bugün

bir jean christophe grange kitabı.
henüz piyasaya çıkmamıştır ancak ön siparişler alınmaktadır.
--
arka kapak:
Jean Christophe Grangé'nin yeni romanı Şeytan Yemini yılın kitabı olacak. Birbirinin benzeri cinayetler işlenmektedir. Bu cinayetlerin ortak noktaları, katillerinin öldükten sonra hayata döndürülmüş ve uzun süre komada kalmış insanlar olmasıdır. Öldürülen kişiler de, onların komaya girmesine sebep olan kişilerdir. Bir tür intikam cinayetleridir bunlar. Ancak bu kişiler gerçekten katil midir? Yoksa sadece verilen emirleri uygulayan birer piyon mudurlar? Avrupa'nın birbirinden uzak kentlerinde işlenen bu cinayetler nasıl bu denli benzerlik içermektedir? Yoksa katil tek bir kişi midir? Kendini şeytanın yerine koyan, kendini şeytan sanan biri. Belki de şeytan gerçekten yeryüzüne inmiştir.
--

merakla beklenmekte...
şeytanın peşinden nereye kadar gidebilirsiniz...
yukardaki gibi aforizmalar ve pıhtılaşmış kanla yazılmış cümlelerle dolu yeni grange romanı.
jean christophe grange' nin, türkiye' de, şeytan yemini adıyla piyasaya çıkan yeni romanı. kısaca;

--spoiler--
şeytanın peşinden nereye kadar gidebilirsin?
--spoiler--
25 YTL fiyatla kitapcilarda yerini alan Grange kitabidir.
orijinal adi la serment des limbestir. 7 agustos itibariyle kitapcilarda rahatca bulabileceginiz kitaptir. henuz okumadigim icin simdilik soyleyeceklerim bu kadar. merak edenlere kiyagim: http://www.pandora.com.tr/urun.asp?id=153715
otu boku seytana atma ekoludur. yahu insan biraz mantikli dusunur seytan bunun neresinde? *
"allah çarpsın" demesi kafidir.
(bkz: les serment des limbes)
kitap kapağı aynen "siyah kan"ın kopyası olan yeni grange romanı. acaba bu kasten mi yapılmış, hani kitapları kategorileme gibi bir olaya mı çalışıyorlar, yoksa... taklit midir, eskiye özenme midir? neredeyse ekranda görünce yeni kitap olduğunu bile anlamayacaktım. tam "siyah kan bu" diye geçerken birden donuverdim.
grange'in şu güne dek yazdığı en harika senaryoya ait kitaptır. kurgu önceki kitapların aksine daha akıcı ve karmaşık bir şekilde yapılmıştır.
jean christophe grange tartışmasız şu an polisiye roman'ın kralıdır. en kötü kitabı taş meclisi ( le concile de pierre) bile vasatından üstündeydi. final sahnesi abuk sabuk olmasaydı belki de en iyi kitabı olurdu. yeni kitabında daha da iyi işler çıkarmış. özellikle de karakterler tek kelimeyle mükemmel. finali bir leyleklerin uçusu (le vol des cigognes) kadar olmasa da güzel. finalin leyklerin uçuşu'ndan farklı olarak şöyle söylemeliyim daha şaşırtıcı değil ama kesinlikle daha sağlam. tam kurgusuna yakışır bir şekilde final olmuş. ama tabiki leylerin uçusu gibi ağzımızı açıp "has sssiktir" demesekte güzel. diğer kitaplarında seks'i hiç vurgulamamıştı grange. ama bu kitabında bunu denemeye kalkmış ve üstesinden de gelmiştir. karakterin camel kolik olması da ayrı güzel bir tad vermiştir.

edit: bu arada burdan fransız sinamasına sesleniyorun. mümkünse bu filmi de çekip piç etmeyin. kızıl neherilerin mına goydunuz mümkünse bunu sağlam bırakın.
bir jean christophe grange eseridir. fakat abimiz gene kitabın sonunu bitsin ulan sıkıldım şeklinde bitirmiştir.
kahramınına hasta oldugum roman. adamın o camelı yakısı cigerlerine doldurmasıdır beni cezbeden. bazen kendimi yerine koyup aynı onun gibi yapmaya calısıyorum ama o havayı yakalayamıyorum. belki de civeroy içtigimdendir. ben buna baglıyorum .
muazzam hikayesi ve kurgusu ile okurken sasirtan,sarsan,sonunda yumusak bir gecisle insani cileden cikaran jean christope grange'in son kitabidir.okunasidir.
- anam melek olsun benle alakası yok. (anam avradım olsunun daha ağır versiyonu)
- oğlum aşk meleği olsun ki, ben zorlamadım.
- kızım peri olsun ki, ben yaptırmadım.
- karım huri olsun ki, ben kimseyi öldürtmedim.
cennette geçtiği söylenen diyalog:
-havva:adem bu elmalardan yiyelim mi?
-adem:olmaz canım tanrı bize yasakladı onları.
-havva:şeytana soralım o bilir belki.yasak mı şeytan?
-adem:ona güven olmaz.yemin etsin.
-şeytan:allah beni cehenneme atsın yasak değil.
-havva:gördün mü bak yasak değilmiş.
işte burada şeytanın ettiği yemine şeytan yemini denmektedir.
olayın math durey adındaki bir polisin etrafinda gectigi jean christophe grange nin gerilim/polisiye romanidır.
(bkz: müvekkilim bu konuda konuşmak istemiyor) * *
--spoiler--
(bkz: camel)
(bkz: audi)
--spoiler--
gerçekten hoş bir kitap. grange'in en iyi işlerinden birisi.

