bugün

erol budan şarkısı.
Mutluluktan sanmayın attığı kahkayaı
Gizliyordur mutlaka yürekten ağlamayı

Hergün ayrı işkence bezdirirken canını
Çaresizlik içinde ağlar hayat kadını
Ağlar hayat kadını
Bir gün bir köşede bir başına
Ölür hayat kadını söner hayat kadını

Ne çare durmuyor döner çarkın kervanı
Nedir benim güğnahım diye başlar isyanı

Hergün ayrı işkence bezdirirken canını
Çaresizlik içinde ağlar hayat kadını
Ağlar hayat kadını
Bir gün bir köşede bir başına
Ölür hayat kadını söner hayat kadını
sadece parası için evlendiği bir erkeğe kendisini yalnızca bedenen değil, ruhen ve beynen de satan, kiralayan iyi aile kadınlarından çok daha onurlu olduğunu düşündüğüm kadın. bana kalsa, ben kadın olsam hangisini seçerdim valla zor bir soru; biri '30 dakka sonra .iktirolup gidecek bir diğeriyleyse ,sadece parası için evlenmişseniz ve sevmiyorsanız, işkenceye devam edeceksiniz. yazık vesselam ...
"hayatını yaşayan biri midir ki bu söylem kullanılır onlar için..?" diye üzerinde düşündüğüm kadın... kibar söyleyeceğiz diye boku çıkmış işin, kusra bakılmasın.
(bkz: namuslu hayat kadini)
hayatın kadını demek anlaşılmasını kolaylaştırabilir. bu kadınlar feleğin çemberinden geçmesini müteakip hayatın kadını olmuşlar, hayata teslim olmuşlardır. onlar için artık yaşamlarının devamı hayatın acımasız kollarında geçecektir. *
Eski genelev kadınıyım.

Modern köle, hayatsız kadınım...

Dokuz yaşımda tecavüze uğradım. Kocam tarafından geneleve satıldım.

Tüm hayatsız kadınlar için, tüm şiddet mağduru, ezilen, hor görülenler için... istanbul bağımsız milletvekili adayıyım.

Ayşe Tükrükçü.

* * *

Bu sözlerle oy istiyor. Bunları pankart yapmış, boynuna asmış, sokaklarda dolaşıyor.

Şu hayat kadını lafını hangi dangalak icat ettiyse hiç sevmem ama, bir hayat kadını.

Yani, fahişe. Yani, orospu.

Lüks otellerde bin yedi yüz elli dolara iş tutup, sonra da gözü dönüp yedi bin beş yüz dolar fiyat çekenlerden ve basılınca da ben bakireyim diye kamera karşısında ağlayanlardan değil. Sevmediği zengin koca bulup zamanla severim herhalde diye kendini kandıranlardan da değil.

Düzenli olarak Galata'ya gidip iğne olanlardan, on liraya inşaat amelesiyle yatanlardan, kerhane çaycısı Rafet'ten markayla çay içenlerden, günde otuz ya da kırk, yoğun dönemlerde, bayramlarda falan tam yetmiş erkeğin altından kalkanlardan. Kocası onu geneleve iki yüz kırk liraya satmış. Fakat önce öz amcası becermiş. Babasından da hep dayak yermiş. Altı şehirde çalışmış. Babası yaşında üç kişi de üstünde gitmiş, kalp krizinden. Fıkrası da vardır hani, herif hırıldamağa başladı, ben sandım ki geloor, meğer isem gidoormuş!

Şimdi emekli, ve de istanbul ikinci bölgeden milletvekili adayı.

Gönlümün oyu ona verilmiştir.

Birçok kadının genelevden kurtulmak istediği için öldürüldüğünü açıklamış.

Yok, ben Orhan Kemal merhum gibi genelev kadınlarını devrimden sonra Cibali Tütün Fabrikası'na işçi yazdırmak hayalini kuranlardan değilim. Genelevde çalışmak için insanda cehalet, zekâ düşüklüğü, tembellik, vahşi bir libido ve Doktor Freud'a sorarsanız gelişmemiş, zayıf bir süperego bulunması gerektiğini de bilirim, birçok kadının bu işi zevk alarak yaptığını da... Kadınların orospu olma fantezisini ilk duyduklarında dehşete kapılan saf ve temiz erkek çocuklarını gördüğüm zaman da gülerim. Bu fanteziyi zihninde yaşamakla yetinen iffetli kadınlar genelevdeki hemcinslerini de hor görürler, onların tek bir erkeği kafakola alıp kendini besletecek kadar akıllı olmadıklarını, çok erkekle bedenlerini gereksiz yere yıprattıklarını düşünürler...

Ama babasının dövüp, amcasının bozup, kocasının sattığı kadın, akan suları durdurur.

Orada ne teori çalışır ne pratik.

Burası Türkiye'dir, bu kadına bunu yapanların yaşadığı bir ülke. Öz kızını, bir pastanede bir çocukla çay içtiği için, töreler gereği öz oğluna vurduranların oy kullandıkları bir ülke. Bu tür yaratıkların üstüne üstlük bir de Türkiye'yi beğenmeyip, ayrılıp bağımsız devlet kurmak istedikleri bir ülke.

Ve biz eşekler de otururuz, seçim sistemini, siyasi partiler yasasını, cumhurbaşkanının yetkilerini, demokrasiyi, darbeyi tartışırız.

Kâğıt üzerinde Avrupa Birliği'ne de gireriz, Rusya'yla ve Çin'le ittifak da yaparız, Turan imparatorluğu da kurarız.

ikinci bölgede otursaydım oyum senindi bacım.

ille taşra tüccarı, kasaba avukatı, siyaset esnafı, matbuat kaşarı, sosyete dilberi mi girecek meclise?

Keşke kazansan, keşke meclise sen de girsen, keşke kader arkadaşların için birşeyler yapabilsen... Hani ezilenler iktidara geliyordu, alo?

Olacak iş değil ama keşke meclis kürsüsüne çıkabilsen de şu anlattıklarını hiç olmazsa tutanaklara geçirtebilsen...

Yüz yıl sonra onları inceleyecek tarihçi torunlarımız da hepimizin mezarına tükürseler.

engin ardıç
akilli kadinlardir. bizler en degerli organimizi yani beyinlerimizi satarak para kazanirken, hayat kadini kardeslerimiz en pis, en degersiz organlarini satarak para kazanirlar.
(bkz: aphrodite project)
Milletvekili adaylığı için başvurmuş fakat adaylığı geri çevirilmiş kadındır,hayat kadını...
hayatı bilen kadındır.
seri katillerin çoğunun, çalışma yerlerinin emniyet kuvvetlerinin görev yerlerinin dışında kalmasından dolayı hedef aldığıdır. en ünlü ve iç karartan örnek; karındeşen jack' tır.
para karsılıgı kendini pazarlamak, kendini satmak olarak tanımlanabilir. buna surukleyen sebepleri dusunulucek olursa bu kolayca tanımlanıcak bir konu olmaz. buyuk bir oranımız mutlaka denk gelmisizdir otobanda yol kenarında ki bu kendini satanları, bunu onları asagılama ıcın soylemiyorum sakın yanlıs anlasılmasın fakat sizde 18 yasını gecme ihtimali bile dusuk olan genc bir kızı, musteri beklerken gorseydiniz sizde bu konuya deginmek isterdiniz.

evet cok acıdır ki yasıtları tatıllerini yapar, okullarına giderken o orda korkarak musterisini bekliyor. neden diye sormak lazım aslında o kız neden ordan, dusunmek lazım eger onlarada fırsat verilse yuzde doksanı hala o isi yapıyor olurlarmıydı, kufretmemek lazım o kucuk kıza belkı ne hayalleri vardı. zaten o secmemistir bile bunu yapmayı.

secim oncesi her partiden her adaydan binbir cesit vaat duymaktayız ama bunların hic biri toplumun yaralarını tedavi edicek cozumler degıl sadece narkoz verip halkı uyusturucak cozumlerden oteye gecmemektedir.
belki bazıları ruhunu satmayı bırakırsa bir gun o kucuk kızlarda kendilerini satmak zorunda kalmazlar.
kendini inanılmaz derecede hizmet etmeye adamı$, herhangi bir mesai saati olmayan, gece gündüz demeden çalı$an hatunlardır.
meslekten elini ayağını çekip, artık belli bir yaşa geldiklerinde mantık evliliğide yapar bu yurdum insanları.

(bkz: zugurt tesellisi)
Cinsel sömürü ve köleliğin meşrulaştırılmış hali.
sekste profesyonel olduğundan istediğinde erkeğe güzel anlar yaşatabilecek kadındır.
hayat orospulugu temsil ediyorsa şayet, hayatı sikilmiş kadındır.
feleğin çemberinden geçen kadınlardır.
en hüzünlüsü müjde ar olan, en matragi sokak kızı irma, en naif, güzel ve söhretlisi kamelyalı kadin olan olgudur.
her biri kendisini 'bu hayattan kurtarmaya cekip gelecek' olan mavi ford taunuslu kadir inanir'i bekleyen ammavelakin cogu bu bekleyiş sırasında gümbürdeyip giden olgu.
halka mal olmu$ kadın.
hayat kadıınııııı allahsız sürtüüük .... şeklinde nakaratı olan bir şarkı ismidir ve öte yandan
''hayatımın kadınısın'' cümlesinin kullanırlığını azaltan tabirdir....
yattığı yerden para kazanan ender şahış.
yetimlerden, sokak çocuklarından sonra dünyanın en acınası varlıkları. sırf keyfçilik olsun diye bu işi yapanların olduğuna inanmıyorum. belki bir kısmı böyle başlamıştır ama deyyus patronları peşkeşten vazgeçmediğinden kurtulamamıştırlar. kapitalizm ne yapıyor (türkiye dahil) onlara vesika verip seks işçisi olarak çalıştırılmasına izin veriyor. bir de vergi alıyor onlardan. aynı devlet onlardan, bunlardan topladığı parayla bir de imamların maaşını falan veriyor. sonra da genelev önlerinde nöbet tutan polislerden biri ölse şehit oluyor!

şimdi türkiye genelevlerinde çalıştırılan kadınların hepsi nataşa mı? ki öyle olsa bile insandır, mazlumdur her halükarda korunması gerekir. ama genelevlerde çalışan kadınlar hep bu milletin kızları! kimi gençlik heyecanıyla ya fotomodel ya aktrist olmak için evden kaçıp düşmüş bu tuzağa. kimi yavuklusunun ihanetinden... ama devlet baba kızlarını ordan alıp kurtaracağına, onları çağdaş köleler olarak kendi oğullarına peşkeş çekilmesine izin veriyor. oğulları da "yahu bu bizim bacımızdır. biz nasıl böyle bir haltı yeriz" diye de hiç düşünmüyor. bitecek.
bir tanesinin hikayesini okumustum.
Köyde yaslı akrabası tarafından tecavuze ugruyor. Henuz cok kucuk, belki genc kız bıle degıldi. Aile damgayı basar. Affedilmek gibi bir konu mevzu bahis bile değidir. Ama o yürekli baba(!) kızını öldürmeye kıyamayıp, sonunun ne olacagını bile bile istanbul gibi bir şehire bırakır.
bu insanlara orospu dıyenlere soruyorum. O küçücük yasında, belki de okuma yazması bile olmayan bir kız çocugu ne yapabilir?

bu aciz durumlarından yararlanan, onları birer namus timsali edaları ile küçümseyen insanımsılar, asıl sizler olmuşsunuz bu hayatın insanı..