bugün

psikolojik bir hastalik, yada en azindan herkesin anlayamacagi bir ruh hali..
belli alanlarda davranis bozuklugu olarak da kendini gosterebiliyor, daha cok postmodern hastaliklar kategorisinde* inceleniyor. bu hastaliktan muzdarip insan evlatlari kendilerini gorsel sanatlarin belli alanlarinda ifade sansi bulurlarsa cok vahim sonuclar dogurabiliyor.* mesela kubik sinema..*
resim, heykel felan gibi bilumum zerzevatta pek meshur bir kubik deli icin, (bkz: pablo picasso).
(bkz: muka abiyye)**
(bkz: kubist)
(bkz: kubik) *
edit: psikolojik olmadigini iddia edenler de varmis... http://sozluk.sourtimes.o...w.asp?t=kubizm/@homogenic ama bu da cok hafife almis beaa.*
XX. yy. başlarında ortaya çıkan sanat akımıdır. «Kübizm» terimi 1914 Savaşı'ndan önceki yıllarda Paris'te gelişen bir resim akımını belirtir. O dönemde Avrupa'da biçimlenmekte olan modern sanatın temel halkalarından biri kübizmdir. Genellikle kübizmin başlangıç noktasını, 1907 yılında Pablo Picasso'nun yaptığı ve o güne kadar resim alanında benzeri görülmemiş Avignonlu Genç Kızlar tablosunun oluşturduğu konusunda görüş birliği vardır. Burada, çıplak vücutları baltayla yontulmuşa benzeyen beş kadın görülür; basitleştirilmiş biçimler, geometrik biçimler haline dönüşmüştür.

O sıralarda doğadaki biçimleri basit hacimlere indirgeyen tabloları yapan yalnız Picasso değildi. Paris'te, o dönemde, izlenimcilikten ve başlıca kaygıları ışığın geçici etkilerini resmetmek olan izlenimcilerden hoşnut olmayan bir genç ressamlar kuşağı yetişiyordu; bunlar, Matisse'in çevresinde toplanmış olan «fovlar»ın çok renkli resim sanatından da hoşlanmıyorlardı. Tablolarını sağlam temellere oturtmak istiyor ve bu konuda ressam Paul Cezanne'ın izinden gidiyorlardı. Nitekim bu ressamlar, Cezanne'dan, onun son Provence manzaralarından ve natürmortlarından esinlenecekler, bundan da kübizm doğacaktı.

iç içe Geçmiş Hacimler

«Kübizm» adı, Georges Braque'ın bir tablosunu gören Matisse'in bu tablo için «küçük küpler» sözünü kullanmasıyla ortaya çıkmıştır. Bir yanılgı sonucu yeni resme uygulanan bu deyim, Picasso ve Georges Braque'ın o tarihlerde birbirine pek benzeyen ilk kübist eserleri konusunda bir fikir verebilir. Her ikisi de hacimlerin iç içe geçtiği portreler, manzaralar, natürmortlar çizmekteydi. Onlar iki boyutlu (en ve boy) olan tuvalin yüzüne doğada üç boyutlu (en, boy, derinlik) olan nesneleri çizebilmenin çarelerini araştırıyorlardı. Bu, yeni bir sorun değildi; bütün resim sanatının sorunuydu; ama o zamana kadar, derinlik izlenimi perspektif aracılığıyla verilebiliyordu.

Picasso ile Braque, her şeyden önce bir tablonun ne olduğunu unutturan bu çözüm yolunu bir yana bıraktılar: tablo, aslında dümdüz bir yüzeydir. Braque ile Picasso, biçimleri tuvalin üzerine kademeli sıralayarak üst üste yerleştirdiler. Zaten onların niyeti, gerçeği gördüğümüz gibi değil, olduğu gibi göstermekti: yerimizi değiştirmeden bir nesneye baktığımız zaman onun sadece bir kısmını, bir köşesini veya bir yüzünü görürüz.

Kübistler ise nesneleri, sanki çevresinde dolaşıyorlarmış gibi, birkaç bakış açısından, cepheden, yandan, üstten, alttan bakarak aynı imge üzerinde göstereceklerdir. Aynı şekilde, bir yüzü hem yandan, hem de iki gözü görülecek biçimde (karmaşık görüntü) vereceklerdir.

1911'e doğru Braque ve Picasso için, nesneleri kat kat açıp saydam küçük yüzeylere bölmek, kenar çizgilerini kırmak, gerçek bir oyun haline geldi; o kadar ki, neyin resmini yaptıklarını anlamak giderek zorlaştı. iki ressam o sıralarda Avrupa'nın başka merkezlerinde doğmakta olan soyut sanata çok yaklaşmış bulunuyordu.

