oğlum? ''bu sürü var yaa, en az 2-3 trilyon eder'' filan?

ee git afrika'da kasap aç, belki safaride bir kaç bufalo yakalarsın aliminyum. olmazsa gel beraber gidelim 5-10 tane yakalar getiririz, ne olacak!! satarız, kurban bayramı da yakın? ne diyeyim ben buna arkadaş.

hayır, inanmıyorsunuz ama gaz versem gider lan, öyle biri.1-2 yıl sonra belgesellerde otların arasından bufalo sürüsüne izleyip, sinsice yaklaşmaya çalışan bir kel görürseniz o benim enişte, haberiniz olsun *

zaten babası ''aslanım'' diye çağırırmış onu, bahseder durur. bir bildiği varmış demek ki pederin.

(bkz: tutmayın küçük enişteyi)

bir ara kasapta çalışmıştı orada kafayı yedi zaar.

itiraf: eniştem manyak.
benim kadar sıkıcı başka bir insan var mıdır acaba bilmiyorum. zaman zaman, pardon her zaman insanları sıkıyorum, konuşmakta tıkanıyorum falan. ağzı laf yapan biri değilim ve ben de ayrıca beyin tembelliği var, çok ama çok dertliyim. olmuyor, düzelmiyor bu hep böyle. neyse sözlük ben senin kafanı şişirmeyeyim.