bugün

hadi ekşisözlük'ü koruyalım, trend'den yana olalım!
mcdonalds mı açılmış? hadi gidelim.
ooo süper diesel...
manyak bi şi gördüm oluuum.
çocuk çok şikar...
şu sergiye gittim gerçekten muhteşemdi
alibeyköy bodrum'da mı? nasıl denizi güzel mi?

neslinin asla anlayamayacağı insan.
ekşi sözlük olayından evvel hakkında bir tane eleştiri yazmayan, şimdilerde envai çeşit bok attığı fikirlerine terminolojiden tanım bulmaya çalışarak bir anda duyarlı kesilen popülist televizyon kitlesi tatlı su eleştirmeni bünyelerin yeni konusu, sağlam yazar.
vatanseverliğin adı ne zaman faşistlik oldu merak ediyorum. eğer faşistlik tanımımızı bu kadar genişletmişsek ortalık faşistten geçilmez. ne mutlu türküm diyen bir zihniyet de faşisttir, atatürk milliyetçiliğini savunan anayasamız da faşisttir. lütfen ideolojinin sınırlarını çizerken daha dikkatli olalım..

bir de soru sorasım geldi: kürtlerin, yahudilerin, ermenilerin kendilerinden olmayanı dışlamaları, ne mutlu kürdüm, ne mutlu siyonistim demeleri de faşistlik değil midir?

her ırkın kendi ırkından olanı gözetmesinde bir sakınca yoktur...tabi bu gözetim mekanizması başkalarının sınırlarını ihlal etmeden çalıştırılmalıdır..
2012 milletvekili seçimlerinde milletvekili adayı olmasını beklenen -bu lafta artık baygınlık getirdi ama- ''sözde değil özde'' aydın.
ezilenden yana olan ve bu konuda ki samimiyetine inandigim yazardir.ayrica, yaninda oldugu ezilenler musluman veya turk oldugunda bazi sozluk yazarlarindan nedense pek tepki goren yazardir.
sadece ekşi sözlük hakkında söylediklerinden yola çıkılarak bir değerlendirme yapılacak olursa, kendisi hakkında iyi şeyler söylemek zor. nihat genç, bu konuşmasında bilgiye dayalı bir eleştiri getirmiyor. sadece ekşi sözlük hakkında ispatla mesul olduğu iddialar ortaya atıyor ve hakaret ediyor.(yılan, fare, orkid kullanmayan erkek?)

işin ilginç yanı ise, bu saldırgan tutumunun nedenini ekşi sözlük'te kendisine yapıldığını iddia ettiği hakaretlere bağlaması. bizzat kendi cümleleriyle söyleyecek olursak: "bilgi yanlışı yapıyorlar" diyor, "haksızlık yapıyorlar" diyor. diyelim ki, doğruluk payı var bu söylediklerinde. ama ya kendi konuşması? şikayet ettiği ne varsa, konuşmasında aynen bulmak mümkün. bilgi yanlışı ise, işte ortada "editoryal kadro" ile ilgili iddialar.(ntv, tempo, aktüel, ödp, hadep?) haksızlık ise: binlerce kişilik bir oluşumu (ve dolaylı olarak benzerlerini) kendisine kasıtlı olarak karşı olan, hakaret eden tek bir kişiye indirgeyerek değerlendirmesi.

dikkate değer başka bir nokta, bu sözlük ortamlarındaki eleştirel tavırla ilgili. nihat genç konuşmasında, başka platformlarda eleştirilmediğini ve böylesine karşı bir tavır görmediğini özellikle belirtiyor. ama kendi yazarlığı ve bunca yıllık tutumuna yakışmayacak biçimde sadece yakınıyor bu durumdan. daha net söylemek gerekirse, işi eleştirmek olan ve sadece yazarak-konuşarak varolan, başka hiçbir şey yapmayan birinden sözlük oluşumunun dikkate değer bulunması beklenir ancak.(tabii hakaret apayrı bir şey. hukuk var bunun için, her şey için.)

nihayetinde bu son konuşmasının, kendisine yapılan eleştirilerden ya da varsa hakaretlerden etkilenerek yaptığı "duygusal" bir konuşma olduğu sonucu çıkarılabilir. belki söylediği-iddia ettiği her şeyin doğru olduğuna çok fazla inanıyor nihat genç. belki "er meydanı" skytürk'te sürekli kendisini onaylayan bir dinleyiciye alıştı. ama sonuçta tahammül etmek gerekiyor. kendisinin başka ya da daha üst platformlarda yaptığını, daha amatörce ve basitçe de olsa sözlüklerde yapan insanlar var. internet göstermiyor ama aslında hiç saklanmayanlar da var. var!
2007 genel seçim sonuçlarını şu şekilde yorumlamış kişi:

"Seçime 10 gün kala SKY Türk'de Serdar Akinal ile yaptığımız programda AKP 'nin %47.5 alacağını söylediğimizde CHP'liler tarafından topa tutulmuştuk. Gerçi ekranda bu sonucu söylediğimiz halde biz bile inanmadık.

