bugün

muhtemelen bircok platonik asigin gerceklestirdigi eylemdir. ama onlarin sandiklari gibi zor degildir, hele imkansiz hic degildir. "sen oyle san", "anlayamazsin" diyenleri duyar gibiyim.. peki o zaman, acalim biraz mevzuyu. hic sevgili olmadiginiz biriyle ozel bir sey paylasmamissinizdir, hatirladiginizda gozlerinizi doldurmaya yetecek bir aniniz yoktur, beraber yapmayi ozleyecek bir seyiniz bile olmamistir. eger arkadas iseniz arkadas ortaminda beraber olmussunuzdur, arkadas bile degilseniz de uzaktan uzaga bir hayranlik beslersiniz. ama ya ozel anlar? ozel sozler? paylasilan herhangi bir sey? yok, yok, yok.

peki platonik arkadas, soruyorum sana..

* hic bir sarkiniz oldu mu?

hayir..

* hic kulagina seni nasil sevdigini, sana nasil asik oldugunu fisildadi mi?

hayir..

* hic cocuklarinizi hayal ettiniz mi?

hayir..

* hic sadece size ozel bir seyiniz oldu mu?

hayir..

* hic sana sensiz yasayamam dedi mi?

hayir..

ne paylastiniz?

hic iste, koca bi hic!

neyi unutamiyosun peki hala?

bunlarin hepsini yasayanlar ne yapacak? nasil unutacak?

cok sanslisin biliyor musun.. en azindan unutmak icin bir nedenin var.
en mantıklı çabadır. aşkı unutmak değildir belki bu. layık görülmemenin acısıdır bir ihtimalle de. "hiç"tir o aslında. hem de öyle böyle değil, koskoca bir hiçtir. unutamamak, o "hiç"in içini doldurma çabasıdır. ama dolmamıştır, dolmuyordur ve asla da dolmayacaktır. o koca boşluğun içinde kaybolmak istemeyen de, çabalar bunu yenmek için. gerçekten de sonunda, yenmek için nedeniniz çıkar.
kolay olsa gerek.
birilerini unutulmaz kılan paylaşımlar mıdır yalnızca, yoksa o birine karşı beslenen, belki de çok şey paylaşanların arasında yaşam bulan sevgilerden daha yakıcı olan sevgi midir? paylaşılanlar, yaşananlar gün gelecek belki de unutulacak, ama hiç bir şey paylaşmamış olsan da cümlenin gizli öznesi olan o belki de hiç unutulmayacak, unutulamayacak. onun kalbindeki yerinin göstergesi bazen kaçamak bir bakış, bazen yanından geçerken aldığın hoş bir koku, belki de kelimelerin tesir edemeyeceği bambaşka bir his. hiçbir yaşanmışlıkla içi doldurulmamış berrak bir his, nafile çabalarla geçmişe gömülmek üzere tabutlara konmakta. ne çare?
bir şeyler paylaşma hayalidir unutulmayan.
sanıldığı kadar kolay olmayan unutma tipidir.

kendi dünyanızda kendince bir hayale kapılırsınız. "o olursa şunu yaparız. böyle davranırım...." bitmeyen hayaller. ta ki onunla bir "biz" oluşturamayacağınızı anladığınız zaman vazgeçmeye, unutmaya çalışırsınız. oysa onu her yerde görürsünüz. eğer bir sevgilisi de varsa işte en çok bu koyar adama. "o ben niye değilim?" diye düşünürsün.

