bugün

maalesef tarihimizde kara bir lekedir bu dönem. yaptıklarını sıralamak gerekirse;
+kendi hırsları uğruna osmanlıyı savaşa sokup yüzbinlerce insanımızın katili olmuştur.
+hadi savaşa soktun bari biraz akıllı ol da kışın soğuğunda sarıkamış ta 90bin askerimizi dondurma.
+ermenilerle yüzyılllarca dost yaşamış bir milleti, birbirlerine düşman ettiler.
bu yanlışların bedeli, osmanlı topraklarında 20 sene içerisinde milyonlarca insanın ölmesi olmuştur, sonunda ele geçen ne olmuş? cevap:yok

en acısı ise yeni kurulan türk devletinin ermenilerin sürülmeleri sonucunda ölmeleri tezine enver paşa zihniyetiyle karşı çıkmasıdır. ondan sonra bu nefret 100 yıl sonraya bu şeklide taşınır. böyle birşey olmamıştır diyenlere, ki ben de bunu soykırım olarak değil, talihsiz bir sürgün olarak nitelendirmekteyim, sorum kısaca şudur:
kendi askerlerini dondurarak öldürmekten çekinmeyen zihniyet, ermenilere de bunu yapmış olamaz mı? cevap tozlu sayfalarda, dileyen inceleyebilir..

edit: kemalist düzenin işine gelmedi diyerek enver paşa'yı savunmak, 4 yıl direnmeyi ki bu direnişte kaç milyon insanımızın çanakkale, kafkas, basra ve galiçya cephelerinde öldüğü hala meçhuldür, başarı saymak bu tohumların kemalist düzene karşı hala yeşerebildiğine işarettir.
türk milletinin son 200 senesini zehir eden ekiptir, umulurki hükümet ergenokonu çözerek bu beladan milletimizi kurtarır.
"45 yıl kadar önce yakup kadri'yle ankara palas'ta baş başa öğle yemeği yiyorduk.

zamanın ünlü siyasetçileri, tek parti döneminin hamaset edebiyatından uzaklaşarak, mistik nutuklara doğru tırmanıyorlar ve seçmen yığınlarına şöyle diyorlardı:

- siz isterseniz hilafet'i bile getirebilirsiniz.

çünkü seçmen yığınları; hazine'den geçinmeli egemen kadroların, batı'lılaşma olarak 'çağdaş üretim' yerine, 'çağdaş tüketim'i benimsemelerine; aynı tüketimi yapamadıklarından ötürü, tepkiliydiler. tepkilerini de, ankara egemenlerine karşı, 'islam'dan çok kafirliğe yaklaşmak' suçlamasıyla göstermek eğilimindeydiler. komünist, yahut sosyalist partilerinde örgütlenecek durumları yoktu.

yakup kadri'ye:

- neden cumhuriyet'ten sonra da, istenilen sonuçlara varılamadı, diye sormuştum:

- ankara'nın yeterli kadrosu yoktu; eski babıali kadrosunu taşımak zorunluğu doğmuştu ankara'ya. onlar da alışık oldukları eski tavır ve yöntemleri taşıdılar yeni döneme, demişti.

ve vaktiyle tevfik fikret'in, ittihatçıların uygulamalarından karamsarlıklara düştüğünde yazdığı gibi:

"yerde sürüklenen osmanlı, kurtuluş doruğuna erişememişti yine. oğlu haluk için bile, ezeli bir şifaydı aldanmak."

(bkz: çetin altan)