bugün

laf söylemek istemiyorum, para kazansın daha çok gelişsin diye türk sineması. ama olmamış. keşke bu kadar emek vermişken seneryoya önem verilseymiş.
mahsun kırmızıgül'ün tuhaf bir ses tonuyla 'bana oğlum deme hacıwww' dediği sahnelerden utandığım film. genel olarak ise başarılı...
sonunda izlediğim film.senaryo olarak daha iyi olabilirdi fakat yinede güzel film olmuş görüntü olarak falan.bu arada haluk bilginerin inanılmaz oyuncuşuğunu es geçmemek lazım.onun yüzünden filmdeki diğer oyuncular ister istemez insanın gözüne kötü geliyo.inanılmaz bi oyuncu gerçekten.
Kullanılan film teknikleri ve Haluk Bilginer'in üstün performansı sayesinde film izlenebilirlik kazanmıştır ancak senaryo ve kurgu berbat. Mustafa Sandal' da güzel oyunculuk sergilemiş.
senaryo çok kötü ki içimdeki saçmalamalar da bir o kadar komik , verilmek istenen mesajlar çok yersiz , konudan konuya atlayan ve çok kötü yani alakasız bir final sahnesi ve bu filmciği izleyen 1 milyon insan. yazıktır günahtır.
Mahsun kırmızıgülün ilk yarası heyecanlı ikinci yarısı durgun filmi. Filmin özetine gelince.

Fırat(Mahsun Kırmızıgül) araştırmalarıyla suçlu sandığı Hacı Gümüşün (Haluk Bilginer) kanlısı olan polistir. Hacı Gümüş'ü Türkiye'ye döndürebilmek için üstlerini Hacı Gümüş'ün Terörist Deccal Olduğuna inandırır interpoldan kırmızı bülten çıkarttırır ve geri getirmek için Amerika'ya gider. iyi derecedeki ingilizcesi ile Acar (Mustafa Sandal), Amerikada Fırata eşlik edecektir. ikili Amerikaya günlük olarak gidip, suçluyu teslim alıp döneceklerdir. Amerikaya giderler, suçluyu teslim alırlar ve Hacı Gümüşü ellerinden kaçırırlar. En sonunda Hacı Gümüş'ü Türkiye'ye getirirler ama Hacı Gümüş'ün suçsuz olduğunu anlarlar. Fırat'ın babasını Hacı Gümüş Öldürmemiş. Öldürenlerler tarafından suçu üstlenmeye zorlanmıştır. Fırat Hacıyı memleketi Bitlis'e götürür. Burada Hacı Fırat'ın Dedesi tarafından ölüdürülür. Acar'da Fırat'ın Dedesini vurur. Film sonu böyledir.
mahsun kırmızıgül'ün yönetmenlikte fena gitmediğini, ama daha alacak yolu olduğunu gösteren yeni filmi.

filmin kozu kesinlikle usta oyunculuğunu bir kez daha konuşturmuş olan haluk bilginer.
--spoiler--
- my beautiful daughter...uy kurban olurum sana...
--spoiler--
--spoiler--
- no, no please don't die... you were such a good husband......seni seviyorum!
--spoiler--
aksiyon sahneleri (bilgisayarla yapıldığı bariz olan patlama görüntülerini saymazsak patlamalar dışında), girişteki operasyon sekansı oldukça başarılı. senaryoda, karakterlerde ve kurguda zayıf kalan yönler var. öte yandan yer yer fazla didaktisizme kaçılıyor olsa da, film genelde pozitif mesajlar vermeye yöneliyor. (bu arada fbi fbi olalı böyle şamar oğlanına dönmedi. * yer yer bizim emniyet de acemice hareketlerde fbi'ı aratmıyor filmde.)

izlenebilir, eli yüzü düzgün bir film olmuş * ; ama umarız kırmızıgül yönetmenliğini ve sinemacılığını bu noktadan daha ileri taşımayı başarabilir.
Mahsun Kırmızıgül'ün çektiği, hakkında yapılan yorumlar arttıkça beklentileri yükselten, sonra da hayal kırıklığına uğratan film.
--spoiler içerebilir yine de dikkat et sen--
*Kamera açıları, çekimler falan öyle aklı baştan alacak kadar güzel değil, bir numarası yok en azından. New York'a gidip film çekiyorsun bir gece manzarası göstermiyorsun doğru dürüst. Ayıptır.

*Zafer Ergin ve aşığı olduğum Haluk Bilginer dışında filmde "oyuncu" yok. Yabancı aktörlerin oyunculuğunu dublaj yüzünden zaten anlayamadık.

*Konunun tamamen din, din, din, din ve siyaset üzerine dönmesi ise hepi topu 2 saatlik bir filmi fazla yavan kılıyor. E tamam memleket özlemi falan var ama onu bile işleyememişler doğru düzgün.