ben bir kitaba fazla takılan biri değilim. 500 sayfalık kitapları 1 haftada oflaya puflaya bitiririm genelde. ama bu kitaba dün başladım, bugün bitti. gözlerimden kan damlıyor şu an uykusuzluktan, ama değdi.

kitabın ilk 100-150 sayfası incilimsi birşey. hristiyanlığı her şekilde öğretiyor. uzun ve sıkıcı bir hristiyanlık dersi var. fakat olay örgüsü başladığında, katiller, kurbanlar, kanlar, bokböcekleri havada uçuşmaya başladığında elinizden bırakamıyorsunuz. 'nolacak acaba lan' diyerek bütün gecemi yedi bu kitap.

ve ilk defa bir kitabı okurken paranoya yaptım. iğrenç ceset tasvirleri, hayvani cinayet yöntemleri arasında gidip gelirken penceremden kanlı bir el uzanıp kulağımı kesecekmiş hissiyle yaşadım bütün gece. elim kulağımda uyuyakalmışım.

kitapta ayrıca siyah kan ın bazı bölümlerini görür gibi oldum. diğer kitaplarıyla bağlantılı yazmış grange bey. tebrik ediyoruz.
kendisini 2-3 günde bitirtebilecek akıcılıktaki jean christophe grange romanı.
grange tarafıdan yazılan üçlemenin ikinci kitabı. ilki siyah kandı. grange bu üçlemede kötülüğün kaynağını araştırıyormuş.(internetten okumuştum ne kadar oğru bilemem)
ben göreyim yüzünü.
grange diğer romanlarından farklı olarak yoğun bir din bilgisi ve cinsellik kullanarak kaleme almış şeytan yemini'ni. bol bol filtresiz camel dumanını da unutmamak lazım. şaşırtıcı yöntemlerle işlenen seri cinayetler ya da cinayetler serisi. sonuna gelince sanki yazmaktan bi yerleri ağrıyormuşcasına elini çabuk tutmuş grange. bitse de gitsek tarzı bi hava sezinledim. sen saatlerce hirstiyanlığı didik didik et, isa'nın çarmıhtan indirilirken söylediği duadan, vatikan'ın gizli sırlarına kadar anlat, en önemli kısmı 10 sayfaya sıkıştır. şaşkınlığı arttırmak istemiş, başarmış tabi yine kendi kulvarında. yine de bu roman bir kurtlar imparatorluğu'nu, bir siyah kan'ı geçememiştir kanımca.

---spoiler---

math kitap boyunca heralde 20 civarı araba kiralamıştır. kullanmadığı marka kalamdı maşallah. bazılarının fena halde içine etmiştir ayrıca. manon'un esrarengiz kaçışı ve ölümü sırasında kullandığı kiralık araba da math'e aiittir. enteresanlık şu ki; grange hiç buna değinmeden geçmiş. manon'un kaçmasına sebep olan kişi olarak math'ten hiç şüphelenilmemiş, 'bu araba da kimin', 'nereden çıktı' diye hiç bir kayıt incelenmemiştir. ya da grange'in tabakhaneye bok yetiştirmeye çalışır gibi hızla geçiştirdiği final kısmında bu ayrıntı eriyip gitmiştir.

bir ayrıntı daha. final sahnesinin canlandığı derin mağaraya inmeye niyetli cevahir polisimizi yıldırmaya çalışan görevli;

- oraya sadece profesyoneller inebilir. sizin dağcılık bilginiz olmadan bunu başarmanız imkansız.

gibi bir şey demiş. hemen ardından Luc'un arkadaşı için hazırladığı basit bir sistem math'in buluşma yerine sorunsuzca ulaşmasını sağlamıştır. e güzel kardeşim, görevli yarım saat "hemşeri yapamazsın, çok zor. ben bile hiç yapmadım" diye kıçını yırtıyor. sen iki sendeleyip, hoop ulaşıveriyorsun derinliklere. tereyağından kıl çekmek bile daha kolay olurdu.

bu iki küçük detayla iyice anlamış bulunuyoruz ki sonunun aceleye getirilişi hariç başarılı bir romandır.

---spoiler---