Ama şimdi bu seçim gecesinin uzun bir gece olacağını tahmin ediyorduk. Gece çok kısa sürdü. Sonuçlar açıklandıktan 10-15 dakika sonra AKP nakavt ile galip geldi.

Söylenecek çok şeyimiz var. Önümüzdeki günlerde ileri geri konuşuruz. Ancak bir iki cümle söylemek istiyorum. Muhalefet partileri mazotun peşine düştüler bu mazot reklâmı Cem Uzan zekasınındı.

Cem Uzanın zekâsına diğer muhalif partileri de bok varmış gibi atladılar ve bu mazot ile başlayan seçim süreci CHP'nin tarihi yenilgisi ile sonuçlandı.

Herhalde CHP'nin reklâmcıları, danışmanları 100'lerce trilyonu aralarında bölüşmüştür, bizim kapımızı çalan olmadı. Bize fikir danışan olmadı. Olsa idi söyleyeceğim şu idi.

Ki ekranlarda 100'ün üstünde yaptığım programda şunları söyledim. Dünyanın en büyük olayı hangisidir, nedir?

Ülkemiz insanlarını paniğe korkuya sürükleyen en büyük siyasi olay nedir?

Şüphesiz Amerikanın Irak'ı işgali ve 1 milyona yakın Iraklı müslümanın öldürülmesidir. işte seçimlerde Amerika ile işbirliğine giren ve at pazarlığı yapan AKP'ye Türkiye halkının huzurunda bu soru sorulmalı idi. Ancak bu devasa siyasi olay hiç tartışılmadı. Mazot ile başlayıp mazot ile sona erdi.

Sonuç ülkemize hayırlı olsun, halkımız neylerse güzel eyler."

kaynak:http://www.sandik.org/sec...p?haberid=23666&parti=
nihat genç'ti de çevresi yaşlıydı.
Her karadenizli gibi biraz tezcanlı,fevri ama bi o kadarda akıllı değişik bakış açılarına sahip,eski ülkücü yeni ulusalcı sevilesi bir yazar.
kendisini önyargılar, prensipler, alışkanlıklar ve gelenek gibi kavramlar içerisinde kaybetmiş olan kişi. komplo teorileri okumaktan ötürü kafayı yediğini düşünmekteyim. youtube'dan izlediğim konuşmalarında ağzından adeta zehir, lanet, kin ve nefret akmakta. her şeyin altında bir yönlendirme ve gizli eller arama çabasında.

özellikle ekşiye ve dolayısıyla uludag sozlüğe yönlendirdiği sözde eleştiriler ile kendisine olan azıcık saygım da yokolmuştur. kendisi sözlüğün ne olduğunu bir türlü kavrayamamaktadır. yıllar yılı zurnayı eline alıp öttürdün de durdun. şimdi hepimizin bunu yapabileceğini görmek sana çok koyuyor. herkesin istediğini istediği gibi söyleyebileceği düşüncesi seni yıpratıyor.

harbiden yılan, engerek gibisin sayın genç! ayrıca çocuk sıfatından nefret ederken, önüne gelen herkese, "30-35 yaş arası çocuk bunlar!" demen ise kendi içindeki yüzlerce çelişkiden sadece tek bir tanesi.

öyle yalan ve boş konuşuyorsun ki, bir şey bilmesem inanasım geliyor sana!

