bugün

yüzüklerin efendisi'nin uyarlanmış hali .
küçük detaylarda ki mantık hataları dışında, konu, mekan, oyunculuk her şey mükemmeldi. diğer taraftan kadın metası kullanılmadan, sevişme sahnesi olmadan 2 küsür saat seyirciyi perdeye kilitlemesi zaten kalitesini ortaya koyuyor.

evet bir muhteşem yüzyıl değil(!) harem yok. aşk yok. istanbul var. fetih var. gerçekleri en iyi şekilde yansıtma sağduyusu var.
istanbul un fethinin anlatılmaya çalışıldığı faruk aksoy filmi. iyi kötü pek bir şey demek istemiyorum ellerine sağlık bilmemek değil öğrenmemek ayıptır ancak şunu yazmazsam * küfür ederim.

--spoiler--
lan koca film de bir tane hücum marşı yok yemişim ben öyle fetih i arkadaş.
--spoiler--
tüm ezik, kompleksli ve içimizdeki irlandalılara inat, gösterime girdiği günden beri kapalı gişe oynayarak türk halkının bu entry nin başında isimlerini zikrettiğimiz şeylere gerekli cevabı verdiği film. 30 milyon kişi izlesin, 5 tane daha böyle filim çeksin aksoy.
çok güzel bir filmdir, insanın tüğlerini diken diken eden cinstendir. sultan ii. mehmet han söylediği sözlerle birçok kez kendine hayran bırakmıştır. oyuncuların performansı da harikuladedir.* film esnasında birçok kez "yürüyün aslanlarım kim tutar sizi" dedirtmiştir. uzun lafın kısası türk tarihinde bir baş yapıt olmayı hak etmiş, gelmiş geçmiş en güzel türk filmidir.

film esnasında öyle bir gaz verir ki feleğiniz şaşar. filmden çıktığımda ilk söylediğim söz "savaşa giresim geldi"
gelmiş geçmiş bence en iyi türk sinemasından biridir, bir çok ülkede rekor kırdı.
Konstantin: "Sarayımızda sizi misafir etmek isterdik ancak, kalabalık gelmişsiniz!"
Sultan II. Mehmed: "Biz sizi o sarayda misafir etmeye geldik... "
--spoiler--
madem filmin başında bir anlatıcı vardı gönül isterdi ki filmin sonu da anlatıcı ile bitsin. işte şöyle şöyle oldu, fatih'ten sonra yerine şehzade bayazid geçti vs.
çok daha güzel,derli toplu bir son olurdu.
--spoiler--
kesinlikle seyredilmesi gereken harika bir film.

nacizane fark ettiğim tek eksik, fethi anlatan ikibuçuk saatlik filmde tek bir mehter sesi duyulmaması.
yakında izleyeceğim ve yorumun yapılış şeklinden taraflı oldğunu bariz anladığım yorumlar hariç...güzel olduğu kanaati uyaran film. kesin gidecem. aynı saatte diğer filmler ücretsiz bile olsa ..yine deona para verip girmezsem adam değilim ulan! diyeceğim film.

edit: film yazar tarafından izlenmiş olup, bir çok eleştiri noktası barındırmasına rağmen; türk film tarihinde çok büyük bir adım teşkil etmektedir. tarihçi gözüyle ve seyirci gözüyle izlemek açısından bir çok farklılık içermekte olan fetih1453 için söylenecek tek cümle:

gidin, izleyin, destek olun ki "bu işe cesaret eden, bu taşın altına elini koyan insanlar...ilerde çok daha iyi bir film çekebilecekleri garantisini bizlerden alsınlar."
bazı bölümlerin sıkıcı olmasına karşın izlenilmesi gereken film. ulubatlı için sevişme sahnesi diyenlere karşın ben başka film mi izledim acaba? ben niye görmedim o sahneyi? göze çarpan noktalar vardı, misal istanbul fetih öncesi imparatorun halkına konuşma sahnesi çok basit olmuş. greenbox teknolojisi yapıyosun ama arkaya koydugun fifa 2012 görseli hiç oturmamış o yetmedi bari adamın etrafında ki o ışık süzmesini düzelt, hele bir sahne vardı orda utandım kendimce, figuranıların kışıç sahnesi. bu kadar mı cocukca olur. insan bi gözden geçirir ve o sahneyi siler. bir kaç görseli bozan olay vardı onun haricinde o savaş ruhunu alamadım kendi adıma.

he film kötü mü degil tabiki kaç tane böyle filmimiz var ki? o bakımdan eleştirisini iyi ve kötüsünü yapamayız çünkü tek. bu bakımdan izlenip görülmesi gerek.
--spoiler--
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden,
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden.
--spoiler--
Türk'ün Türk'e propagandasından başka ne bu film? Herkes düşman herkes "kahpe" biz iyi, biz güzel, biz doğru... Recep ivedik gibi bir filmin de yapımcısı olarak Fatih Aksoy, AKP Türkiyesinde ne tür filmlerin iş yapacağını iyi biliyor hakını teslim etmli.

sol.org.tr'de film hakkında çıkan yazıdan bası kesitleri aktarmak isterim:

"Film, adından anlaşılacağı üzere istanbul'un fethini konu alıyor. Olayın, Yeşilçam döneminin hamaset yüklü, milliyetçi, militarist tarih filmlerindeki gibi ele alındığı Fetih 1453, görsel olarak Hollywood'un tarihi filmleriyle eş olma iddiasını taşıyor. Bizzat yönetmeni tarafından bu filmin Türkiye sinemasında bir dönüm noktasına işaret ettiği dile getiriliyor. Yönetmen Faruk Aksoy, Çılgın Dershane filminin yönetmeni ve Recep ivedik serisinin de yapımcısı olarak tanınıyor. Büyük hasılatlar getiren bu bayağı filmlere imza atmış olan Aksoy, belli ki AKP Türkiyesi'nde neyin para edeceğini iyi biliyor."

"Çılgın Dershane ile bayağı bir gençlik modelinin, Recep ivedik ile bayağı bir gülme alışkanlığının yeniden üretimine büyük katkısı olan Faruk Aksoy, bayağı bir tarih anlayışı ile bilimsellikten, gerçeklikten nasibini almamış yoz bir toplumsal kültürel yapılanmanın kurulumunun bayraktarlığını yapıyor.

"Son olarak filmin zamanlamasına dikkat çekmek gerekiyor. AKP eliyle Türkiye'nin ABD adına Suriye'ye askeri müdahalede bulunma ihtimalinin çokça konuşulmaya başlandığı bir dönemde fetihçilik ideolojisinin işlenmesi oldukça manidar."

yazının tamamı için:
http://haber.sol.org.tr/k...3-sasirtmadi-haberi-51763
bu aralar herkesin dilinde olan film. populistlik seviyesine geldi artık.
sukurler olsun tarihteki en sanli donemlerimizden,en buyuk zaferlerimizden birinin filmini yaptik,dedirten filmdir..eksikleri tabiki vardi ornegin koskoca filmde mehter sesi yoktu olmaliydi kesinlikle,ulubatlinin sevgilisi olmasi olayini da gereksiz buldum ama bunun yanisira filmin peygamber efendimizin hadisiyle baslamasi ve goruntu yada sesinin olmamasi guzel olmustur..ne olursa olsun bugun bile butun dunyanin salya akittigi alinamaz denen harika bir sehri almak,yikilamaz denen buyuk bir imparatorlugu yikmak muhtesem bir zaferdir ve bunu kendi dilimizle anlatmakta gec bile kaldik..diger projelere oncu olur umarim..
Genel anlamda olumlu bulsam da bir çok eksiklği de barındıran filmdir.

bu eksiklikleri tek tek yazmakta fayda görmüyorum. zaten yukarıdaki entrylerde bir çoğu haklı olarak eleştiri almış ve dile getirilmiş.

beni en çok irite eden ve filmden soğutan durum ise; bozlumayan bir türk tarihi film klişesi olarak bizans imparatoru konstantin'in ve bizanslı komutanların içkili masalarda yarı çıplak kadınlarla eğlenip, durmaksızın sinsi kahkaları atan, insanlıktan nasibini almamış kahpe bizanslı aşağılık yaratıklar olarak gösterilmesi oldu.

konstantin'in, bizans soylularinin cogunun avrupa'ya kaçarken ve kendisi de pek ala kaçıp kurtulabilecek durumda iken, istanbul'da kalmasi ve yenilecegini bile bile son ana kadar savaşması ve de savaşarak ölmesi bu hükümdarin saygıdeğer olması için yeterde artar bile.

hal böyle iken iki hükümdar arasında kingdom of heaven da olduğu gibi savaş hukukunun gözetildiği, hükümdarlar arasında karşılıklı asil bir duruşun olduğu bir ilişki olsa çok daha objektif olacağı gibi filme de ayrı bir tat katardı gibime geliyor.

tamam ecdadı yüceltelim; ancak düşmanı küçük görmek ve aşağılamak bizleri, bu bağlamda da fatih sultan mehmet han'ı yüceltmez.
istanbul'un fethine dair filmdir. izlemek için sabırsızlandığım, her ne kadar illa ki kötü eleştiriler alsa da güzel olduğuna inancımın sonsuz olduğu filmdir.

edit: filmi izledikten sonra iyi ki eleştirilere inanıp gelmememezlik yapmamışım diyorsunuz. 5 tane salonda birden gösterilmesi ve salonların neredeyse tamamen dolu olması da bunun bir kanıtı olsa gerek. savaş sahneleri insanı mest ediyor adeta. şimdi herkes yüzüklerin efendisi, cennetin krallığı falandı filandı derken her filmden bir esinti olduğunu söylüyor. elbette böyle olması çok doğal değil mi? matrix'ten sonra filmlerde ki dövüş sahnelerinde gördüğümüz değişiklikleri düşününce her filmin aslında diğerlerinden neler kazandığını anlayabiliyorsunuz. türkiye gibi imkanların kıt olduğu bir sektörde böylesine bir film mucize yaratmak gibi birşey aslında. artık emeğe saygılı olmayı öğrenebilsek hepsine değecek. ve iki bucuk saatten fazlasının nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile.
hiç kimse tarafından beğenilmeyen! filmin, kentpark da üç tane ek seans koyulmasına rağmen yer bulamayıp seyredemediğimiz türk filmi.
tarih yazmak korkakların işi değildir
baştan aşağı spoiler içerir

filme gittim, sinirliyim, faruk aksoy'a laflar hazırladım :

öncelikle şunu belirteyim. filmin çekileceğini ilk duydugumda "ulan oh be. nihayet bir babayiğit çıktı be. eksikleri gedikleri şimdiden başımın tacıdır, niyet edilmesi yeterlidir, bir milad mahiyetinde olacağından gelecektekilere ışık tutacaktır bıdıbıdıbıdı" diyerek kendimi motive etmiş, beklentimi olabildiğince düşürmüş ve filmi beklemeye başlamıştım. filme girerken duygu ve düşüncelerim böyle olmasına rağmen, bu bile salondan sinire kesmiş vaziyette çıkmama engel olmadı. faruk aksoy ismini duyunca hafiften kıllanmış idim (bkz. recep ivedik, bkz. çılgın dersane) gerçi. neyse...

"ulan yıllardır orda burda neden fethin filmi çekilmiyor, elin gavuru kıçı kırık üç beş tarihi vakasını efsane diye millete gazlıyor, bizim şu 600 seneden çıkarabildiğimiz malkoçoğlu'nun ötesine gidemedi diye söylenir durursunuz aha bir ton para harcayıp çekiverdik buna da bok atıyorsunuz lan puh size.." falan deme hiç sayın aksoy. kastın yetersizliği, oyunculukların sıradanlığı, yığınla bulunan mantıki hataları görmezden gelebilirdim. "olsun daha iyisini yaparlar, şimdilik en iyisi bu" der geçerdim. ama iş tarihi gerçekleri iğdiş etmek olunca bi' dur efendi!

şimdi ben osmanlı tarihi bilgisi gayet sıradan, fetih ile ilgili okudukları belli, vasat bir tc vatandaşıyım ve soruyorum kardeşim :

1. elinde böyle bir malzeme varken işin içerisine kız meselesini sokmasan olmaz mıydı? illa bir troy, bir gladiator havası yaratmak zorunda mıydın? çağ değiştiren bir vakanın kendisi yetmiyor muydu?

2. tüm okuduklarımda maneviyatı çok yüksek olarak tanımlanan (tarihi gerçekliği hakkındaki şüpheleri bir kenera koyuyorum) uluabatlı hasan'ı, savaş meydanında, yeniçerilerin ortasında sevgilisiyle öpüşen bir fasık yapmak zorunda mıydın? varsa öyle bir adam mezarında ters döndü senin yüzünden farkında mısın? yahu bari şehit olurken şehadet getireydi be!!!

3. o gemileri karadan yürütmeyi nasıl, nerde akıl etti fatih? gemiler karadan yürüdü de ne oldu? savaşa pozitif etkisi nedir? tüm tarih kitaplarında fetih'in en can alıcı vakası olan bu operasyon, bu kadar boş geçiştirilir mi? şu saçma sapan kız meselesinde harcanan dakikaları bunlara ayırsaydın ne olurdu?

4. fethin manevi kahramanı akşemseddin hazretleri'nin hali nedir öyle be kardeşim? bildiğim kadarı ile köse olan bu hazrete yakıştırdığın tip bu mu? oyuncunun kendisinden özür dilerim, sonuçta göbekli olmak, peltek olmak ayıp değildir ama ortada fetih boyunca kafasını secdeden kaldırmayan ve fatih'in surlardan içeri girmesiyle kafasını yerden kaldırdığında seccadeyi bir gözyaşı gölü haline getiren bir zat var! bu mudur abi!! bu mudur ya!

5. nerde fatih'in dehası??? nerde mühendislik ilminin dibine vurmuşluğu ve şahi toplarını tasarlayışı?? nerde dinini kılı kırk yararcasına yaşadığı hayatına göndermeler? varsa yoksa bir hırs küpü, hezeyanlar, rüyalar...ve domuz avı ne lan?

6. bu kadar maneviyatı yüksek şahsiyetin canlandırıldığı (hoş hepsinin içini boşaltmış ya neyse) bir filmde mecbur muydun kamerayı o dansçı kızların g.tüne sokmaya??? bu özentilik değilde nedir? ne olurdu o kızlar dans etmeseydi de fatih'in, akşemseddin'in dua dua Allah'a yalvardığı sahneler olsaydı, ayasofya'da kılınan cuma namazı olsaydı! hem "gerçek" olurdu, hem ecdada ayıp olmazdı, filmeden de bir şey eksilmezdi. ayrıca bizans bu kadar mı iğdiş bir toplumdu da, gündüzünde yüzlerce,binlerce ölü verdiği savaşın gecesinde vur patlasın çal oynasın eğlenecek? illa karşı tarafı itin g.tune sokacaksın yani, seyirciye nefret ettireceksin! peh...

ha gelelim, yukarda bahsettiğim mantıksal saçmalıklara, kast yetersizliğine, oyunculuk fiyaskolarına. yukarıdaki saçmalıklar olmasaydı bunların lafını etmezdim, tebrik eder geçerdim, ama şimdi vacip oldu :

1. şahi topu ateşleniyor, hemen yanındaki adamlar sadece kulaklarını tıkayarak "vouuvv" falan oluyorlar. bak falan olmak tabirini kullanıyorum burda anla meselenin abukluğunu. yahu konu hakkında bilgisi sonnnn derece kısıtlı, okudugu kitap mitap ikiyi üçü geçmeyen ben bile o topların ateşlendiğinde yeri göğü inlettiğini falan biliyorum. nerede yanında adam dursun!

2. surların arkasından ok atılıyor, bizimkilere oklar dik açıyla isabet ediyor. güdümlü ok zaar..

3. hasan bayrağı dikmeden önce ok yağıyor. tam bayrağı dikecek, oklar duruyor. bayrağı yaralı bir adam dikerse geçerli olmuyor mu ki?

4. esirler idam edildikten sonra koşup komutana mızrak atan adam kimdi, neciydi, ordunun delisi miydi?

5. şahi topunun döküleceği kazan ahşap çubukla mı karıştırılır? yahu bari günümüz döküm atölyelerini yarım gününü harcayıp gezeydin. ayrıca o karıştıran adamlar, çorba mı karıştırıyolar da alevin tepesinde kavrulmuyorlar?

6. bu filmdeki savaş efektlerini çok başarılı bulanlar 10 (yazıyla on) yıl önce çekilmiş yüzüklerin efendisi serisinin ilk filmini bir yerlerden bulsunlar izlesinler. sonra gelsinler çaylar benden. ha yapılmış türk filmleri içerisinde bir değerlendirme yapacaksak...niye öyle bir şey yapıyoruz ki lan? 17 milyon dolar diyordunuz, avustralya doları mı lan o?

7. fetih gerçekleşiyor, fatih içeri giriyor (filmin pat diye bitmesi zaten fiyasko. e tabi hasan'dan era'ya balık tarifi gibi abuk şeylerde dakikaları harcarsan böyle olur)kilisede korkudan tirtir titreyen halk var. fatih diyor ki korkmayın size bir şey yapmayacam. a aaaa bir bakıyorsun milletin yüzünde güller açıyor, çocuğun teki sakallarıni seviyor falan. lan adam 1 saat önce babanı, amcanı, dayını doğradı lan hiç mi vefa yok sizde be!

8. oyunculuklardaki yetersizlik meselesini tam olarak bu filmle özdeşleştiremem, genel olarak türk sinemasının sorunudur. özellikle "yardımcı oyuncu" denen canlı türü türkiye sınırları dahilinde yaşamamaktadır ya da bir elin parmaklarını geçmez arkadaşım o kadar iddialıyım. konsept olarak benzer bir filmden örnek verelim : troy. başrolleri geçelim. şimdi bir troy'daki truva kralı Peter O'Toole'ye bakıyoruz, bir bizim bizans kralına. Bir troy'daki agamemnon Brian Cox'a bakıyoruz, bir bizim akşemseddin'e. bu kadar net yani fark. birinin bir kaç saniyelik performansını bir kez daha seyretmek için filmi (ikinci üçüncü izleyişte) başa sarıyoruz (örnek O'Toole'nin truva yanıyorken balkona çıktığı sahne) birini izlerken imkan olsa ileri saracağız. şahsen ben o akşemseddin'e, bizans'taki ortodoks papaza, yeniçerilerin tek tük de olsa konuştuğu sahnelere falan bir kez daha katlanabileceğimi sanmıyorum. el kol haraketleri, mimikler falan bildiğin piyes!

9. tüm bunları yanında bir de klişe yığınağı var ki yani ne diyeyim. braveheart'ta oldugu gibi kumandan illlllllllllllaki son saldırı önceki askerleri gaza getirmek için at üstünde gaza getirici konuşma yapacak, yukarda da belirttim, illlllllllllaki yan karakterlerden biri bir aşk yaşayacak ve illlllllllaki tek seferde onikiden vurup yavuklusunu hamile bırakacak, illllllllllla her iki tarafın cengaveri ayrı bir yerde kapışacak, illllllaki savaşta ölenler falan yukardan gösterilirken truva misali bir kadın sesi "vaaaeeyyyyyyy" diye uzun hava girecek falan filan...

vesaiiirr vesair..

emek verilmiş, para akıtılmış falan deniyor. doğrudur. ciddi emektir bu işler. emektir de babasının hayrına mı emektir?!?! ticarettir bu nihayetinde. emek verecek, para harcayacak, daha fazlasını kazanmayı umacak. bende gidip parasını vereceğim, izleyeceğim ve burdan höyküreceğim. olacak bu işler. emek vermişmiş. biz zaten bahamalarda şezlong tepesinde para kazanıyoruz amk.

ez cümle; gidin izleyin birader. para kazansın bu film. ama beğenmediğiniz yerleri de dibine kadar eleştirin. diğer destanlarımızın çekilmesine vesile olsun para kazanarak. ama gelen eleştiriler de bari daha düzgün çekilmesine vesile olsun.

aklımdan çanakkale destanı geçiyor ki mahsun kırmızıgül 57. alay'ı çekiyormuş diye bir duyum aldım.

şu dakkadan sonra faruk aksoy çekmesin de kim çekerse çeksin diyorum.

vesselam.


not : bir de "yauuv bu film kardeşim, varsın hasan öyle olsun, fatih şöyle olsun, akşemseddin böyle olsun. belgesel mi çekiyoruz bikbikbikbik" öten zevat var ki bunların hangi kabileden oldukları belli. anlayacakları dilden sorayım : kurtuluş savaşının filmi çekilde ve atatürk'ü beş vakit namazında, elinden tesbihi, ağzından salavatı eksik olmayan bir şekilde canlandırsalar aynı boku diyecekmiydin ulan? ben yine aynı şekilde burdan höykürecektim burdan senin yapacağın gibi. farkımız; ben bu filmde de höykürüyorum. anladın?

anlamadın
Filmden sonra yanlıslıkla seferberlik cıksa herkes kesintisiz gider.
Hatta şu Ulubatlı Hasan'ın sevgilisi gıbı yapar butun kızlar yeminle.
Bide bişey aklıma takıldı şu Ulubatlı Hasan, herkesın ortasında sevgılısını opuyodu'da hıc mı asker gıdıpte 'aga bu ne, gay mı bunlar?' demedı.
Bı sorum daha var Macarlara ne oldu?
--spoiler--
aşk meşk olayına girmese çok daha iyi bir film olabilirmiş. nedir bu filmlere kadın sokma sevdası anlamış değilim.
--spoiler--
Güzel sahneleri olan (özellikle istanbul silüeti) kötü film.
Ben yabancı olsam "ahanda barbar Türkler tezim doğru çıktı" derim.
Cast çok berbat. Mekan seçimleri iğrenç
Bir akşemsettin getirdiler yolda görsem para veririm. Hiç mi nur yüzlü bir ihtiyar bulamadınız?
Çamursuz akan hiç mi deremiz yoktu, nisan ayında çiçeği olmayan, çamurlu akan derebaşında sahne çektiniz?
Hiddetle denize at sürmeyle sinir krizi geçirerek at sürme arasında dağlar kadar fark yok mu?
Macar Urban değil de kızı mı döktü o topu?
Hiç mi sarışın rum yoktu o zamanlar? Sarışını sittiret renkli gözlü de mi yoktu? sonradan mı açıldı bunlar?
Ulan bu ulubatlı oğlancıymış diye hiç mi laf çıkmadı?
Neyse yazacak çok şey var, zaman yok.

Çocukların keyif alabileceği bir film.
sonunda istanbul u fethediyolar. sonunu söyleyip heycanını kaçırmak istemem, ama bu film değil olsa olsa belgeseldir.
film güzel. ama büyük bekletiler içine girip gitmeyin. bir 300 spartalı değil...