bugün

hiç yoktan koca bir imparatorluk kurup, asırlar boyu dünyaya hükmetmek başarı sayılmaz da, bu koca imparatorluğun küllerinden bir mini ulus devletçik kurmak çok büyük başarı diye piyasaya sürülür.

emin olun, yoldan geçen birini çevirip işi ona verin yine bu başarıyı gösterirdi.
bizzat imparator tahtını ingilizlere peşkeş çekerken gerçek bir mucizedir.
işgal edilen istabul'un tek kurşun sıkılmadan ingilizlerden arındırılmasını ve arka plandaki gizli anlaşmayı takipçilerinden gizleyip kitaplarında "diplomasi başarısı" diye pazarlar bunlar.
(bkz: sohbetten yeni çıkmış şakirt)
yahu siz de hiç "düşünme, sorgulama, eleştirme, diyalektik, mevcut durumu enine boyuna araştırma" diye bir dert yok mu? tamam ulus devlet dönem itibariyle modaydı ve fransız ihtilali'nin etkisiyle bütün imparatorluklar aynı kaderi paylaştı. biz de tarihin dışına çıkamadığımıza göre bundan etkilendik ve işin içinden en az hasarla çıkmak için bir şeyler yaptık.

buraya kadar normal.

e peki benim moluz kardeşlerim. bu durumu sorgulamak ve bunu azımsamak, yani tarihi arka plan itibariyle yetersiz bulmak suç mu?

siz bunları düşünenlere hakaret edince veya küfür yağdırınca ne tür bir tatmin sağlıyorsunuz? ben de sizin ebenizden girip ananızdan çıkabilirim ama bunu yapmam.

bunu, sizin laf yerine hakaret üreten kanalizasyon üretim mekanizması olup çıkmış hastalıklı tıynetinize ve dört köşeli beyinciğinize layık görüyorum.
(bkz: beğenmiyorsan siktir git ermenistan a)
ne dediğinin farkında olmayan insan sözüdür. hiç mi lise tarih dersi görmedin arkadaş. nedir bu bizim insanımızdaki büyüklenme merakı anlamıyorum. maç izlersin, birisi kalkar 'ben olsam o golü tutardım, ah ulan ah' der, diğeri kalkar, 'lan o gol kaçar mı beee, ben olsam doksana çakardım' der, birisi gelir bozuk buzdolabına girişir tornavidayla, beriki windows çökmüş laptop'un arkasını söker bozuk diye.

he kuzum he, kimi getirsen yapardı bunu. haklısın. hele seni koysalardı ülkenin başına tüm dünyayı almıştık.
dönemin şartlarında değerlendirilince olması gerekendir. 1. dünya savaşında yenilmiş işgal altında ki bir imparatorlukdan, güvenebiliceğin ulus yada uluslar ile direnç göstererek kurtulmakdan başka çarenin olmamasıdır. bu demek değildir ki hep ulus devlet olarak kalıcağız. türkiye cumhuriyeti'nin tekrardan büyük bir imparatorluk, bölgenin tek hakimi olması muhtemeldir. bazı zamanlar geriye çekilerek küçülmek, yok olmakdan iyidir. ayrıca o dönemde fransız ihtilalinden dolayı ulus devletler zaten oluşmaya başlamıstı, 1. dünya savaşı hiç olmasaydı bile osmanlı imparatorluğuna bağlı birçok ulus ayrılmak isteyecekti. hatta bir kaç ulus kendi ulus devletlerini ilan etmişlerdi. tarihi olayları ele alırken dönemin koşullarını göz önüne almak herzaman doğru teşhisleri almayı kolaylaştırır.

yaşadığımız dönemde ulus devlet anlayışı çökmüş durumdadır, sınırların yıkılması an meselesidir. bu durumda ülkemizde bütünlüğü sağlamamız durumunda birçok devleti bünyemize alarak, anadolu ateşini alevlendirmemiz mümkündür diye düşünmüyor değilim.
Bu işlevin risk adlı oyunda olma olasığı bile yoktur.
koca imparatorluktan ulus devletleri çıktığı için geriye asli unsur olan türk milleti kalmış ve ulus devleti ortaya çıkmıştır.

bu devletçik deidğiniz türkiye cumhuriyeti devleti tarihi boyuncu bölgede değil dünyada önemli bir rol üstlendi. 1. dünya savaşının akabinde verilen milli mücadele milletlere örnek oldu !

bazı ulus devletçiklerine bağımzıszlık bağışlanırken bizler bağımsızlığı söke söke alan bir ulus devleti olduk !

yapılacak başka bir şey var mıydı ? yoksa hala ümmet aşkıyla mı yanıp tutuşuyorsunuz ? Koskoca türkiye cumhuriyeti'ne devletçik diyen kokuşmuş zihniyet bizden ne istiyor ? imparatorluk mu ? toprak mı ? özgürlüğümüzü mü ? ümmet devleti mi ?

tabi bütün milletler hazır bekliyor git imparatorluk kur ! bütün müslümanlar bekliyor bir ümmet devleti olsun diye ! yoldan birini çevirde imparatorluk kursun, ümmeti birleştirsin !