Resme Gerçeği Sokmak

Kübistler, sanatlarını geliştirirken gerçeği tamamen özgün bir biçimde resim sanatına sokmak amacını güttüler: resme tamamen yabancı öğeleri (kâğıt, gazete parçalan, kibrit çöpleri) tablolarına yapıştırdılar. Üstelik boyalarına kum karıştırdıkları da oluyordu. Bütün bunlar günümüz resim sanatında sık sık rastlanan şeylerdir, ama o dönemde hiç görülmemişti. Kübistler bunu hem gerçek ile ilişkilerini yitirmediklerini göstermek, hem de resimde imtiyazlı madde diye bir şey olmadığını, bir tablonun herhangi bir şeyle yapılabileceğini göstermek için yaptılar. Yeter ki, tablo, biçimlerin tutarlı bir kompozisyonunu oluştursun.

Açıklık kaygısıyla, yapısal çizgileri iyice azalttılar ve kompozisyonlarına, hemen belirli bir nesneyi akla getiren resmedilmiş biçimleri eklediler: sözgelimi, bir gitarı belirtmek için teller ve bir eğri, keman için üzerindeki delikleri, şişe için ise şişenin boynunu çizmekle yetindiler...
ispanyol ressam Pablo Picasso nun resimde açtığı bir çığırdır.Konunun görünmeyen yönleri geometrik şekil içinde anlatılır.edebi bir akım olarak düşünüldüğünde türk edebiyatında Asaf Halet Çelebi ve Cahit Külebi bu akımın temsilcileridir.
Türkiye'de sergilere ilk kübik eserleri sokan D Grubuydu. D Grubunun üyesi olup, sonradan Picasso ile çalışacak Abidin Dino da o günleri şöyle anlatır:

Bizler (...) Fikret Adil'in arkadaşı birtakım toy ressamlardık. Birbirlerimizden bambaşka, ayrı ayrı kişiler, kişilikler, ama yenilikten yana altı grup üyesinin dördü Avrupa'dan, yani Paris'ten yeni dönmüş burslu sanatçılardık. Üçü (Berk, izer, Tollu) kübist ertesi (post-cubiste) atölyelerde çalışmışlardı. Kübist ertesi diyorum, çünkü bilindiği gibi kübizmin yaratıcı dönemi 1906 ile 1913 arasında yer alır.

Abidin Dino devamla, kübizmin ikinci kuşak uygulamacılarını da anlattıktan sonra sözü bizdeki kübist modalara getiriyor. Fikret Adil'in söz ettiği (sözde) kübist Beyaz Rus mobilyacıyı o da hatırlıyor. Başka örnekler de veriyor:

Muhallebici dükkânlarının duvarlarında kübist süslere rastlamak mümkündü, bir çeşit halk kübizmiydi bu... Eski Akbaba koleksiyonlarına bakın, kübist sözcüğü ile, modası ile alay eden karikatürler yayımlanmıştır kuşkusuz.

D Grubunun sergileri her zaman kübizm ve Picasso konularında tartışmalara zemin hazırlamıştır. 1938 yılı sonlarında bir D Grubu Sergisi sırasında Naci Sadullah, yazısında alay etmek için "kübik sergi" ifadesini kullanır. Bunun üzerine Asaf Halet Çelebi Vakit gazetesinde şunları yazar:

Bir zamanlar bilmem hatırlar mısınız, bir "tango" kelimesi moda olmuştu. Aşağı yukarı harp senelerinin [I. Dünya Savaşı kastediliyor] mahsulü olan bu kelime çok sürmeden unutuldu ve mefhumunu tamamen kaybetti. "Tango"; yeni, şık, modern, Avrupai ilâh... manasına gelen, istihzalı bir kelime idi. Son zamanlarda, fakat daha ziyade münevver taslakları arasında "kübik" kelimesi zuhur etti. Anlamadıkları iyi veya fena her harekete, her sanat eserine, her yeniliğe bu damgayı kolayca vuruyor ve büyük bir vecize yumurtlamış gibi böbürleniyorlar. "Kübik" bunların arasında klasizmanın muayyen ifade ve kalıplarından çıkmış her esere kolayca ve düşünmeden savrulan bir tezyif kelimesi oldu. {Vakit Cumartesi ilave¬i, 28 Ocak 1939)

Peyami Safa da D Grubu dolayısıyla bir yazısında kübik resmi "çarpık" olarak tanımlıyor ve (1939) şu yorumları yapıyordu:

