bugün

insanın kendisini kötü hissetmesine yol açan bi durumdur fakat kalbine söz geçiremez.. sessizce acı çekmeye mahkum olur, mutluluklar dilemekten başka bişey gelmez elinden..
(bkz: kızların açtığı başlıkları 100 metreden tanımak)
bugün topuklarımla yolları döverken kulağımda sesin vardı. ve rüzgar dokunurken yüzüme seni düşündüm yine. ve nedense tam da seni unuttum derken dalıyorsun hayatıma.

keyifli değilim bu günlerde senden haber alamıyorum!

ve seni özlüyorum nedensiz. yazıyorum içimdeki zırh yok oluyor. özgürleşiyorum.
her nerde olursan ol, kimlerin dudaklarını okursan oku; seni düşünüyorum. biliyorum bu günler geçecek.

keyifli değilim hiç. yağmur da yağmıyor. yıkamıyor yüzümü.

seni seviyorum desem gelir mi sesim oraya. arada kaç rüzgar var kaç fırtına.

sen uzak diyarlarda aklında ben bile yokum.

seni unutmuyorum hiç hep karlı günlerin izi var üstümde ve sesin uzun yolculuklarda eve dönüşlerimde.

gelir mi sesim sana dokunamazsın ki gözyaşlarıma.

inkar etmiyorum. seni seviyorum.

sana hiç dokunamasamda.

biz iki yabanci olsakta

seni uzaktan sevmeye alıştım ben
öyle arada şehirler olmasına
bazen düşünüyorum da aşkını seramda kendim büyütmeyi yolun en başında seçmişim
sen zaten bilmiyordun
aslında kalbimin başkentinde yaşıyordun
bense senin olmadığın tüm denizlerde ege akdeniz fark etmez sürgünü yaşıyordum

seni uzaktan sevmeye öyle alıştım ki
sabahları uyandığını düşünüyorum ilk aynaya gülümseyişin geliyor gözümün önüne
dokunmadığım saçlarının ıslak hali sonra kahveyi dudaklarından yalayışın
ve kokun bak onu bilmiyorum rüzgarlara bırak getirirler bana.

başka dudakları okursan oku, başka vücutları giy üzerine hiç üşüme. yağ başka denizlere. ben bekleyeceğim, bekleyebildiğim kadar. salak bir sadakatse benimki ben seni seçtim. sen bil yeter. adını sevda koymuşum bulutum. rengini turkuaza döndür yağ bana. beraber kururuz akdeniz güneşinde.

bana bir şarkı yolla iç sesinden, bilmediğim tüm notaları diz, anlamadığım tüm dillerde söyle. içine kendinden koy yastığa kafanı koyduğun andaki yüz ifadeni ağzına aldığın ilk ekmek parçasının lezzetini. terini koy içine, parmak izlerini eski kitaplarda bıraktığın. içine biraz mavi koy biraz sarı . beni düşün de oku son bir kez.

sana yazdığım tüm sözleri yüzünde bir gülümseme ile erit ve elimi tut bırakacak olsan bile sıkı sıkı tut. tut ellerimi dudaklarını dudaklarıma sar. ve bir iz bırak bileyim bu senin dokun ve kokun kalsın tenimde...

küçük hesaplar peşinde olmadım hiç. hesaplamadım aşkın iç açıları toplamını. zaten matematiğim de kötüdür benim. aşkı üçgenlerden, beşgenlerden oluşturmadım. benim noktalarım oldu. düz çizgilerim. dairelerim oldu hep çevresinde dönüp durduğum. saplantılarım oldu, bir anda sildiklerim. hayallerim oldu, senin el vermediğin, ses etmediğin.

ikinci el aşklardan korktum hep üzerime giymedim. giyemem diye,sığamam ben geçmişe. içimden taşar duygular. aşkın prensipleri yoktur ama benim vardı. çünkü benim aşkım yoktu. mükemmelim vardı o sendin. bilemedin.

zaman bir anıyı bir papatyaya satma zamanı. anımız yok papatyamız da yok daha. bahar gelmedi. gelince ben sana gönderirim bir demet. seviyor sevmiyor yapma ama koy öylece masaya. seni sever bu yürek sorgusuz sualsiz.

ama işte benim sevdam bana bin fırın büyük ben o kadar ekmek yiyemem obez olurum maazallah. küresel ısınma bana da uğrar pek yakında.

seni seviyorum derim babama o da teşekkür eder sen gibi. ne güzel...

