bugün

bugün istanbul valisi muammer güler tarafından yapılan basın toplantısının gerçek adı. söylediğine göre taksim'de toplanılması için çağrı yapan sendikalar ve liderleri cumhriyet başsavcılığına şikayet edilmiş. yürüyüşe katılan herkesin de suç işleyeceğini belirtiyor.

taksim'e girmeye kesinlikle izin verilmeyeceğini söyleyen sayın valimiz eğer girilmeye çalışılırsa ''orantılı'' güç kullanacaklarını deklare etti. ayrıyetten gene kendi beyanatına göre huzurun sağlanması için anayasa'da* belirtilen hak ve özgürlükler gerekirse kısıtlanabilirmiş. hayır işin komik yani, o anayasayı da bu zihniyetin hazırlamış olması. giden geleni aratıyor, evren'in dönmesi için ağıtlar yakacağımız günler yakındır.
amaç 1977 yılında hayatını kaybeden insanların hayatını kaybettiği yerde anılmasıdır. sayın vali muammer güler de bunu çok iyi bilmektedir. provakasyon olmasından endişe ediliyorsa bu pekala diğer gösterilen alanlarda da olabilir, ayrıyetten gerekli önlemler alındıktan sonra eylemin gayet sakin geçeceği sendika başkanları tarafından duyurulmuştur. bu tutumun ne kadar yanlış olduğu geçen sene görülmüş, istanbullular valiliğin uygulamasından dolayı hayatlarından bezmiştir. bu sefer geçen seneki gibi aba altından gösterilmemiştir bezbol sopası, gayet elde tutulmakta ve kurban beklenilmektedir.
orantılı güçle polisin görevini yerine getireceğini duyurduğu basın toplantısına bazı bünyelerin verdiği isim.
neye göre, kime göre belirlendiği anlaşılamayan kutlama yerlerine göre davranmaya çalışan faşist valinin açıklaması. bu vali faşisttir, çünkü emeğe düşmandır, işçi sınıfına ve onunn temsilcilerine büyük bir kin beslemektedir.

diğer yandan provokasyonun kimlerin çıkarıcağı bilinmiyor. eğer böyle bir duyum aldıysa faşist vali, nereden almıştır? eğer provokasyon yapılacaksa taksim dışındaki alanlarda da yapılmaz mı zaten? amaç bağcıyı dövmek olunca iş buralara kadar varıyor işte. polis orantılı güç kullanacakmış. görecez bakalım silahsız insanlara karşı nasıl bir orantılı güç kullanacaklar.

provokasyonu ve bölücülüğü kimin yaptığı bellidir. işçi sınıfının bu ezeli düşmanlarına karşı yeni 15 16 haziranlar gerçekleştirmek gerekiyor. aksi halde geleceğimize göz diken bu sömürücüler sınıfı toplumu çürütecekler.
Muhammer Güler , taksim meydanına dikenli tel çevirip, elektrik verecek demek ki, beşiktaş vapurları çalışmayacak, polislere gün doğacak, hatırlatılmak istenenden fazlaca ürküldüğünü gösteriyor, umutsuzluk çemberine sıkışmış kalmışlar ise anlayamıyorlar , neden taksim neden taksim, gidin kendi evinizin önünde oynayın deniliyor, bir kişinin öldüğü yere çiçek bırakmak gibi. orantılı güç kendisine uygulanmayanlar ise , uygulanan bünyelerin tehdit olarak algılamasını takmasın kafasına...
faşist hükümet ve onun yaltakçılarını memnun eden bir açıklamadır. bir bakın nasılda seviniyor garipler. kimbilir belkide çoğunun karnı açtır...
testi kirilmadan yapilan uyaridan baska bir sey degil aslinda. ustelik bazi marjinal gruplarin -ki onlarin kim oldugu az cok biliniyor- provokasyon yapacagina dair alinmis duyumlar varsa, burada sagduyu sahibi herkese dusen buna imkan vermeyip, bu demokratik hak ve taleplerini daha uygun ve izin verilen mekanda yapmalaridir.

