karun kadar engin adamın kasa şifresinin 123456 olduğu dizi. aptallık parayla doğru orantılı arkadaş.
dizi kendini izletiyor ama saçmalıkları görmezden gelmek zorundasınız. mesela başrol karakterimiz intikam almak için her türlü tehlikeli işe girişiyor fakat koskoca borsacı adamın binasına şak şuk girebiliyor, ne kadar basitmiş ulan bu işler, hiç güvenlik, güvenlik kamerası, alarm vs. hepsini aşmış kızımız.

bir de şu ayrıntı gözüme takıldı çocuk olan derin ile rüzgar arasında bi 2-3 yaş fark gözüküyor gibi, o yaşlarda bu yaş farkı böle cicili bicili aşklara müsade etmezki ulan yada ben mi yanlış biliyorum, biz abi/abla derdik. yoksa çok fark yokmuydu lan . yamuluyor muyum?
Saçma sapan hataların göze battığı dizi.
Henüz 10 dakika oldu başlayali ama iki tane acaip sırıtan ve göz tırmalayan hata verildi.
ilki, Rüzgâr ve hakan konuşurken, kamera Ruzgara döndüğünde, adamın üzerindeki kocaman aynadan, beyazlı bir kadın giriyor kadraja. Lakin kamera hakana döndüğünde ortada korumadan başka kimse yok. Tekrar Ruzgara dönüyor, aynada beyazlı hatun yine var. Hakan tarafina Geçtiğimizde, anaa! Yine kimse yok.

ikincisi de bu kadar bariz. Selen adındaki çıtırın dudagindaki yara yer değiştirdi. ilk gorundugu sahne ve gasteci kadınla konuşurkenki sahneda yaranin boyutu ve yeri degisikti.
az önce şu şahika denilen kadının çok ilginç bir cümle kurduğu dizidir...

gazetede kendileri hakkında çıkan haberi yazan kadın onların hakkında iyi şeyler yazdığı için- ki iyi bir aile değiller- ;

-''bu kız ya saf yada gerçekten bize inandı.'' gibi bir cümle kurdu. saf olmasa inanmaz.. saf ki inandı... ee o zaman bu cümle nasıl bir cümle?
jenerikte nejat işler'le birlikte şişme yeleklerinin de isminin geçmesi gereken dizi.
adam atleti, fanilayı, donu bile şişme yelekle giyecek.

bir de sağlam htc reklamı veriyorlar.
izleyiciyi fazla kasan dizi.
öncelikle şu zengin, soğuk kanlı, orta yaşın üstünde kadın karakteri (şahika) insana pek inandırıcı gelmiyor. dizi çekiyoz biz, tarzındaki replikleri karakteri gerçeklik dışına sürüklüyor. her konuşmanın da illa derin anlamlara sahipmiş gibi süslü cümleler imalı bakışlar içermesi insanı sıkıyor.
karakterin evde her daim baloya katılacakmışcasına süslenip bir karış topuklu ayakkabıyla evde dolanan, ev hanımı imajı insanın gözünden kaçmıyor. napıyor bu kadın bütün gün evde diye de düşündürüyor hatta.

nejat işler rolüne yakışmamış gibi ama bu o kadar saçmalığın arasında çok da göze batmıyor.

aynı şey beren saat için de geçerli. role küçük gelen bir durumu var. bu rol için daha kadınsı daha kararlı bir duruşa sahip, yüzünden tam olarak duyguları okunmayan fakat sahte mimikleri ustalıkla yapan birine ihtiyaç varmış kanımca.
aşk-ı memnu dan da hatırlanan beren saat in sahte içten gülümsemesi insanın kendi suratını tırnaklamasıyla aynı hissiyatı veriyor. bu kız ufak tefek sevimli hoş bir kız. dizinin adı da intikam gibi böyle sağlam bir isim değil de süper kız falan olsaydı daha anlamlı olurdu.

en rahatsız edici durum da oraya buraya gizlice girebilen, her kamera kaydına ulaşabilen, her kapıyı açabilen ve bunlar için tek ihtiyacın siyah kapişonlu bir sivit şört olması mesajı.
tamam ablamız bulaşmış bu pis işlere bir kere uğraşmış öğrenmiş bunların yolunu fakat bu kadar da değil be kardeşim. madem ısrar ediyorsun bari arada göster bir ikisini nasıl yaptığını da seyirci de kendini aptal yerine konmuş hissetmesin değil mi?
o sivit şört numarasından bir vazgeçsinler artık mümkünse.

