bugün

ilk kez moonspell coverı ile dinlediğim bir depeche modeşarkısıdır.
sözleri:

sacred
holy
to put it in words
to write it down
that is walking on hollowed ground
but it's my duty
i'm a missionary

so here is my confesion
it's an obsession
i'm a firm believer
and a warm receiver
and i've made my decision
this is religion
there's no doubt
i'm one of the devout
trying to sell the story
of love's eternal glory

spreading the news around the world
taking the word to boys and girls
i'm a firm believer
and a warm receiver
and i will go down on my knees
when i see beauty
there's no doubt
i'm one of the devout
trying to sell the story
of love's eternal glory

sacred
holy
to put it in words
to write it down
that is walking on hollowed ground
depeche mode'un 1987 senesinde çıkarmış olduğu, barrels of gun adlı albümünün en sıkı, en karanlık, kendisine en çok çeken şarkısı...
ing. kutsal, dinsel demektir.
diablo II benzeri, zevkli bir rpg oyunu, beni çekmesi, zevkli dememin nedeni dark elf karakter alabilmemdir. oyna oyna bi yere kadar tabi, hey gidi.
diablo severler ve diablo oynamaktan artık sıkılmış olanlar için en iyi alternetif. diablodan daha iyi olan özellikleri üç boyutlu olması üç tane kamera açısnın olması ve de dövüş sahnelerinin daha iyi olması. ayrıca diablodan farklı olarak değişik teknikler öğrenip onları uygulayabiliyorsunuz. ancak diablodan kötü olan özellikleri de var tabii. müzikleri güzel olsa da diablo kadar güzel değil. diablodaki kadar düşman karakteri yok, silah sayısıda diabloya yaklaşamamış bile, ama haritasının devasa büyüklülte olmasıyla açığı kapıyor.
eğer rpg oyunlarında etrafı gezip, özgürlüğün tadını çıkarmayı biliyorsanız, keyfine doyulmayacak oyundur sacred. bazen senaryonun zayıflığı kendini hissettirse de oyunun oldukça uzun olması bu eksikliği gideriyor. ek paketinde de bugların çoğu düzeltilmiş , yeni set ve unique itemlar eklenilmiş. o yüzden sacred yerine sacred underworld oynanması daha zevkli *.
buglarla dolu bir bilgisayar oyunu. çoğu quest konsolu açıp düzeltme yapmayı gerektiriyor.
Gayet güzel kütür kütür bir oyunmuş efendim.

Yıllarca diablo oynayıp artık kusan şahsıma ilaç gibi geldi, gayet hoş grafikler, çeşitli questler ve yüksek bir oynanabilirliğe sahip. 1.8 küsür patchini yüklediğinizde bugların büyük bir kısmı yok oluyor.

Oyunda ana görevlerin yanı sıra, "hoca köprünün diğer tarafında kocaman bir örümcek var, çoluk çocuk korkuyor, sana zahmet öldürüver" ya da "abi benim at hastalandı, bir koşu baytarı tut getir sana zahmet" gibi çok sayıda yan görev de alabiliyorsunuz. Bu yan görevleri yapmasanız da olur, ama yaparsanız para, experiance ve itemlar ile ödüllendiriliyorsunuz. Haritası hayvan gibi, gez gez bitmiyor, bu yüzden oyuna at koymuşlar, dıgıdık dıgıdık gezebiliyorsunuz.

bir ayrıntıyı anlatayım;

Oyunda şans eseri bir mağra girişi bulup içeri giriyorsunuz, içeride yaklaşık 40-50 düşman var, bazıları savaşçı, bazıları ise büyücü. Son adamı öldürdüğünüzde bir portal açılıyor. Portaldan girdiğiniz anda kendinizi bir ejderha ile burun buruna buluyorsunuz!**

Ben level 16 (daha gelişmemiş yani) battle mageim ile bahsettiğim yere geldim, dolayısı ile bir mage özelliği olan teleport (sanırım oyundaki ismi "phase shift") olayına sahiptim. Ejderha minik adacık gibi bir yerde, yanında gayet güçlü 10 kadar insan ile direk size saldırıyor. Tek şansınız ortadaki adacığı hemen teleportla terketmek.

Işınlanabileceğiniz yek yer portalın hemen arkasında kalan alan, oradaki 1-2 kişiyi öldürmeniz yeterli. Ejderha sürekli adada dolaşıyor, uzaklaştığında adasına teleport oluyoruz, büyülerimizi kafasına kafasına indirip üzerimize yürüdüğünde eski yerimize kaçıyoruz (yavşak mode on). Bazen s*klemeyerek geri dönüyor, bazen ise beyinsiz gibi sizi pençelemeye çalışıyor adasından. (nedense o minicik nehri geçemiyor bir türlü*)

Bizim tarafta durdukça büyülerimizi yapıyoruz kendisine, ateş püskürttüğü zaman kaçıyoruz, çünkü ateşte kaldığımız her an 100 civarı hasar alıyoruz ve kaçmazsak bu bizi 1-2 saniyede öldürüyor. Uğraşmaktan vaz geçip adasında dolaşmaya gittiğinde tekrar kızdırıp üzerimize çekiyor, sonra güvenli bölgemize kaçıp mezilli büyülerimizi yapmaya devam ediyoruz. En sonunda ejderha kardeş 21.900 experiance vererek ölüyor. Canına bakıyoruz, 91100 (bizim canımız 300-400 civarı)....

Yuh diyoruz, üzerinden çıkan itemları ve parayı alıp yolumuza gidiyoruz. **
gladyator karakteriyle gayet tat veren oyun özellikle unarmed combat özelliği ile oynadığınızda yumrularınızla rakibi döverek öldürmek ayrıca bir zevkli efendim bu oyunda vurduğunuzda da eski türk filimlerini andıran pat küt ses çıkmasıda cabası.
bunca zamandır karşılanmamış beşinci nesil yazar.
5. nesil samsunlu yazar.*
(bkz: #5467213) tanımam, etmem ama çok doğru demiş. sevesim geldi bu yazarı. enterdi de, afaroz da karanlık, orta çağ avrupa'sındaki sözde din adamlarının işi idi... ve sonrasında rönesans ve reform dediğimiz aparatlarla batı dünyası bu adamları içinden ayıkladı **. bizim de bunu yapmaya ihtiyacımız var. yoksa hüseyin üzmez'i savunanlar bile var olur(ki zaten varlar) uzun lafın kısası hoşgeldin...
ikinci oyunu çıkmış çok güzel grafiklere sahip bir rpg oyun.
underworld expansion paketiyle anlaşılmıştır ki en güçlü karakter daemon'dur. oyunun resmi sitesinden ilk 100 high score a baktığınızda en çok daemon ve gladiator görüyoruz. battle mage, wood elf ve dwarf neredeyse yok gibi.
laf salatasını seven 'devrimci'(bdp çizgisinde) olduğunu sanan yazar.
telaffuzu kulağa hoş gelen güzel kelimelerden biri. kelime anlamı olarak kutsal diyebiliriz, dinsel anlamında değildir. daha doğrusu, tam karşılığı değildir.

ayrıca;
(bkz: sacred maniac) (bkz: swh)
en "underrated" depeche mode şarkısıdır. kendileri bile hiçbir best of & greatest hits tarzı toplama albümlerinde bu şarkıya yer vermez.
Depeche mode'un 5. Albümü olan music for the masses'ten epey güzel bir parçadır.
oynamak,oynatmak ve anlatmak için gold versiyonunu edindiğim, çipetpet ingilizcemle anlamaya çalışacağım, sacred adlı hack'n slash serisinin ilk oyunudur.