bugün

cevabın "fark yaratmak için." veya "bu soruya cevap bulmak için." olduğuna inandığım soru. benzerleri için;

ben kimim?
neredeyim?
burası neresi?
şu anda konuşan kim? (kendine bunu sorarken konuşan yani)
eğer algıladığım her şeyi algılamam beynim sayesindeyse yaşadığım her şey beynimdedir. o zaman gerçekten bunları yaşadığıma nasıl emin olabilirim?

ilginç bir şekilde bu soruları sormaya başladığınız ilk zamanlarda aile büyükleri kafayı yiyeceğinizi, bu soruların cevapsız olduklarını ve ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın asla cevabın bulunamayacağını size ısrarla söyleyerek rahat bırakmazlar. hatta bu konu hakkında çok kitap okuyunca sizi uyarır, konuşmalardaki cevaplarınızı analiz edip "kafa izni" yapmanız gerektiğini de söylerler...
ne için yaşadığınız sizinledir. sizinle olmayan için ise...
yaşam stilimiz ve yaşadıklarımızın ele verdiği şeydir.
hayallerimizi gerçekleştirmek için yaşıyoruz. öleceğimizi bile bile hayatta bir fark yaratmak için yaşıyoruz...
ölmek için...
(bkz: afedersin ama)
(bkz: bok)
(bkz: bok afedersin)
hayata geliş sebebimiz var. allah (c.c) şöyle buyurur kuran'ın da " insanlar kendinlerini başıboş bırakılacak mı sandılar".

inançları olmayan insan dünya için yaşar manevi değerleri daha zayıftır diye tahmin ediyorum. çünkü ahlaki anlayışı çok boldur. tanıdığım inanmayanlar böyleydi.

inanan insanlar da ahiret için çalışırlar ibadet ederler. ahiret hayatında huzuru yakalamak için ibadet le bu dünyada yaşarlar. bu insanların ise vazgeçilmez en önemli unsurları vatanı dini ve namusudur.

diğer yabancı ülkelerdeki yağmalama olaylarını görüyorsunuz. bu sağlam olmayan ahlaki düzenden kaynaklıdır. sosyolojik boyutlarda tehlikelidir ahlaki kavramlar. ve hiç etik olmayan şu an da günümüzde yaşadığımız olayları çığ gibi büyütür. ama türkiyede bu belirli oranın üzerine çıkmaz. çünkü bunu yapan insanlar bellidir depremlerde yağmalayanlar, yeni ölmüş insanı bile taciz eden insanlar bu ülkeden de çıkıyor isimleri lazım değil. nefret uyandırıyorlar sözüm ona bir de eziyormuşuz ama konu aralarından bile kendilerine pislik bulabiliyorlar gördüğünüz gibi. *
ne için yaşadığım kısmı karışık ama artık sadece kendim için yaşamaya açalışacağım.
hayatta isteklerim, başarılarım, çocukluğum, üniversite, iş, ev, araba hayallerim, 1 gün saçlarımda aklar, elde baston... ne kadar yaşadın diye sorsanız, cevabım: yalnızca bir tek gün o da dün... gününü yaşa ki dünün güzel kalsın... *.
çoğunlukla bir hiç uğruna yaşıyoruz...

parayı araç değil bir hayat amacı haline getirip yıllarca onu kazanmak için bütün ömrümüzü harcıyor ve ve tam keyfini sürmeye karar verdiğimizde son noktaya geldiğimizi görüp bu hayattan göçüp gidiyoruz. -para için yaşıyoruz. -

henüz küçük bir çocukken hayaller kuruyoruz, "ben bir ressam olacağım olacağım. " diye kurulan hayaller, bir gün bir masa başında memurluk görevinizi yaparken " aslında iyi bir ressam olabilirdi." şeklindeki pişmanlıklarla son bulur, kurulan o hayaller yerini ömür boyu nefret edilen bir mesleği yapmaya mahkum olduğumuz bir ömüre bırakır ve yine son noktaya gelinir. - hayallerimizi gerçekleştirmek için yaşıyoruz. -

herkesin kalbinin kenarında köşesinde bir sevgili, kendini adayacağı bir aşk vardır. ve belki de o şans yakalanır. derken yine hayat yapacağını yapar; ya kız fakirdir ya oğlan (ayrılığın salt nedeni bu değildir elbet)... ve sonra ikisi de iki ayrı dünyanın birbirine hasret iki yabancısı haline getirilirler. filmlerdeki hayaller gerçek olmaz, fakir oğlan zengin kız ile evlenemez. ve yılar sonra yolları kesişir. ikisi de sevmedikleri insanlarla evli ve mutsuz oldukları bir hayatı sürmektedirler. yüreklerde yine aynı aşk acısı ile. ve yine son noktaya gelinir. aşk acısı ile geçen yıllar yerini ölüme bırakır. -aşkın peşinden koşmak için yaşıyoruz. -