*Fetoşla olan ortak noktaların fazlalığı benim gibi hassas insanlarda filmi izlerken ideolojik rahatsızlık yaratıyor. Sonunda "ay öyle değilmiiiaaş" deyip oltaya gelenler de olmuştur tabi, yerim.

*verilmek istenen mesajlar adeta kör gözüne parmağımdı. neymiş adamın kardeşi 9/11'de ölmüş müslümanları tu kaka görüyor. bizim "onun arabası var musti" de diyor ki, "bütün müslümanlar terörist değil taaam mı biz de müslümanız noolmuş?!!11!!" senaryo resmen böyle yazılmış da sonra bir allahın kulu neyse ki el atmış.

*mahsun kırmızıgül'le mustafa sandal'ın filmdeki diyalogları çizgi film caillou'da bile yok yahu. mahsun kırmızıgül'ün replikleri resmen "ne diyor, ne oluyor, ne dedi"den ibaret. mustafa sandal zaten uykuda sayıklarmış gibi konuşuyor. bir de o çatışma sahnelerinde falan sanki eline oyuncak silah almış da mahallede arkadaşlarıyla oynuyor gibiydi. *
*çok gereksiz sahneler olmasının yanısıra filmin akışını değiştirdiği halde çok çabuk geçilen sahneler de vardı. mesela ülkücülerin gösterildiği sahne gereksizdi, fbi ajanının böcek yerleştirmesini göstermeleri gereksizdi -sadece çerçevenin arkasından da görsek yeterdi-, mahsun'la musti'nin arabadaki sahneleri sanırım usta-çaylak ilişkisini yansıtmak istemiş ama gereksizdi. bu sahneler yerine gerçek deccalin nasıl yakalandığı anlatılabilirdi, mahsun'un birden masumiyete nasıl ikna olduğu psikolojik olarak betimlenebilirdi. Hele zafer ergin'in elinde mahsun'un dosyasıyla "bize yalan söylemiş" dediği sahne hızlı çekime alınmış gibiydi.

*filmin ismi öyle cezbedici ki insan ister istemez bir bağlantı arıyor. bir "new york - bitlis hikayesi" tamam da, ne bileyim işte.
--spoiler içerebilir demiştim--
özet geç piç diyenler içinse, geçemem arkadaş oku yukarıyı.

ama son bir şey söyleyeyim. bu film için uygun olacak iki tanım var bence.
1) okyanus ötesi candır temalı mahsun filmi.
2) gösteriş filmi. neden mi? şöyle, adam resmen diyor ki "Biz bunu amerika'da çektik, yabancı oyuncular getirttik, fbi'ın resmi binasına girdik, patlama efekti falan ekledik, hayvan gibi para saçtık, arada okyanus ötesindeki dostlarımızın da kulak memesini yaladık. hadi izleyin."

izleyicinin sorusu: fettullah gülen'i oynamak için seçe seçe seni mi seçtiler sevgili haluk bilginer? seni, seni, seni seni, bilginer'imi..
fettullah gülenin hayatının anlatıldığı, amerikaya gitmeler orda kendini geliştirmelerle falan izleyenin hayran kalması muhtemel aşırı abartılı, beklentilerimi yerle bir eden filmdir.
filme bayaa emek harcanmış uğraşılmış ancak çok sıkıcı yanları var,ü mahsun'un daha çok çalışması lazım, ama sonlara doğru güzel, efekt perfect.. çok para harcanmış zaten birinin söylemesine gerek yok kendini belli ediyor ama acaba harcanmasa daha mı doğru olurdu...
fragmanındaki bazı sahnelerin içinde bulunmadığı film.*
üstümdeki mahsun ön yargısını kıramadığım için sinemada izlemeye gitmediğim filmdir.
fetullahçı olduğunu düşündüğüm mahsun kırmızıgül'ün fetullahı yerden yere vurduğu bir film
mahsun un bir daha önceki iki filmi gibi halkımız tarafından çokca izlenmiş ve sevilmiş bir filmdir.
dünya gerçeğinden ülke gerçeğine yatay geçiş yapan bir film yapmış mahsun...

süper bir hikaye ve oyunculuklarla film unutulmazlarım arasına şimdiden girdi. bitlis sahnelerinde "eşkiya" tadı aldım.