taksim israrini sadece 1977 yilinda cikan hadisede olenlerin yad edilmesi seklinde aciklamak yeterli olmuyor. ayni elim ve feci hadisenin yeniden yasanmayacagini kim garanti edebilir? hic kimse! aslinda bu israrin altinda daha farkli argumanlar var ama kimse cikip bunu acikca soylemek istemiyor. neticede izin verilse de verilmese de kilicin iki tarafi da keskin oldugundan sonuc degismeyecek...
halkçı devlet kavramı ile neyin özlendiğini, güzel devlet-toplum ilişkisinin nasıl olması gerektiğini sadece solcular öğretmektedir topluma. bunun tersini de bu tip hükümetler öğretmektedir; sıkıntıları ve krizleri çıkarıp (körükleyerek ya da yoktan var ederek) devlet güçleriyle halkı karşı karşıya getirip bunun suçunu da halka atmak için bu fırsatı da kullanmaktan imtina etmemiştirler netekim. vali güler'in bu demeci ''biz halkçı değiliz'' anlamını taşımaktadır; törene katılmayı isteyen yüzbinlerce işçiyi ve onların eve dönmelerini bekleyecek aileleri korkutan bir demeçtir, törene katılacakları halkın dışlamasını da hedefler bu şahıs bu demeci ile, yani bu demeç ile devlet, bu insanları kendi vatandaşı olarak kabul etmemektedir sanki, sonuçta bu yaratılan ortam bir resmi terördür bir bakıma. (bkz: devlet terörü)
laf olsun diye toplantılar düzenleyip açıklamalar yapan mevzuata uysun diye tehditler savuran ama bir halttan haberi olmayan arkası sağlam kişinin kimseden korkmadan
ettiği tehdit.
Burjuvazinin kolluk gücü komutanının emekçi ve işçi sınıfı karşısında ve dolayısıyla temsil ettiği kapitalist yönetim biçimlerinde iyice köşeye sıkıştığının açık ilanıdır. Korkuları artık mantıklarını perdelemekte ve bunun nihai sonucu olarak kapitalizmin temel değeri olan faşizm artık sözel ve eylemsel olarak karşımıza daha somut bir olgu olarak çıkmaktadır.
Elbette emekçi sınıfın hak arayışının bir bayramı ve işçi sınıfı ile dayanışmanın bir platformu olan 1 Mayıs'lar burjuvazinin hiçbir kurumundan izin alamazlar ve böyle bir beklenti içinde dahi olmamalıdırlar . Zira temelde sokaklar herkes için bir özgürlük platformudur ve izin alındığı taktirde zaten dolaylı olarak da emir alınmış olunacaktır. Kapitalist oligarşinin faşist valisinin de içine sindiremediği ve öfkeyle dışa vurduğu gerçeklik budur - emirlerini ancak kendi kuçukuçularına verebilir.
faşizmdir.

edit:kötüle canım kötüle.
tehdit olarak algılanması son derece yanlıştır. devletin bir yetkilisi olarak izin verilmeyen alanda yapılacak gösteriyi kolluk kuvvetlerinin dağıtacağı uyarısında bulunmaktadır. bir takım insanlar sanki muammer güler kendi keyfine göre taksim de gösteriye izin verilmediğini sanıyor ancak kendisi sadece daha huzurlu bir ortamda gösteri yapılması için uğraşıyor. basın açıklamasında çağlayanda yapılacak gösteride işçi kardeşlerimle bende halay çekerim ancak taksim olmaz demektedir. bunun nedenini ise taksimin yapısı itibariyle burada güvenlik önlemleri almanın çok zor olduğunu ve kötü olaylarla karşılaşmak istemediklerini belirtmektedir. olaya bu şekilde bakarsak bir art niyet aramanın ne anlamı vardır diye düşünmekteyim. eğer öyle olsa idi hiç bir yerde gösteriye izin verilmezdi... burda anlaşılmayan nokta ise neden illaki taksim die ısrar ederek ortalığı germeye çalışmaktır.
herkese serbest, isciye yasak bir meydanin bulundugu dunyanin en guzel sehrinin, 1 mayis'ta basi dertte olan valisinin simdiden baslattigi yaygara.

bazilari korkacak, belki de vazgececektir hakli tabi kendince yaptiginda. isi boylesine inada bindiren hukumete ve devletin valisine soylenecek seyler azalmakta, vakit daralmakta. hem ne demis sair? o duvar, o duvariniz viz gelir bize viz.
tehdidin gerekçesi olarak taksim meydanın gösteri, toplantı yeri olmaması gösterilmiştir.
ancak 10 nisan 2008 tarihinde polis teşkilatının 163. kuruluş yıl dönümü kutlanmıştır.*
buna benzer kutlamalar taksim meydanında yapılabilirken ve istanbul trafiği karışmazken
1 mayıs işçi bayramı kutlamaları trafik karmaşası olur, istanbul felç olur diye izin verilmiyor... *
bu arada provakasyon yapılacakmış ondan da istemiyorlarmış.
sormak istiyorum, çağlayan'da kutlayınca provakasyon olmayacak mı? *
başka yerlerde yapılınca provakasyonların önlemi alınabiliyormuş bir de...
taksim'de yapılınca önlem alınamıyor mu?
görevini yapacağını beyan eden vali açıklaması. taksim için izin alınmadıysa bitmiştir bu olay. eğer sendikalar illa taksimde yapmaya kararlıysa olacaklara da katlanmak durumundalar. yasal yetki valide olduğundan söyledikleri tehtit değil uyarıdır.
önce iki anekdot;

1-şahsen 1 mayıs'ın tatil olmasını isteyenlerdenim.
2-beni biraz takip edenler olayları objektif yorumlama niyetinde olduğumu görürler.

