bugün

1961 de fransa da dogdu.cesitli haber ajanslari ve gazeteler icin calisti.Paris-match icin gezi -macera roportajlari,figaro magazine icin bilimsel roportajlar hazirladi.butun dunyada ve turkiye de aylarca en cok satanlar listesinden inmeyen yazar.

eserleri: kizil nehirler,tas meclisi,siyah kan,leyleklerin ucusu ve kurtlar imparatorlugu.

kurtlar imparatorlugu,kizil nehirler eserleri cok buyuk ilgi duyuldugu icin filmi de cekilmistir.ancak filmlerin kitapla alakasi nerdeyse yok gibi.su an en iyi polisiye yazar diyebiliriz.
bir de zener'in laneti adında çizgi romanı vardır.
bu arkadasin ismini okurken sondaki e'yi telaffuz etmiyor insanlar ve ben buna gicik gidiyorum.* bakin, guzel kardeslerim, bu sondaki e'nin uzerinde bir nevi aksan var ki, bu e'nin okunmasinin vacip oldugunu ifade ediyor. okuyun okutun lutfen. (bkz: yanlissam soyle)
kurgu dalında dünyanın yükselen en büyük yıldızı diyebiliriz.
günümüz dünyasının en kral polisiye/gerilim yazarı.. hikayenin icinde sürüklenmemeniz elde değil..5 kitabını her bitanesini en az 3er sefer okudum,her okudugumda hala bana heyecan verebiliyor..yeni kitabını yazmasını 83532 gözle bekledigim yazar da denebilir..
kurtlat imparatorluğunu ikinciye okumamı sağlayacak kadar güzel bir teknikle yazan yazar.Taş Meclisi adlı eserinde seçtiği konu gerçekten çok ilginçtir ki zaten her kitabında süper konular seçiyor.
okuduğum tüm kitaplarında * aynı heyecanı hissettiğim fransız yazar. ancak dikkatimi çeken bir konu kitapları genelde aynı temele oturduğudur.
olay şudur;
iki farklı yerde iki farklı olay için iki baş karakter sonra olaylar bir yerde birbirine bağlanır ve kahramanlarımızda bunu fark ettiklerinde olayı çözerler.
bir başka polisiye/gerilim yazarı için
(bkz: glenn meade)
hemen hemen bütün kitaplarında glock marka silahlara yer veren,kurtlar imparatorluğu kitabında galatasaray forması giyen bir karakter yaratmasıyla bir kez daha gönüllerde taht kuran,leyleklerin uçuşu adlı kitabında kurduğu olay örgüsüyle kendisini dahi olarak düşünmeme neden olan, aşmış fransız yazar.
her romanından ayrı bir tat alınan fakat romanlarının sinemaya uyarlanmasının kendisine bir şey kazandırmadığını ve kazandırmayacağını kavrayamayan yazar. taş meclisinde fazlasıyla fantastik bir hava solutmuştur biz okuyuculara lakin yine de batırmamış devamını her zamanki gibi bağlamayı başarmıştır.
leyleklerin uçuşunda o elmasları o leyleklerin ayağına bağlamak ve hepsine teker teker işaret koymak benim dahi aklıma gelmezdi.* (bkz: ben de sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda). kurtlar imparatorluğu ise tamamıyla bize has duyguları içinde barındıran bir başyapıt. siyah kan anlatılmaz yaşanır bi olgudur.

bir de bu herifin tasvir gücüne hayran kalıyorum.karakterlerin girdiği her sokağı her caddeyi tek tek hangi ülke hangi şehir olursa olsun sağındaki ve solundaki binalarla tasvir edebiliyor.yani oturduğu yerden yazmıyor romanlarını e tabi bu da ayrı bir hava katıyor romanlarına...
bütün romanlarındaki konuları mükemmel bir araştırma sonucu oluşturan hiçbir detayı gözünden kaçırmayan ve kurgu konusunda yeteneğini konuşturan polisiye-gerilim yazarı.
şimdiye kadar kızıl nehirler ve kurtlar imparatorluğu romanları beyaz perdeye uyarlanmıştır, ancak taş meclisi romanının da filmi çekilse hiç de fena olmayacaktır denilesi yazardır.
leyleklerin uçuşunda olay örgüsü ile bitiren , olayları insanın gözünün önünde yaşanıyormuşcasına sıcak aktaran yazar. gözümün önünden gitmeyen sahneler,

- kurtlar imparatorluğu yeraltında kadını arayan adamlardan saklanma sahnesi ki atölyeyi taramışlardı

- leyleklerin uçusunda kitabı sonudur babasını bulduğu ve erkek kardeşini hamakta yatarken gördüğü sahne