Avrupa'da çarpık resim, istikrarsız bir devrin ve bir inanma sıkıntısının mahsulüydü. Bir de, kanun maddesi haline gelen kaideleri parçalaması lâzımdı. D Grubu da bu büyük zaruretten doğdu. Çarpık resim gülüncün değil, acayibin karikatürüdür.
(bkz: cezanne)
pablo picasso ile birlikte GEORGES braque bu akımın liderleridir.
(bkz: avignonlu kızlar)
(bkz: kubist fotoğrafçılık)
Sapikliktir. Kubizm Bilinenin aksine fransa'da paris'te degil almanya'nin bavyera eyaleti'nde, bolgede kisa suren sovyet idaresi altinda iken peyda olmustur. komunist sovyetler kubizm araciligi ile almanya icin ahlaki ve kulturel bir cokus planini devreye sokmuslardi. Zira boyle hastalikli, sapik bir sanat anlayisi toplumdaki buyuk kitleleri etkisi altina aldigi gun insanlik icin cok agir bedeller odenmesine sebeb olacakti.
kübizm ressamın gördüklerini iki boyuta taşıma çabasıdır.. pablo picasso, ünlü fransız ressam ve heykeltraş georges braque (d. Fransa, 13 Mayıs 1882 – ö. Paris, 31 Ağustos 1963)ile birlikte kübizm akımını başlatmışlardır..
akımın genel özelliği, geometri ve geometrik şekillerin kullanılmasıdır.
Resmedilen nesneler geometrik formlar oluşturacak şekilde basitleştirilmiş yahut geometrik şekillere bölünmüştür. Kübizmin bir diğer özelliği de üç boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabasıdır.
ünlü ressam salvador dali'nin de etkilendiği akım.

(bkz: kübist)
izlenimcilik'e tepki olarak ortaya çıkan ve g. braque ile pablo picasso'nun önderlik ettiği bir modern resim akımı. analitik kübüzm diye adlandırılan ilk dönemlerinde nesne ve varlıkları temel geometrik biçimlere indirgenmiş nitelikte betimlemeyi amaçlamıştır 1915 ten sonra "sentetik kübizm" de denilen ana yönelimini formülleştirmiştir. genel resim anlayşına yöneltilen en güçlü karşı çıkışlardan biridir. geleneksel resmin konuyu tek bir bakış noktasından ve zaman içinde dondurulmuş betimlenmesine karşılık, kübistler nesneleri çok sayıda değişken bakış noktasından ve farklı anlarda aynı resim düzlemi üzerinde betimlemeyi amaçlamışlardır. avrupa resmi daha bizans geleneğinden kopuşundan başlayarak, hep resim düzleminin iki boyutluluğunu yadsıyıp, nesneleri doğadaki gibi üç boyutlu oldukları yanılsamasını yaratarak betimlemeye çalışmıştır. kübizm bir anlamda bu geleneğinde son halkası sayılabilir. kübistler nesnelerin sadece üç boyutlu gerçekliğini betimlenin de ötesine giderek, onlara bir de zaman boyutunu katmayı denemişlerdir. böylelikle, nesne hem kendisinin, hemde resmedicisinin devingenliğiyle değişen bakış açılarının resmedilmek istenmiştir. bu amaç nedeniyledir ki, kübist resim biçim sorununu ön plana alıpi rengi ikinci plana atmıştır.

ilgili olarak; (bkz: analitik kübizm)
20.yy başındaki temsile dayalı sanat anlayışından saparak devrim yapan fransız sanat akımıdır.
Kübizm' de nesneler parçalanıp, ayrıştırılır ve tekrar düzenlenir. Sanatçı objeyi tek noktadan bakarak resmetmek yerine, pek çok noktadan bakarak objeyi daha geniş bir baglamda gözler önüne serer. Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından 1907 yılında başlatılmış, 1910 yılında yaygınlaşmıştır.
evvela kübizm bir sanat akımı değil bir sanat tekniğidir. anlatılmak istenilen konu yahu varlığın çift boyutlu görünümü ile, varlığın ardını bile görerek, farklı açılardan farklı yönlerine dikkat çekmek hedeflenir. genelde geometrik ve aşmış bir simetri ile karşımıza çıkar. bu tekniği en iyi ve en çok kulanan sanatçı pablo picasso'dur.
en önemli kübik çalışmaları ve eserleri guernica, avignonlu kızlar ve dünyanın en sevimli kediye benzemeyen picassonun kedisidir.hatta picasso için bir tanımlama getirmeye çalışan ünlü sanat eleştirmenleri picasso için kedi çizmeden kediyi anlatan ressam demişlerdir.
sanat akımı olarak ekspresyonist olan picasso'nun kullandığı teknik kübizmdir.
(bkz: guernica)
kübizm cisimleri geometrik şekillerle işlemektir önemli sanatcısı (bkz: )paplo picasso.
birçok kişinin anlayamadıgı sanat akımıdır.. anlamak için sanatla uğraşmak gerekir.
pablo picasso başlatmamıştır zirveye taşımıştır aslında başlayan değil, süreç içerisinde gelişen bir akımdır. analitik ve sentetik olarak ikiye ayrılır.

alakasız "gibi" duran cezanne'nin etkisi bu akımda büyüktür.
efendim?
kübizmdir o.