son söz: dandik bir yapım güzel bir konuyla ve reyting sahibi oyuncularla gelişi güzel sunuluyor televizyona. gerisi önemli değil adamlar için.
şu anda kanal d'de şu ana kadar gördüğüm en yapmacık oyunculukla yer alan dizi. emre diye bir çocukla annesi tartışıyor "sen neler söylüyorsun anneciğim" "artık seni tanıyamaz oldum emre, sana inanamıyorum bunu nasıl yaparsın ayşeye" gibi klişelerle güldürmüştür. umarım zaman içinde silinerek kaybolur.
Bugün ilk defa tv'de denk geldiğim dizidir.

Arkadaş ne tatlı bir hatunmuş o ismini bilmediğim hatun,doğal kumral nedir nasıl olunur resmen kitap niteliğinde bir kadın.

Ayakları biraz büyük ve çirkindi ama olsun canım o kadar da.ismi ne acaba diye merak ettiğimdir.
son bölümünde yaptığı HTC marka telefon reklamıyla kendini aşmış dizi.
Çekimlerine an itibariyle doubletree by hilton kadıköyde devam edilen dizi. Toplanti arası çay molasi verdikte gördük neyseki.
başrol oyuncusunun düşmanını öperek intikam aldığı dizi. Bayağı bildiğin yalamış, dil atmıştır. Beren saat eğer okuyorsan, biz çocukken komşuyduk. ben senin bisikletini çalmıştım. ne olur benden intikamını al. Adres: ********
nihal ziyagil'den bu yana, hiçbir dizi karakterinden bu denli nefret etmemiştim: sahte derin, fak yu.

bu nasıl bir içten içe kin, hırs, ezilmişlik, liseli zengin kızın yanında gezen kezbanlar gibi "şunun popülaritesinden faydalanayım"cılık? para karşılığı adımı değiştiririm, ilerde de rüzgar'la sevişirim oyhhşş umarım yakışıklıdır :((( gerçek derin'in geçmişini öğrenirken "arsoy marsoy üff çok sıkıcı rüzgar'ı anlat rüzgar'ı" diye ağzının sularının akması? nihal ziyagil azgınlığı işte. aynı.

bu dizideki bir diğer aptal ve ne işe yaradığını hala anlayamadığım karakter ise aslı.
bu kadar ezik ve fakir edebiyatı bu diziye fazla. multi milyarder bir kadının ayak işlerini yapıyorsun, hayatın bir saray yavrusunda geçiyor, yağmur'u görünce mi zenginlik isteğin kabardı? hahah. bir etrafına baksaydın be güzelim? elin fakiri, gelmiş bir de hakan ve selen'i basınca, "ne söyleyeceğime ben karar veririm" diye atar yapıyor. hahahahaha aslı. komik seni. kiminle dans ettiğini bilmiyorsun bebişim.

o selen karısının da hakan'ın beş metre yakınına bile yaklaşmaması gerekirken, tutmuş senarist.. hakan bir de aşık olsun isterseniz? normal şartlar altında bu hakan'ın o selen'le muhattap olması bile saçma. götü boklu selen'e bak hele..

rüzgar da karısızlıktan kudurmuş gibi bir imaj çizmeye başladı gözümde. kardeşi desen ayrı dert. abisinin yanında dişi sinek görse, "ee sevgili oldunuz mu ;)))" diyecek. ööf.

bu dizide engin hepileri olmasa, izlenmez. ben bu akşam bunu anladım.
--spoiler--
yağmur hakan' ın selen ile olan öpüşme, sevişme görüntülerini gizli gizli alıyor ama hakan buna hiç tepki göstermiyor. madem hakan buna kızmıycak yağmur neden çalıyor görüntüleri? alıyorum desin alsın madem.
--spoiler--
"intikam sikimle beraber yenen bir yemektir." Hank Moody
spoiler kullanmayı bilmeyenleri ortaya çıkaran dizi.
Beren saatin cirpi gibi bacaklarini gozumuze soktugu dizi.
yağmur karakterinin evinde perde cam açıkken gizli kutusuna baktığı dizi.