şimdi bu anekdotların ışığında ;

valiyi-bakanı bırakın, diyelim ki taksim'de 1 mayıs kutlamalarına izin verildi ve şerefsizin biri oraya bomba soktu ki gayet mümkün. 100 canımız da patayan bomba ile öldü. bunun hesabını kimden soracaksınız. gene o vali ile bakandan mı yoksa burda tırışkadan özgürlük naraları atan yazarlardan mı?

şimdi bu korkuyla yaşarsak sokağa çıkamayız diyebilirsiniz ama ikisi aynı şey değil. zira bu 1 mayıs kutlamaları her türlü provakasyona açık.

ama keşke izin verilebilse ve keşke herkes sağ salim kutlamasını yapabilse.

istediğimiz, özlediğimiz türkiye bu...

tanım : muammer güler'in uyarı niteliğindeki beyanatı...
Taksim'e en son olarak Fenerbahçeyi yenen GS taraftarlarının çıkmasında sorun yoktur, yılbaşlarında tüm it kopuğun birikmesinde de sorun yoktur. Hatta burada turistlere her türlü rezilliği yapanların çoğuna müdahale bile edilmez. Halkımız eğleniyordur. Azıcık stres atmak iki et ellemek haklarıdır. Ama iş 1 Mayıs oldu mu Taksim kesinlikle toplanma alanı değildir. Taksimde galibiyet kutlanabilir, tacizciler, tecavüzcüler fink atabilir ama işçi ve memurlar giremez.

Girmek isterlerse ne olur. Diğerlerine yapılmayan. Haklarında suç duyurusunda bulunulur, tehdit edilirler.

Ha bir de münferit olarak yemek yemek için girenler de tokat yerler. Atan yakalanmaz. Yiyen yediğiyle kalır.
1 mayıs 1977... işçi sınıfının şanlı bir şekilde hareket ettiği ve coşkulu bir şekilde kutlamaya başladığı işçi bayramı cia destekli sivil faşistler tarafından kana bulandı. şimdi kana bulayan grubun sol ile devrimciler ile hiçbir alakası bulunmuyorken bu provokasyon söylentisi nereden çıkıyor? o zaman devrimcilere karşı önlem alacğınıza sivil faşistlere ve gericilere karşı önlem alın.

kendilerine kapatma davası açılınca bu ülke de kanunlar işlemiyor, kanunlar demokrasiye uygun değil diyenler, şimdi neden kanunları uygulamaya çalışıyorlar? amaçları bellidir, işçi sınıfının akp'nin sermaye diktasına karşı çıkmasını istemiyorlar. solun önünü, devrimcilerin önünü, yurtseverlerin önünü kesmeye çalışıyorlar. madem tüm bu kavramlar öldü hala neden korkuyorsunuz? çünkü karşınızda somut bir şekilde size karşı çıkacak güçler olacağını görüyorsunuz, gerisi palavra.

dün taksim'i gs taraftalarına açanlar, 1 mayıs'ı emekçilere açmak zorundalar. yasallıktan öte meşruluk çok daha önemli ve burada emekçiler son derece meşrudurlar.
muammer güler'in devlet'in valisi olması sebebiyle tehdit değil, devletin emirlerine karşı gelmeye çalışan ve bunu özgürlük olarak adleden zihniyete öyle başa böyle tarrak demesidir.

ne işçi sendikalarının ne burada atıp tutan yazarların amacı işçi hakları olsaydı "siktir edin taksimi sadede gelel,m arkadaş. işçi aç, asgar ücret düşük, doktor, öğretmen, polis v.s. ikinci bir işte çalışmak zorunda. onları konuşalım haydi" demeleri gerekirdi. ancak bu açıklamaya tehdit diyen zihniyet yine icraat değil anarşi ve devlete baş kaldırma peşindedir.

Daha öncede söyledim yine söylüyorum; "amacınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek"

1 mayıs işçi bayramı 1977 olaylarını anma günü değil. Hem işçi bayramı diyorsunuz hemde 1977 yılındaki olayları anıcaz diyorsunuz. Bu ne yaman çelişki annem?

Anlarım tabi ki 1977 yılında yaşamını kaybedenleri anmakta isteyebilirsiniz aynı gün ama onun için binlerce kişinin taksim'e girmesine gerek yoktur. Temsilciler gider çelenklerini bırakır, ayin mi yapıyorlar dua mı ediyorlar ne yaparlarsa yaparlar sonra izin verilen alanlara gelirler. istedikten sonra yine anılır. illa taksim'de olmasına gerek yok.

