bugün

gerçekte olup bitenleri ört bas etmek, gündemi değiştirmek, gerçek gündemi unutturmak için zırt pırt sömürülen, ne idüğü belirsiz kimliktir.
aklı başında insanların bu goygoya gelmemesinde yarar vardır. gerçekte konuşulacak o kadar çok şey varken hele.
en az faşist demokrat kavramı kadar saçma ve bir anlam ifade etmeyen kavram. Muhafazarlık ve demokrasinin tarihsel gelişimi beslendiği kaynaklar detaylıca incelenecek olursa başlı başına birbirine ters kavramlar oldukları görülecektir.
system error.
götten uydurma bir tanımdır. avrupa'da bazı ülkelerde bulunan merkez ya da aşırı sağ partilerin açık açık "biz dinciyiz, özgürlükler sikimizde değil" diyememelerinden doğmuştur.

türkiye'de de bunlara özenen birileri var. islam, hristiyanlığın geçtiği reform ve aydınlanmadan geçmediği için işin dini boyutu çok daha abuk subuk. demokrasi deseniz, küfür der islamcılar. ki geçtiğimiz günlerde mısır'daki islamofaşist muhammed mursi'yi destekleyen yurdum islamcıları ellerinde bu tür pankart ve dövizler taşımışlardır.

sözün özü;

(bkz: yok öyle bir şey)
(bkz: muhafazakar demokrasinin imkansızlığı)
ters mıknatıslanma yapar. fizik fizik olalı böyle işkence görmedi amk.
"Özgürlük diyorsak sadece kendimiz için " zikriyle kendi yaşam koşullarını dayatan zümrenin "demokratçılık oynama" söylemidir...
muhafazakar: islamcı.

demokrat: seçim zamanı kürtleri, ermenileri de düşünür, solcu ağızlarla iki laf ederiz. hem adnan menderes'in mirası bi yerde.
muhafazakar demokrat aslında güzel bir sistem olabilir. zamanında anap&dyp&rp&dsp&mhp vs. hepsinin olduğu bir topluluktu. insanlar dini özgürlüklerini de yaşar, siyaseti de görüşleri ve düşünceleri el verdiğince konuşur, huzur içinde yaşarlardı. şimdi ki hükümet; huraa aleviler yezid, başı açık orospu başı kapalı bacım, atatürk=dinsiz, solcu=terörist, %50 benim gerisi vatan haini, gibi milyonlarca içi boş demeçlerle zaten cahil olan ekibi cühela eylemiş, tüm fikirlerin, ideolojilerin içini boşaltarak tek yol din ama benim anlattığım gibi yapılacak denmiş. bu aşamada bu hükümetin salyalı görevlilerinden her hangi biri çıkıpta ben muhafazakar demokratım diyorsa o şudur: "ben siyasetten, lügattan, tanımlamalardan, ideolojiden hiç bir sik anlamıyorum. biri kulağıma fısıldadı bende cümle içinde kullanayım dedim" demek gibi birşey.
rte nin dünya görüşüdür. (yersen)

bence o adamın tek görüşü şeriatçılık.
Modern çağda toplum, modernitenin ve onun karşıtı olarak konumlanan muhafazakârlığın yaratmış olduğu gerilim sonucunda varlık bulmuştur. Karşıt olarak gösterilen modernite-muhafazakarlık ilişkisi daha çok paradoksal bir mahiyet gösterir. Zira muhafazakârlık, Aydınlanmanın alt yapısını oluşturduğu modernliğe karşıt bir hareket olma özelliği arz eder. Yani muhafazakârlık, Fransız Devrimi'nin alameti farikasını teşkil ettiği 'militan aydınlanmacılık' uğraşısını aşan Modernizmin zıttı değil, sürekli refakatçisidir. muhafazakârlığın, modernlik içerisinde sürekli kendini kurgulayarak ve yeni ile hesaplaşarak var olmasını ya da görünür hâle gelmesini sağlamaktadır.

hal böyle iken Muhafazakârlığın genel ilkelerinden hareketle oluşturulmaya çalışılan "Muhafazakar Demokrat" kimliğinin ortaya konmaya çalışılan ilkeleri, kimi çevrelerce bir arada bulunması çelişki olarak görülen muhafazakarlık ile demokrasinin sentezinden elde edilmeye çalışılmaktadır.

recep tayyip Erdoğan 2004 yılında verdiği bir beyanatında şunları söylemiştir;

"AKP, körü körüne geleneği veya modern olanı reddetmek yerine, yeni bir senteze varılması gerektiğini düşünmektedir. Yerelliği savunmak, evrenselliği ret anlamına gelmemeli, yerellik de kendisini çatışmacı bir mutlakiyetçiliğe dönüştürmemelidir."

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, AKP muhafazakârlığın olumsuz gördüğü modernlik, evrensellik vb. kavramları da benimsemekte, bunları karşıtları ile birlikte sahiplenmektedir. Aslında bu pragmatist yaklaşım çelişki barındırıyor gibi görünse de, muhafazakârlığın ruhuna uygun bir tutumdur.

ülkemizde, AKP'nin kurulma çalışmaları ile birlikte gündeme gelen siyasal kimlik arayışları, partinin iktidara gelmesiyle de artarak devam etmiştir. AKP'nin kimlik arayışında belki de en önemli etken, kendilerinin geldikleri taban olan "Milli Görüş" ün devamı olmakla suçlanmalarıdır. işte! tam da bu yüzden, Millî Görüşçülüğün getirdiği tavırdan sıyrılıp yeni kimlik tanımlamasına gitme ihtiyacı duyduklarını düşünebiliriz.

her ne kadar AKP, programında da açıkça görüleceği gibi kendisini "Muhafazakâr Demokrat" kimlikle tanıtmaya çalışsa, bu yolla hem uluslararası kamuoyunda hem de içeride kendisini rahatlatsa ve seçmen yelpazesini olabildiğince genişletme imkanı bulsa da, kamuoyunda yapılan anket çalışmalarının verilerine göre kendi seçmeninin tamamına yakın bölümü AKP'yi "Müslüman Demokrat" olarak tanımlamaktadır.

erdoğan, bir diğer beyanatında ise şunları söylemiştir;

"Muhafazakâr Demokrat kimliğimiz, her türlü toplumsal ve siyasal mühendisliğe karşıdır."

Söylem bu şekilde olsa da, aslında "Muhafazakâr Demokrat" kimlik adlandırması ve bu kimliğin sistematik bir düşünce bütünü haline getirilme çabalarının bir toplumsal ve siyasal dönüştürme, diğer bir deyimle bir toplum mühendisliği çalışması olduğu ortadadır.

Batılı muhafazakârlar ve Türk muhafazakârları geleneğe ve kültüre büyük önem verirler. Geleneğin ve kültürün korunması için toplumun ve devletin ciddî tedbirler almasını isterler. aile yapısını ve bireylerinin kuvvetli bağlarını önemserler, kürtaj ve eşcinselliğe bakış açıları aynı cizgide olmasa dahi birbirine paraleldir. genel ahlak kurallarının bozulmasına ve yozlaşmasına müsaade etmezler. AKP'liler de geleneğe ve kültüre önem vermektedirler, ancak onların gelenek ve kültür anlayışında dinsel motif ve içerikler batılı muhafazakarlara kıyasen daha baskındır.

Kendilerini Muhafazakâr Demokrat olarak tanımlayan AKP'liler ile, Türk Muhafazakârlarını karşılaştırdığımızda; her ikisinde de islâmcı ve milliyetçi vurgu belirgin olmasına karşın, AKP'liler de islâmcı vurgunun hem daha fazla, hem de çok daha derin olduğunu görmekteyiz. Bu gerçeklik, onların "Muhafazakârlıktan" çok, "islâmcı Muhafazakâr" sınıflamaya daha yakın durduklarını göstermektedir. kaldı ki batılı ülkelerin tamamına yakın bölümü de akp'yi "ılımlı islam partisi" veya "müslüman demokrat parti" olarak sınıflandırmakta, akp için "muhafazakar demokrat" tanımlaması hiç kullanılmamaktadır.

bazı siyaset bilimcilerin üzerine basa basa vurguladıkları gibi akp'nin mevcut çabası; Teoriden pratiğe dönük değil, pratikten çıkarsanan bir teorileşme çabası olarak "Muhafazakâr Demokrat" kimliğinin adlandırılması ve oluşturulması, "istim arkadan gelir" mantığının bir yansıması izlenimi vermektedir.
Bir islamcı olarak söylüyorum erdoğanın son zamanlardaki dili muhafazakar demokrat bir dil değildir.islamcı söylemleri öne çıkarması mızmız liberalleri ve merkez sağcılar rahatsız etse de bu dil bizim baya bir hoşumuza gidiyor.Yürü be aslanım haydi.
yeni mesaj gazetesinden muharrem bayraktar sormuş:

--- alıntı ---
"Sizin verdiğiniz kredilerle arkadaşınız Ahmet Çalık'ın satın aldığı ve başında "DAMADINIZIN BULUNDUĞU" Turkuvaz Grubu'na bağlı Cosmopolitan ve Esquire dergilerinde EROTiK yayınlar yapılıyor. Bu yayınları Türk örf ve ahlakına uygun buluyor musunuz?

--- alıntı ---
http://www.yenimesaj.com....orkusu/muharrem-bayraktar
akp'nin, kendisinin sahip olduğunu iddia ettiği kimliktir.

cahilliklerinden mi, yoksa çakallıklarından mı kendilerine böyle diyorlar bilemiyorum ama muhafazakar demokrat bu deyil.