edit:anlamıyorum bu kız üst kata çıkıp niye bakmıyor kutuya.biri görse batıracak. bananeyse artık.
--spoiler--
rusya' da ajanlarla takılmış, eğitim almış olan yağmur silahı gidiyor spot ışığıyla aydınlatılmış gibi duran bir yere yan evlerden görülebilecek şekilde gömüyor. aldığı eğitimlerde bir sorun var belli. önünde koca boğaz, atsana silahı oraya. sonra selen silahı nasıl buldu vah vah derler.
--spoiler--
eskir, yıllar geçer, unutulur hatta fakat alınacak kişiden sen değilsen bile alır hayat intikamını.
(bkz: abdullah öcalan)
*
Şahika'nın poposu olarak değiştirilmesi gereken dizidir.
Valla ne zaman açsam Sahika'nın gözüktüğü her sahnede kesinlikle bir arkadan popo çekimi oluyor. Herhalde orjinalinde oynayan kadın çok ünlü ve prim yapan biri olsa gerek ki devamlı böyle popo planları var. Yada ne yapsalar Şahika'nın poposu gözükmeden olmuyor. Buna kesin çözüm bulmaları gerekiyor bıktım artık orjinalini biliyorum yoksa dizinin sonunu söylerim. Son olarak Beren'e dünya markaları değil altından elbiseler bile giydirseler olmuyor kadında bir durum var taşıyamıyor kıyafetleri.
hayatımda gördüğüm en ruhsuz oyunculuklardan birini barındıran dizi.
dün denk geldiğim on dakikalık bölümde; beren saat, bahçesinden rastgele çıkan bir adama, anaokulu müsameresindeymiş gibi ifadesizce yapılan bir konuşmadan sonra "beni bırakma" diye seslendi. o anda herşeyi bırakıp ağlayasım geldi.
beren saat'in performansı hep böyle kötü müydü, yoksa ben mi yeni farkediyorum acaba?

not: beren, bahsi geçen sahnedeki kırmızı pantolonu çok beğendim. bedenlerimiz aynı gibi. tekrar giymeyi düşünmüyorsan, yolla bana bebeğim...
almaya kadar geçen sürede vazgeçilenlerin acısını çıkarırcasına yavaş yavaş alndığında tadı çıkandır.
bu tat damağınızda kalmaz ama. midenizden başlayarak yakar, yemek borusunu geçerek ağza gelir...

mide suyu ağza geldiğinde alınan tat vardır ya. şöyle yediklerinizin esansı sinmiş şekilde olan, ama onların iğrenç bir şekilde başkalaşmış hali. yediklerinizin kokusunu burnunuza getiren ama aynı anda yediklerinizden de tiksindiren. genzinizi keskin bir şekilde yakanın koku mu tat mı olduğunu kestiremeden.

ezdim, çiğnedim, sindirdim dediğin anda yaptığından keyif almadığını tabakhaneye girildiği anda yüze çarpan koku keskinliğinde hatırlatan.

o gün geldiğinde ve aynada kendine baktığında gururdan daha bir yakışıklı görüneceğini düşündüren ama o gün geldiğinde aynada kendini bile görmeye tahammül bırakmayan.

işte o gün... intikam almaya karar verirken uğradığın haksızlığı büyük bir keyifle gerçekleştirdiğinde nefret ettiğin insan olursun. kendinden nefret ederek yaşamaya kendini mahkum edersin.
sekizinci bölüm şıpoyler var ona göre...

selen karısının ne mal olduğunu bizzat bilip onu vaktiyle "kibarca" uyaran hakan kişisi, karı iki gözyaşı döküp verince üzerine atladığı yetmiyor bir de evinde "sen takıl" diyor. abazanlıkla bile açıklaması mümkün olmayan böyle bi mantık hatası var mı la? gel de behzat ç'yi arama, bu ne amk?

tanım attırmayacaktım ama de hadi racon bozulmasın; haldun arsoy'un "yandex'in sahibi", hakan eren'in "yandex'in IT müdürü", geri kalanların da yandex'in bilmemne bilmemneleri olduğu bi dizi.

(bkz: sahibi geldi)
-uyarlama olsa da tam türkiye dizisidir, türkiye'de kendi bankasını batıranlar çok oldu.

-mağdurlarla dolu zaten bankazedelerle ülkemiz işte bu yüzden izlenir bu dizi efenim...