belki paranoyak bir ruh halidir. belki şizofren... belki birçok insana karşı komik duruma düşmektir. ama sevmenin en zor halidir tek taraflı sevmek. ve unutması da en zor olanıdır.
şıpsevdi bi insan olarak, benim de çok platoniğim oldu. kimi arkadaşımdı, kimiyle topu topu bikaç cümle konuşmuştuk, o da anca yoğun çabalarım sonucunda. birini unutması çok zor oldu mesela. çok yakınımdı. her an birlikteydik. birlikte olmadığımız zaman sürekli telefonda konuşuyorduk. ama sadece bi arkadaştım onun için. işin kötüsü umut veriyordu sürekli. o yüzden başkalarını aklıma bile getirmiyordum. ama konumuz bu değil, bu bile bi paylaşım sayılır çünkü. ama bazısını, doğru düzgün bi kelime konuşmadıklarımı, başkasıyla çıktığını bildiklerimi, umurunda bile olmadığımı bildiklerimi unutmak o kadar kolaydı ki. çünkü sadece görünüşünden, yürüyüşünden etkilenmek değildir aşk. öylesi ancak duvarına posterlerini astığın sanatçıya olan sevgiye benzetilebilir. sadece bi takıntıdır. bu durumda aşk nasıl tanımlanabilir peki? birinin, senin ismini söyleyişinden bile hoşlanmaktır en basiti. yanında olduğu zamanlara alışmaktır. hatırladığın en keyifli anların onunla geçtiğini fark etmektir. ondan başkasının seninle olmasına ihtiyaç duymamaktır, genişletilmiş haliyle. ve yaşadığın onca şeyi silip atamamaktır. birini silsen, öbürü kalacaktır çünkü. unutamamak budur işte. zihninde bi anıyla eşleştiremediğin biri, zihninde bile sayılmaz ki...
son zamanların modası msn aşkları bu kefeye hangi taraftan girer bilinmez.
karşılıklı olunmamıştır.webcam harici gözgöze gelinmemiştir, özel sözler kulaklıktan fısıldanmıştır, mesajlarda yazılmıştır ama yinede bir hiçtir koca bir hiç.
o zaman unutmak kolay mıdır değil midir?birşeyler paylaşılmış mıdır paylaşılmamış mıdır?
çok zordur.sadece arada bir bulustuğunuz onda da iki kahve içip vedalaştığınız biri olsada çok zordur.birde yatağa girdiğinde uyumadan önce hayaller kurduğun onun olamadığın için ağladığın onu düşünürken geçirdiğin vakitlerin/kayıp zamanların senden bir gelecek götürdüğü varsa ve bunlar için olsun yeterki onun için olsun diyebildiğin biriyse çok zordur.belkide imkansız.
zordur. bunu yaşamayan birine anlatmak deveye hendek atlatmak gibidir.

biri vardır onun ellerinin sıcaklığını bilirsin kokusunu, sesini. ama o aşık olduğun adam değildir. kendini kandırırsın hep seviyorum diye. peki neden. çünkü seni seviyordur. ve sen seni seven birini sevmeyi tercih ediyorsundur. büyük hata. ve ortak şarkılarınız olur, ortak anılar. ama her şey aslında hiçtir. bir gün onun dudaklarında başka birinin izlerini aradığını fark edersin. ve o an ne kadar mutsuz olduğunu anlarsın. aşağıdaki yazı o hiçbir şey paylaşılmayan kişiye adanmıştır. hani beraber hiçbir anımız olmayan. ama benim mükemmelim o. benim tek gerçeğim. tek aşkım. unutmak kolaymış. unutmak kolaysa önce sen unut...

yaşadığım tüm aşkları yaşamadığım bir aşkla kıyasladım sürekli. hastalıklı bir şeydi. belki hiç yaşamayacağım bu aşk kapkara bir yağmur bulutu gibi beni takip etti. yağmasını istedim. iliklerine kadar ıslanmak ama o bulut sadece gölgesini gösterdi kendisi yoktu. ve ben kupkuru hayata devam ettim. başka hiçbir yağmur beni ıslatamaz iliklerime kadar sadece öyle bir yağar geçer. ben o kara buluta aşık; o bulut başka yerlerde başka toprakları ıslatır. işte tam bu yüzden bir deniz kızı olmaya karar verdim. şu sevgisi hayatından daha önemli olan küçük deniz kızı gibi bir köpük olup okyanusa düşmek için. oraya yağar o mavi bulut diye. ama yağmaz o bulut. sen başka ülkede yağarsın başka coğrafyada deniz kızı yapayalnız okyanusta. bulutun elleri yoktur hiçbir zaman kurtarmaya gelmez.

