bugün

halk arasında akıl hastanesi ve tımarhane olarak anılan ve gene halk arasında deli diye anılan kimselerin otandıkları hastane.
Sıyrıkhane.
elazığ ve bakırköyde mevcuttur.
bir zamanlar birçok şüpheli ölümün meydana geldiği hastane.
balıkesir'de de bir tane bulunan hastane tipi.
(bkz: manisa)
korkulacak yada garipsenecek bir hastane değil kendileri. devlet hastanesi gibi bir yer. insanlar psikolojik hastalıklarla damgalandıktan sonra eczaneye ilaçlarının yüzde yirmisini ödemeye gönderiliyor. bir kaç tane büyük antidepresan devi var onların ilaçları dayatılıyor bünyelere. sıra beklemek zaten olağan şey anlatmam angarya. içerde çok enteresan diyaloglar yok. genelde monotonluk hakim havaya. doktor birkaç soru soruyor. hani şu beck depresyon envanteri var ya ondan sorular işte. sen daha önce yaptıysan o envanteri şanslısın sınavda çıkmış soruları görünce yaşadığın duyguyu yaşıyorsun. sonra teşhis için özel sorular var. depresyondasın orası kesin zaten ama ona eşlik eden hastalığın ne mesela ? bunu belirliyorlar. gerçekten mühtiş değil mi? bunları al kullan bir ay sonra gel diyorlar. sen öldün mü cinnet mi geçirdin birini mi kestin hiç umurlarında değil. ilacın etki süresi en az iki hafta. ha bu arada ilaç dokunursa ki dokunuyor hepsi geçecek diyorlar hele bi rahat dur da ilaç alışsın bünyene diyorlar. işin garip tarafı bu kadar insanın leblebi gibi antidepresan kullanmasından onlar sorumlu değilmiş gibi davranıyorlar. o adam hasta değil canı sıkılmış sadece ama olsun arada kaynasın ne de olsa burası türkiye!
ne rakam açıklamışlarsa en az 3 misli gerçektir.

hatta burda bir tane çatlak woman mu ney var.

tımarhaneden kaçak internet

bağlattığını düşünüyorum.
Korku filmlerinde kullanılan en yaygın mekanlardan biri sanırım.
insanlar neden ruh sağlığı bozuk kişilerden korkar anlamıyorum.
Beni bugün birçok ilginç olaya şahit etmiş akıl hastanesi.
Hasta olarak gitmedim şükür gözlem için gittim ama sadece bir gün onlarla birlikte olmak bile acayip bir empati ve bilinç kazandırıyor.
Beden sağlığı çok önemli bir şey ama allah akıl ve ruh sağlığı versin ilk önce.

Edit: hastaneyi çok kötü ve korkutucu bir yer olarak düşünmeyin, çok güzel aktivite salonları hastaların rahat rahat dolaşabileceği bahçesi vs var. insanın iyi olması için buraya yatması gerekiyorsa gidip yatmalı. tedavi olmak en güzeli. Gittiğim klinik ağır hastaların olduğu bir klinikti o yüzden ilginç geldi, kimsede ön yargı oluşsun istemem.
Bir an önce yatış almam gereken akıl sağlığı Hastanesi.
(bkz: türkiye)
(bkz: ispanya kraliyet sarayı)
Beni alsalar keşke de dışardaki bu amk gerçek delilerinden kurtulsam.
Tedavi görmesi gerçekten keyifli olan yerdir. Askerdeyken bir süre yatmıştım burada. Harika zamanlardı.
Hasta bakıcı Kahvaltıyı, öğlen ve akşam yemeklerini odaya getiriyordu.
Snack saati bile vardı. Meyve falan dağıtıyorlardı. Kendimi otelde hissediyordum.
Akşam yemeğinden sonra tv salonuna geçerdik. Hasta yakınlarının getirdiği içecekler falan birbirimize kardeşçe ikram edilirdi.
iki kişilik odalarda kalıyorduk. Benim oda arkadaşı pek konuşmazdı. Sadece cigara var mı? Diye sorardı. Bu soruyu gün içinde 40-50 defa sorardı bana. iyice Şizofrene bağlamış. Bende her seferinde; yok ben içmiyorum derdim.
Bir keresinde iyice bunaldım:
cigara fabrikasını havaya uçurmuşlar. Polis cigara içenleri topluyormuş!!! Dedim.
O günden sonra bana bir daha cigara demedi. Böyle sus işareti yapıp, göz kırmaya başladı.
Sen olmasan içeriye girecektik. Eyvallah falan çekti.
Ulan zaten içerideyiz amk! dedim.
Bunun dışında geceleri, gazetenin magazin ekiyle dolaşan mastürbatörler, tek elle şınav çekmeye çalışanlar vs vardı. Envai çeşit tip işte.
Sözlükteki sanal ortamın reel versiyonu gibiydi. swh.
Hastaneme ayrı bir bina olarak yüksek güvenlikli adli psikiatri binası yapıldı. Konum biraz hastane dışı. Hani sizofren olup adam dograyanlar, pedofililer, madde alıp etrafa saldıranlar filan yatacak. Öncelikli tercih iri yarı erkek saglık personelleri olacak peki orda yatan manyak karılara sizce kim hemsirelik yapmak ister. Eheheh.
bizim sözlüğe dalsalar yarısından fazlasını alırlar...
1960 lı yıllarda erzurum akıl hastanesindeki hastalar firar etmiş, ne yaptıysalar toplayıp geri getirememişler
En sonunda başhekim doktorlara demiş ki "bana bi düdük bulun, bahçede bekleyin geliyorum". Bahçeye inmiş düdüğü ağzına alıp başlamiş öttürmeye doktorlara da demiş arkama tren gibi dizilin bütün ilçeyi dolaşcaz
Dediği gibi de yapmış ve kaçan bütün hastalar arkasına takılmış onunla beraber hastaneye gelmişler, gün sonunda sayım yapmışlar 110 tane hasta olması gerekirken mevcutları 140a çıkmış.