bugün

yazarların arkadaşlarının lise yıllarında yazarlara hitap etmek için kullandıkları takma adlardır.

ikinci adıma hitaben fotostefanos derlerdi. Ama genel olarak eos kullanılırdı.
Herkül. üç üst sınıftan bir dingili kaldırıp yere çarptıktan, 100 kiloluk matematik hocasını uzun eşekte tek başına tarttıktan sonra.
Filozof . Felsefe dersinde hoca ile olan kimsenin anlamadığı yoğun felsefik sohbetlerimden dolayı aldığım lakaptır. Hoş üniversitede de sokrates derler.
fizik dersinde bir arkadaşımızın tahtada yazılanları anlamaması üzerine hocadan tekrar anlatmasını istedi. fakat hoca ne var bunlarda anlamayacak kuş beyinli misin diyecekken: ne var bunda anlamayacak kuşşşş diye kaldı. tabi sınıfta kakara kikiri gülüşmeler. sonra herkesin aklında aynı şimşekler çakmış: arkadaşımızın gerçekten de bir kuşa benzediği. çünkü o da kuşlar gibi küçücük kısacık minicik ince sesliydi. adını söylemek yerine bir kaç kişinin ona kuş demesiyle lakabı kuş oldu gitti. şimdi herkes onu ismiyle değil de lakabıyla hatırlıyor. şuan baktım da telimde bile hala kuş diye kayıtlı.
at vardı bizim sınıfta bi tane yorulmadan üstüste 3 saat halı saha maçı yapabilirdi.
(bkz: muhalefet)

oysa amacım hiç bir zaman muhalif olmak değildi. ben kendi görüşümü söylerdim, onlar kendilerininkini. azınlıkta kalırdım, hatta kimi zaman tek. bu sebeple ben olurdum muhalefet onların gözünde. kendilerini de iktidar zannediyorlardı sanırım.

neyse, konyalı olmak böyle işte.
Evlenmemiş kadın hocaya: kutsal bakire,
kopya çektirmeyen 4 hoca vardı onlara: 4 büyükler.
Edward.
En yakin arkadasimin iri olmas sevebiyle ona goril demek haz vericiydi * .
kısa boylu arkadaş; 37 ekran
Kilo vermeden önce pofuduk derlerdi.
Artık pikaçuuu! * * *
Teknolojikjojuk diyen biri vardı. Arkadaşları da derdi. Teknolojiden anlıyoruz diye bu denmez ki ama.
insanı okumaktan ve dahi hayattan bezdirir.
Her seye cok iyimser ve pembe gözlüklerimi takıp yaklasımda bulunduğumdan pollyanna derlerdi. Ne günlerdi be.
genelde siyaset ve tarih anlattığım için ergenekoncu derlerdi.
rizeli olduğum için matematik hocamın taktığı ve zamanla okulda yaygınlaşan lakabım
(bkz: lazio)
- inek ısılay
- inek müberra
- inek adile
- tavuk ali murat
- prenses hüseyin
- jardel mehmet
- alex berna
- eboue hüseyin
- bruno semih
- kocam meme hamdi
- at sinem
- kısrak irem
- karpuz asena
- psiko murat
- şaşkın melek
- atarlı samet?
- at kafası emre
- artis raziye
- jumbo özkök
- sıgır ömer
- uyuz yeliz
- yelloz yeliz
- zilli ayşe
- kaşar melis
- yollu ediz
- götoş beste
- şıh maho
- şeyh memo
- çakma kıvanç
- ersin
- bolt faresi
- trafo sergen
- allağıma şükür koca okulda bi benim lakabım yoktu.
biz lisedeyken bir üst devredeki bir sınıf okul çapında lakap takmalarıyla meşhur olmuşlardı. bir tane örnek vereyim.

bir matematik hocamız -yusuf bey- vardı. konuşurken ağzından saçılan tükürüklerin haddi hesabı yoktu. en sonunda adama lakabı yapıştırdılar: golgi. seyyar tayyar'ınkiler misali, "patladı gitti"*
bana entel-dantel diye seslenen arkadaşıma;
(bkz: yürüyen poğaça)
lakabını takmıştım adı öyle de kaldı adamın.
hafif toparlakçaydı anlayacağınız gibi, her ne kadar arkadaş onların kas olduğunu iddia etse de. *
Sortie derlerdi.
Arada da kromozomcu derlerdi.
Cha-cing derlerdi.
kaptan mağara adamı. * hatta bazen çarşıda kısaca kaptan derlerdi. çevremdeki insanlarda bir takımın falan kaptanı sanırlardı. tek güzel tarafı buydu.
dört göz, savruk, paçavra en bilinenleridir.
Johnny Bravo. kızlarin beni sevmemesinden degil sacimdan dolayi almış olduğum bir lakap.
sınıfta herkesin vardı neredeyse. içlerinden bazıları;

- uçan ayı
- yüzen ayı
- gazman
- pavarotti
- beberuhi
- beter böcek
- cenıfır
- kabak

hepsinin de bir hikayesi var ayrıca.