Ülke gerilimli günler yaşarken birde çıkıp "orda gösteri yapıcaz devlet kim biz yapıcaz diyorsak yaparız" tavırları anlamsız. Bu özgürlük değil, bu hak değil. Daha önce orada bir olay yaşanmış, güvenlik sorunu var, taksim gibi bir yerde her binayı tek tek arayamazsın ve her insanın güvenliğini orada yeterince sağlayamazsın, daha güvenli alanlara izin verilmiş git orada yap ne yapacaksan.

Sendika başkanları hakkında suç duyurusunda bulunulması ise bence geç bile kalınmış bir harekettir. Bireyler geçici devlet bakdir ve otoritesi bir kere sarsıldı mı bir daha telafisi çok zordur.

amaç üzüm yemekse heryer de yenir, ama bağcı taksimde dövebilen gitsin dövsün.
(bkz: muammer guler e acık tehdit)

(bkz: vali istifa)
Kendisi müneccim değildir,haberi duyanlarından bilmediği şey değildir karşı müdahale geleceği,bulunanların yemediği şey değildir cop.Zaten biliniyor karşı müdahalede bulunacagı sadece önceden bir kez daha ikaz edilmiştir.
sendikalar illa taksimde taksimde yapacaz deyince devletin yasaklarına tehdit olmuyor da devletin valisi uyarı da bulununca mı tehdit oluyor? sorusunu aklıma getiren başlık. buram buram provokasyon kokuyor bu seneki 1 mayıs. bu sene daha bi meydan okuyorlar devlete. Acep nedendir? ülkeyi karıştırmak isteyenler yine mi devreye girdi acaba. inşallah 1 mayısta kan dökülmez ama dökülecek sinyalleri geliyor.
bir futbol fanatiğiysen, gönül rahatlığıyla elinde biranla, bayrağınla taksim'e çıkıp bilmem hangi bağlantı yolunun kesilmesine neden olabilirsin. sevgi pıtırcığı valimiz ve kendisini temsilen barış elçileri olarak atadığı "orantılı" polisleri herhangi bir sakınca görmezler bunda.

bir tacizciysen, yılbaşı gecesi taksim'e çıkıp turistlerin orasını-burasını mıncıklayabilirsin, hatta tecavüze yeltenmende bile hiçbir sorun yoktur. ulu valimiz ve emrinde ki polislerden en fazla " hadi çocuklar bu kadar yeter" tarzında bir uyarı alıp, 52 ytl ödeyip önümüzde ki yılbaşı kutlamaları için rezervasyon bile yaptırabilirsin.

uçamayan kuşa, yüzemeyen balığa özgürlük isteyen bir hümanistsen yine sorun yoktur taksim'e çıkmanda. giy mini eteğini, çek üzerine kürkünü yürü allah ne verdiyse. ince topukların yüzünden en fazla ayakların acır birazcık.

amma ve lakin gün doğmadan girdiğin fabrikadan gün batmadan çıkamayan, maaş diye önüne konulan sadakayla ayın 15'ini göremeyen, 65 yaşına gelmeden emekli olmazsın denilen, alnından akan ter ile toprağı işleyen, emeğiyle, onuruyla, namusuyla yaşamaya çalışan bir emekçi/işçiysen dur bakalım sen orda. ne haddine senin taksim? tehlikeli adamsın sen, provakasyon yapabilirsin, devletin valisini, polisini zor durumda bırakmak için kendine veya arkadaşlarına zarar verebilirsin tıpkı 1977 de, 16 martta yaptığın gibi. git evinin önünde uslu uslu oyna yoksa...

"köhne duvarları demirden dökseniz
özgürlük ellerimizde engel çaresiz
o duvar duvarınız vız gelir bize vız..."
açık cevap;

--spoiler--
Sosyal Adalet, Eşitlik, Bağımsızlık, Demokrasi ve Barış için 1 Mayıs ta 2008 de Omuz Omuzayız!
--spoiler--
1 mayıs 2007 olaylarında kendisini emekçi olarak isimlendiren, arabaları ateşe verip, taşlayan, polise molotof kokteyli, kiremit ve kaldırım taşı fırlatan terörist güruhun ağızlarına aldığı yeni sakızdır.

vali muammer güler bu tarz istenmeyen olaylara göz yummayacaklarını, güvenlik önlemlerini geçen yıla oranla daha fazla arttıracaklarını beyan etmiştir.

işin trajikomik yanı,kendilerinin toplum için oluşturduğu tehdidi göremeyen polise molotof kokteyli atan sozde emekciler bu haklı kararı tehdit olarak lanse etme çabasındadırlar.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar