bugün

insanoglu garip bir mahlukattir. elinde var iken elinde olan seylerin kadri kiymetini anlayamaz daha doğru anlamaz. hep sonuna dek elinde kalacakmiş diye var sayar. ammavelakin elinden bir kelebek gibi ucup gittiğinden sonra o seyleri sevdiğini anlar.

o gidenlerin ardından bir boşluk peyda olur. günlerin gecelerin, aylarin yillarin hatta asirlar boslugu dolduramaz. o boslugu arada sirada kum doldurur. ama zaman denilen sel o kumlari siler süpürür.

aşktan maşktan bahsetmiyorum. cünkü kizmayin ama bana coluk cocuk işi geliyor biraz. biraz da manyaklik.

aşktan daha faydali ve daha olgun olan bir mertebe olan sevmektir benim bahsettiğim.

ama nedense aşk ile sevgi hep birbirine karistirir. scoth ile bourbon gibi apayri kavramlardir bunlar.

herneyse lafi dagitmayayim. belki de bir büyüye tutulmusunuzdur ve büyü bozulmustur. hani olur ya sapkadan tavsan cikartan mandrake'nin aslinda tavsan mavsan cikartmadiğini düzenbazlik yaptiğini anladiğiniz vakitlerdeki hayal kırıklıgıdır.

için için bilirsiniz yillar sonra karsilastiğiniz da hani su ruchan camay'in ne haber sarkisindaki bahsettiği sözlerin birbir kendi agzinizdan , mimiklerinizden, jestlerinizden ve gözlerinden satir satir terennum edeceğinizi.

ama yasadiğiniz kadar yasamadiğinizin garantisini kim verebilir? doktorlar mi? hadi canim derim ben onlara.

günler akar gecer gider bu hissiyat yerini bazen arada sirada cürük dis gibi siritan vicdan azabina birakir siz unutma ve uykunun o insafli kollarina siginirsiniz.

ama uykuda bir karabasan vardir. ansizin ebeler sizi ve avanak avanak sunu düsünürsünüz. 'ben hakkikaten lübnan eseği misim yahu' dersiniz.

günes dogar ve batar, her merhaba bir elveda olur. bir bakmisiniz ki kaybolan bir daha bir daha geri dönebilme imkani bile kalmamiş.

usul usul gölgenizi tasirsiniz sadece.

- bu bir rüya mi?
- kabus olmadiğina dua et.
- ama cok kotu bir ruya.
- kabus kavrami nedir peki?
- kotu ruya görmektir.
- hayir rüyalarin hepsi kötüdür. en güzeli hiç rüya görmemektir. rüyalar adami tüketir.
olsa olsa bir sersemin * işidir. hayatta hep akıllıca davranmak en sıkıcı şeylerden biriyse, sevdiğini geç bile olsa anlamak kısık ateşte ağır ağır pişeceğine bir işarettir.
kaybedene kadar sevdiğinin farkında olmayan biri, kaybettikten sonra farkında olsa ne olur, olsa olsa öküz olur denilesi bir durumdur.
(bkz: kazanamadıktan sonra sevmediğini anlamak)
elinden kayıp giderken çaresizce seyrettikten sonra başkasının kollarında onu görünce farkettiğiniz gerçektir. ama bazen sadece sevmek yetmemektedir.
Sahip olamadıklarını seven kişidir.
herzaman olmayan şeydir. ancak gelen gideni aratırsa ya da gelen olmazsa kaybedileni sevdiğini sanırsın. yanılsamadır. zira seviyorsa kimse kimseyi kaybetmez.
başa çok gelendir, insandır bu böyledir. Bak köpeğe, ağaca varmı böyle bişey ohhh mis.
en acısı bir insanın hayatındaki yerini o insan öldükten sonra anlamaktır. keşkelerle yaşanır artık.
tamamen palavradır. yanındayken kullanılmıştır o insan,şımarılmıştır sevgisiyle.gittiğinde anladıım dese de,hikaye.. naz yapacak kimsesi kalmamıştır muhteremin, oynatacak bir piyonu..
(bkz: insanlık hali)
kazandığında buna inanamayanın, kaybettiğinde kazanmış olduğunun bir öneminin kalmadığı noktadır.
bazıları için özlemden bazıları içinse de değer bilmemekten kaynaklanan olay.
bütünüyle saçmalıktır orası ayrı.
en acı şeydir. o yüzden sevdiklerinizin kıymetini bilin.
(bkz: michael jackson)
sonraları ise, kendine acımak, kızgınlık, pişmanlık, öfke ve güvensizlikle devam eder, ne gerek var demi...
madem seviyorsun, neden kaybedersin? madem kaybettin, neden anlarsın? şeklinde düşünülmesi gereken olgu. yormayın lan sabah sabah, zaten baş çatlama evresinde...
(bkz: yağmur ağlıyor)
bir anlık öfke ile kalp kırıp, karşı tarafı üzdükten sonra ve artık hayatında olmadığını düşündüğünde, varılan kanı. ne oldu? elindeyken düşünme yetini kullanamadın mı? kaybettikten sonra inci tanesi olduğunu mu anladın yoksa? büyük büyük atalarımızın çok güzel atasözleri var onlardan birkaçını burda haykırmak isterim.

keskin sirke küpüne zarar.
öfkeyle kalkan, zararla oturur.
son pişmanlık fayda etmez.
tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
ne kadar yatak, o kadar pişmanlık *


yukarda bulunan iş bu atasözlerinden, birkaçı amacı doğrultusunda olmadı ama, idare edin.
her insanın mutlaka başına gelen olaydır...
sersem yada egosundan dolayı gerçekleri göremeyen insanın işidir. kaybettiğinin içinde ne kadar önemli bir yer kapladığını belki kibrinden belki budalalığından dolayı görmez, anlamaz, kaybedildikten sonra içinde bir süre açıklayamadığı boşluk, kendini sorguya çekip, iç muhasebe yapıldıkça anlaşılır, farkına varıldığında herşey için çok geçtir.

insan sevdiğinin değerini elindeyken bilmeli, sımsıkı sarılmalı onu kaybettikten sonra pişmanlık ve azab duymamak için bunu yapmalı, gerekirse kaybedileceğini bilse bile son ana kadar mücadele etmeli, kendini tüketmeli, şansını sonuna kadar zorlamalı.
muhtemelen kaybettiği zamanında ona çok değer vermiştir. Egosuyla ördüğü duvarları aşıp da sevmeye yer ayırmadığı için gidince sevdiğini anlaması bu yüzdendir.
her şey gibi sevdiğini de kaybettikten sonra anlamak anormal olmasa gerek.
kaçan balık büyük olur sözünü akla getirir. kaybetmeseniz belki zamanla hiç sevmediğiniz birine dönüşecekti. zaten bu sevme olayını anlayabilmiş değilim.