bugün

ilkokul öğretmenimin öğrettiğidir.
bu da cabası (bkz: tatil olacak diye kara sevinen kişi)
kar duası.
çocuktur. onun için karın tek anlamı, okulun tatil olma ihtimalidir.
karın yağışında bile olumsuz bir şeyler bulup sevinemeyen insandan iyidir. bu kişi güzel bir yemek yediğinde de, sevdiği bir filmi izlediğinde de, yağmur altında yürüdüğünde de sevinebilir. *
bu mantıkla yola çıkarsak, dünyanın herhangi bir yerinde açlıktan ve susuzluktan ölen insanlar varken yemek yememek ve su içmemek gerekir. olur mu? olmaz tabii. hayat böyle yaşanmaz çünkü. böyle saçma sapan ajitasyonlarla bir yere varılmaz. senin bu yaptığının facebook'ta 999.999 kişi toplayıp protesto düzenlemekten farkı yok. sokaktaki insanın umurunda mı senin kar hakkında ne düşündüğün? sen kar yağarken oturup ağlasan bir şey değişecek mi onlar açısından? işte bunlar hep kapitalizmin insanlara sistematik olarak aşıladığı öğrenilmiş çaresizliğin sonucu. neymiş efendim kar yağarken sokaktaki insanı düşünüp ağlayacak, üzülecekmiş. ancak vicdanına mastrübasyon yaparsın bu şekilde. başka da bir işe yaramaz.
kocaman bir sehrin yaz mevsiminde su sıkıntısı cekmeyecegine sevinen bir insan da olabilir.ama bu kara sukrederken evsizlere de dua edilebilir bir mahsuru yoktur.
sokakta gördüğü kaç evsizi evine davet etmiş,kaç evsizi bir iki gece evinde ağırlamış da burada gelmiş hümanizm sıçıyor bu adam diye sormak gerekir.
o zaman yediğimiz her yemekte,oksijen verdiğimiz her nefeste,güldüğümüz her anda, mutlu olduğumuz her anda, annemizi babamızı her gördüğümüzde, yürüyebildiğimiz her saniyede, su içtiğimiz her zamanda, oturabildiğimiz her dakikada, yaş atlayabildiğimiz her yılda aynı şeyi yapmalıyız. Yapabilen var mı? Bu anlarda başkalarını her zaman bir saniye düşündüğümüz oluyor mu?

Soruyorum yapabilen var mı?
(bkz: şu duygusal türkler)
sevinmeyip de derin derin düşünmeye devam ederse muhtemelen salt sevinilebilecek hiçbir olay ya da durum bulamayacak kişidir.
heran kar ile oynayabilen ve bundan olabildiğince zevk alan kişidir.
her kar yağdığında içim sızlar.
hikayesi uzundur. bilmediğim zamanlarında soğuktan ölen kardeşim için.
sanki başka zaman zor durumdaki insanları çok düşünüyormuş gibi kar zamanı duyarlılık timsali kesilme halidir.

eğer birine yardım etmek istiyorsanız önce kendinizi uygun bir noktaya getirmeniz gerekir. ben kel o fodul oyul babam oyul yok öyle.
maalesef insan olmak zor.
bunun için cennet-cehennem yaratılmış.
yağmasa doğasal yıkımın sadece evsizleri değil tüm insanlığı ve bir çok canlı neslini tarihe gömebileceğini bilen kişdir.

evsizler ise kar yağınca sevinen insanın suçu değil dünya genelindeki çarpık gelir düzenini yaratan kişilerin suçudur.
dört yaşında bir erkek çocuğudur.

ayrıca fotoğraflar türkiye'den seçilseydi daha acıklı olabilirdi.
yazar burda küresel ısınmayı unutmuş. sokaktaki evsizlerde dahil yağmur, kar olmazsa herkesin aç kalabileceğinide unutmuş. * *
Karın beyaz renkte bir şey olduğundan başka bir şey bilmeyen keyfi yerinde kişi.
çatır çatır sıçarken basur olan insanları düşünmeyen insanla aynı zihniyette olan insandır.*
insanın ne kadar topluma aykırı olursa olsun bu kıyamette kendini eve attığında inanmadığı allaha gönderme yaparak "allahım sen evsizlere yardım et" diyerek soğuktan işlevini yitirmiş beynini kullanamadan, kalbinden bunu söylediğinde sobada biraz ısındıktan sonra da beynin buzları çözüldüğünde kendine şaşırması durumudur.
-sabah erkenden gideceği bi işi yoktur,
-sıcak bi evi vardır,
-düşünceli biri değildir.
sonuç olacak: çocuktur. bir zamanlar bizim de sevindiğimiz gibi o da şimdi seviniyordur.
karın yağmasına niye üzüleyim ki? direk havalar soğuyunca evsizler için üzülürüm zaten?
düşünmek yetmez icraat yapmak lazım.. icraat yapmayacaksanız hiç düşünmeden doya doya kara sevinebilirsiniz..
(bkz: bencil)
düşünse de birşey değişmeyeceğinin farkında olan kişidir.