O gün, gökyüzü apaydındı artık benim için, sen gelmiştin...ve ben sana gelmiştim...
Korkusunu ve gölgesini geride bırakmıştım hayatın seninle. Tüm devirlere, tüm aşklara inat çabalıyordum bu aşk için kendi içimde, ruhsal sıçramalarıma izin vermiyordum. Hatta o gün söz hakkı da vermiyordum kendime. Sadece çocukluğumu düşünüyordum senin dizlerine yatarken ve sen saçlarımı okşarken babam oluyordun. Ellerin öyle şefkatli ve güvenli ki en tedbirsiz hallerimle teslim olabiliyordum ellerine.
O gün, seni severken çıkış yolu aramıyordum, seviyordum kaçmak istemeden. Değişiyordum seninle. Dizlerine yatıp gözlerine baktığımda anlıyordum ki ben tüm iyi niyetimi aslında hep sana saklamışım. Kalbimin sana açılan tüm kapılarına baktığımda görüyorum ki gülüşün benim aşktan mahvoluşum...
O gün, seni öptüğüm gündü. Sana geldiğim, sana yandığım, sana ilk kez gerçekten dokunduğum gün. Tüm ezberlerimi geride bırakmıştım o gün seninle. Seninle gülmek istiyordum, seninle atmak tozunu tüm şehrin, denizin, kırların, parkların...Sevmeni istiyordum, sevgini istiyordum, sıcaklığını istiyordum...O gün, beni öptüğün gündü, hayatın durduğu gün...
O gün, fırtınanın, yağmurunda durduğu gündü... Üzerimizde gökkuşakları vardı. Tanrı seviyordu bizi ve bize bizi sevdiriyordu. Şehir donarken biz seninle ısıtıyorduk şehri ve şehrin tüm camları buğulanıyordu. Nereye dokunsak geceye ışıklar yanıyordu, renkli ışıklar...
O gün...
O...
Gün...
Sen...
Ben...
Biz...
Seviyorduk...inanıyorduk...
O gün...
Gün...
Ve gün be gün...
Seviyoruz... inanıyoruz...

O gün, seninle yeniden doğduğum gündü...Yeniden, bir bebek gibi, çığlık çığlığa fakat ağlamadan...
Severek ve inanarak...*
ölsem o son baklavayı başkasina vermezdim
tabakta kalan meyveleri elimle tek tek yedirirdim
dışarı çıktığımızda montunu giy derdim hasta olma diye
arabana kadar seninle gelirdim sonra sen beni bırakırdın eskisi gibi
vedalaşırken özledim dediğinde sana sımsıkı sarılır kokunu içime çeker bi daha bırakmazdım
ama yapamadım sevgili yapamayacağımda. Benden geçti artık....
geçmişte kalan gündür, o gündür...
(bkz: d day)
bir mucizenin gerçekleşeceğine inanmam gereken gündür o gün...
17 yaşındaydım. düşünebiliyor musun? 17. yani şu anda 1994 doğumlular var ya, işte onların yaşındaydım. reşit bile değildim. seni gördüğüm ilk anı hatırlıyorum. içim ısınmıştı, ama beğenmemiştim. senin benim hayatımın aşkı olacağını söyleseler o gün, saçmaladıklarını düşünürdüm. eğlenceli bir tiptin. yanı sıra romantiktin. bir kızın arayabileceği bütün özelliklere sahiptin, ama tipim değildin. sana ne zaman aşık olduğumu hiç hatırlamıyorum. yavaş yavaş mı, bir anda mı, bilmiyorum. ben seni tanıyana kadar neşeliydim. ilişki denilen şey benim için eğlenceydi. çıkmak, gezmek, cilve yapmak, sonrasında kızlarla kritiğini yapmaktan başka bir anlamı yoktu. aşık olmamıştım hiç. öpüşürken titrediğim veya ağladığım olmamıştı. sırf o gün giydiği kıyafeti beğenmediğim için terkettiğim çocuklar vardı benim. sonra sen sızdın kanıma. 1 hafta veya 10 gün sürdü toplamda. sensiz bir hayatı düşünemez olmam işte bu kadar kısa bir sürede oldu. yanında olmadığım her an huzursuz oluyordum. uyku düzenim vardı senden önce, senden sonra bir daha hiç olmadı. ikinci öğretimdin, sabahlıyordun. sen otururken ben uyuyamıyordum, seninle telefonda sabahlıyordum ben de. uyuduğum zamanlarda beni mesaj yağmuruna tutardın. birlikte söyleyip ağladığımız şarkılar vardı. biz çok güldük, çok ağladık. hayatımda ağlarken gördüğüm ilk ve tek erkektin sen. beni özleyeceğin için ağlardın yanımda, daha özlemeden. duygular saf, gerçek ve katışıksızdı. sadece seviyorduk, o kadar. mantık yoktu. sebepler yoktu. gelecek kaygıları yoktu. hesap kitap yoktu. ben seni bu dünyada bir insanın bir insanı sevebileceği maksimum düzeyde sevmiştim. tarihte kimsenin kimseyi benim seni sevdiğimden fazla sevmiş olma ihtimali yoktu. bütün engelleri aşabilirdim, bütün zorluklara katlanabilirdim, herşeyden vazgeçebilirdim, sen yanımda olduğun sürece... ama senin beni artık sevmiyor olman, işte bununla baş edemezdim. çünkü bu içinde çok büyük bir çelişki barındırıyordu. sevmek, onu yanında tutmak için herşeyi yapmak mıdır, yoksa sevmek onun olmak istediği yerde olması için herşeyi yapmak mıdır? sen benim için bir beden değildin. senin bedeninin yanımda olması benim için önemli değildi. ruhunun ruhumda, kalbinin kalbimde olması önemliydi ve sen bunu istemediğin sürece, benim yapabileceğim hiçbirşey yoktu. hiçbirşey! seni geri kazanmak için yapabileceğim bir milyon şey varken, ben yapmadım. sana bir kez olsun "dön" bile demedim bu 7 sene içinde. nişanlandığının haberini aldım, bizzat senin ağzından "ben evlendim" cümlesini duyup sinir krizi geçirdim, düğün fotoğraflarına bakıp ağladım. ben seni gerçekten sevdim ve bu yüzden bütün bu olanların olmaması için hiçbirşey yapmadım, çünkü sen ömrünün geri kalanını böyle geçirmek istedin. bazen pişman olmuyor muyum? evet, oluyorum. bencilce düşündüğüm anlarda içimden seni öldürmek bile geçiyor. ardından annenden bile fazla ağlayacağımı bile bile bunu istediğim anlar oluyor, evet. sonra düşünüyorum. en azından birimiz mutluyuz. senin mutluluğun her zaman benim mutluluğumdan önemli oldu benim için çünkü ben seni gerçekten ama gerçekten sevdim.