Koca imparatorluk olup esir yaşamaktansa ulus devleti olup bağımsız olmayı yeğlerim.

türkiye cumhuriyeti canla, kanla kuruldu ! verilen canların akıtılan kanların simgesi başbuğ mustafa kemal atatürk'tür. atatürk'e laf eden şehitlere dil uzatmıştır. şehitlere dil uzatan haindir, şerefsizdir, ciğersizdir !

zamanı gelince bu vatanın ekmeğini yediği yerden kurşunu yer.
ya hakikaten ya bu nasil bir aptalliktir. koca imparatorlugu ulus devlet yapmis. ataturk kanuni'den devraldi imparatorlugu, eritti eritti. sevr antlasmasini imzaladi hatta. ya boyle ben iste konusunca dogruymus gibi oluyor. ehomelole. bir de ataturk sabetyaci.
kiralık saraydan çıkıp tuğlalarını tek tek alın teriyle ördüğün kendine ait bir evde yaşamaya benzer. o eski şaşaa yoktur. ama yerine onurunla, emek harcanarak meydana gelen huzurlu bir yuva vardır
ve bu hiç bir şeyle değişilmez.
(bkz: zihinsel zehirlenme sürecinde görülen abukluklar)
yok olup giden milletlere inat varlığını sürdürmektir. mühim olan da budur.
"+ulusal kurtuluş savaşımızda sömürgeci devletlere karşı verilen mücadele, sadece bu ülkenin kurtuluşu olmamış, sömürülen 3. dünya ülkelerine de ışık olmuş, yol göstermiştir.

-onlara, işgalcilere benzemek kurtuluş mı sizce? şayet bu savaşı kaybetmiş olsaydık, bu ülke bugünkinden daha mı farklı olacaktı ki? inançlarınızı yaşayamıyorsanız, onların kanunların, onların değerleriyle yaşamaya alıştırılıyorsanız bu mudur bağımsızlık, kurtuluş bu mu?

+evet budur. bağımsızlık ve özgürlük öyle bir şeydir ki, kıymetini ancak kaybettiğince anlarsınız. senin neyi kastettiğinin farkındayım. o kutsal savaş verilmeseydi, sanıyor musun ki bugün bu coğrafyada bu şekilde yaşama şansımız olacaktı. orada şehit düşenler, bağımsızlık timsali bayrağımızı indirmediler, ezanlar susmadı. kurtuluş savaşımıza karşu çıkanların, küçümseyenlerin başka alternatifler öne sürdüğünü duydunuz mu hiç? yok, olamaz da. o şartlarda sadece iki alternatif vardı genç arkadaşım! ya istiklal ya ölüm!"

girdap filminden bir diyalog.
allahın verdiği koca bir beyin ve koca bir vücuttan böyle saçma tespitler çıkarmaya benzer!

koca bilgisayarın arkasına saklanıp delikanlılık yapmaya benzediği de söylentiler arasında. hadi canım git lisenin sözlüğünde oyna!
koskoca amdan çıkıp fındık kadar beyne sahip olduklarında atatürk' e ancak bu kadar bok atabiliyorlar... yoldan geçen bir avrupalıyı çevirseler o daha büyüğünü başarıp ceviz beyinli bir yobaz çıkartabilirdi o amdan.
koca bir imparatorluktan geriye kalan, komünikasyon ve ulaşım ağları olmayan, teknik açıdan yetersiz imparatorluk külleriyse(osmanlı'nın son dönemleri böyledir, isteyen kıçını yırtıp başına geçirebilir, gerçek değişmeyecektir: devlet bile değil, kül, enkaz) gayet gururlanılası bir durumdur. (evet "devletçik" de olsa, zira daha önceki "şey" tam anlamıyla bir "devletçik" bile değildir) zira belirli bir süre sömürge(veya çağına göre protektoratlık, özerklik vs) olmadan, veya tamamen yok edilmeden bunun yapılması neredeyse imkansızdır. ama tabii, bunu anlayabilecek bir kapasite yoktur bazı kişilerde.
nüfusun dörtte biri ruh hastasıymış,başlık normal..
(bkz: koca bir götten entrycik çıkarmak)
batılılar daha fazlasına razı gelmediği için, normaldir.

ama bana garip gelen bu değil. batılılar galip taraftı. osmanlı imparatorluğunun yeniden dirilmesini değil, ulus devletçikler halinde parçalanmasını istiyorlardı. tıpkı avusturya macaristan imparatorluğunu parçalayıp 8-10 ulus devletçik yaptıkları gibi...

bana garip gelen şu: bolşevikler de türkiye hakkında aynı şeyi istiyorlardı. kendileri, rus çarlığının işgal etmiş olduğu orta asya topraklarını yeniden zaptetmedikçe, devrimi sonlandırmammışlardır. ama türkiye sözkonusu olunca, onun ulus devletçikler halinde parçalanmasını savunmuşlardır.

damat ferit, suriye ve ırak'ı isteyince, paris barış görüşmelerinden çirkin bir şekilde kovulur ve bundan böyle istanbul hükümeti muhatap kabul edilmez.

kemal tahir pek güzel irdeler bu süreci...