helal olsun mahsuna... ve helal olsun büyük usta haluk bilginere...
" amerikan filmi gibi başlayıp türk filmi gibi biten filmdir."
filmde bir çiğlik vardı, filmin finali kötüydü
filmdeki en zayıf oyunculuk mahsun'a ait.
ali sürmeli'nin oyunculuğu muhteşem ama sürmeli sakalsız olacaktı.
ali sürmeli'nin yönettiği zikir mantık olarak çok saçmaydı, ali sürmeli'nin canlandırmaya ya da çağrıştırmaya çalıştığı karekterin öyle zikir ritüelleri yoktur o sahne rufailere ya da aczmendilere ait bir sahneydi. Bu durumun farkedilmemesi çok komik.
haluk bilginer iyiydi ama nezarette diğer lideri hemen etkileyebilmesi komik oldu biraz.
bitlis'teki ölüm sahnesinde, ananın ağıt çekmemesi çok enteresandı.
bitlis kısmı zaten başlı başın facia.
mahsun'un artık yılmaz güney'i taklitten vazgeçmesi gerekiyor, birinin "mahsun sen artık büyüdün kendi ol" demesi gerekiyor. başı suya sokma çok abartılıydı.
ayrıca mahsun'nun oyunculuğunun çok çiğ olduğu, çok sırıtıyor, sanırım kamera arkasında kalsa insanlar daha çok saygı duyacaklar.
mahsun'nun filmde 8-10 sözcük kürtçe konuşması çok ucuz bir popülizmdi.
mustafa sandal'ın oyunculuğu çok da sırıtan bir durum değildi.
filmde çok yadırganan taraf hiçbir karekterin oyunculuk sergilemesine fırsat verecek sahne olmamasıydı.
giriş sahnesi etkileyiciydi ancak abartı vardı. ben 18 kişinin öldürülüp polisin 6 şehit verdiği hiçbir operasyon hatırlamıyorum.
filmdeki domuz bağı ile bağlı insanlar sahnesi çok iyiydi.
filmin en entersan boyutu bir arabeskçinin bu düzeyde film yapabilmesidir. bu boyutuyla bakılınca eleştirilerin haksızlık olduğu sonucu bile çıkar.
herşeye rağmen izlenmesi gereken filmdir.
gösterime girdiğinden beri, filmi izlediğimden beri yorum yapıp yapmamak arasında kararsız kalıp en sonunda dayanamayaraktan şu kısa ve öz yorumu yapma zorunluluğu hissettiğim film...
--spoiler--
mahsun senaryo yazıp yönetirse nasıl bir film ortaya çıkar? hayaliniz nedir bununla ilgili? işte öyle bir filmdir.
--spoiler--
bu bile çok aslında. ama para verdik seyrettik...yorum yazmadı demesinler.
ağızlarda hep cemaati eleştiren bir film şeklinde pelesenk olmuş olsada alakası olmadıgını fılmı ızleyınce gördük.
--spoiler--
Kan davası ile ilgili bir konuya sahip yine.
--spoiler--
ama filmde iyi gizlemiş konuyu bir yere kadar.
verdiğiniz paranın hakkını vermeyen filmdir.

haluk bilginer izlemek istiyorsanız, gözünüzü kırpmadan basın parayı ama, sadece haluk bilginer değil, senaryoda istiyorsanız, bilete vereceğiniz parayla çok daha eğlenceli şeyler yapabilirsiniz. gidin bir cafede oturun, boş boş bakının. emin olun, bu filmde izlediklerinizden çok daha fazlasını göreceksiniz. film mi lan bu?
aksiyon desem, değil. dram desem, değil. komedi desem, değil. ne desem diyeyim, bu filmin bir kategorisi yok. şimdiye kadar harcadığım para konusunda hiç pişman olmamışımdır. bu film beni pişman etti. alt tarafı dokuz lira ama, cidden yazık o dokuz liraya...
izlemeyenler, kesinlikle izlemesin. korsanını bile izlemeyin, değmez!
on numara bir film. dinimizde yanlış anlaşılmaları, töreyi, gaza ve cihad anlayışını açıklığa kavuşturan film.
son sahnesinde gözlerim doldu be mahzun.
haluk bilginer' in sasirtici bir sekilde Gandhi' ye bezetildigi filmdir. Konuya gelince para verip izlenmeye degmeyecek bir film, ama haluk bilginer faktoru sizi filme cekebilir.
izlenimlerime göre ordaki hacı fettullah gülendir. garip olan fettullah gülen ile mahsun kırmızı gülün aslının bitlisli olması. ne kadar garip ayrıca bediüzaman said-i nurside bitlisli.

edit: filmde tam bir hacı fenomani oluşturulmaya çalışılmış.
izlenimlerime göre ordaki hacı fettullah gülendir. garip olan fettullah gülen ile mahsun kırmızı gülün aslının bitlisli olması. ne kadar garip ayrıca bediüzaman said-i nurside bitlisli.

edit: filmde tam bir hacı fenomani oluşturulmaya çalışılmış.
insan doğduğunda ezan okunur ama namazı kılınmaz... çünkü doğduğunda okunan ezan,öldüğünde kılınacak namazı içindir..
bu replikle beni duygulandırmıstır.
sıradan basit bir konu üzerine kurulmuş film. biraz önce izledim. (bkz: daha taze bitti)