-taş meclisinde kadının reaktör yakınlarındaki bir otel bozmasında kovalandıgı sahne

-kızıl nehirlerde kadının kızlarından birini kaçırarak ölümden kurtardıgı sahne

ki sahne diyorum bazı kitapların okunmasının üstünde yıl bazında zamanlar geçmiş hala bu satırları yazdırıyo.
gerek kızıl nehirler ile,gerek leyleklerin uçuşu ile,gerek siyah kan ile beni benden almış,polisiye romanlarının yükselen*yazarlarından olan 1961-paris doğumlu fransız yazar.
1961 dogumlu fransız yazarın son kitabını digerleri kadar begenmedim!insanda surekli merak uyandıran bir yazar...
geç farkettiğim için kafamı her yerlere vurduğum yazar.. zaman kırılmaları, gözleme verilen önem, anlık diyalogların doğal görünümlü ama çok gerekli olması falan filan.. edebi yönünü istese ortaya çıkarabilir kitaplarının.. neyse işte, benim dünya gözüyle gördüğüm en iyi polisiye yazarlarından kendisi..

aslında yaptığı şey basit bence.. tek bir konunun tüm ayrıntılarını bir araya koyup şekillendirdikten sonra bölümlerde ne yazacağına, ne zaman hangi bilgiyi vereceğine karar verdikten sonra, kitabın sonuna doğru tüm olayı tekrardan alıp okuyucunun kafasını karıştırmak suretiyle asıl bilgiyi vererek şok etkisi yapıyor kendisi.. *
tek kitapta üç ayrı kitap sanki..
tek kelimeyle "edebiyatın quentin tarantinosu"
siyah kan'da anlattığı seri cinayetlerde cinayetin işlenişini anlatma biçimiyle tüyleri diken diken etmiş, 'acaba bu adam yazar olmadan önce bir katilmiydi?' diye düşündürmüş, mükemmel bir hayal gücüne sahip başarılı yazardır.
kurtlar imparatorluğu kitabını o kadar da beğenmediğim, fazla şişirildiğini düşündüğüm yazardır.
(bkz: kızıl nehirler)
sınırsız bir hayal gücüne sahip olan fransız yazarın leyleklerin uçuşu, siyah kan gibi eserleri tüm dünyada büyük bir beğeni ile okunmaktadır.
ana karakterleri genelikle* alıştığımız, bildiğimiz 'iyi kalpli' roman kahramanları değillerdir. bazen ufak tefek zalimlikler yaparlar, bazen ciddi derecede suçlu tanımına uyan kişilik yapıları gösterirler. özellikle bu durum yavaş yavaş anlaşıldığında insana koyar. bir karakter görürsünüz; akıllıdır, çeviktir, karizması yerindedir, çok işler başarmıştır.. fakat tam onu sevecekken bu tip kalkar, yok yere birini köprüden atar*, sizin kafanızda oluşturduğunuz kişilik tablosu paramparça olur.
bu yüzden çok sevmem bu adamı. ben senin yarattığın adamlardan hiç biriyle özdeşleşemiyorsam, bunların başına bir iş geldiğinde 'e haketmişti ama' tepkisi veriyorsam konudan da koparım, 'bitse de gitsek' de derim.
alışılandan farklı olduğu bir gerçektir, fakat bana hitap etmez.
şahsın romanlarında ana kahramanın başına olaylar hiç sonradan gelmez, hep geçmişine yöneliktir olanlar yani öyle bir tesadüfi gelişme söz konusu değildir ve nedense tüm kahramları psikolojik sorunlarla boguşmaktadır ya da yalnızdır.
her sene bir roman yazacak ve rahatlıkla okutacak üretkenlikte olmasına rağmen, uzun bir süredir sesi soluğu çıkmayan, polisiyenin usta ismi, fransız yazar.
son kitabının ismi (bkz: le serment des limbes) olan ünlü fransız yazar.kitap fransa'da albin michel yayınevi tarafından basıldı.Ve çıktıktan sonra listelerin ilk sırasındaki yerini aldı.bu kitabı da diğer 5 kitabı gibi mükemmeldir bence inşallah kısa sürede türkçe'ye çevrilip yayınlanır.
çok iyi kurgulanmış polisiye-gerilim romanları yazarı. Ayrıca bir yazara göre gereğinden fazla yakışıklı olan bir Fransız erkeği.
adını sol frame'de görünce yeni kitabı mı çıkmış dediğim, akabinde evet cevabını gördüğüm yazardır. akabinde kitabın henüz türkçeleşmediğini gördüğüm akabinde üzüldüğüm, akabinde çay koymaya gittiğim... * *
güncel Önemli Başlıklar