çoğunlukla bir hiç uğruna yaşıyoruz... hiç gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz hayallerimizin peşinde, paranın pulun peşinde, aşkın peşinde ve belki de birçok şey yüzünden hayatımızı heba ediyoruz. kısacası çalıntı hayatlar yaşıyoruz, başkalarının hayatını yaşıyoruz. "o ne dedi, bu ne söyler? " şeklindeki zihniyetin gölgesi altında bir ömür geçiririz. sonra arkamıza dönüp baktığımızda da bir arpa boyu yol alamadan fani dünyadan ahirete göç ettiğimizi; yani son noktaya vardığımızı görürüz. "topraktan geldik, toprağa gideceğiz."

kısacası çalıntı hayatları kendimize yama yapmaya çalışarak, sahtelikler içinde bir hayat sürmek için yaşıyoruz.
bu sorunun cevabı çok açıktır ve çok nettir. ne öyle fark yaratmak için yaşıyoruz ne de bir şeyleri değiştirmek için;

sadece koca bir hiç için yaşıyoruz.

koca bir hiç.

hiçlik insanı korkuttuğu için kaçmak ister ve kendine farklı misyonlar yükler, kendini değerli özel görmek ister.

hiçlikten kaçamazsınız.

ne için yaşıyorsunuz?

herkesin aynı anda;

'bir hiç için yaşıyoruz' demesi yerinde olacaktır.

ya da hiçliğinizi unutup planlar kurabilirsiniz. araba hayali ev hayali eş hayali kurabilirsiniz.

sonunda hiçe kavuştuğunuzda o hayallerin hiçbir manası kalmayacaktır.
Allah'ın rızasını kazanmak için..
ölmek için.
herkesin bir yerlere sığınıp da cevabını vereceği sorudur. kimse aslolan amacını direk söylemesini seçmez, kaçak cevaplar verir ''ben var ya ben iyi bir insanım '' felsefeciliğini konuşturup atar tutar, asıl amacının karnını doyurupta altının kuru kalmasını kendinden başka kimsenin aslın da önemli olmadığını hep saklı tutar anlatamaz.

-ne için yaşıyorsun abi sen
+sevdiğim kız için
-he öyle mi ondan önce nasıl yaşıyordun hayret!
+ona yaşamak demedim ben zaten
-iyi de bak nerdeyiz bu mu yaşamak sabah 12 de oturduk hala birahanedeyiz yahu bırak bu işleri kız yokken varken arası bir şaşırmış olmuşsun kalk gidelim başkasını bulunca zaten unutursun!!

unutur unutur hangimiz unutmadık!

gel gelelim

veyahut bir futbolcu ya sorulduğun da

-evet yanımız da büyük topçu falan feşmegan var efendim neden o kulübü seçtiniz anlatır mısınız
+ya ben o kulubün canını yerim öyle seviyorum öyle seviyorum ki anlatamam sorma abi

bir süre sonra

+alo sizin le bir röportaj yapmak istiyorum müsaitseniz evdeyim
-olur geleyim konu neydi?
+konu ne olacak abi işte kulüb paramı ödemedi ben böyle kulübün ta bilmemnesini herşeyi açıklıyacağım yetti artık!
-öylemi canını vermiştin ne oldu en son
+o başka o başka
-neyse neyse tamam sende insansın geliyorum.
kadınlar için.
Fazla ciddiye almayın şu hayatı , nasıl olsa içinden sağ çıkamayacaksınız.
halay çekmek için.
http://www.mesutx.com/wp-..._1444094980_n-240x103.jpg
neden yaşadığını merak eden bir kişinin sorusudur.

Ortalama 70 yaşında ölüyoruz.

iyi bir gelecek için bir uzman doktor olduğumuzu var sayarsak 30 lu yaşlara kadar okuyoruz.

Neden?

Kalan 40 yıllık hayatımızı rahat yaşamak için.

Tüm dinler insanlığa cennet vaat eder.Hemde sonsuz cennet! Ama hiç kimse buna inanmaz ki hayatını tamamen tanrıya adayan çok nadir insanlar görürüz.

iki şey var, ya tanrıya inanmıyoruz.
Yada inanmış gibi yaşıyoruz.

30 yılını kalan 40 yılı için feda eden insan, tüm hayatını sonsuz bir hayat için feda edemiyorsa hepimizin din anlayışı ya varsa üzerine kurulu demektir.

Diğer taraftan inançsızlık başka bir alternatif, başka dünya yok, tanrı yok, şeytanlar ve melekler birer fantastik kahraman demek de bir alternatif.

Beyninize hakaret etmiş olmuyor musunuz? adına yahova deyin, tanrı deyin, allah deyin, uzaylı deyin, ne derseniz deyin, sizce bu kadar harika işleyen bir sisteme kendi kendine oluştu demek insan beynine hakaret değil midir?

Niçin yaşıyoruz? tanrıya adanmak, inanmış gibi yapmak, red etmek hangisi hayatımızı güzel kılar?
Allah için.
ateistler bunu da açıklasın denilebilecek soru.
yarın ölecekmişiz gibi ahiret için, hiç ölmeyecekmişiz gibi dünya için çalışmaya çalışıyoruz.
Allaha kullukta samimi olduğumuzu ispatlamak için.
(bkz: ne için yaşıyoruz)
sadece ve sadece kendimiz için.. allah rızası kazanmak için*, dünya hayatını sevdiğimiz için*, daha iyi bir hayat için*, çocuklar, eşler, aile için* vb. adını ne koyarsanız koyun..