edit: kendi adıma bir soru: edebiyatın halk için olduğu düşüncesini de nereden çıkardın?!
abimdir dedim, delikanlıdır dedim, bana gece faresi yılansı demesin diye ismimi de verdim ve ona yazı yolladım. ama cevap vermedi!
melih aşık cevap verdi, hasan pulur cevap verdi ama nihat genç cevap vermedi. olmadı nihat diyor, seni haftanın rüküş yazarı seçiyorum, ve seni kınadım sana laflar da hazırladım;
(bkz: nihat genç tadında yazı yazmak)
Ecevit'in ölümünden sonra onunla ilgili yorumunu dinleyip ağladığına şahit olduğumda bu ülkede de samimi insanlar varmış dediğim yazardır kendisi. Bir de Orhan Pamuk hakkında söyledikleri beni ihya etmiştir.
bugünkü programında statükocu kelimesini kafaya takmıştır. chp'ye statükocu diyen yazlarları ve tüm medyayı eleştirmektedir. nihat genç'e göre ststüko kapitaldir. maaşını aldığın yerdir. chp'ye statükocu diye yazarları karşısına çağırmış ve ; statüko nedir? 90'lardan sonra hiçbir etkisi kalmayan devlet midir yoksa maaşınızı aldığınız aydın dogan mıdır ? amerika mıdır ? avrupa mıdır ? fettullah gülen midir ? diye sormuştur. onur öymen çıkıp da iki laf edince statükocu oluyo da siz aylarca aynı şeyleri yazınca bağımsız mı oluyosunuz diye sormuştur. Haklıdır da. Statükonun bu zamana kadar gelen sağ partiler olduğun söylemiş, chp'nin sol olmadığı görüşüne de katılmadığını belirtmiştir. ayrıca ilk defa da politik görüşünden renk vermiştir.
ya bende birşey var ya da bu adam anlatamıyor. sıkılımadan bıkmadan youtube daki tüm videolarını izledim. hala birşey anlamadım.
bazi konularda super seyler soyleyen. bazi konulardaysa hem dinci hem komunist hemde milliyetci oldugu ne konustugu anlanilamayan kisi.
duygu asena'nın öldüğü hafta ona verdiği ayarla insanlara 'oha' ve 'diline sağlık' dedirtmiştir. duygu asena hayatta iken de onları söyleyebilirdi ama hayatta iken bahsedilmeye bile değmeyecek biri oluşunun bunda etkisi büyüktür.
statükonun ab olduğunu, abd olduğunu, statükonun barzani olduğunu, mehmet altanlar, eser karakaşlar olduğunu söyleyen insan.
sky turk'teki programını izledikten sonra milliyetçilik duygularımı kabartan garip kişilik. Kendisi hakkında garip dedikodular vardır. Önce islamcı, sonra cumhuriyetçi ( (bkz: karpuz gibi içi kırmızı dışı yeşil olmak)) olduğu söyleniyor. Ama şu sıralar doğru şeyler söylediği de gerçek.
bildiklerini dobra dobra ortaya koyabilen, milliyetçiği ve konumu itibariyle tek olduğunu düşündüğüm, gözünü budaktan sakınmayan, takdire şayan, saygı duyulası aydın kişidir.
çoğu zaman doğru şeyler söylediği bilinen ve mesleği gereği devamlı muhalefet yapmayı benimseyen kişiliktir. devamlı muhalefet ve her yerde muhalefettir. çözümden öte, sonuçları eleştirmekle bilinir. her kesime söylecek bir çift lafı vardır. her kesimin adamıdır.

not: ellili yaşlarda olmasına rağmen genç bir delikanlı edası vardır üzerinde.
bir programda, recep tayyip erdoğan'ın aslında çok iyi, çok temiz adam olduğunu, karadeniz'in adamı olduğunu belirten, son programında ise amerika'nın sömürgesine karşı sadece genelkurmay ve cumhurbaşkanlığı makamının kaldığını, abdullah gül'ün gelmesiyle amerika'nın sömürgeci yaklaşımına karşı durmayacağını, akp'yi isim vermeden, abd'nin sömürge yaklaşımına karşı çıkmamakla suçlayan kişi.

kendisi bu bağlamda şahsıma davaro filmini hatırlatmıştır. kendisi kemal sunal'ın, şener şen'e yaptığı gibi, rte'ye bir vurup, arkasından "karadeniz'in hırçın sesi, temiz insan, canım benim" moduna girmektedir. sanki abd sömürgeciliğine yataklık eden akp'nin başında ben varım.

rte çok temiz adamsa, çevresindeki kirlileri etrafından atar. ancak, kirliliğin ta kendisiyse bunu yapamaz.

karadenizli olması rte'yi temiz insan yapmaz. nihat genç'in ısrarla "karadeniz insanı" mikro milliyetçiliği yapması da tuhaftır tabi.
5 kelime ile aciklanacak bir olayi 505 kelime ile aciklayan, aciklarken de insani yoran, uykusunu getiren, dikkatini dagitan insan. Yazilarinda, kitaplarinda, konusmalarinda surekli olarak kendi deyimi ile bu topraklarda yasayan insanlarin kaynastigi teranesini soyler durur. buna kanit olarakta anadolu topraklarinin ipek yolu uzerinde bulundugu kanit gosterir. bir kere ipek yolu sadece anadolu topraklarindan gecmez. bir suru kolu vardir. bunu kendisi de biliyordur. oyle ise ipek yolu' nun gectigi diger topraklardaki insanlar niye karismamis kaynasmamistir ? zaten Bu topraklar diye niteledigi anadolu cografyasi'nda da insanlar birbirleriyle karismamislardir. yuzyillardan beri lazlar, kurtler, balkan gocmenleri vs hep ayri ayri mahallelerde oturur kendi irk bilincleri dogrultusunda digerleriyle karisip kaynasmazlar. istisnalar vardir elbet.. ama bu kaideyi bozmaz.
Kendisine iki tane tavsiyem vardir nacizane. birincisi artik " bu topraklar" deyimini bir tarafa birakip Turkiye demesi. ikincisi de Turkiye'de yasayan insanlarin birbirleriyle kaynasmis oldugu dusuncesi saplantisindan kurtulmasidir.
karanlığa okunan ezanlar adlı harika kitabın yazarı.en kısa zamanda tanışmak ve tüm kitaplarını okumak istediğim gönlümde tahtını kurmuş en sevdiğim yazar. *
aşk çoğrafyasında konuşmalar adlı kitabı çıkmış yazar.
http://www.nihat-genc.com