sana kızgınlığım beni terkedişinle ilgili değil. sana kızgınlığım, bilmiyorum, böyle olmamalıydı işte. ben bilmiyordum böyle olacağını. bilseydim seni bu kadar sevmezdim. sen biliyor olmalıydın. üstüne aldığın sorumluluğun ağırlığını biliyor olmalıydın. senin yüzünden hayatım mahvoldu, anlıyor musun? hayatım geri dönülemez şekilde mahvoldu. senden sonra hiçbir ilişkim yürümedi. kimsede sende bulduklarımı bulamadım. sende bulduklarımı bana sunup, sonra geri çekip başkasına vermen çok acımasızdı. benim seni ne kadar sevdiğimi bu dünyada en iyi sen biliyorsun çünkü, hala bildiğine eminim. hele hele tanışma yıldönümümüz olan bugün yani 10 temmuzda gidip nişanlanman, sana "tanışma yıldönümümüz kutlu olsun" telefonu açtığımda bana "şu an nişan fotoğrafı çekiliyorum, akşama nişanımız var, çünkü bugünü seninle hatırlayarak evlenmek istemiyorum" demen, acımasız ve bencilceydi. ben bencil olmamak için kendimi feda ederken, sen nasıl bu kadar bencil olabildin. keşke seni hiç tanımasaydım. keşke seni hiç sevmeseydim diyemiyorum çünkü bir daha dünyaya gelsem, yine tanısam, yine severim seni, bunu biliyorum. bunların olacağını bilsem, yine severim. elimde olmaz... çünkü kahretsin senden önce de senden sonra da senin kadar sevilesi bir insan tanımadım ben. bana hem baba, hem abi, hem arkadaş, hem dost, hem sevgili oldun. en kötü anlarımda yanımdaydın sen. dershane testlerimin sonuçlarını filan incelerdin, "geometride geçen sınavda daha çok net yapmıştın, düşürmüşsün, biraz ağırlık ver" derdin bana. sabah uykun geldiğinde dayanır, beni uyandıracağın saate kadar beklerdin. çünkü bilirdin ben alarma uyanamazdım, ama sen aradığında uyanırdım hemen. sonra sınava 2 ay kala beni terkedip parçaladığın için bu yaptığın özverilerin bir anlamı kalmadı, ama olsun, yaptın. senden sonra hayatıma giren adamlar hayatımla ilgili hiçbirşeyi umursamazken, sen en ince detaylarıyla ilgilendin hayatımın. şimdi ... şimdi bir başkasının ... offf düşünmek bile acıtıyor, anlıyor musun! ben bunları seninle konuşamadım hiç. karşına geçip de sitem edemedim böyle. hayatımı s.ktin hayatımı! keşke.. 10 temmuz 2004te.. o gün.. seni hiç tanımasaydım. o zaman bu kadar büyük beklentilerim olmazdı bir ilişkiden. o zaman kalbim bu kadar yaralı olmazdı. sınavım iyi geçerdi o zaman. uyku düzenim olurdu. sigaraya başlamazdım hiç. kendimi öldürene kadar içmezdim. ota boka ağlamazdım böyle. severdim. beni senin kadar acıtmayacak birini severdim. sevilirdim belki de.. sence gözlerimin dalıp dalıp gittiğini görmüyor mu hayatıma giren insanlar? onları seni sevdiğim gibi sevemediğimi hissetmiyorlar mı? aklımın, ruhumun, kalbimin yarısının sende kaldığını anlamıyorlar mı? onlardan ne beklemeye hakkım var ki? işte bu yüzden tekrar söylüyorum. seni tanıdığım güne lanet olsun. bugüne lanet olsun!
mustafa yıldızdoğan ın son albümüdür...

track list;

1- (bkz: yandığım GÜN)
2- (bkz: NE OLDU BiZE)
3- (bkz: biriz)
4- (bkz: CEHENNEMDE)
5- (bkz: SEnin Yüzüznden)
6- (bkz: ANNEM)
7- (bkz: yazık)
8- (bkz: ölürmüydün)
Dinlemelere doyulmayan Ogün Sanlısoy albümü.