başka dudakları okursan oku, başka vücutları giy üzerine hiç üşüme. yağ başka denizlere. ben bekleyeceğim, bekleyebildiğim kadar. salak bir sadakatse benimki ben seni seçtim. sen bil yeter. adını sevda koymuşum bulutum. rengini turkuaza döndür yağ bana. beraber kururuz akdeniz güneşinde.
çok ama çok zor bir durumdur. zira karşındaki insan seni hiç ama hiç umursamaz bu durum daha da zorlaşır.
bir tur ask saplantisidir. israrla ve inatla; zor degildir. ama yine de acitir.
imkansızdır. "bu insan benimle niye bir şey paylaşmadı lan?" diyerek, kahrolmaktan, unutamazsınız.
sadece göz göze gelince bile insanı heyecanlandıran birinin varlığını unutymaya çalışmaktır. onun sesi, gülüşü, ilk konuştukları an, tanıştıkları an, konuştukları şeyler ve benzeri paylaşımlardır unutulmak istenen. fakat unutmaya çalışmak için birşeyler paylaşmaya gerek yoktur, sadece gözlerini bile unutmaya çalışmak zordur. onunla paylaşamadığın şeyler için üzülmektir, içte kalan ukte boşluk gibidir.
platonik aşık olup sonra platonik aşık olduğun kişinin başka biriyle bir ilişkisi olması ve en nihayetinde senin unutmaya mecbur olman ...
unutmaya çalışan kişinin yalnızlık ve acizliğini ortaya seren içler acısı durum. hayatındaki tecrübesizlik ve yaşamamışlığın getirisidir. ileride bir şeyler paylaştığı birini unutmaya çalışınca, bu durum için kendine gülecek ve zavallı hissedecektir. ama işte bir şeyler paylaştığı kişiyi unutmaya çalışırken de acının kralını çekecektir. geçmiş olsun.
hayalini unutmak.
paylaştıklarını değil paylaşamadıklarını unutamamaktır. hele de aşık olunan kişi baskın bir kişilikse ettiği laflar, ilgi alanları, esprileri, bakış açıları her yerden karşısına çıkar insanın. hele hele herkesin manyak bir şekilde ondan bahsedesi varsa ve bu insanlar sizin nasıl boktan bir durumda olduğunuzu bilmiyorlarsa paylaşılanı unutmaktan çok daha zordur.
(bkz: zaten aşk kötü bir şaka)
her şeyi paylaşanları görüp öff ya çok özledim hiç bir şeyi paylaşmamayı demek gibidir. unutamamak.
platonik aşkın ta kendisidir. gurura yenik düşüldüğünde çok daha can yakan hadisedir. söylemek istersin kelimeler tıkanır boğazında, belli etmemeye çalışırsın sevgini, içten içe kıskanmaya başlarsın herkesten. kararlısındır söylememeye gerçekle yüzleşmeye hazır değilsindir çünkü...bilirsin bu filmin sonunu. gördükçe için acımaya başlar, birşeylerin eksikliğini hissedersin kendinde. görmemeye çalışırsın, başka bedenlerde ararsın onu ama nafile..."unuttum" dediğinde bile onu hatırlarsın, tek çözüm sadece beklemektir... ve bilirsin; bazen sevmek vazgeçmektir...
aslında yaşanılan çok şey vardır...
o çok şeye dönüp baktığınızda ise koca bir hiç olduğunu görürsünüz!
hastalandığında yanında olmak hiçtir,
ona sarılmak hiçtir yada onun sana sarılması,
elini tutmak hiçtir,
bütün içtenliğinle yanağına kondurulmuş bir öpücük hiçtir,
en mutlu anlarını onunla paylaşman hiçtir,
yada en kötü gününde yanında olması hiçtir,
onun yanında güvende hissetmen hiçtir,
yanındayken bile onu özlemek hiçtir,
o kadar çok hiç vardır ki dönüp bakıldığında eğer sevilen umarsızca çekip gitmişse...
Değil onu unutmaya çalışmak adını bile hatırlamadığınız anlar gelecek!
korkmayın canım unutun geçsin!
görünmez cevheri buldum diyerek körlüğü kör ettim deli bir taşla.
bilmeyi bilmeden bildim diyerek boşluğu doldurdum dolu bir boşla...
durumudur.
yalnızlığın daniskasıdır. hiç bir şey paylaşılmayan birini unutmaya çalışmak, bana insan olsun çamurdan olsun demektir. paylaşılan merhabalar bile o kadar güzeldi ki demektir. düşmanıma edeceğim bedduadır.
okulda onunla oturduğunuz sarıldığınız ve hatta onu ilk kez öptüğünüz yerlerden geçerkenki acıyı yaşayamazlar hatta pek yaşayacak bir acılarıda yoktur sadece aşkına karşılık verilmemiş olmanın acısıdır.her ikisini de yaşadım ama inanın en kötüsü çıkıp da ayrılmak.
kafanda yarattığın aşkı onun kılıfına giydirmek, sonra onu yoktan var edip hayaliyle hem zamanı hem de ruhunu bir parça öldürmek,geçirdiğin bütün günü onunla neler yapabileceğine dair kurduğun hayallerle süslemek, sonra o hayallerin her sabah sadece 'hayal' olduğunu anlamak, canın çok yanması, her sabah yaşadığın sıkıntıyı unutup her akşam tekrar o aşkın hayaliyle uyumak, sonra zamanla hayal kurmaktan bıkmak, bıktıkça o aşkın kalbi terk etmesi, en sonunda da yarım yamalak bir sen bulmak, ve zaman geçtikçe o senin toparlanması. *
platonik aşık olduğunuz kişiyi unutmaya çalışmak.
tanım bile saçma. bu bir bakıma şizofreni gibi bi şey. kafanızda yarattığınız birine aşık olmak gibi , sadece kafanızda yarattığınız kişiyi gerçek dünyadan seçiyorsunuz ama geri kalan herşey tamamen hayal dünyanızda gerçekleşiyor.
huyunu, suyunu, dokunmasını, sarılmasını, öpüşünü, elinizi tutuşunu vs. bilmeden bir insana nasıl aşık olunabilir aklım almıyor bir türlü.
ama hastalıklı bir durum olmasından dolayı zor olabilir unutmak.