"seni seviyorum"
"teşekkür ederim"

ben teşekkür ederim. ne desem az. artık bu yolu yalnız yürüyeceğim. sen olmadan. her sey gonlunce olsun.
elbette bu günler geçecektir. elbette ben de büyüyeceğim, akıllanacağım. saf yanımı soyunacağım. bir hayat giyineceğim,içinde sen olmayacaksın. bu kez roller farklı kenar susu olmayacağım. boyalı cümlelerim olmayacak. duygularımı tek renge boyayacağım. rengi sen seç bu sefer. pembe olmasın.

mavi olsun, seni giyineceğim.
(bkz: ayırma hunisi)
zor bir durum.zaten askın tek basına zor bir durum oldugu düsünülürse cok daha zor bir durum.dikkat ederseniz hoslanmaktan,begenmekten bahsetmiyorum.önce sadece görmüssünüzdür onu.kim oldugunu merak edersiniz.sorup sorusturup adını,kim oldugunu falan ögrenirsiniz.sonrasında tanısmak icin ortak arkadas,uygun ortam denk getirilmeye calısılır.sacma bir sekilde de olsa tanısırsınız.karsına cıkmasını beklersin.gittigi,takıldıgı yerlere gider karsılasmayı beklersin;ama bir türlü karsına cıkmaz.tabi bir yandan da kıza dair bilgi toplamaya calısırsın.acı gercegi ögrenirsin,sevgilisi vardır senin icin ölüp bittiginin kisinin.ilk basta kabul etmezsin.bunu söyleyen arkadasına olan güvenin sarsılır.aynı sekilde yakınlasmaya devam edersin.sevgilisi oldugunu baska kaynaklardan da ögrenirsin.üzülürsün,cok üzülürsün.ciddi olmadıklarını,ayrılacaklarını düsünürsün.cünkü kimsenin onu senin kadar sevemeyecegini düsünürsün,ki belki de dogrudur.onu mutlu etmek icin,mutlu olmak icin seninle birlikte olmasını istersin...
(to be continued)
(bkz: bekle)
(bkz: sevgilinin başka birine aşık olması) *
hazindir... "keşke" denir daima... "keşke ben daha önce gelseydim"...
hiç bir yerde bulunamayan bir oyuncağı satan dükkana girdiğinizde sonuncusunu da sizden az önce gelen birinin aldığını öğrenmek gibi bir şey.
çoğu erkeğin "armudun da sapı var" cümlesiyle pusuya yatmasına neden olan hadisedir. erkeklik gururu karşı cins hala sevgili sahibiyken gidip konuşmaya falan engel olur. ayrılana kadar beklenilir. yok ısrarla ayrılmıyorlarsa dallas, bonanza, v.b gibi dizilerden öğrenilen katakulli ve pundunlar devreye sokulur.
sevdiğin kişinin başkasıyla sevgili olduğunu bildiğin halde vazgeçememek...bile bile ladeslenmekten başka bir şey değildir.bilirsin o senin değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır ama yine de kalbine dur diyemezsin.bir de karşındaki insan arada sana da umut veriyorsa kıpırdayamazsın bir yere.baştan sona hatalıdır-acılıdır.
armut dalında güzeldir arkadaşım. dalındeyken koparıp yemek istersin. eline alınca da bu çürükmüş dersin. insanoğlunun doğasında bulunan binlerce nankörlükten sadece biridir. ayrıca;

(bkz: komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş)
sevgilisinden ayrılana kadar süren aşktır.
armudun da sapı var ama koparıp yiyoruz.
zordur yapmamak gerekir. gönül, kalp, arzular ferman dinlemez ama sonuç yine yeniden olmazdır!
aşık olunan kişi kendine yeni bir sevgili bulduysa ve siz bunu internetin süper nimeti olan facebooktan öğreniyorsanız bu daha da acıdır.
dunyadaki cehennemdir, olup cehenneme gitmeye gerek yoktur..
u donusu yapmak zorunda olmaktir.
israr edilirse saglam bi sopa yiyecek olmaktir.

(bkz: dayagin cennetten cikma oldugu durumlar)
(bkz: günah çıkarmak)
evli insanlarla ilişki yaşamanın doğallığını kabul eden guruhlar için doğal fakat buyutulmeyecek olaydır. gençlik kurgusudur.
Evli birisine aşık olmaktan bir nebze daha iyi bir durumdur.
aşık olduğunuz kişinin üzerinde bir gölgenin var olduğunu bilmektir. acıtır kanatır ve en kötüsü bilinmezlik içinde bir şeyler eksilir.

"tenine bir kumralın gölgesi bulaştığından beri kumrallardan nefret eder oldum."

" bende sana ait bir şeyler olsun isterdim. el yazın, bir küçük fotoğraf, bir kitap; sayfaları yer yer yırtık,çizik arkasında önünde notlar, karalamalar, bir gömlek üzerinde kokunun hala durduğu bir yastık yalnız senin uyuduğun. bende sana ait bir şeyler olsun isterdim. yok, hiç olmadı. bilmedin, bilseydin belki olurdu. bende sana ait bir şey yok. sensiz seni yaşadığım seneler.bizim ortak anımız yok.

bizim hiç ortak anımız olmadı. benim içimde biriktirdiklerim. sensiz geçen yılları omzuma şal yerine yük etmişim. bilmedim aşkın sustukça büyüdüğünü. ses vermedim. sormadın ki sen hiç, ben de söylemedim. geçmedi susmadım. yokluğunu kendime düş eyledim. bir şarkı gibi çalındı bana varlığın sorma son susan söylemedi bu kez son sözü kalbiyle. ben söyledim."
kahır mektuplarının yazılmasına sebebiyet veren gönül işidir.
(bkz: üçüncü şahsın şiiri)
(bkz: iyi bok yemek)
sürekli sevgilisinden ayrılsa hayalleri kurmayı gerektiren durum. nitekim biraz da ihtiras varsa buna bizzat el atacaktır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar